MEDYADAN : Muhtelif

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN : Muhtelif
Oluşturulma Tarihi: Eylül 12, 2004 16:59


Zeki, çevik, yalnız!
diye başlık atmış Milliyet.

Haberin Devamı

Amerika Açık Tenis Turnuvası’nda başarılı sonuçlar elde eden tenisçi İpek Şenoğlu’ndan bahsediyor haber ve diyor ki “... çiftlerde 3.tura çıkarak turnuvaya Türk damgasını vurdu.”

Yok artık! Tamam, çiftler miftler, ilk defa bir Türk tenisçisi bir açık tenis turnuvasında 3.tura kadar çıkıyor (üçüncü tur da yanılmıyorsam eğer 32’de 1 final demek) ama abartmayalım lütfen, ‘Turnuvaya Türk damgasını vurdu’ymuş...

(Milliyet, 6 Eylül)

*

TAM SİPER

Mustafa Sarıgül’ün Şişli Belediyesi’nde yolsuzluk yaptığı iddiaları (yeni değildir) ortaya atıldı, gerçi CHP’ye ve Baykal’a zamanlama açısından yakışmadı, ama Sarıgül de zor durumda kaldı.

Şimdi bakıyorum, Mustafa Sarıgül konuşmuyor, karısı Aylin Hanım gazetelere poz verip kocasını savunuyor.

Bakalım Türk seçmeni karısının arkasına saklanan bir politikacıya itibar edecek mi?

(Gözcü, 6 Eylül)

*

Haberin Devamı

TALİHSİZ BİR DEMAGOJİ DENEMESİYDİ

Son yılların en büyük demagoji girişimiydi.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Nazlı Ilıcak’ın sorularına cevap veriyor ve diyor ki:

- Zina halk nezdinde suç. Bunu şikayete bağlı suç olarak ceza mevzuatına CHP getirdi. Rahmetli Atatürk, CHP’nin o dönemdeki yöneticileri, CHP’nin bugünkü yöneticilerinin bize atfetmek istedikleri düşünce içinde bulundukları için mi getirdiler?

(DB Tercüman, 6 Eylül)

*

TARİHİ BALIK-EKMEK PALAVRASI

Milliyet haberi “Tarihî balık ekmek tarih oluyor” diye verdi. Aynı ‘tarihî balık ekmek’ lafını diğer birçok gazetede de okudum. Galiba bu palavra, ‘esnaf adına konuşan’ bir balık-ekmekçiden kaynaklanıyor.

Balık ekmek nereden ‘tarihî’ oluyormuş, anlamadım. Yani Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde, Eminönü İskelesi’nde yediği balık-ekmekten mi bahsediyormuş?

Çok değil, benim öğrencilik günlerimde balık ekmek diye bir şey yoktu Karaköy’de, yahut Eminönü’nde...

(Senin öğrencilik yılların da ‘tarih’ sayılır diyen olursa, hır çıkarırım ona göre!)

(Milliyet, 7 Eylül)

*

BU NE DEMEK ŞİMDİ?

Fatih Altaylı’dan bir alıntı:

AKP’nin zinadan başka işi yok mu, derken:

“Bütün kıyamet bunun için koparılıyor, AB kapısındaki yeni engelimiz bu yüzden çıkarılıyor. Bir laf vardır. ‘Bakkalın işi kalmayınca bilmem nerelerini tartarmış.’ Acaba AKP Türkiye’de her işin bittiğini mi düşünüyor?”

(Hürriyet, 7 Eylül)

*

YAKIŞIR

Nazlı Ilıcak yazdı, ANAR’ın son anketine göre, bugün bir genel seçim yapılsa, AKP % 50 oy alırmış.

Allah Allah? Diyenlerin, Hürriyet’in ikinci sayfasındaki listeye bir göz atmasını salık veririm. D&R Mağazaları’nın satış rakamlarına göre, “en çok satanlar” listesinde Popstar Bayhan’ın albümü birinci sıradaymış. Liste şöyleymiş:

1-Bayhan
2-Rafet El Roman
3-Hande Yener
4-Candan Erçetin
5-Mustafa Sandal
6-Mor ve Ötesi
7-Ceza
8-Nazan Öncel
9-Özcan Deniz
10-Serdar Ortaç

Bayhan’ı birinci yapan halk gidip Kemal Derviş’e oy verecek değil ya...

