Güncelleme Tarihi:
Hürriyet, 1 Aralık
Adana-Kozan’da yaşları 37 ile 42 arasında değişen dört erkek kardeş, 55 yaşındaki üvey analarını hastanelik edene kadar dövmüşler. Sebep? Yirmi yaşında, menenjit geçirmiş bir kız kardeşleri varmış, analıklarının “muska yaparak kız kardeşlerini delirttiğine” karar vermişler, kadını sopalamışlar.
Sene 2003, yer Türkiye. Koskoca dört adam, hadi biri olsa aptal dersin, dört kişi, bir insanın “muska yazarak menenjit yapılabileceğine” inanarak adam dövüyor.
Bu dört erkek, sizin gibi, beni gibi TC vatandaşı ve her seçimde, benim 1 oyuma karşılık bunların toplam 4 oyu var...
Seçtiklerimize hakikaten hayret etmemek gerekiyor!
*
İNGİLTERE NE ZAMAN EURO’YA GEÇTİ?
Sabah, 1 Aralık
Stelyo Berberakis’in haberiydi: BBC’nin şanslı Türk habercileri
Spot diyor ki: “Meslekî titizliği ve yılda verdiği 45 bin Euro maaş ile gazetecileri cezbeden BBC Türkçe Servisi’ne girebilmek hiç de kolay değil. Geçen yıl tam (demek ki başvuranların tam olması gerekiyor, yarımları kabul etmiyorlar zahir) 750 kişi başvurdu, sadece biri kabul edildi.
Güzel bir haber, ama asıl “içindeki haberi” atlamışlar:
İngiltere bizim haberimiz bile olmadan Euro’ya geçmiş!
*
AB ABSURDO
Sabah, 1 Aralık
Emre Aköz, Popstar yarışmasını yazmış. “Halkın sağduyusu” lafına kızarmış, bu vesileyle onu da öğrendik. “Yetenekli ve sempatik” dediği Evren adlı kız, dinleyicilerin oylarıyla elenmiş, Aköz de “Baştan beri hiç de iyi olmayan yarışmacılar yollarına devam ederken Evren’in elenmesi hangi akla, hangi mantığa uyar? Hani halkın o meşhur sağduyusu?” diye soruyor.
İnsanlar bir şarkıcıyı “akıllarıyla, mantıklarıyla” beğenmezler. Müzikal beğeninin, zevkin “sağduyusu” olmaz.
*
NE DİYEYİM?
Vatan, 3 Aralık
Mine Şenocaklı adlı meslektaşım, milyarlar eden (?) 0532’li telefonlarla ilgili bir haber yapmış. Kardeşi Cem’e (doğum yılı olan) 73’le biten bir numara hediye etmiş zamanında, hatta sonu da 73 73 imiş.
Mine Hanım diyor ki:
“... bu numara için ‘Ayy, kerhane numarası gibi’ diye dalga geçenler de oldu. Ama annemin ezberinde kalan tek cep telefonu numarası oydu.”
*
İNSAN İKİ KERE AYNI KUCAĞA GELİR Mİ?
Star, 4 Aralık
Uzanlar’ın gazetesi Star’ın birinci sayfadan verdiği bir haber: Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan, göğsüne yaslanıp ağlayan bir İmar mudisine (hani Uzanlar’ın içini boşaltıp mevduatı iç ettiği banka) “Elimden geleni yapıyorum” dedi.
Başlık: Mudiye kucak açtı
İmarzedelere bir tavsiyem var: Uzan adamı boşuna kucağına almaz, hâlâ akıllanmadılarsa, dikkat etsinler!
*
TÜRK İNSANI
Gözcü, 4 Aralık
Galatasaray UEFA’ya ve İtalyanlar’a inat etti, Juventus’u sürgünde 2-0 yendi ya, Gözcü bu haberi “Dünyaya ibret olsun: Türk insanının istediği zaman neler yapabileceğini bir kez daha gördüler” diye verdi.
İki fotoğraf: Mmaçtan sonra Almanya’daki sahayı işgal etmiş Türk seyirciler ve gole sevinen bir de GS oyuncusu : Faryd Aly Camilo Mondragon
Türk insanı yani...
