MEDYADAN : Genel

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN : Genel
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 11, 2004 17:09

Ağzı açılmıyor diye adamı terk etmiş - Dini propaganda suç değil de, Evrim teorisi suç mu - Şairane bir terfi hikayesi - 100 kere KERİZ durumuna düşmüşüz - Rezerve kapatılan Arap ve zenciler - Yazı dizisinin karizması anonsla çizildi - Gözünden su fışkırtma rekoru - ETTİ 101 - Vatan’ın bir haberi var, tüzel mi tüzel - İşte VIP’ten geçen ÇÜK’ler ve diğer alıntılar...

Hürriyet, 5 Temmuz

Ağzını açamayan koca terk edildi, diyor haber.

Haberin Devamı

Adam bir ameliyat geçirmiş, artık ağzını 4 santimden fazla açamıyormuş. Kilo vermiş, cinsel hayatı bozulmuş, sonunda karısı adamı terk etmiş.

Bu kadınları hakikaten anlamıyorum, erkekler ‘çenesi açılmayan’ bir kadın bulsa, baş tacı ederler vallahi...

*

BAKALIM BURADA SUÇ VAR MIYMIŞ

Hürriyet, 5 Temmuz

Muğla’da bir din dersi öğretmeni küçük yaştaki öğrencilerine Arapça din broşürleri dağıttı. Başlıkları ‘Ahiret hava yollarından duyuru’, ‘Cenneti müjdeleyen kadınlar’, ‘Namazı terk etmenin cezası ve fecaatı hakkında Peygamber SAV Efendimiz’in buyurduğu Hadis-i Şerif’in tercümesi’ ve ‘Kim ki namaza aldırış etmez, kılmazsa, uğrayacağı cezalar’...

Savcılık ‘soruşturmaya gerek yok’ kararı verdi, çünkü ‘propaganda yapılmış ama suç yok...’

Geçenlerde bir öğretmen, öğrencilerine ‘Evrim Teorisi diye bir teorinin varlığından’ bahsetti diye açığa alındı ve hakkında soruşturma açıldı.

Bakalım onun sonucu ne olacak?

Böyle bir memlekette yaşıyoruz maalesef...

*

100 KERE KERİZ

Takvim, 5 Temmuz

ATO bir araştırma yapmış, Türkiye’de 80 yılda yüzden fazla ‘af’ çıkarılmış. Şimdi de telefon borcu olan vatandaşların borcu 3 eşit takside bölünecek ve ceza alınmayacakmış. Yani borcunu çatır çatır ödeyenler yine KERİZ durumuna düştü!

*

Haberin Devamı

ŞAİRANE BİR TERFİ

Vatan, 5 Temmuz

Gazetenin manşeti ‘Bu şiire, bu terfi az bile!” diyor.

Cumali Tekin adlı bir öğretmen Başbakan’a şöyle bir şiirli mektup yazıp göndermiş.

Şöyle:

Sayın Başbakanım,

İslamiyetin bayraktarı olan Türk milletinin cezası bitmiş olmalı ki Allah sizi başımıza getirdi. Kavimler layık oldukları liderlerle yönetilirler buyuran Kuran-ı Kerim'e göre toplumumuzda genel bir ahlak düzelmesi var ki 3 kasım Nuh tufanıyla kokuşmuşluğu silip süpürdü ve mühürü bütün şer odaklarının engellenmesine, yedi düvelin Bizans oyunlarına rağmen günde 21 saat koşturan 3 saat ağlayan, gece gündüz demeden hak ve halk için çalışan size tevdi etti. Hamd olsun.

İnsanlar size çiçekler, hediyeler verdiler. Dua ettiler, temennilerde bulundular. Ben de size hediye olarak çocuklarım, torunlarım ve ülkem için, Türk İslam aleminin geleceği için hiç gözümü kırpmadan bundan sonraki ömrümü ömrünüze eklemek isterim ki daha çok hizmet edip dünya düzeninde söz sahibi olabilmeniz için...

Allah yolumuzu açık etsin ve başımızdan eksik etmesin.

Benim güzel Başbakanım.

Yüreğimin sesini size aşağıdaki dizelerimle iletiyorum:

Duygularım kabardı patlayacağım,
Kabıma sığmıyorum çatlayacağım,
Öyle anlar oluyor ki,
Dünyayı tek elle kaldıracağım.

