“ATIKLAR..." />“ATIKLAR..." />

MEDYADAN – Ciddi alıntılar

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN – Ciddi alıntılar
Oluşturulma Tarihi: Nisan 23, 2006 20:48

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eb1c41f018fbb8f8abc04d
ATIKLAR ÇOĞALIYOR! HÜKÜMET UYUYOR! Tuzla'dan sonra Edirne'nin Uzunköprü ilçesindeki atıklar da zehirli çıktı..." www.acikgazete.com adresindeki AÇIK GAZETE'dendi... (Yanda)

 

*

 

AHMET HAKAN ÇOK DOĞRU SÖYLEDİ...

 

’Merhum Özal kızından çok çekti’ masalına dair

 

HASAN Celal Güzel’e saygım vardır.

Ancak...

Onun ikide bir çıkıp, "Rahmetli Özal kızından çok çekmişti. Hatta bir keresinde ikimiz baş başayken kızını zaptedemediğini söyleyip hıçkırarak ağlamıştı" diye anekdotlar anlatmasına daha fazla dayanamayacağım.

Haberin Devamı

Çünkü...

Biz de o dönemleri yaşadık.

Ve "rahmetli"nin, ailesinin iktidar olanaklarından yararlanması karşısında ne kadar geniş ve edilgen davrandığını gözlerimizle gördük.

Olan olmuştur, giden gitmiştir.

Bu nedenle Güzel’in "Özal çok iyi bir insandı ama ah ailesi" diye özetleyebileceğimiz yaklaşımdan tez elden vazgeçmelidir.

Hazır hepimiz "davulu delen Jaguar"dan, "Hasbahçe’nin gülleri"ne kadar birçok şeyi unutmuşken...

 

Hürriyet, 17 nisan

 

*

 

İNTİHAR KOMANDOLUĞU FORMU DOLDURMAK !!!

 

Milliyet’in haberine göre, ABD’nin olası saldırısına karşı, 40 bin İranlı kamikaze ölüme hazırmış...

 

Bu haberin fotoğrafında, biri başı sarıklı, cüppeli bir molla olmak üzere, beş erkek bir masanın üstüne eğilmiş, bir şeyler yazıyorlar.

 

Resimaltı: HEDEF BELİRLİYORLAR – Tahran’daki bir merkezde Filistin’e destek amacıyla intihar komandoluğu formlarını dolduran İranlılar. Tahran’da intihar komandolarını işe almak için kurulan bir merkezde...

Haberin Devamı

 

Milliyet, 17 nisan

 

*

 

EYİ BİR ESPİRU

 

Metehan (Demir) yazdı:

 

Diyarbakır uçağında yer mi kalmadı?

 

Başta Avrupa Birliği olmak üzere batıdan gelen yetkililerin Ankara ile İstanbul dışında sadece Diyarbakır ve Güneydoğu illerine gitmeleri, "Ne işi var bunların orada" diye zaman zaman tepkiye neden olur.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, geçtiğimiz günlerde, Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye Karma Komisyonu Eş Başkanı Joost Lagendijk ile Atatürk Havalimanı'nda karşılaştı. Bir süre AB üzerine sohbetin ardından Öymen "Nereye gidiyorsunuz" diye sordu. Lagendik'in yanıtı sürpriz bir şekilde "Trabzon" oldu. Öymen dayanamadı ve espriyi yapıştırdı: "Niye? Yoksa, Diyarbakır uçağında yer mi kalmadı?"

Haberin Devamı

 

Sabah, 17 nisan

 

*

 

TÜRBAN BALONU

 

Kadınların aile yahut din baskısıyla örtünmesi topluma ‘özgürlük’ diye yutturmaya çalışanlar, son olarak balonlu türban eylemi yapmış. Başörtüsüne Özgürlük Platformu üyeleri, İzmir’de ucuna türban bağladıkları balonları uçurmuş. (Yeni Şaffak, 17 nisan)

 

İyi de, balonların yükselince patlamak gibi kötü bir huyu vardır!.. J

 

*

 

ÜLKÜCÜ MUHABBETİ

 

Derin Devlet’in kurtardığı ülkücülerden Oral Çelik – muhtemelen senaryosunu yazdığıtelevizyon dizisini ısıtmak için – geçmişle ilgili açıklamalarda, iddialarda bulunuyor.

 

Mesela, ‘Ülkücü komandoları Nazi subayları eğitti’ iddiası gibi... (Bugün, 17 nisan)

 

Gazete bu iddia hakkında ne düşündüğünü, söz konusu komandoların eski başkanı Mehmet Gül’e sormuş, cevap:

Haberin Devamı

 

“Mehmet Gül: Maksadı aşıyor

 

Ülkücüleri Nazi subayları eğitti sözü maksadını aşan bir söz ve ayıp bir ifade. İyisiyle kötüsüyle bir dönem yaşanmış ve kapanmıştır. Ben böyle bir iddiayı ilk defa duyuyorum. Büyük Birlik Partisi’ne de sorulabilir. Kaldı ki Nazi subayları dünyanın her tarafında savaş suçlusu olarak aranıyorken, nasıl oluyor da bunlar gelip ülkücüleri eğitebiliyor. Ülkücüler Alman milliyetçiliği mi yapıyorlardı ki onlar gelip eğitsin. Bu lafların maksadını aştığını düşünüyorum. Böyle bir ifadeyi ben o arkadaşa yakıştıramadım...”

