Güncelleme Tarihi:
Şok, 28 Temmuz
En gözde sünnetçi, diyor haberin başlığı. Ordu Fatsa’da devlet hastanesinde görev yapan Aynur Sonkara isimli kadının eli o kadar hafifmiş ki, ‘çevrenin en gözde sünnetçisi’ haline gelmiş.
Sünnetçi Aynur Hemşire demiş ki, “Bu iş gönül işi...”
*
ÇIK ÇIK BİTMİYOR...
Hürriyet, 28 Temmuz
İnsanın moralini bozan bir haberdi. Hani saatlerce tırmanırsın, sonra başını kaldırıp bir de bakarsın ki, dağın zirvesi daha çooooook uzak...
Türkiye’nin en büyük 500 sanayi şirketi açıklandı, rakamlar insanın içini açacak gibiydi. Ben ekonomi öğrencisiyken, Türkiye’nin toplam ihracatı birkaç yüz milyon dolardan ibaretti, şimdi (25 sene sonra) iki büyük şirketin (Vestel ve Ford) ihracatı birer milyar $’ı aşmış, iki şirketinki de (Ford ve Toyota) 900 milyona yaklaşıyor.
Heyecan verici rakamlar, lâkin... yanda küçük bir kutu:
Türkiye’nin en büyük 500 sanayi şirketinin toplam cirosu, ABD’nin en büyük şirketi olan (süpermarketler zinciri) Wal-Mart’ın ... sadece üçte biri kadarmış.
Aynıca Türkiye’nin millî geliri de (nüfusu yaklaşık 4 kat fazla olan) ABD’nin millî gelirinin sadece ... ellide biri kadarmış.
İnsanın kimyasını bozuyor, şevkini kırıyor vallahi.
*
ÜZÜNTÜDENDİR...
Hürriyet, 29 Temmuz
Bekir Coşkun’un bugünkü yazısından yorumsuz bir alıntı:
“Hızlandırılmış ayaklar merdivenleri beklemektense asansörlere koşuyorlar.”
Tersi olmasın sakın?
*
KANSERLİ KANSER OLMAZ MI DEDİLER ACABA?
Milliyet, 29 Temmuz
Bursa’daki Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi’nin tepesine, kanser yaptığı bilinen, baz istasyonu kurulmuş.
“Bu hastaneye gelen hastalar zaten kanserli, bir daha yakalanmaz” diye mi düşündüler acaba?
*
MODERN MEVLANA
Milliyet, 29 Temmuz
Can Dündar köşesinde Mevlana’dan bir dörtlük almış:
“Mineral öldüm ve bir bitki oldum,
Bitki öldüm ve hayvan doğdum,
Hayvan öldüm ve insan oldum.
Korku niye? Ne zaman daha az ölümsüzüm?"
Mevlana “mineral öldüm” mü diyor şiirinde? “Mineral öldüm, botanik doğdum...”
Acaba Mesnevî’de bilgisayar teknolojisinden, genetik manipülasyondan filan da bahis var mıdır?
*
ERMENİ DOLANDIRICI
HO Tercüman, 29 Temmuz
Bir dolandırıcı, Emniyet Müdürlüğü’nün parmaklıklarını keserek kaçmıştı ya, yakalanmış. HOT haberi “Firari Ermeni’yi polis yakaladı” diye veriyor.
Niye? Daha önce de sordum aynı suali - genellikle de Ermeniler söz konusu oluyor nedense - niçin bu dolandırıcının Ermeni olduğu vurgulanıyor?
Siz hiç Müslüman hırsız, yahut Türk katil diye bir haber başlığı gördünüz mü?
Görseniz hoşunuza gider miydi?
*
ÖZEL CİNAYET
Takvim, 29 Temmuz
Kocasını niçin 17 bıçak darbesiyle öldürdüğünü şöyle açıklamış kadın: “Onu, aramızda geçen özel bir nedenden dolayı öldürdüm!”
Eh peki, özelinize karışmayalım!..