Bu vesileyle doğum gününüzü kutluyor, saygılarımı sunuyorum. Allah'a emanet olunuz.

CUMALİ TEKİN...

Ayrıca Milli Eğitim Bakanı’na da ‘ayağınızın tozu olurum’ da diyen bu DIIIIT’ı MEB Müşavirlik görevine getirmişler.

Böyle bir memlekette yaşıyoruz maalesef-devam...

*

REZERVDE YAŞAYAN ARAPLAR

TV5, 5 Temmuz

Fransız uluslararası kanalı TV5’te Thalassa diye bir program var, denizin programı. Bugün, Marsilya’nın göbeğindeki Le Prophète Plajı’nın bir gününü anlatıyor. Sabah 8.30’da mahalleli emekliler gelip şemsiyelerini açıyorlar ama öğleye doğru da “yabancılar gelecek” diye kaçıyorlar. Derken “yabancılar” yani Marsilya’nın Kuzey Mahallesi’nin gençleri geliyor. Araplar ve zenciler... Belediye otobüsleri “onlar”a bedava. Plaj bedava. Burada polisin denetimine giriyorlar. Polis, can yeleği giydirdiği çocukları botlarla Marsilya açıklarındaki Le Frioul adlı ıssız adalara götürüyor. Burada, plajdaki “Beyaz Marsilyalılar”ı rahatsız etmesinler diye tecrit ediyor. Tabii “polisin sosyal sorumluluk çalışması” adı altında. Burada istedikleri gibi eğlenmeleri, suya girip çıkmaları, oynamaları serbest. Akşam, yine polis denetiminde otobüslere bindirilip Kuzey Mahallesi’ndeki “rezervlerine” gönderiliyorlar.

Şimdi anlıyor musunuz niye Fransızlar, Türkler’i AB’ye istemiyor!

*

DİZİNİN KARİZMA GİTTİ

Milliyet, 6 Temmuz

Gazetelerde abuk sabuk (gerçek uzmanları deli eden) sağlık dizileri çok moda ya. Milliyet’te yeni bir dizi başlıyor: Demans

Birinci sayfadan bu diziyi anons eden editör yahut yazı işleri müdürü konuyu çok iyi bilmiyor galiba.

Demans : Hafıza bozukluğu

Yazı işleri müdürü dersini biraz daha iyi çalışmalı...

*

REKORA GEL

Milliyet, 6 Temmuz

Türkmüş, Guiness Rekorlar Kitabı’na girmek için sürekli çalışıyormuş ve hedefine ulaşmış.

Bir İngiliz’e ait olan ‘2 metre 1 santime gözden su fışkırtma rekorunu’ kırmış, ‘gözünden’ 2 metre 80 santime su fırlatmış.

Melih’in lafıdır, her ikindi namazından sonra döveceksin, der...

*

LAİK AŞÇILAR

Posta, 7 Temmuz

Bolu-Mengen’de 7-8 Ağustos’ta yapılacak Mengen Aşçılar ve Turizm Festivali öncesinde, Mengen Belediye Başkanı Yurdakul Eröz, yanında beyaz kıyafetleriyle aşçılar, Anıtkabir’i ziyaret etmişler, Belediye Başkanı şeref defterine “Büyük Atam laik Cumhuriyet’i yaşatacağız” diye yazmış.

Haberin Devamı

Biz Türkiye’de ‘Atatürkçü Bisiklet Federasyonu’ bile gördük, laik aşçılar niye olmasın?

*

MATEMATİK GERÇEK

Sabah, 7 Temmuz

Hıncal Uluç’un köşesindeki minik Bizim Duvar bugün muhteşemdi:

Türkiye’de 353 kişiye bir cami düşerken, 60 bin kişiye bir hastane düşüyormuş. Bu durumda doktordan çok imama ihtiyaç duymamız normal değil mi?”

*

101.KEZ KERİZ

Hürriyet, 8 Temmuz

Yukarıda “80 senede 100 kere af çıkmış” lafına isyan ettim. Hemen ertesi günü bir “af” daha: Naylon faturaya kısmî af!

Helal olsun! Yapanın, soyanın yanına kalıyor daima...

Aslan AKP, sen niye eskilerden farklı olasın ki?

