Medyadan: Havadan sudan

Güncelleme Tarihi:

Medyadan: Havadan sudan
Oluşturulma Tarihi: Ocak 19, 2003 16:56

Yanlış konuda kürsüye çıkan milletvekili - Üç taş atarak boşanma olur mu diye tartışan müftü - Kaşına sinyal gelen adam - Kendi haberini kendi üreten fabrika gazete - Ilıcak Cennet-Cehennem'in ne kadar uzakta olduğunu nerden biliyor ... vs

Haberin Devamı

BEN O DERSE ÇALIŞMADIM

Star, 13 Ocak (MecliStar köşesi)

"Doğru derse çalışıp, yanlış kürsüye çıktı" diye bir Meclis dedikodusu.

CHP Ankara Milletvekili İsmail Değerli, TSK Personel Kanunu'nda değişiklik öngören tasarının görüşmeleri sırasında, partisi adına kürsüye gelmiş. Başlamış konuşmaya, 17 sıra sayılı yasa üzerinde ciddî çalıştığı belli. Ama bir gariplik var söylediklerinde...

Daha önce kürsüden tasarıyı savunan Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül, birleşimi yöneten Başkanvekili İsmail Aktekin'e uzaktan işaretlerle bir itirazda bulunmuş.

Alptekin de konuşmacının sözünü kesmiş mikrofondan:

- Sayın Değerli, herhalde bir karışıklık oldu.
- Sayın Başkan, 17 sıra sayılı yasa üzerinde konuşuyordum.
- O yasayı bugün görüşmüyoruz. Bugün görüştüğümüz TSK Personel Yasası'nda değişiklik...
- Ama Başkan, ben o yasa için hazırlık yapmadım!

Demek ki İsmail Değerli, konuşmasına o kadar konsantre olmuş, yahut da kürsüye çıkacağım diye öyle heyecanlanmış ki, o ana kadar "başka bir konunun müzakere edildiğini" bile fark etmemiş...


*

KAŞINA SİNYAL

Posta, 16 ocak

Birinci sayfa haberi, başlık: Kaşına sinyal gelen basketçi medyum

Göztepe'de oynayan basketçi Mirko Mirkoviç'in bir de böyle marifeti varmış. Diyor ki "Olumsuz tahminimde sol kaşıma, olumlu tahminimde sağ kaşıma sinyal gelir."


*

AL MÜFTÜYÜ VUR ÖTEKİNE

Iğdırlı bir cahil kadıncağız, üç küçük çocuğu var. Gayet tabii nikâhsız yaşadığı adam (gayet tabii diyorum, çünkü cinayet, boynuzlama, dövme... ne kadar aile faciası haberi varsa, dikkat edin bakın, ya 'imam nikâhlı' diyordur, ya 'nikâhsız yaşadığı'...) üçüncü çocuğuna hamile olan Hazal'ın "başının üzerinden üç taş atıp, seni boşadım" demiş.

Gazeteciler sormuş zahir, Iğdır Müftüsü Ömer Taşçıoğlu yorumluyor:

"Bu (üç taşla boşamak) bir örftür ve kinayeli durumdur. Nikâhın bozulması için açık sözlere ihtiyaç vardır. Boşanmayı kast ettiğini belirtirse, hakkını kullanmış olur. Sünnet olan boşanma şekli 'Boşadım' demekle olur. Taş atarak olmaz. Ama bazı bölgelerde üç taş atılarak boşanma yöntemi kullanılır."

Sonra da, başı kanunla belaya girmesin diye, "Asıl sorun, resmî nikâhın olmaması" diye ekliyor.


*

BU İŞ KARŞILIKLI

Posta, 13 Ocak

Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Besim Tibuk, başkanlıktan ayrılırken, son seçimlerdeki hezimeti, "Binde 3 oy, Türk halkının bizimle dalga geçmesidir" diye yorumlamış.

Ben, Tibuk'un (özellikle Doğu Perinçek'le yanyana) katıldığı bir çok televizyon programını seyrettim.

Sizin "politika değil, şov yaptığınızı" zannettiyse, kabahat seçmende değil!

*

HAKİKATEN KAHİNLİK DEĞİLMİŞ

Star, 10 Ocak

Haberin Devamı

Işın Çelebi mi? Ali Talip Özdemir mi? Hayır!