*
YERİM SİZİN NEWTON’UNUZU DA KUANTUM’UNUZU DA
DB Tercüman, 30 Temmuz
Gazetenin manşeti: Kuantum Reformu
Neymiş Kuantum reformu?
Eğitimde ezberciliğe sebep olan Newtoncu anlayış terk edilerek, “öğrenmeyi öğreten” Kuantum mantığına geçiliyormuş. Müfredat programı ve ders kitapları tamamen değiştiriliyormuş.
Yesinler!
Türkiye’de ilköğretim okulunu bitirenlerin yarısı okuma yazmayı zor söküyor, Newton olmamış da Quantum olacakmış...
*
AĞZINDAN YEL ALSIN!
Gözcü, 30 Temmuz
Ankara Rüzgarı köşesinde Tevfik Diker Pandoranın kutusunu açmaya eksik teşebbüste bulunuyor ki, Allah vermesin içinden sadece hastalıklar ve belalar değil, Tansu Çiller çıkabilir!
Neymiş, halkımız bu iktidardan o kadar bezmişmiş ki (niye bezdiğini ben anlayabilmiş değilim, ben AKP’ye karşıyım ama niye eski hükümetlerden daha kötü denildiğini anlayamadım henüz) çiftçiler, esnaflar, bir zamanlar “Kurtar bizi Baba!” diyerek Süleyman Demirel’i tekrar iktidar yaptıkları gibi, şimdi de Tansu Çiller’i özleyip “Kurtar bizi Ana!” diye bağırıyorlarmış...
Tevfik Abi, affına sığınarak söyleyeceğim, “Kurtar bizi Baba!” diyenler gördü Baba’yı, şimdi “Kurtar bizi Ana” deyip de, lüften...
*
DERİN SOHBET
Milliyet, 31 Temmuz
Çetin Altan köşesinde anlatıyor:
Geçenlerde Zülfü Livaneli anlattı; üst düzey bir ortaçağ komutanı, karısına taktığı bekaret kemerine; kilidi açılmadan, önündeki idrar deliğinden zorlanması halinde, kendiliğinden harekete geçecek minüskül bir ustura koydurmuş.
Ve soylu komutan, şatosuna geri döndüğünde; tüm erkek personeli sıraya dizip, pantolonlarıyla donlarını indirtmiş aşağı...
O da nesi?..
...
Livaneli’nin Altan’a anlattığı açık saçık fıkranın gerisini getirmiyorum, muhtemelen bilirsiniz zaten.
Hani iki eski solcu-aydın-gazeteci bir araya gelince neler konuşur diye merak edenler vardır diye yazdım...
*
ACABA? OLUR MU OLUR...
Milliyet, 31 Temmuz
Ankara’da Doğa Tarihi Müzesi, Başbakan’ın açmasını bekliyor 10 aydır. 29 Ekim’de açılacaktı, Başbakan gelmedi. 23 Nisan’da açılacaktı, Erdoğan yine gelmedi.
Müze yetkililerinin bir açıklaması dikkatimi çekti, Önay Yılmaz imzalı haber şöyle diyor:
Evrim panosu sorunu
Yetkililer, Başbakan'ın açılış yapacağı sırada, en büyük sıkıntının evrim panosu önünde yaşanacağını tahmin ettiklerini ifade ederek şöyle konuştu:
"Panoda insanın evrimi anlatılıyor. Bunu Başbakan'a nasıl anlatacağız diye çok düşündük. Genel Müdürümüz, 'Başbakan bu tablonun önüne geldiğinde hızla geçeriz' diyordu. Yuvarlak kelimelerle 'İşte bu da insanın anatomisi deriz' geçiştiririz diye formül bulmaya çalışıyordu."
MTA'da şube müdürlükleri, daire başkanlıkları kadrolarının tümüyle değiştirildiği belirtildi.
Acaba, Başbakan’ın müzeyi bir türlü açmamasıyla bu ‘Evrim Teorisi’ arasında bir bağlantı var mı?
