Güncelleme Tarihi:
Erdal Acar (“sosyetik playboy”) artık uslanmış: “İçkiyi, gece alemlerini bıraktım, kendimi maneviyata verdim” diyormuş ve ilk fırsatta hacca gitmeyi düşünüyormuş.
Bunun ikisinin arası yok mudur ki, bu tipler, uslanınca hemen hacca gidip Mevlana’dan bahsetmeye başlarlar?
Takvim-Papatya, 1 Kasım
*
SEVİYELİ ÜNLÜ
Daha önce “Ünlüler Çiftliği” adlı salak programa katılan bir “ünlü” şöyle demiş:
- Ünlüler Çiftliği’nin yeni yarışmacılarını çok seviyesiz buluyorum. Programın adı “seviyesizler çiftliği” olmalı, iyi ki o evde yokum!
Şimdiki yarışmacıları seviyesiz bulan bu “ünlü” kimmiş?
Hakan Ural
DB Tercüman, 1 Kasım
*
İTİRAF ETMİŞ: BEN METROSEKSÜELİM
Şarkıcı (Amca lakaplı) İlhan Şeşen, “Bana anlatılan metroseksüel tipine uyuyorum. Kendimi metroseksüel olarak görüyorum” demiş.
Gazetenin attığı başlık: İlhan Şeşen’den samimi itiraf, “Metroseksüelim!”
Arkadaşlar metroseksüeli “ayıp bir şey” zannediyorlar demek ki, yahut da itirafın ne demek olduğunu bilmiyorlar.
Şok, 1 Kasım
*
BEN DE BİR GÜZELLİK SALONU AÇAYIM BARİ
“Sosyetik güzel” Elif Germiyangil ile kardeşi Şirin Yalçın “Aralık” adını verdikleri bir “eğitim ve kültürel araştırmalar derneği” kurmuşlar. Habere göre dernekte desen atölyesinin yanı sıra “felsefeye giriş, sanat tarihi okumaları ve kültür tarihi sohbetleri” yapılacakmış.
Demek ki benim de artık makyaj ve selülitle mücadele için mesela adını “Frikik” koyacağım bir dernek kurma vaktim geldi...
Posta, 3 Kasım
*
YOK ARTIK!
Artık bu kadar dandik bir “haber” olur! herhalde magazincilere “Şu bizim ATV’de yayımlanan ‘İstanbul Masalı’ dizisini bir şekilde haber yapın...” demişler.
'Tuzluk isteme' ortalığı karıştırdı
Seyirciler Bir İstanbul Masalı'nda Behiye'nin Suzan'dan tuzluk istemesine tepki gösterdi.
Pazartesi ekranının zirvesinden inmeyen atv'nin dizisi "Bir İstanbul Masalı" önceki günkü tuzluk isteme sahnesiyle tartışmalara yol açtı. Behiye Hanım'ın (Arsen Gürzap) dünürü ve aynı zamanda hizmetçisi Suzan Hanım'dan (Vahide Gördüm) tuzluk istediği sahne seyircilerin tepkisini çekince atv ana haberde yer aldı. Seyircilerin bir kısmı Behiye Hanım'ın bu davranışının "aşağılayıcı" olduğunu söylüyordu. Kimisi "aynı şey bana yapılsa Suzan Hanım gibi davranmaz, haddini bildirirdim" diyordu. Dün Ali Kırca, tartışılan sahnenin oyuncuları sanatçı Arsen Gürzap ile Vahide Gördüm'ü konuk etti. Gürzap, "vatandaşlar galiba dizileri çok ciddiye alıyor" derken, Gördüm "Hep zengin kız fakir oğlan ya da zengin oğlan fakir kız filmleri izlemişizdir. O yüzden dizi tuttu" diye konuştu.
Serdar’ın notu: Ali Kırca, hani derler ya “sevenlerini üzüyor”, çünkü - daha önce de söylediğim gibi - hızlı bir “rehamuhtarizasyon sürecine” girmiş durumda.
Sabah, 3 Kasım
*
SERİN DURUŞ’TAN VERİ VERİ ARAK
Erman Toroğlu: Ben arkadaşımın tavuğunu yerim, niye yemeyim, böyle gıt gıt gıdak diye
Şansal Büyüka: Yumurtam sıcak, evet, tabii
(Serin Duruşçular’ın attığı başlık: Görmeyeli iyice uçmuşlar!)
Milliyet, 3 Kasım
*
BİLİN BAKALIM ŞU CÜMLE HANGİ HÜRRİYET YAZARINA AİT?
“Eğer Türkiye’deki herhangi bir şehirde ya da çevresinde yaşıyorsanız, ‘Bakire Meryem’ bulmanız zor olacak.”
Doğru, Ayşe Arman...