*
ÖNYARGI
Hürriyet, 5 Aralık
Benim gazetemin Dünya sayfasında bir haber, Hürriyetim de aynen kullandı. Şöyle:
Bush'un yanlışını yedi yaşındaki çocuk düzeltti
Dil sürçmeleri ve yaptığı gaflarla ünlü Başkan George Bush'un yaptığı yanlışı yedi yaşındaki bir çocuk düzeltti. Beyaz Saray'ın Roosevelt salonunda, yeni evlat edinme yasasının kabulüyle ilgili olarak, aralarında yedi çocuğundan dördü evlatlık olan bir çiftin de bulunduğu davetlilere hitaben TV kameraları önünde yaptığı konuşmada Bush, çocuklardan Terrance Martin'den söz ederken, ‘‘altı yaşında’’ dedi. Derhal ortaya atılan ve Başkan'ın konuşmasını yarıda kesen Terrance, ‘‘ben yedi yaşındayım’’ diye düzeltti. Başkan'ın ‘‘kaç yaşındasın?’’ diye sorduğu soruya Terrance'ın bir kez daha ‘‘yedi’’ yanıtı vermesi üzerine, Bush, davetlilerin gülümseyen bakışları arasında, ‘‘tamam, bunu bilgi dosyasına alacağım’’ diye konuştu.
Eee? Adam çocuğun adını yanlış biliyorsa, bu salaklığının göstergesi midir? Çocuk “Ben 6 yaşında değilim, 7 yaşındayım” dediyse, buna “Bush'un yanlışını yedi yaşındaki çocuk düzeltti” mi derler?
*
ORADAN TANIŞIYORLAR
Hürriyet, 4 Aralık
Benzer bir garabet, Hürriyet’in birinci sayfasındaydı.
Birinci spot: Genelkurmay Başkanı Org.Hilmi Özkök’ün inşaat mühendisi oğlu Çağlar, cumartesi günü Ankara’da 31 yaşındaki Berrak Aydın ile evlenecek. Düğün cumartesi günü Ankara’da Merkez Orduevi’nde yapılacak.
İkinci spot: Vakıfbank’ta fon yöneticisi olarak çalışan Berrak’ın babası Dursun Aydın, 1958’de Genelkurmay’da yapılmıştı.
Eee? Kızın babasının askerliğini ta 1958’te Genelkurmay’da yapmış olmasının konuyla alakası ne? Dünürler o zamandan mı tanışıyormuş yani? Yahut iki ailenin ortak noktası Genelkurmay mı, demek istiyorlar?
*
GAZETECİ HESAP BİLMEZ DEDİM YA
Levent Kılıç, 4 Aralık’ta Hürriyet’te ve Hürriyetim’de gördüğü bir haberi geçmiş bana.
Başlığı : Saddam büstü trilyonluk ihaleyle devrildi
“ABD'nin Irak'taki sivil idarecisi Paul Bremer'in kaldığı Cumhuriyet Sarayı'nın tepesindeki Saddam büstü önceki akşam devrildi.” diye başlıyor haber, “Amerikan yönetimi büstlerin devrilmesi için ihale açtı ve 12 firma yarıştı. Katılanlar arasında büstleri yerleştiren firma da vardı. Saddam Hüseyin taraftarlarının hışmına uğramaktan korkan ve isminin gizli kalmasını isteyen tek bir firma, ‘‘3 tonluk büstleri sağsalim yere indirebiliriz’’ güvencesi verdi ve 27 bin dolara (Yaklaşık 4 trilyon lira) ihaleyi kaptı” diye bitiyor.
Levent soruyor: Bizim buradan (Bakü’den) hesaplayınca, 1 Dolar = 1.460.000 TL hesabından, 27 bin dolar, 39-40 milyar TL eder. Hürriyet binasından bakınca nasıl “Yaklaşık 4 trilyon” ediyor?
Levent, ben her zaman söylerim: Gazeteci hesap kitaptan, hele hele dolardan molardan anlamaz, anlasa zaten gazeteci olmaz!
*
MUHALEFETE BAK. SÜNGÜYE DAVRAN
Şok, 6 Aralık
Gazetenin manşeti “Bu şaklabana haddini bildirin!”
