Güncelleme Tarihi:
SİZDEN KORKULUR VALLAHİ
Okurum Bülent Bey, Milliyet'in internet sitesinde "masum" bir hata yakalamış. (YANDA) Herhalde, Deniz Baykal'la ilgili bir haberin yerine, bu "karım travesti çıktı" haberini koymuşlar, ama Baykal'ın fotoğrafı unutulmuş.
Ve ortaya böyle bir manzara çıkmış.
Vallahi gözünüzden bir şey kaçmıyor, böyle şeyler benim de başıma gelebilir. Allah elinize dilinize düşürmesin!..
*
YAZA YAZA YAZISINI YAZMAYA ZAMAN KALMAMIŞ
Akşam'da Şakir Süter'in canlı, hoş bir köşesi vardır, her gün mutlaka bir göz atarım.
Süter'in bir kitabı çıktı, Beyaz Elbiseli Kadın, Tansu Çiller'in politika macerasını anlatıyor.
16 Aralık'ta gazetenin Genel Yayın Yönetimi Nurcan Akad köşesinde bu kitaptan bahsediyordu. Gazetenin 13.sayfasında da üç günlük bir dizi yazı yayımlanıyordu, tam sayfa. Başlığı "Beyaz Elbiseli Kadın." Şakir Süter'in kitabından derleme. Derleyen: Şakir Süter.
Ve sayfanın sağ altında bir küçük not:
"Yazarımız Şakir Süter bugünkü yazısını yazamamıştır"
Demek ki yazmaktan, yazmaya vakti kalmamış.
*
SÖYLEYİP KURTULSAYMIŞ KEŞKE
Sabah'ta Balçiçek Pamir, mini eteği ve başında şapkasıyla, Abdullah Gül'ün türbanlı eşi, yeni "first-lady"miz ("Sultan-ı evvel" denir mi acep?) Hayrünisa Hanım'ın karşısına oturmuş, röportaj yapıyor. (16 aralık)
Hayrünisa Hanım'ın bir iki sözü dikkatimi çekti:
Soru : Eşinizin başbakan olacağını biliyor muydunuz? Tayyip Bey'in yasağı aşamasında konuşuldu mu?
Cevap : Hayır, bizim evimizde böyle şeyler hiç konuşulmaz.
Soru : Hiç sormadınız mı 'başbakan olacak mısın?' diye.
Cevap : Kesinlikle hayır. O da bana söylemedi zaten.
Ben eşimin başbakan olduğunu gazetelerden öğrenmek istemem. Bunu saygısızlık ve güvensizlik sayarım. Bir karı kocanın oturup konuşmadığı, sırlarını, sorunlarını paylaşmadığı, kararları birlikte almadığı bir evden çıkan başbakan, 21. yüzyıl Türkiye'sine başbakan olabilir mi?
Neyse, olmuş artık...
Hayrünisa Hanım'ın "Eğitiminiz nedir" sualine cevabıysa şöyle:
- Bunu fazla gündeme getirmek istemiyorum. Lise bitirme sınavlarına hazırlandım, ama diplomamı başörtüsü yüzünden alamadım.
Biraz ileride, bu sefer "Çalışmayı düşünmediniz mi?" diye sorulunca, şöyle diyor:
- Türkiye'ye döndüğümüz yıllarda oğlum küçüktü, onu büyütmekle meşgulgüm. Ondan sonra da sınava girdim, lise diplomamı aldım ve üniversiteye devam etmek istedim. O olmadı.
Yani "Ben genç yaşta çoluk çocuğa karıştım, ortaokuldan sonra okuyamadım" dese, küçülür mü, büyür mü?
*
REKLAMVERENİN REKLAMI
Habertürk gazetesi, daha 5'inci sayısında bir "yeniliğe daha imza attı."
22 aralık tarihli ekonomi sayfasının manşeti "İki uğurlu ADAM" idi.
GENPA'nın patronu Zeynel Abidin Erdem ile KVK'nın ortağı Murat Vargı'nın iki boy fotoğrafı ve haberin spotu :
"Çünkü onlar, hangi medya kuruluşuna reklam verseler, o kuruluş tutuyor ve büyüyor. Biz en azından HABERTÜRK Ailesi olarak bunu yaşadık. 4 kişi ile yola çıktık. 250 kişilik bir aile olduk."
Haberin içinde de, Erdem ile Vargı'nın "ne kadar akıllı, ileri görüşlü, uğurlu" reklamverenler olduğu anlatıldıktan sonra, şöyle denilmiş: "... Habertürk'e uğurlu geldi. Veya 'akıllı insanlar akıllı davrandı.' Şans da gelişmiş beyinlere güldü..."
Gazetelerin çoğu, büyük reklamverenlerine gizli gizli yağ çeker. Habertürk hiç olmazsa, açık açık yapmış bu işi... "Özgür, bağımsız ve cesur" sloganına yakıştı!
(Not : Aynı gazetede, aynı başlık iki kere atılmıştı. 17. sayfada "Bayburt, Bayburt olalı böyle müze görmedi", son sayfada da "Urfa, Urfa olalı böyle zulüm görmedi" diye. İnşallah koordinasyon sorunudur, yaratıcılık sıkıntısı değil.)
*
MÜTEVAZI MÜNECCİM
Star, 16 aralık.
Yazının başlığı : Dediklerim çıkıyor
Haber özetle şöyle : "Gazete yazarlığına 32 yıl evvel (...) başlamıştım. Yazılarımda, pek çok konuda tahminde bulunuyorum. Kopenhag'da tarih verilmeyeceğini, Avrupa Futbol Şampiyonası'nın İsviçre-Avusturya ortaklığına verileceğini, Kuzey Irak'ta Kürdistan'ın kurulduğunu hep yazmıştım. Dediklerim hep gerçekleşti. (...) 11 ay evvel, Tayyip Erdoğan'ın bugünkü durumunu yazmıştım."