11 Ocak’ta sandıktan Lütfullah Kayalar çıkacak... Çünkü...

SON SÖZ : İşte, bu tespitler ve gerçekler ışığında ANAP’ın yeni Arıbeyi’nin 12 Ocak sabahı Lütfullah Kayalar olacağını söylemek herhalde kâhinlik olmasa gerek...”

Erdal Bilallar, 10 Ocak'ta böyle yazmıştı.

Haklıymış, "ANAP Kongresini Lütfullah Kayalar kazanacak" demek gerçekten kahinlik değilmiş. Ali Talip Özdemir daha ilk turda büyük farkla kazandığına göre..


*

Haberin Devamı

ADAM OLMAK

Fatih Altaylı
Irak'a gitti. "İyi ki gitmişim" diye yazdı (Hürriyet, 14 ocak) "Irak'a yapılan bu geziye iyi ki katılmışım diyorum. Oturduğu yerden, etki altında yazanlara karşı, gerçekleri anlatacağım. Bekleyin..."

Aynı gün "Ne zaman adam oluruz" köşesinde de şöyle diyordu: "Gerçekleri görmeden, gerçekleri yazamayacağımızı anladığımız zaman."

Fatih, GS Lisesi mezunudur, "Mieux vaut tard que jamais" (1) ne anlama gelir, bilir. 


*

BİLMEZ OLUR MU, AŞK OLSUN!

Hürriyet, 17 Ocak

Yine Fatih Altaylı "Mülkün temeli böyle mi oluyor?" diye sormuş.

Diyor ki "Mahkemelerin duvarlarına kazınmıştır 'Adalet Mülkün temelidir' diye. Ama o sadece bir duvar yazısıymış."

Neye kızmış? Yapılan bir adaletsizliğe. Soros Körfezi'nde bazı yerler askerî yasak bölge ilan edilmiş, ama kamulaştırma işlemi bile yapılmadan vatandaşın mülküne el koyulmuş.

Bana e-postayla soranlar oldu: "Fatih Bey 'Adalet Mülkün temelidir' cümlesindeki mülkü gerçekten taşınmaz mal mı zannediyor?" diye.

El insaf beyler, olur mu öyle şey? Sizin hiç mizah duygunuz yok mu?

'Adalet Mülkün Temelidir' cümlesindeki Mülk'ün "taşınmaz mal" anlamına değil, "Devlet" anlamına geldiğini Fatih bilmez olur mu? Buna edebiyatta 'tecahülüarif' derler...


*

BİR BOSTAN SEBZESİ DAHA

Anadolu Ajansı, 17 Ocak

Bir doktorun lahananın muhassenatını ilan edeceği tutmuş. Klasik "Sofranızdan lahanayı eksik etmeyin" haberi yapacak, Bursa Anadolu Ajansı'ndan bir meslektaşım.

İnanmayacaksınız, ama haberin girişi şöyle:

"Dünyanın bilinen en eski sebzelerinden biri olan, özellikle Doğu Karadeniz'de yaşayanların sofralarında önemli yeri bulunan lahananın, yanıktan ağrıya, kanserden astıma kadar pek çok hastalığın alternatif tedavisinde kullanılan, 'sofralardan eksik olmaması gereken' bir bitki olduğu bildirildi. Tarımda 'bahçelerin kralı' olarak adlandırılar lahananın..."

Allah müstehakınızı versin. Hadi Bursa'daki acemi bir çocuktur, merkezde bu haberi okuyacak editörünüz de mi yok!


*

AL SANA BİR BAŞLIK

Asabî, 15 Ocak

Başlık : Muazzam iktidar!

... ama 'muaz'ın üstüne bir çarpı çekilmiş, kalmış "zam iktidar!"


*

AMA HAFTANIN BAŞLIĞI HÜRRİYET'TEN

Her gazeteye sataşıyorum, kendi gazetemi, Hürriyet'i yakalamışken kaçırmam, hem de Vahap Munyar'ın sayfasında, kaymaklı kadayıf...

Hani Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in abisi Erdemir Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı'na getirildi ya... Daha önce de İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun kardeşi Şeker Fabrikaları Genel Müdürü, Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın yeğeni de müsteşar yardımcısı yapılmıştı...

Hürriyet ekonomi sayfasının başlığı : Bürokraside 'AKraba' dönemi

Brrrr!


*

DALAN'IN HAKKI ÖDENMEZ

Hürriyet, 16 Ocak

Tam sayfa röportaj yapılmış Bedrettin Dalan'la. Yeditepe Üniversitesi'nin ve İstek Vakfı Okulları'nın "patronu" sıfatıyla.