*

DİLEMMA

Hürriyet, 8 Temmuz

Devlet Bakanı Abdüllatif Şener de Marlon Brando’dan bahsetmiş. Viva Zapata filminden çok etkilendiğini söylemiş. Özellikle de filmde, Zapata’nın bir cümlesinden: “Güçlü liderler zayıf toplumlarda çıkar, zira güçlü toplumların güçlü lidere ihtiyacı yoktur”.

Pardon yani, şimdi, ne demek istiyor Şener:

Türk toplumu zayıf mıdır? Yoksa Erdoğan güçsüz bir lider midir?

Çünkü ya biri ya diğeri...

*

TÜZEL HABER

Vatan, 8 Temmuz

İstanbul polisinde düğün alarmı, diyor haber. Başbakan’ın kızının düğünü...

Sayfanın ortasında bir patlak: ÖZEL HABER

Bu, Vatan’ın özel haberiymiş.

Sorun şu ki, aynı haber, şöyle bir göz attığım gazetelerden Posta’nın manşeti, Milliyet’in sürmanşeti, Sabah’ın da ikinci manşetiydi...

Onun dışında Vatan’ın ÖZEL HABERİ de olabilir...

*

ŞAKA ŞAKA !

Gazeteler, 8 Temmuz

Türkücü Mahsun Kırmızıgül, TRT’ye kızmış: TRT’deki Zazaca’yı annem anlamıyor!

Haberin Devamı

Niyeymiş? Çünkü TRT’deki Tunceli Zazacası imiş, halbuki Kırmızıgül’ün annesi Diyarbakır Zazacası konuşuyormuş.

İyi de ne kadar Zaza ve ne kadar Kürk varsa, o kadar da lehçe var, TRT hangi birinde yayın yapsın?

*

GÜZEL VEYA ÇALIŞKANSAN, YANDIN

Posta, 8 Temmuz

Aklınız varsa okulunuzun birincisi veya mahallenizin en güzel kızı olmayın, ölme riskiniz kat be kat artar, ben genç yaşta ölüp de, eğer okul çağındaysa “sınıfının / okulunun birincisi”, eğer evlilik çağındaysa “mahallesinin en güzel kızı” olmayanı görmedim...

Posta’daki de böyle bir haberdi, ölen kızcağıza saygısızlık olur diye adını vermiyorum.

*

ADAMIN ADI ÇIKACAĞINA..

Gazeteler, 8 Temmuz

New York polisi geniş çaplı bir operasyon yapmış, kara para akladığı veya kaçak işçi çalıştırdığı ihbar edilen Türkler’e ait benzin istasyonlarına ve bakkallara baskın düzenlemiş. Bu, başlı başına insanına ağırına giden bir haberdi.

Haberin Devamı

Ama operasyonun kod adı daha da çok koyuyor adama: Ankara!

Ne demek istiyorlar?

*

BİLİN BAKALIM...

Gazeteler, 8 Temmuz

Yeni Güzelköyü’nde yaşayan İrfan Küçükyazı adlı vatandaş hayalini gerçekleştirip, eski meski bir cip satın almış kendine. Ama anayolu 70 km mesafedeki evine karadan yol yokmuş. O da yılmamış, eski bir tamirci olduğu için cipi parçalara ayırmış, el arabasıyla veya teleferikle evine kadar taşıdığı parçaları, evinin bahçesinde yeniden bir araya getirmiş. Ve böylece hayalini kurduğu cipin sahibi olmuş.

Gerçi küçük bir sorun varmış, cipini hiç kullanamıyormuş, çünkü evin yolu bile yokmuş.

Bilin bakalım bu vatandaş Türkiye’nin hangi coğrafî bölgesinden?

*

SOĞUK SOĞUK

Milliyet, 9 Temmuz

Yine Serin Duruş’tan bir alıntı, ama bu sefer ‘yanlış yapmışsınız’ demek için...

Haberin Devamı

Sabah gazetesindeki şu cümleyi ben de okudum: “Dava devam ederken zanlılar Zonguldak Cezaevi’nde 5 yıl 7 ay yani tam 22 yıl ağır hapis cezasına denk gelecek bir süre kadar hapis yattı.”

Bizim Alper ile Hüseyin “5 sene 7 ay, 22 yıla denk gelir mi!” hesabı, bu cümleyle dalga geçiyorlar. Yazan iyi anlatamamış derdini, ama söylediği doğru, 22 sene ağır hapis cezası alan ‘infaz yasası gereği’ 5 sene 7 ay yatıp, çıkıyor.

