Medyadan : MUHTELİF

Güncelleme Tarihi:

Medyadan : MUHTELİF
Oluşturulma Tarihi: Eylül 19, 2004 14:01

Aşağıda gazetelerde, dergilerde gözüme ilişen, radyo ve televizyonlarda kulağıma çalınan ve ilgimi çeken haberlerden alıntılar bulacaksınız, her pazartesi olduğu gibi... Ancaaak, size bir de bilmecem olacak. Milliyet’te Güneri Civaoğlu’nun bir sorusuna verilen şu cevabın sahibi, bilin bakalım kim: “DEVLET ADAMININ SÖZÜ EVET’SE EVET’TİR, HAYIR’SA HAYIR’DIR... SÖZÜNÜN SÖZ OLMASININ GÜVENCESİ BUDUR!”

Haberin Devamı


“Ersun Yanal ünlülere komşu oldu” diyordu DHA’dan Cesur Sert’in haberi.

Milli Takımlar Teknik Direktörü Ersun Yanal, Futbol Federasyonu’ndan aldığı maaşı emlağa yatırdı ve birçok ünlü ismin yaşadığı Polat Tower Residence’da ev aldı. Görevi geçtiğimiz yıl Şenol Güneş’ten devralan Ersun Yanal, İstanbul Fulya’daki Polat Tower Residence’da ev alıp, burada evleri bulunan Mustafa Sandal, Petek Dinçöz, Can Tanrıyar, Emrah, Ece Erken, Beyazıt Öztürk, Kenan Doğulu, Murat Polat gibi sanat ve spor dünyasının ünlülerine komşu oldu.”

400 m2 daireye 600 bin Dolar (900 milyor törkiş lira) ödemiş üstelik “Yanal, dairenin tadilatı ve dekorasyonu için de İtalya’dan mobilyalar, Almanya’dan da mutfak ve banyo malzemeleri getirince 200 bin dolar (300 milyar lira) daha harcadı. Böylece İstanbul’daki yeni evi için 1 trilyon liradan fazla harcama yapan Yanal, hem ünlülere komşu oldu hem de birikimlerini değerlendirdi.”

Siz çocuğunuzu okutacağım diye yırtının daha!

(Hürriyet-Kelebek, 13 Eylül)


*

SIRA MEDYAYA KIZMAYA GELDİYSE...

TBMM Başkanı Bülent Arınç’a Cumhurbaşkanı’nın oğlunun düğününe davet edildiği halde niye gitmediğini soran gazeteciye “Sen mi hesabını tutuyorsun?” diye terslenmiş.

Çok değil 24 saat önce de, Arınç’ın patronu görevini yapan gazetecileri tahkir ediyordu.

Bir iktidarın inişe geçtiği nereden belli olur biliyor musunuz?

Basını düşman olarak görmeye başladığı zaman!

(Hürriyet, 13 Eylül)


*

ŞAHSEN MAYMUNLA AKRABALIĞI TERCİH EDERİM...

Ben size yobaz yobazdır, diyorum da itiraz ediyorsunuz.

Bakın Vakit yazarı Abdurrahim Karakoç zina konusunda ne diyor:

Her şeyin aslına rücu edceğine dair kanaatimiz tamdır. Evrim teorisine yürekten inanmış devrimci bilimselciler bence çok haklıdırlar. Maymundan türediğine inancaksın, bir de zinayı suç sayacaksın. Saygın dedeleri olan maymunlar nikah mı yaptırıyorlardı. Herkes istediğiyle yatıp-kalkacak ki özgürlüklerin tadı çıkmalı”.

Budur!

(Hürriyet, 13 Eylül)


*

MARİFET ÖLÜ TANIKLARLA KONUŞMAK

Nazlı Ilıcak rahmetli Adnan Menderes’in çok ekmeğini yedi gazeteci olarak, döne döne yazısıyla, anısıydı, röportajıydı, dizisiydi...

Bu sefer de oğlunun gazetesinde Adnan Menderes diye bir dizi hazırlamış, anonsu diyor ki: “Dönemin canlı tanıkları anlattı, Nazlı Ilıcak kaleme aldı”.

Ölü tanıklar anlatsa, daha da ilgi çekici olurdu!

(DB Tercüman, 13 Eylül)


*

ŞAKA ŞAKA

Haberin Devamı

Tercüman’da minik bir haber:

Bitlis’in Hizan ilçesinde bulunan cezaevi, düğün salonu haline getirilecekmiş.

Sadece adı değişecek desenize, işyevi aynı kalacak J

(DB Tercüman, 13 Eylül)


*

OKUDUĞUNU ANLAMAK

Gözcü’nün başlığı beni yerimden hoplattı: Gençlerin yüzde 60’ı uyuşturucu batağında!

Haberin Devamı

Korkarak okudum spotu: Emniyet Müdürlüğü yetkilileri “Gençliğin yüzde 60’ı arkadaşına uyup hap alıyor” diyor.

Aman Allah, biz de çocuk babasıyız!..