(DB Tercüman, 6 Eylül - Hürriyet, 7 Eylül)

*

ALTAYLI’DAN MUHTAR’A

Fatih Altaylı’nın “Ne zaman adam oluruz?” köşesinde “Yıllardır internette dolaşan şakaları ve öyküleri, köşe yazısı diye okurlarımıza yutturmaya kalkışmadığımız zaman” geçirmesini okuyunca, Reha Muhtar geldi aklıma. (Altaylı’nın hedefi de aynı mıydı, bilmem.)

Gerçekten de Reha Muhtar, Sabah’ta açtığı yeni köşesinde sık sık böyle eski internet geyiklerine, ‘Kalbinin götürdüğü yere git’ stili dokunaklı ‘pembe’ hikayelere, internette gezine gezine suyu çıkmış fıkralara fazlasıyla yer veriyor.

(Hürriyet, 8 Eylül)

*

İPLE BAĞLAYALIM!

Başbakan, zinanın suç haline gelmesini savunuyor:

Bu bizim muhafazakarlığımızın gereği olarak aile kurumunun sağlam tutulmasıdır”.

Aile kurumunun sağlamlığı o kadar önemli ki (1) Ayakları yere iyi bassın diye 4 kadın alacaksın (2) Üçkağıtçı belediyelere güvenmeyip resmî nikah yerine imamla yetineceksin...

(Radikal, 8 Eylül)

*

BU DA YAKIŞIR

MHP’nin gençlik kolları Ülkücüler bir afiş bastırmışlar. Şöyle:

NE KAMUSAL ALANI ULAN!
ALLAH HER YERDE
ÜLKÜ OCAKLARI

(Vatan, 10 Eylül)

*

İSMAİL CEM’E HAKSIZLIK ETMEYİN

Türk milli takımı Pire’de Yunanistan karşısında canını zor kurtardı, her ne hikmetse adı “Yunanistan’ı elimizden kaçırdık” oldu. Yetmedi, bu sefer de “Dostluk kazandı” muhabbeti başladı, bununla yetindik.

Star’ın sürmanşeti “İki yaka el ele” diyor bu sabah, Ege’nin batısıyla doğusunda yıllar sonra filizlenen dostluk Yunanistan maçında yeşerdi...

Bir fotoğraf, Erdoğan ile Karamanlis tokalaşıyor, resim altı: Erdoğan ile Karamanlis, yıllardır düşmanca yaşayan iki ülkenin “barış mimarları” oldu...

Tamam, Başbakan’a yağ çekeceğiz, tamam Allah için Erdoğan da Yunanistan ile sıcak ilişkileri sürdürdü ama, müsaade ederseniz “iki ülkenin barış mimarı” tanımlamasını Yorgo Papandreu ile İsmail Cem’e saklayalım. Erdoğan ile Karamanlis olsa olsa inşaatın üstüne görüntüyü bozmadan kat çıktılar, o kadar...

(Star, 10 Eylül)

*

ANLATABİLMİŞLER

Haberin Devamı

Şu haberi bir okuyun bakalım, ne dediğini anlayabilecek misiniz?

Tesadüfün böylesi

Spot: ABD'de gündem yaratan olay. Dul bir kadının yeni evlendiği adam, kendi öz kızının gerçek babası olduğu ortaya çıktı. (!!!)

Haber: Birçok kişinin hayat boyunca yaşadığı ilginç tesadüfler vardır. Ancak hiçbirinin, ABD'nin Denver kentinde yaşayan Sandra Jurek adlı kadının yaşadığı tesadüf kadar ilginç ve güzel olma şansı yok gibi... 6 yıl boyunca çocuğu olmayan Sandra ve Derek, sperm bankasından yardım alarak bebek sahibi olmaya karar verdi. 1995 yılında bu düşüncelerini hayata geçiren çift, yıl sonunda Eva adında bir kız sahibi oldu.

Ancak anlaşamayan çift kısa bir süre sonra ayrıldı. Uzun yıllar dul olan Sandra, geçtiğimiz yıl Andre adında bir adama aşık oldu. Geçtiğimiz Haziran ayında evlenen çift, geçen hafta öğrendikleri bir haberle tarifi imkansız bir mutluluk yaşadı. Sandra, Frank'in 1995 yılında Denver'daki sperm bankasına sperm verdiğini öğrenince DNA için doktora gitti. Alınan sonuçlara göre, Frank, Eva'nın öz babası çıktı.

(Takvim, 10 Eylül)

*

AMAN HA!

Anadolu İsuzu fabrikasında bir törene katılan Recep T.Erdoğan “Ekonomi yeniden rayına girdi” demiş.

Haberin Devamı

Ağzından yel alsın!

Ben başbakanın yerinde olsam bu kadar hassas bir konuda “ray” benzetmesi yapmazdım!