Hürriyet, 3 Kasım
*
BUNUN NERESİ HABER?
Böyle önemli haberlere yer veren gazetemle gurur duyuyorum inanın:
“Ünlü Hollywood yıldızı Tom Cruise, İngiliz futbolcu David Beckham’a hayran olduğunu söyledi” diye 18 satır haber.
Eeee, bize ne?
Hürriyet, 3 Kasım
*
KÜÇÜK BİR HATA
Sahalarda görmek istemediğimiz 9 kusurlu hareket, diye neredeyse manşet yapmış Kelebek.
Bunlardan dördüncüsü diyor ki: “Emre Aşık’ın harekekine benzer bir temas, yeşil sahaların en centilmen futbolcularından Metin Oktay’ın ilk kez kırmızı kart görmesine yol açmıştı...”
Güzeeel, ama tek sorun var: Metin Oktay’ın zamanında ... kırmızı kart yoktu!
Hürriyet-Kelebek, 3 Kasım
*
MAKYÖZ AHMET
Sanatçı dostları yalnız bırakmadı, diye bir haber, şöyle başlıyor:
“Ünlülerin makyözü Ahmet Yıldırım...”
Adama şey mi demek istiyorlar, yoksa makyözün kadın makyajcı demek olduğunu bilmiyorlar mı? Bilmiyorlürsa niye “makyajcı” demiyorlar?
(Not: Bu “erkek makyözün” makyaj okulunun adı neymiş biliyor musunuz? “Yıldırım’s Make Up Studio!” Al bir tane daha!)
Hürriyet-Kelebek, 3 Kasım
*
POLÜLER + KÜLTÜR : ?
Kendini “popüler kültür mantarı” olarak tarif eden Armağan Çağlayan diyor ki “... yüzüncü yazı(m)ın konusu da Türkiye’nin son zamanlardaki en popüler kültür hadisesi oldu tesadüfen...”
Neymiş Türkiye’nin son zamanlardaki en popüler kültür hadisesi?
Televizyonlarda birinde yayımlanan “Gelinim olur musun?” isimli o iğrençlik...
Popüler’den rahatsızlık duymam ama, “popüler” ile “kültür” bir araya gelince ortaya çok iğrenç bir şey çıkıyor nedense...
Hani sarmısaklı yoğurdu da severim, fuagrayı da. Ama sarmısaklı yoğurtlu fuagra fikri bile midemi bulandırıyor... Mesela...
Hürriyet-Kelebek, 3 Kasım
*
İBRAHİM’E TAKMIŞ
Dansöz Asena, İbrahim Tatlıses’le bitiremediği ilişkisi için demiş ki “Hiç kimseden korkum yok. Bende Halil İbrahim sabrı var...”
O lafın doğrusu “Eyyub gibi sabırlı” yahut “Hazreti Eyyub sabrı var adamda” şeklindedir. Demek ki “İbrahim” adı bir takıntı haline gelmiş kızcağızda.
(Not: Halil İbrahim de benim bildiğim sofrasının zenginliğiyle meşhur biridir, “Halil İbrahim Sofrası” derler, hani herkese açık, cömert, zengin...)
Hürriyet, 5 Kasım
*
HINCAL ULUÇ’UN KÖŞESİNDEKİ TEBESSÜM KUTUSUNDAN:
Kilisenin kapısında şöyle bir levha asılıymış: “Günahtan yorulduysan içeri gir.”
Bir süre sonra, altına rujla şu satırlar eklenmiş: “Yorulmadıysan 925 41 10’a telefon et.”
Sabah, 5 Kasım
*
GÖZÜMÜZE SOKARAK KAÇAMAK
“Ralf, Derin’i bu güzel ile aldattı” diyor sürmanşet, “İHANETİN FOTOĞRAFI” ...
“Sosyetik güzel (Allah kimseyi düşürmesin) Derin Mermerci ile dört yıldır aşk yaşayan Ralf Tezman, Şamdan’dan yeni sevgilisiyle çıkarken objektiflere yakalandı.”
Bin kere söyledim, tekrar söyleyeyim: “Gizli” kaçamak yapmak isteyen, Şamdan’a, Laila’ya, Reina’ya gitmez arkadaşlar. Paris’te yahut Antalya’da, hatta Laleli’de bir otelde buluşur, medyanın da ruhu bile duymaz.
Onun için birbirimizi kandırmayalım...
Güneş-Venüs, 5 Kasım
*
SAHİ, NİYE?
Hep aynı soruyu tekrarlıyorum ama... İnsan cebinde parası, ekonomik ve sair imkanları olan, genç, yakışıklı (parası çoksa bu son iki şarttan vazgeçilebilir) bir zampara olsa... artık orta malı hale gelmiş kimi mankenlerle, “sosyetik” güzellerle niye gönül eğlendirir,
Bunlara niye para kaptırır acaba?
