Güncelleme Tarihi:
İşte, son birkaç gün, gazete ve televizyonlarda gözden kaçanlar :
Frikik değil, kasıtlı penaltı
Dekolte ne demektir? Boynun ve omuzların açık olması. Yani, bugünkü anlamında, kadınların elbisesinin göğüs kısmının açık olması. Belden yukarısı çıplak bir kadın için “dekolte” denilebilir mi? Biz gazeteciler, deriz.
Dekolte bir moda terimidir. Frikik ise argodur. Peki ne demektir? Otururken, eteğinin kısa olması, daha doğrusu yırtmacı sebebiyle, kadının bacağının istemeden biraz görünmesi. Allah aşkına, Çek manken Eva Herzigova’nın yandaki pozuna bir bakın. Şok “Herzigova verdiği frikiklerle izleyicilerin başını döndürdü” diye yazmış. (2 ekim) Herzigova’nın “yırtmacından istemeden bacağının biraz göründüğünü” savunan olur mu acaba? Ben bunafrikik değil “kasıtlı penaltı” derim. (Ben bu espriyi bir yerlerde okumuştum ama...)
* * *
Hıncal Abi, Celal Çapa’nın oğluna fena kızmış
Hıncal Abi (korkudan soyadını söyleyemez olduk), Celal Çapa’nın oğluna fena halde kızmış. (Sabah 2 ekim) Steven Spielberg’in son filmine gitmiş, Tom Cruise’un oynadığı Azınlık Raporu’na. Filmi sevmemiş, sıkılmış üstelik... Diyor ki: “Hele hele bir de benim gibi kapıda Celal Çapa ailesine rastlamış ve ailenin şımarık oğlu size bağıra çağıra katilin kim olduğunu söylemişse tümden hapı yuttunuz. Celal’in bu ayıba nasıl bir tepki gösterdiğini de merak ediyorum... Hiç tanımadığı bana bu davranışı, oğlanın işi adet haline getirdiğini ortaya koyuyor. “Çocuk” deyip geçiştirilemez. Türk töresinde buna “aile terbiyesi” denir.”
* * *
Canlandırma fazla gerçekçi olmuş
Pazar Keyfi’nde “flaş flaş” diye verildi haber. Manken Çağla Şikel, meslektaşı Yüksel Ak’ın kocası Şenol İpek’e mesaj çekmiş, odasına çağırmış. Mesajı okuyan Yüksel Ak, sinirden kudurmuş ve arkadaşı Asuman Krause’ye olayı anlatmış. Krause de bir hışımla Şikel’in yanına gitmiş ve onunla tartışmış. Sonunda manken ajansı sahibi Uğurkan Erez girmiş ve olayın büyümesini engellemiş. Pazar Keyfi bu olayı “canlandırma” metoduyla anlatmayı tercih etmişti. Canlandırmada Asuman Krause’yi canlandıran kız, telefon mesajını görünce bağırmaya başladı: “Ben şimdi gösteririm o o.....’ya!” Biraz fazla “canlı ve gerçekçi” olmuştu yani... (Show TV, 29 eylül)
* * *
Güzin Abla’dan : genç kadının umutsuz aşkı
Güzin Abla’nın köşesine gelen mektupların hepsi bir alemdir. Bu sefer yardım isteyen 22 yaşındaki bir genç kadın. Başından iki evlilik geçmiş genç kadın, aşk acısı çektiğini ve geceleri sürekli ağladığını söyleyerek Güzin Abla’dan kendisine yol göstermesini istemiş. Kime mi aşık olmuş? Televizyonda yayımlanan bir Meksika dizisinde oynayan bir aktöre.Güzin Abla ne yapsın, genç kıza verebileceği tek aklı vermiş: “Böyle bir hayal aşka kapılıp da gerçeklerden kopmamalısın” (Hürriyet, 30 eylül)
* * *
Fahrettin Aslan : Gazinoma homoseksüel sokmam
Taksim Maksim bu sene gece kulübü olacakmış. Ortaklardan Şefik Öztek, Maksim’in içindeki Samara adlı gece kulübünü ‘gay club’ yapmak istiyormuş. Öztek’in bu girişimi ortağı Fahrettin Aslan’ı çok sinirlendirmiş ve gazinocular kralı gazetelere yaptığı açıklamada “Böyle bir projeden haberim yok. Ben dükkânlarıma homoseksüel sokmam” demiş. Posta’dan Ayhan Kimsesizcan Arlan’a hak veriyor : “Zeki Müren, Bülent Ersoy, Fatih Ürek’in assolist olarak sahneye çıktığı Maksim’de homoseksüellerin ne işi var!” (Posta, 30 eylül)
* * *
Hakar Şükür : zoru başardım!
Futbolcu Hakan Şükür’ün işleri iyi gitmiyor. Takıma giremiyor, nerede oynayacağı belli değil... Büyük golcü de, bu boşluktan istifade, iki kızının geleceğini planlıyormuş. Daha yaşları küçük, ama günü geldiğinde iyi bir okula gitsinler diye “İsviçre’de bir ev aldık. Hemen yan tarafında Britsh College var. Türkiye’deki okullar da çok iyi. Ama biz ikisinin de İsviçre’de eğitim almasını istiyoruz” diyormuş. Benim altını çizmek istediğim bir başka cümlesi : “Birçok arkadaşım böyle yozlaşmış bir dünyaya çocuk getirmek istemiyor. Ben bu zoru başardım.” (Vatan, 30 eylül, Zeki Çol’un haberi) Demek ki epey zorlanmış...
* * *
Gazetecilik detay demektir
Güneş gazetesi, haberlerdeki ayrıntılara çok önem verir. BJK’li futbolcu Sergen Yalçın, sevgilisi Aslı Sarı ile yeni açılan bir bara gitmiş. Haber metni : “Mekandan ayrılan sevgililerden Aslı Sarı’nın arabaya bindikten sonra keyifli bir şekilde bacak bacak üstüne atması dikkat çekti.” (Güneş, 30 eylül) Ne yazık ki sağ bacak mı üste geldi, sol bacak mı, onu yazmamışlar.
* * *
(S)inekler köyünün muhtarı isyanlarda
Bir muhtarın feryadı. Aydın Kuyucak İlçesi’ne bağlı Sinekler Köyü’nde isim yüzünden büyük tartışma yaşanıyormuş. Köyün muhtarı Avni Eyigün, dayanacak güçleri kalmadığını ve köyün ismi yüzünden yaşadıkları sorunlara çözüm istediklerini söylemiş. Köyün adını beğenmeyen köyün gençleri ve komşu köydeki bazı kişilerin tabeladaki ‘S’ harfini silerek köyün adını ‘İnekler’ haline getirmesi bardağı taşıran damla olmuş. Köylülerin bir kısmı ‘İnekler, Sinekler olmaktan daha iyidir’ derken, bir kısmı ise ‘İnekler de alay konusu olur’ diyormuş. (www.internethaber.com, 30 eylül)
* * *
Malûmu ilâm etmek diye buna derler
Glasgow Üniversitesi bilim adamları, kalabalık bir ekiple, önemli ve ağır bir araştırma yürütmüşler. Sonuç bildirisi : “Yapılan araştırmalara göre, bulaşık, çamaşır, ütü ve temizlik gibi ev işleri kadınları depresif bir ruh haline sokuyor. Günlük rutinler arasında bulunan alışveriş ise kadının ruh halini yumuşatıyor, dinçlik kazandırıyor.”(Vatan, 1 ekim) Hangi ev kadınına sorsanız söylerdi, masrafa ne gerek vardı!