(Star, 11 Eylül)

Not: Vatan’daki başyazısında, Güngör Mengi de “ekonominin büyüme hızının pek inandırıcı gelmediğine” deyinerek “hızlandırılmız ekonomi kazası” konusunda hükümeti uyarıyordu. (12 Eylül)

*

EŞCİNSELLİK = SUÇ

Kötü niyetten değil, dikkatsizlikten!

Hani müstekreh bir tartışma başladı, kadın haltercilerin ve eski antrenörlerinin karıştığı, seviyesiz, aşağılık... Bu arada Nurcan Taylan, (ilişkisi olduğu iddia edilen) eski hocasını suçlayan üç kadın halterci için “lezbiyen ilişkileri var” dedi.

Milliyet gazetesi “Taylan, Taşdelen’i lezbiyenlikle suçladı” diyor.

Haberin Devamı

Yani Milliyet bir yandan “Devlet’in vatandaşın yatak odasında ne işi var?” diyerek zinanın suç sayılmasına karşı çıkıyor, bir yandan da eşcinselliği “suç” ilan ediyor!

(Milliyet, 11 Eylül)

*

HANİ YANİ...

İşte özlenen tablo, diyor manşet.

Spot: “Trabzon’a her gidişinde büyük tepkiler gören Fenerbahçe bu kez çiçeklerle karşılandı. (Trabzon Spor Kulübü) Yönetim ne Emniyet’ten ne de Valilik’ten ek güvenlik istedi...”

Bu haberi okuyunca, benim gibi muzırların aklına hemen ne geliyor: Demek ki bugüne kadar olay çıkaranların arkasında Trabzonspor Kulübü varmışJJJ

(Milliyet, 11 Eylül)

*

TUTMADI

Van eski Valisi, eski Van Valisi derken... Hürriyet’in bile aklı karıştı. Cuma günü “Vali’nin ‘Kürt Halkı’ ifadesi ayrımcılık değil” başlıklı haberin giriş cümlesi:

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, eski Van eski Valisi Hikmet Tan’ın...

(Hürriyet, 11 Eylül)

*

ÖĞRENCİLERİ ALLAH KORUMUŞ

Haberin Devamı
Cumhurbaşkanı Sezer’in oğlunun düğününü, Hürriyet birinci sayfadan “Mütavazı düğünde dargınlar barıştı” diye verdi. (Dargınlar, yani Sezer ile Ecevit)

“MütAvazı” hatası haberin içinde de birkaç kere tekrarlanmış. (Hürriyet, 12 Eylül)

Açıp, Ferit Develioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Sözlüğü’ne baktım, “mütevazı” kelimesini biliyorum (alçakgönüllü), “mütavazi” de tamam (paralel)... ama acaba “mutavazı” var mı, diye.

Yok tabii ki, ama bu arada “mütavazi” kelimesinin tarifini okurken, şu güzellikler çarptı gözüme:

Mütevâzi-l-adlâ : Paralelkenar
Mütevâzi-l-mustatiltât : Dikdörtgenler prizması
Mütevâzi-s-sütûh : paralelyüz

*

ZİNACILARI BESLEYECEĞİMİZE ASALIM!

Ancak aklı başına geldi MHP’nin, muhafazakar kesimden bir oy bir oydur diye...

Devlet Bahçeli, Müslüman-Türk milletinin zinaya bakışının belli olduğunu belirterek demiş ki, “Zina haramdır, bir müeyyidesinin olması gerekir.”

Tamamen aynı fikirdeyim, şarap içeni falakaya yatıralım, domuz yiyeni de taşlayarak öldürelim mesela!!!

(Hürriyet, 12 Eylül)

*

BAKAN YANLIŞ TARAFA BAKIYOR

Ağrı SSK Hastanesi’nde görevli 4 doktor (bölgeden kaçmak içindir eminim) aynı anda rapor alınca.. kapıya şöyle bir duyuru asılmış:

DOKTOR SAYISI YETERSİZ OLDUĞUNDAN
ACİL SERVİSİMİZ GEÇİCİ OLARAK KAPALIDIR

Sağlık Bakanı Recep Akdağ (“Zinanın hastalık sebebidir” veya “Bütün Avrupa ve gelişmiş ülkelerde tek eşlilik konusunda teşvik var” gibi ipe sapa gelmez laflar ediyordu geçen gün - Hürriyet, 11 Eylül) milletin namusuyla uğraşacağına, hastanelerine doktor bulsa ya önce...

(Şok, 12 Eylül)

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!