*

BRAVO BAŞBAKAN’A...

Gazeteler, 9 Temmuz

Her zaman eleştiriyorum, iyi bir fiilini görünce alkışlamamam haksızlık olur.

Bir takım yalakalar, bir hızlı feribota Recep Tayyip Erdoğan adını verdiler. Başbakan bu işe çok kızmış, “Kime sordunuz da benim ismimi bir feribota verdiniz, nasıl böyle yaparsınız? Yaptığınız çok yanlış, hiç hoşuma gitmedi. Bu iyi karşılanmaz...” demiş ve açılışa gitmemiş.

Bravo!

Geçenlerde Yalova’dan geçerken Yaşar Okuyan’a “içimden” söyledim düşündüklerimi, Başbakan’a “yüksek sesle” yazıyorum...

(Pakize Suda benim kadar iyimser değil, Başbakan’a o da hak veriyor ama “Köprüler, kültür merkezleri, havaalanları dururken neden feribota fit olsun?” diye soruyor. Zaman gösterecek, bakalım kim haklı...)

*

BİR KARAR VERİN...

Hürriyet ve Star 9 Temmuz

Başbakan Erdoğan ihracakçılara kriz döneminde dik durdukları için teşekkür etti.

Hürriyet’in başlığına göre: “Dik durmasaydınız ARJANTİN olmuştuk” dedi.

Star’ın başlığına göre de : “Dik durmasaydınız BREZİLYA olmuştuk”.

(Takılıyorum, çünkü Başbakan “Bir Brezilya, bir Arjantin olabilirdik” dedi, biliyorum. Ama iki aykırı başlık çarpıcıydı...)

*

VİP’TEN GEÇEN ÇÜK’LER

Hürriyet, 9 Temmuz

VIP’ten geçenlerle ilgili bir şeyler yazdım bir iki gün önce. Hakkı olmadığı halde VIP’i kullananlardan bahsettim. Hürriyet, HIR çıkarak ÇÜK’leri hatırlattı bize. Şöyle diyordu:

İşte VIP’ten geçenler!

VIP salonlarını kullanabilecek kişiler ile ilgili düzenlemeye göre eski cumhurbaşkanlarının eş ve çocuklarının VIP Salonu’nu kullanma hakları bulunmamasına rağmen, 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın eşi Semra Özal, ve ‘maiyetinde’ gelen şarkıcı Fatih Ürek bilet, pasaport ve bagaj işlemlerini de polise yaptırarak birlikte Kıbrıs’a uçmuşlardı. Yine, kapatılan Refah Partisi’nin yasaklı lideri Necmettin Erbakan’ın küçük kızı Elif Erbakan ile Çırağan Sarayı’nda düzenlenen törenle evlenen Bursalı mobilyacı damat Mehmet Altınöz, balayına, hakları olmamasına rağmen Atatürk Havalimanı ‘VIP’ salonundan geçerek gitmişlerdi. Şarkıcı Muazzez Abacı ABD’de yaşayan 6 aylık torunu Sera ile, batık bankacı Halis Toprak, kendisini ‘mesih’ ilan eden eski milletvekili Hasan Mezarcı da hakları olmamasına karşın VIP salonunu kullanmışlardı.

Haksız mıymışım?

*

GİTMEYELİM...

Vatan, 9 Temmuz

Bazı haberlere ‘tepkilerimi’, bu ALINTI gününü yani pazartesiyi beklemeden kaleme almamda fayda var, çünkü benim notlarım yayımlanana kadar iş işten geçmiş oluyor.

Vatan güzel bir haber yakaladı, “Bizim kızlar ne giyecek?” diye sordu sürmanşetten.

Suudi Arabistan’da İslam Oyunları yapılacakmış, bizim sporcuların da katılmasına karar vermiş Gençlik ve Spor Müdürlüğü. Ancak ‘küçük’ bir sorun: Şeriat’la idare edilen Arabistan’da yapılacak oyunlarda ... kızlarımızın ‘örtünmesi’ gerekecekmiş!