Şaklaban, AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Günther Verheugen. Hani “Muhalefet kazanmazsa, KKTC’deki seçimleri tanımayız” gibi bir dangalakça laf etti ya...
Ailenizin gazetesi “Muhalefet partileri Verheugen’e ateş püskürdü: Bu şaklabana haddini bildirin!” diye manşet atmış.
Kimmiş bu “muhalefet partileri” merak edip, okudum:
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Mümtaz Soysal, Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi Genel Başkanı Yekta Güngön Özden ve Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan ortak bir açıklama yapmışlar...
Tek tek yapmadıkları iyi olmuş!
*
KÖTÜ HABER
Takvim, 6 Aralık
Gazete, ekonomi sayfasında bir tablo yayınlamış. İstihdamda tarım farkı, diyor.
Türkiye, OECD ülkeleri içinde, tarım, hayvancılık ve balıkçılıkta (yani birinci sektörde) istihdam en yüksek olan ülkeymiş.
OECD ülkelerinde, tarımda çalışan nüfus oranı en düşük İngiltere’de (% 1,4), en yüksek de İrlanda (% 7) ve yeni üye Polonya’da (% 19.1). Türkiye’deyse, tarım sektöründe çalışan nüfus oranı ... % 35.6 !
Bu ne demektir? Bu, çalışan Türk nüfusunun (ki bizde çocuk sayısı çok yüksek olduğundan istihdam oranı düşük) üçte biri prodüktif olmayan bir alanda faaliyet gösteriyor, demektir. Türk tarımı entansif olmadığı için maliyeti yüksek, verimi düşük, demektir. Daha da vahimi... bence en kötü haber bu, Türkiye’de “köyden büyük kentlere göçecek, sokaklardaki işportacı ve dilenci çocuk nüfusunu, şehrin anasını belleyen gecekondu sayısını arttıracak” potansiyel bir 10-15 milyon köylünün “Demokles’in kılıcı” gibi tepemizde durması demektir.
Önlem veya hazırlık olarak ne yapıyor Türkiye? Ecevit “köykent” hayalleri kuruyordu, Erdoğan Kuran kursu açıyor...
*
AMAN GİT(ME)
Star, 7 Aralık
Efendim DSP’liler o kadar baskı yapıyormuş, “Bizi terk etme” diye ağlıyormuş ki...
Star “Bülent Ecevit bu gidişle DSP’yi bırakamayacak” diye yazıyor.
Bülent Bey’e saygısızlık etmek istemem, ama neyin tartışıldığını anlamıyorum. Bülent Ecevit bu saatten sonra DSP’nin genel başkanlığından ayrılsa ne olur, ayrılmasa ne olur, politikayı bıraksa ne olur, bırakmasa ne olur?
Türkiye’de solun bir numaralı ismi, halkın bilmem kaç kere iktidara getirdiği Bülent Ecevit, ilk iktidarında Necmettin Erbakan ve takımını, üçüncü iktidarında mafyayı ve kaçakçıları,
Son iktidarında Devlet Bahçeli ve kadrolarını Devlet’e yerleştirdikten, giderken de memleketi Erdoğan’a ve malum kadrolarına bıraktıktan sonra, kalıp da daha ne yapabilir Allah aşkınıza?
*
BU SAYFADA KULLANDIĞIN İÇ GICIKLAYICI KADIN FOTOĞRAFININ KONUYLA NE ALAKASI VAR? diyenlere de cevap vereyim.
(1) O güzel kadın bu haftanın sağ köşe güzeliydi. Bu bir.
(2) Dış sayfada "gel gel" yapmak için kullandım, itiraf etmeseniz de pek çoğunuzun ökseye takılıp, resmi görmek için sayfaya girdiğinizden eminin. Bu iki.
(3) Ayrıca o fotoğrafın haber değeri de var. AFP'nin bir haberine göre, bill board kiralayan JC Decaux firması, HetM marka iç çamaşırlarının afişlerini asmış, İsveç'te. Ama, bu iç gıcıklayıcı fotoğraflara saldırı olur diye korkmuş, her afişin başına da bir koruma dikmiş. İsveç'te kim çıplak kadın fotoğraflarına kızar da saldırır, diyeceksiniz. Bizde olsa ya yobazlar, ya da abazanlar... İsveç'te tehlike feminist kadınlarmış.