Maksat güzel bir kadınla yatık kalkmak değil de, diğer erkeklere gösteriş yapmak mıdır acaba, “Bak ben X’i götürdüm, Y’i yatağa attım, Z’yi becerdim...” gibilerinden. Hani genç delikanlılar birlikte geneleve gider de, peşpeşe (yıkanıp temizlenmeye bile vakti olmayan) aynı kadına “çıkarlar” sırasıyla... Bu delikanlılar sivilceleri kuruyup, cepleri para görünce, bu sefer de aynı mankene, aynı sosyetik güzele “çıkıyorlar” demek ki...
Bunu yapan, ormanları talan ederek yahut ihaleye hile karıştırarak para kazanmış bir takım hanzoların hanzo oğullarıysa, tamam... Ama eski, köklü ailelerin de çocukları bile aralarında...
5 Kasım tarihli Şok’taki bir dedikodu üzerine
*
AHIRI DA VAR MI, DİYE SORARDI
Of of! diye tek bir parçayla şöhret olan kızcağız, adı (durun bakayım...) Gülşen, Yılbaşı gecesi “sahne almak” için 78 milyar lira, artı 11 adet İstanbul-İzmir-İstanbul gidiş dönüş uçak bileti, iki süit oda, beş de çift kişilik oda istemiş...
Rahmetli ortağım ve arkadaşım Güngör’ün bu gibi durumlarda ettiği laf hâlâ kulaklarımda. Mesela mal sahibinin biri dükkanına 5000 lira kira isterse, Güngör sorardı:
- Hemşerim bunun altında ahırı da var mı?
- Ne ahırı?
- Buraya 5 bin lira verecek eşeği nereye bağlayacağız?
Şok, 5 Kasım
*
REFERANSI SAĞLAM
Nebahat Çehre, Özcan Deniz’in oyunculuğunu överek “Özcan 4 üniversite bitirmiş kadar tecrübeli” demiş.
Haberi yapan arkadaş yazmamış, Nebahat Çehre’nin kaç üniversite bitirdiğini...
Şok, 5 Kasım
*
BİRAZ TUHAF DEĞİL Mİ?
Kusura bakmayın, gazeteciyim, gazetecilikten öte 40 yıldır gazete okurum ama...
Şimdiye kadar hiç, gazetedeki yazısına mesela “Spor Yazarları Derneği İkinci Başkanı” yahut “Gazeteciler Cemiyeti Başkanı”, ne bileyim “Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri” diye imza atan görmedim.
Köşesindeki logosunda “Magazin Gazetecileri Derneği Başkanı” yazan Nurettin Soydan gibi...
Şok, 5 Kasım ve sık sık...
*
CİDDİ OLANLAR TERCİHİMDİR
Şok’tan da bana ne ekmek çıkıyor, farkında mısınız...
Arkadaş Cafe köşesine gelen “Bir Şartım Var” rumuzlu bir mektupta, 29 yaşında, 1.60 boyunda, 50 kilo vs bir “bayan” güvenilir, dürüst felan bir “bey” arıyor. İlanının son cümlesi diyor ki:
“Ciddi olanlar tercihimdir.”
Yani gayri ciddileri de elimizin tersiyle itmeyiz!...
(Şimdi siz “şartı” neydi diye merak ederseniz, yalnız bir anacığı varmış, “onun da bizimle yaşamasını kabul etmek” şartını getiriyor genç kadıncağız.)
Şok, 5 Kasım
*
AYNİ YARDIM DEDİKLERİ BU OLSA GEREK
Yine Şok’tan, Okşan Abla’nın muhteşem rüya yorumlarından biri...
Beykoz’dan Hatice “Ben 20 yaşında bekar bir genç kızım, rüyamda amcam beni dayımın evine gönderiyor. Dayımın oğlu evde yalnız ve bana tecavüz ediyor. Bu durumu anneme anlatıyorum çok seviniyor ve hemen babama müjde veriyor...” filan diye freudyen bir rüyasını anlatıyor, yorumunu soruyor.
Okşan Abla’nın cevabı: “Teyzenin oğlundan özel hayatın ile ilgili büyük bir yardım göreceksin!”
Öpe öpe yardım edecek zahir!..
Şok, 5 Kasım
*
ERKEK OLMANIN 23 NO.LU AVANTAJI
Son olarak da Şok’un Erkek Atlası köşesinden bir alıntı.
Erkek olmanın avantajlarını sıralıyor...
Avantaj no 23 : Ormanda tuvaletinizi yaparken, poponuzu karıncalar ısırmıyor
Şok, 5 Kasım