Ben de “Bence kesinlikle katılmayalım böyle bir organizasyona. Kızlarımızı poşete sokmayalım bir defa. Ayrıca, biz ev sahisi Suudi Arabistan’ın inançlarına ve kanunlarına saygı gösterip sporcu kızlarımızı çarşafa soktuk varsayalım (ki kesinlik kabul edilemez), yarın Araplar Türkiye’ye gelince kızlarının şort ve fanile giymesini, başını açmasını kabul edecekler mi, ‘bize saygılarından’ “ diye yazmışım.

Ama ben bu notu kullanana kadar, bir Bakan “Kızlarımız gitmeyecek, sadece erkek sporcularla katılacağız” diye açıklama yaptı.

Ben geç kaldım.

O takdirde diyorum ki, erkekler de gitmesin.

Bakın, aynı Vatan’da Güngör Mengi ne kadar güzel yazmıştı bu konuda.

Oyuna dikkat!

Nisan 2005'te Suudi Arabistan'da yapılacak olan 1. İslâm Oyunları'na Türk sporcular da katılacak..

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü federasyonları hazırlanmaları için uyardı.

Acaba bu karan verenler, kendilerine düşen ön hazırlığı yaptılar mı?

Suudi Arabistan'ın, tesettüre girmemiş sporcuları değil sahalara, ülkeye bile sokmayacağı belli olduğuna göre yöneticilerimiz, bayan sporculara ne tür bir milli forma giydirecekler?

Din sömürüsü yapan iktidarların 19 Mayıs'larda gerçekleştiremedikleri hayalleri için İslâm Oyunları, geriye doğru çalışan bir sıçrama tahtası mı yapılacak?

Oyunlara gitmeyelim demiyoruz. Ama şunda ısrarlıyız:

Bu oyuna gelmeyelim!

*

SİZİ DEMONTE ETMELİ...

Milliyet, 10 Temmuz

Tablo yalıda mahsur kaldı, başlıklı yazının spotu: Sait Halim PaşaYalısı’nın duvarına monteli 7 x 4 metrelik tablonun...

Haberin içinde de ‘monteli’ lafı geçiyor mu diye okudum, hayır, Ömer Erbil, haberinde “...duvara monte edilen” diyor.

Demek ki “Milliyet’ten demonte edilmesi gereken” sayfanın editörüymüş...

*

BU NE BİÇİM DEMOKRASİ

Hürriyet, 10 Temmuz

Haberin hiç gülünecek bir tarafı yok, onun için çabuk geçeceğim. İsviçre’de bir bakımevinde, koruma altındaki kızlara tecavüz edildiği iddiası üzerine, Türk aileler “Bu ne biçim demokrasi” diyerek isyan etmiş.

Bizim milletin kafasındaki kavramlar biraz karışıktır. “Bu ne biçim hukuk / koruma / insanlık / devlet” deseler anlarım da, bunun demokrasiyle ne ilgisi var.

Anlattım galiba ama, olsun Ayfer okumayıversin:

Hani kadın, dolmuş şoföründen rica etmiş “Müsait bir yerde indiriver beni evladım” diye, ama şoför 100 metre ötede durmuş ancak.

Kadın kapıyı vurarak inerken hakaret etmiş şoföre:
- Komonist!

Şoför, hayretle diğer yolculara dönmüş:
- Allah Allaaah? Karı mı sattık da bize komünist diyor?

*

GÜM!

Hürriyet, 10 Temmuz

Yalçın (Bayer) Abi’nin köşesinde DİKKAT başlıklı minik bir uyarı:

AMERİKA’da yaşayan ünlü kalp cerrahı Prof. Mehmet Öz’ün, CNN’nin ‘Manşet’ programında ne dedi biliyor musunuz? Güneşte 20 dakikadan fazla kalmanın sağlık açısından zararlıdır!”

Amerika’da yaşayan Türkler’in Türkçesi bazen sürçer ama, bu kadar olur mu J

*

BİLMEZ OLUR MUYUZ, AYLARDIR SÖYLÜYORUM AYNI ŞEYİ

Gazeteler, 11 Temmuz

Özel uçakla gittiği Sıvas’ta gövde gösterisi yapan (paraları kim veriyor diye soran oldu mu?) Mustafa Sarıgül’ün otobüsünde çalan parça hangisiymiş:

Susturamazsın beni, durduramazsın beni...”

Biliyoruz, maalesef biliyoruz...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!