Emniyet yetkilileri “Her 100 çocuktan 60’ı hap alıyor” diyorsa bir facia...

Açıp haberi de okudum: Türk-Eğitim Sen’in yaptırdığı bir ankete göre, her 100 öğrenciden 1.2’si uyuşturucu bağımlısıymış. Bu % 1.2 öğrencinin % 60’ı da “bir arkadaşına uyarak” uyuşturucuyu denemiş.

Şimdi, böyle bir haberi okuyup da “Her 100 öğrenciden 60’ı uyuşturucu batağında” diye anlamak için ... özel bir kabiliyet gerekiyor!

(Gözcü, 13 Eylül)


*

GONG!

Rauf Tamer imzalı Gong’dan İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu’na Haşırt:

İHTİHAL - “Çalmak” kelimesi yetmez. Tam tercümesi şu olsa gerek: Hırsızlığı bilimsel hale getirmek

(DB Tercüman, 14 Eylül)


*

BAKAN ŞENER GİDİCİ

Bakın Serdar söylemişti dersiniz...

Haberin Devamı

Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, ilk hükümet revizyonunda gider.

AKP’li Bakan

1- Bir şarap fabrikasını gezmiş.

2- “Bana şarabın görüntüsü ilginç gelir hep. Şarabın kadehin içerisinde güzel bir görüntüsü vardır” demiş.

3- Yurt dışında bir tanıdığının hediye ettiği şarabı valizine koyup eve getirmiş. (Gerçi karısı tuvalete döküp şişeyi de yok etmiş ama olsun...)

4- İçki içeni rahat bırakmak lazım, demiş.

5- Yurt dışında bulunduğu dönemlerde, kendi ifadesiyle “içkiyle, içenlerle başbaşa” olmuş...

Yok arkadaş, bu bakan sakıncalı!

Şarapla göz zinası yapmış...

(Hürriyet, 16 Eylül)


*

ESTAĞFURULLAH!

Abdullah Öcalan’ın, örgütün üstüne oturmak için ABD’nin kucağına tırmanan kardeşi Osman, Türkiye’ye Milliyet aracılığıyla mesaj göndermiş:

- Pişmanız, özür dileriz!

Yahu üzüldüğün şeye bak, lafı mı olur! Alt tarafı 30.000 insanımız öldü, binlercesi de sakat kaldı...

(Milliyet, 16 Eylül)


*

YALANA BAK!

Müthiş gala, diyor sürmanşet.

Haberin Devamı

“Şampiyonlar Ligi’ne 3 puanla başlayan Fenerbahçe, tüm Türkiye’yi sevince boğdu!”

Yalan, bal gibi yalan!

Ben gördüm, Galatasaraylılar ağlamaklıydı neredeyseJ

(Milliyet, 16 Eylül)


*

KAHVEHANEYE DOKTORLAR, AVUKATLAR GİDİYORMUŞ...

Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi bir “kahvehane araştırması” yapmış, müşterilerin profiliyle ilgili. Kahveye gidenlerin tamamına yakını (% 99.1) erkekmiş, % 51’i çalışıyormuş, bir iş sahibiymiş ve bunların da en büyük kesimini (% 45) “serbest meslek sahipleri” oluşturuyormuş.

Bu haberi okuyunca zannedersiniz ki, kahve müşterilerinin yarısı doktorlar, avukatlar yahut sigortacılar...

Konda’da kamuoyu araştırmaları yaptığımız günlerde bunun sıkıntısını hep çekerdik. Anketör, deneğe sorar “Ne iş yapıyorsunuz?”, karşıdaki “Serbest çalışıyorum” deyince de “Serbest Meslek” tercihini işaretler.

Haberin Devamı

Halbuki bizim milletin “serbest” dediği, işportacılık, taksicilik, kağıt toplama, simitçilik, ayakkabı boyacığılı gibi kendi hesabına yapılan “marjinal” işlerdir...

(Posta, 17 Eylül)


*

BİZİM HENTBOL TAKIMIMIZ YOK Kİ...

Muhteşem bir haberdi.

Sri Lanka’daki Almanya Büyükelçiliği’ne bir başvuru yapılmış, Sri Lanka Hentbol Milli Takımı, Almanya’da yapılacak bir uluslar arası turnuvaya katılacakmış, 24 oyuncu ve idareci için vize talebinde bulunulmuş.

Elçilik Berlin’e sorup böyle bir turnuvanın yapılacağını doğruladıktan sonra, Sri Lankalı 24 milli sporcu ve idareciye vize vermiş.

24 Sri Lankalı Almanya’ya uçmuş, turnuva başlamış... ama Sri Lanka Milli Takımı’ndan ses yok. Almanlar Sri Lanka Büyükelçiliği’ne sormuşlar “Hentbol Milli Takımınız nerede, maçlara niye çıkmıyorlar?” diye.

Elçiliğin cevabı: “Bizim Hentbol Milli Takımımız bu turnuvaya katılmadı ki. Zaten bizim Hentbol takımımız da yok...”

Anlaşılmış ki, 24 uyanık, böyle bir senaryo yazıp vize almış ve Almanya’ya kaçmış...