*
BUNDAN BÜYÜK BİR ACI OLUR MU!
Hürriyet, 31 Temmuz
Ben bazen delirir, birilerine beddua ederim, sonra korkar, batıl inancım olmamasına rağmen, “Allah’ın düşmanıma bile evlat acısı gösterme” diye geri adım atarım...
Çağrı daha 18 yaşındaymış, nefes darlığından ölüvermiş. Profesör babacığı, Allah razı olsun, çok zor bir karar vermiş, yuvrusunun organlarını bağışlamış. DHA kamerasının önünde sessiz sessiz ağlıyor ve diyordu ki, “Başkalarında can bulsun diye bağışladık. Oğlumun gözleri çok güzeldi. Başka bir gözde görmek isterim...”
*
BİR TUHAF OLDUK VALLAHİ...
Gazeteler, 31 Temmuz
Ne abuk sabuk bir memleket olduk, bazen kendi kendime soruyorum, hani yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan hesabı, acaba Reha Muhtar tipi “haberciler” yahut Televole tipi programlar mı “bunları” doğuruyor, tetikliyor yoksa tersi mi? Bir kısır döngü içinde olduğumuz kesin...
Fransız televizyonunda haberleri dinliyordum, “Bir son dakika haberi, İstanbul’da Adliye binasını basan silahlı bir kişi iki kadını rehin aldı, eylem sürüyor...”
Tam da haber saatiydi, bizim haber kanallarına, diğer kanallarına atladım, kaçırmışım demek ki. Bugün gazetelerden okuyoruz: Adam Adliye’yi basıp iki kişiyi rehin almış. Talebi ne? “Avusturya’dan Alaattin Çakıcı’nın iadesi istensin...”
Sana ne’si bir yana, adama demişler ki “Yahu zaten Çakıcı’nın iadesi istendi, dosyası Viyana’ya çoktan gitti!” Pardon abi demiş, teslim olmuş...
Bir tuhaf memleket olduk inanın.
*
TEK SEBEBİ VAR BUNLARIN, İLKELLİK
Gözcü, 31 Temmuz
Birinci sayfadan doğru bir tepki veriyor Gözcü: Türkiye’de trafik, Irak Savaşı’na döndü
“Türkiye’de bir haftada meydana gelen trafik kazalarında 188 kişi öldü, 278 kişi yaralandı. Aynı sürede Irak’ta meydana gelen bombalama ve çatışmalarda ise 200 kişi yaşamını yitirdi.”
(Yaşamını yitirmek lafına da sinir oluyorum bu arada...)
Ne kadar korkunç bir rakam değil mi!
Ama daha da korkunç olan, bu facianın gerisindeki gerçek: Trafik kazalarının çokluğu, kazalarda ölü sayısının yüksek oluşu, yaralıların çoğunun yolda veya hastanede ölmesi... bu rakamlar (tıpkı töre cinayetleri, tüpgaz patlaması, kömür zehirlenmesi gibi) Türkiyemiz’in ne kadar geri ve toplumumuzun ne kadar ilkel olduğunun istatistik göstergesi...
Bunlar sadece ve sadece İLKELLİĞİN sonucu, o kadar!
*
BİR “TEMEL” FIKRASI...
Gazeteler, 1 Ağustos
Bir iktidar, güvenilirliğini, inanılırlığını azar azar kaybeder. Daha uz müddet sağda ve solda alternatif çıkmayacağı için iktidar olur, seçim kazanır, ama AKP de inişe geçti. “Hızlandırılmış cinayet” kırılma noktasıydı, Başbakan’ın Kayseri’de 139 fabrikanın temelini atarak Guiness Rekorlar Kitabı’na hak kazanması da tuz biber... (Şaka değil, Guiness temsilcisi ve bir noter de izledi bu ‘temel’ maratonunu!)
Başbakan’ın piri ve hocası Erbakan bu temelleri birer birer atardı, boynuz kulağı geçti...