Bu "mütevazı müneccimin" kim olduğunu tahmin etmişsinizdir. Ali Şen tabii ki!
*
ZEMİN SORUNU
Hürriyet, 19 aralık : Romantik kaptanın son yolculuğu başlıklı haber, kaptan-armatör Mehmet Emin Saraçoğlu'nun cenaze haberi şöyle bitiyor: "... cenazesi, öğle namazı sonrası Ortaköy Camii'nde toprağa verildi."
Haberi kısaltan arkadaş, Ortaköy Camii bahçesinin beton olduğunu bilmiyor zahir.
*
MAKSAT B.. ATMAK, DANSÖZ BAHANE
Bedrettin Dalan "Türban sorununu bir günde çözerim. Üniversitede türbanı serbest bırakır, ertesi gün de İmam Hatipler'e kız öğrenci alımını durdururum, sorun biter" demiş. (Bedrettin Bey, İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde, İstanbul'un birçok sorununu bu metodla çözmüş, ama facialara da sebep olmuştu.)
MGK Genel Sekreteri de bu fikri benimsemiş.
Dinci Vakit gazetesi kızmış, 18 aralıkta manşetten Org.Tunç Kılınç'a "İşine bak paşa!" diye tepki gösteriyor, ama hırsını alamıyor, Dalan'a da sövecek.
Sövecek de, bir bahane lazım.
Dalan'ın Yeditepe Üniversitesi'nde öğrenciler için dans kursları varmış.
Fotoğraf : Tango yapan bir çift
Üstbaşlık : "Dalan'ın üniversitesinde oryantal dersleri"
Başlık : "Dansöz olabilirsiniz!"
Spor : "Yeditepe Üniversitesi'nde hem başörtüsü yasak, hem de öğrencilere dansöz olabilmeleri için oryantal dersi veriliyor."
Türban gibi ulvî bir dava için biraz yalan söylemek, Allah katında günah sayılmaz herhalde...
*
HER YIL ARALIKTA ÇIKAN HABER
17 aralık'ta Anadolu Ajansı bir haber geçti, ertesi gün Hürriyet kullandı.Haber şöyleydi :
"Sarhoş filler 6 kişiyi ezdi - Hindistan'ın Assam Eyaleti'nde filler, sevdikleri bir içki olan pirinç birasından içmek amacıyla Tinsukia Bölgesi'ne akın ettiler. Burada pirinç birası üretilen kulübeleri ezerek ambarlarda bulunan tonlarca pirinç birasını içen filler, sonra da 6 kişiyi ezerek öldürdü. Assam'da son iki yılda filler yaklaşık 150 kişiyi öldürdü."
"Yahu ben bu haberi sanki daha önce okudum" diyordum. Hürriyet arşivine bir göz attım. Sonuç :
24.12.1996 tarihli Hürriyet : Sarhoş fil 13 köylüyü öldürdü - "Hindistan'ın Bihar eyaletinde sürüden ayrılan bir filin köylere saldırarak 13 kişiyi öldürdüğü bildirildi. Indian Express gazetesi'nin haberine göre.... vs"
29.12.1997 tarihli Hürriyet : Sarhoş filler köy bastı - "Hindistan'dan Bangladeş'e geçen 25 kadar fil, Hıristiyan bir kabileye mensup köylülerin hazırladığı yüksek dereceli alkollü içkiyi içip sarhoş olunca arbede çıkardı... vs"
25.12.1998 tarihli Hürriyet : Rakı içen filler katliam yaptı - "Hindistan'da köylülerin açıkta bıraktığı pirinç rakısını içen fil sürüsü dehşet saçtı. Köy basan filler, 5 kişiyi ezerek öldürdü. 2 kişi de ağır yaralandı. Korkunç olay, Assam Eyaleti'nin... vs"
Eminim, 1999-2001 arasında da ajanslar bu haberi geçmiştir, demek ki Hürriyet kullanmamış.
İki ihtimal var:
Ya her yıl, aralıkta, Hint filleri bir parti düzenliyor, içkiyi fazla kaçırınca köy basıyor.
Ya da Hindistan'da bir gazeteci, her yılın bu dönemde, aynı asparagas haberi tekrarlıyor.
*
VE GELELİM HAFTANIN BAŞLIĞINA
Mehmet Ağar DYP'ye genel başkan oldu ya. İki feci haber başlığı:
- DYP 'Ağar'laştı (Sabah, 15 aralık)
- Kırat 'Ağar'dı (Takvim, 15 aralık)
Ama haftanın başlığı yine "tartışılmaz lider" Milliyet'ten.
Hani Manş Denizi'nde (Milliyet nedense bin yıllık Manş'a, İngilizce'den tercümeyle 'İngiliz kanalı' demeye devam ediyor, belki de böyle bir kanal olduğunu zannediyorlar.)
Lafın ucu kaçtı, baştan başlıyorum. Hani Manş Denizi'nde bir gemi battı, yüzlerce gıcır araba sulara gömüldü.
Milliyet'in başlığı : "Artık balıklar da BMW'ye binecek!"
(Milliyet, Ağar'ın siyasete girdiği günlerde yine böyle yaratıcı bir başlık atmıştı, onu da saygıyla anmadan geçmeyelim. "Eski emniyetçilerden Hayri Kozakçıoğlu, Mehmet Ağar, Ünal Erkan ve Salih Güngör politikaya giriyor" diyen haberinin başlığı, Milliyet, tarih 1 Kasım 1995 : Poli(s)tika Dönemi!)