Bedrettin Dalan, üç kuruş belediye başkanı maaşıyla, Allah razı olsun, ne büyük eserler verdi! Trilyonluk okullar kurdu...

Ne güzel değil mi!

*

KENDİ HABERİNİ KENDİN ÜRET

Habertürk, 16 ocak

(Habertürk gazetesindeki köşesinde) Deniz Arman diyor ki "Fabrika'ya geldim. Patronum Ufuk Güldemir bizim oraya biliyorsunuz 'Haber Fabrikası' diyor. Hem TV, hem gazete ve hem de internet portalı aynı yerde de ondan."

Şahsen, seri üretilen haberden de, sipariş üzerine yapılandan da pek hazzetmem.


*

O ZAMAN BASINÇ ODASINDA İŞİNİZ NE?

Hürriyet, 16 ocak

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen Irak'a gidip de Saddam Hüseyin'le görüştü, hafiften da sevindirik oldu ya...

Görüşmesini şöyle yorumlamış, amatör dalgıç bakanımız: "Hayatımın en iyi dalışıydı. Vurgun yemeden döndük."

Doğrudur. Ama madem ki vurgun yemediniz, günlerdir askeriyenin basınç odasına işiniz ne?


*

MESAFEYİ NEREDEN BİLİYOR

Aynı gün iki farklı Tercüman gazetemiz oldu. Biri (Öz-Tercüman) Halka ve Olaylara Tercüman diye çıktı (Çukurova Grubu), diğeri (En Hakiki Tercüman) Dünden bugüne Tercüman diye (Ilıcaklar).

Kemal Ilıcak'ın Nazlı'dan olma oğlu Mehmet Ali, gazetenin ilk sayısında, Sevgili Babacığı'na hitaben bir yazıyla bizi hicranlandırdı sabah sabah.

Balba oğul ilişkilerine girecek değilim, ama bir cümle var ki, bayıldım.

Mehmet Ali Bey, 1993'te kaybettiği babasına diyor ki yazısında:

"Babacığım, mesafe uzak olunca söyleyecek, paylaşacak o kadar çok konu var ki..."

Bizim burayla Cennet - Cehennem arasındaki mesafenin kaç kilometre olduğunu maalesef belirtmemiş yazıda...


*

NEREDEYSE AĞLAYACAĞIZ

Aynı yazıda, anne Nazlı Hanım da köşesinde kaybettiği sevgili eşinden bahsediyor, diyor ki...

"Malk sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi. Mal da yalan, mülk de yalan, gely biraz da sen oyalan (Yunus Emre), derdi Yeniköy'deki yalının asırlık çınar ağaçlarına bakarak."



*

KIYAK NE DEMEK

17 ocak tarihli Damga'nın manşeti "Bakana bir milyona pabuç, sen de bak, sen de al" idi.

Spot diyor ki : "Sanayi Bakanı Ali Coşkun, İstanbul'da açtığı ayakkabı fuarında hayatının kıyağını gördü. Bir firma sahibi Bakan'ın bakıp da çok beğendiği ayakkabıyı 1 milyona sattı."

Bu "kıyak" lafına daha önce de çok takıldım.

Kullanmak zorunda kaldım, özür diledim.

"Benim bildiğim" anlamını söyleyeyim de, gazeteci arkadaşlarım, isterlerse kullanmaya devam etsinler.

Az sonra .... (2)


                                                                   *   *   *


(1) Bu Fransız atasözünü "Hiç olmayacağına geç olsun" diye tercüme edebiliriz.

(2) Kıyak ne demektir? - Uzmanlar ne olur yanlışım varsa düzeltsin. Ben bildiğime göre "kıyakçı" diye, haralarda, (yani at yetiştirilen çiftliklerde), aygır çiflteşme için kısrağın üzerine çıktığında (milyon dolarlık cins hayvanlardan biri yaralanmasın diye) işini kolaylayana, yani aygırın cinsel organını tutup "yol gösterene" derler. Kıyakçı, kıyak yapmak lafı da buradan gelmedir. Yani, bir arkadaş diğerinin bir kız ayarlamasına yardım ederse filan (utana sıkıla) kullanılır da, ayakkabıcı Sanayi Bakanı'na kıyak yaptı, demek biraz ayıp oluyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!