(Güneş, 17 Eylül)


*

ÖZÜRÜNÜ KABUL MU ETTİK?

Her gün farklı bir gazetede “demeçlerini” okuyoruz, bu sefer de Ruşen Çakır “görüşlerini” almış, beyefendi, “Erdoğan, Turgut Özal’dan daha ileri...” diye buyurmuş.

Kanlı katil Abdullah Öcalan’ın kanlı katil kardeşi Osman Öcalan’dan başka adam kalmadı mı röportaj yapacak?

Daha başka cani var mı reklamını yapacağımız?

(Vatan, 17 Eylül)


*

HAKSIZLIK ETMİŞİM, ÖZÜR DİLİYORUM!

Şirketlerin davetlisi olarak yurtdışı gezilerine gidenleri, köşe yazısı karşılığında otellerde, tatil köylerinde kalanları, reklam karşılığı lokantalarda otlananları sık sık eleştirdiğimi bilirsiniz...

18 Eylül tarihli Posta gazetesinde okuduğum, aşağıdaki teşekkürden sonra, bugüne kadar eleştirdiğim meslektaşlarımdan özür diliyorum.

COCA COLA VE BABAMA TEŞEKKÜR

İki hafta önceki Türk-Yunan Euro 2006 için eleme maçına iki fün kala belki de hayatımın en güzel futbol olayına gideceğimi hiç düşünmemiştim.

Coca-Cola gerçekten mükemmel bir organizasyon yapmıştı. Uçaktan otele gidip, hemen ardından 2 saatlik Atina ve Akropolis’e kısa bir tur, Akropolis eteklerinde çok güzel bir restoranda yemek yedik. Öğleden sonra otel odasında kendimi karşımdaki Parlemento binasında gerçekleşecek nöbet değişimini uzaktan izlerken buldum.

Akşam üstü kısa bir kokteylden sonra hepimiz otobüse binip stadın yollunu tuttuk. Yol boyunca, Hıncal Uluç’tan Gürcistan maçının kısa yorumunu, akşamki maçın taktik olasılıklarını dinlemek, Ali Kırca ile Galatasaray’ın Hagi’ye verdiği önemi ve Hakan Şükür’ün bu akşamki olası performansını konuşmak, Kenan Onuk’un sadece “Zor maç” dedikten sonra otobüsten Atina sokaklarını izlemesi, Selahattin Duman’ın hayattan ne kadar zevk alan birisi olduğunu öğrenmek, Hasan Cemal’in yüzünden düşmeyen tebessümü ve İlker Yasin’in maçın geniş analinizi benim için unutulamayacak birer andı... Hepsinin keyfini çıkardım. Bu ustaların canlı yayında ve sanki sadece bana anlatıyorlarmış heyecanı ile stada vardım.

Maç süresince ustalarla stereo şeklinde maçı seyretmenin zevkini tattım.

Teşekkürler Coca-Cola.

Maça gidemeyip benim gitmeme yol açan babama (!) ve tüm ustalara da teşekkürler...

UMUR BİRAND

(Umur Birand, Mehmet Ali Birand’ın oğlu olmalı...)


*

LAHAVLE

Hürriyet’te tam sayfa ilan. Çekmeköy’de villa ilanı. Anladığım kadarıyla şirketin adı “euromaison”, villaların modelleri de “carpediem” ve “well-q” !

Niye yabancı dilde ve böyle alafortinfoni isim koymak gerekiyor? Bir villaya trilyon verecek olan görgüsüzlerin babası da mı “carpediem” villasında otururmuş?

(Hürriyet, 19 Eylül)


*

SOYU TÜKENMEDEN OKUYUN!

Ilıcaklar’ın Tercüman’ı güzel bir haber yakalamış: Mehmet Akif Ersoy’un torunu Aydemir Güler, Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) Genel Başkanı imiş. “Dedem” demeyi reddettiği dedesi ve komünizm üzerine bir sohbet...

Okumadınızsa okuyun, milliyetçi TKP’nin Stalinci genel başkanı ile yapılan röportajı mutlaka okuyun.

Özellikle de mezozoik çağa ilgi duyanlara tavsiye ederim.

Not: Ayrıca bu söyleşi tam bir Türkiye sentezi olmuş. TKP Genel Başkanı ile görüşmeye, DBT türbanlı bir muhabir göndermiş!

(DB Tercüman, 19 Eylül)


*

YUKARIDAKİ SORUNUN CEVABI : O SÖZÜN SAHİBİ...

“Hızlandırılmış zina kazası” konusunda Güneri Civaoğlu’nun bir sorusuna:

- Devlet adamının sözü Evet’se Evet’tir, Hayır’sa Hayır’dır... Sözünün söz olmasının güvencesi budur!

... cevabı veren, tahmin ettiğiniz gibi, SÜLEYMAN DEMİREL’dir.

Hani şu meşhur “Dün dündür, bugün bugündür” diyen siyasî duruşun sahibi!

(Milliyet, 18 Eylül)

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!