 

‘Maksadını aşan’, ‘ayıp’ ve ‘iyisiyle kötüsüyle bir dönem yaşanmış ve kapanmıştır’ ifadelerini okurken altıma ediyordum! Sözünü ettiği Abdi İpekçi’den başlayarak yüzlerce Türk aydınının ve gencinin öldürülmesidir.

Haberin Devamı

 

Ayrıca Mehmet Gül’ün bu sözleri Oral Çelik gibi muteber bir ‘arkadaşa yakıştıramaması’ da ayrı bir komedi...

 

*

 

SONUNA KADAR GİDERİM!

2007’de eski pasaportlar gidecek, ‘çipli pasaportlar’ tedavüle girecekmiş. (Gazeteler, 17 nisan)

 

Pasaport cüzdanı ve vizesi, Devlet’in en büyük dolandırıcılık kalemlerinden biridir. Resmen soygun haline gelmiştir.

 

Son olarak 5 yıllık pasaport için ödediğim para hâlâ boğazımda takılı duruyor... eğer ‘pasaportunu yeniletmen lazım, 500 milyon daha ver’ derlerse, bu sefer ta AİHM’ye kadar gideceğim, biline...

 

*

 

BİR TEMSİLİ FOTOĞRAF VAKASI DAHA

 

Hürriyet’in ‘temsili fotoğraf’ komedisini konu ettik, kardeş-rakibimize ayrıcalık yapmayalım.

/images/100/0x0/55eb1c41f018fbb8f8abc04f

 

Milliyet’in manşet yaptığı ‘BİR TOKATTAN NE ÇIKAR’ haberi, “Hükümet, aile içi şiddeti yeniden 'şikâyete bağlı suç' kapsamına alıyor. Gerekçe ise, ‘Bir tokat atılması halinde dahi soruşturma açılması’. Kadın dernekleri yeni düzenlemeye tepki gösterdi” diyordu.

 

Bu habere bir de ‘temsili fotoğraf’ kullanılmıştı. (YANDA) Milliyet gazetesinin bahçesinde, ‘temsili’de rol alan bir erkek, bir kadını tokatlar gibi yapıyor...

 

Çok komikti!

 

Milliyet, 18 nisan

 

*

 

KONUŞMA ÖZÜRLÜ HABER SPİKERİ

 

Salı sabahı gazeteye gelirken, radyoda CNN-Türk açıktı. Saat 7.40 filan.

 

Haber spikeri on-on beş kelime etti, araya üç kere ‘geri iade etmek’, bir ’31 Vakaaası’, bir de ‘idalara göre’ sıkıştırdı.

 

Başka kanala geçtim...

 

CNN-Türk, 18 nisan

 

*

 

KAYNAĞA BAK, SÜNGÜYE DAVRAN!

 

Hürriyet’ten bu defa da “31 Mart” yalanı diyor Vakit gazetesi. “Hürriyet’in, dünkü sayısında sürmanşetinden verdiği “Üniversitede 31 Mart Vakası” başlıklı haberin tamamen yalan olduğu ortaya çıktı.” (Vakit, 18 nisan)

 

Nereden anlamışlar bu haberin tamamen yalan olduğunu? Onu da söylüyor gazete:

 

Hürriyet’in, olayı tertipleyen kişi olarak hedef gösterdiği İÜ öğrencisi Selim Akduman, haberi yalanladı”.

 

Bunlar aptal mı, bizi mi aptal yerine koyuyorlar?

 

Suçlanan öğrencinin ‘Haber yalan’ demesi neyi ifade eder?

 

*

 

BASIN KAVGASI

 

Fatih Altaylı ile Murat Yetkin arasındaki “Ulak gazeteci tartışması” gözünüzden kaçmış olabilir.

 

Sabah’ın Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, 18 nisan salı günü köşesinde ‘ULAK GAZETECİ’ diye bir eleştiride bulundu. Bir zamanlar Ecevit Hükümeti’nin ‘güçlü adamı’ olan Hüsamettin Özkan’ın Habertürk’teki röportajından bir alıntı yaptı, şöyle yazdı:

 

“Özkan'ın anlattığına göre bir gazeteci kendisine geliyor ve "Askerler Başbakanlık koltuğunda Ecevit'in yerine sizi görmek istiyor" diye bir mesaj iletiyor. Ardından bu gazeteci ile Özkan birlikte Başbakan Ecevit'e gidiyorlar ve "gazeteci" askerlerin "mesajını" bir kez de Başbakan'a iletiyor. Vay benim mesleğim vay!

Bir gazeteci, demokrasi ile yönetildiği "varsayılan" bir ülkede "hangi makam ve rütbede olduğu bilinmeyen" ve "askerler" diye anılan birilerinin "özel ulağı" olarak Başbakanlık değişimi talebine aracılık, "ulaklık" yapıyor. Bu mudur gazetecilik!

Bir gazeteci böyle bir bilgiyi alınca "ulaklık" yapmaz.

Bunu yazar. "Askerler Başbakanlık koltuğunda Özkan'ı görmek istiyor" der.

Bunu yazmayıp, gidip "aracılık" yaparsanız, mesaj taşırsanız, burada gazetecilik olmaz.

Hüsamettin Özkan'ın açıklamaları gazetecilik adına bir utanç belgesidir.

Ama Türkiye'de kimse buna bir şey demez. Dese dese, "Vay be ne önemli gazeteciymiş" der... Sonra da "Halk basına neden güvenmiyor" diye sorup dururuz.” (Sabah, 18 nisan)

 

Altaylı’nın bu kadar ağır eleştirdiği ‘ulak gazeteci’ kimdi acaba? Gazeteciler biliyordu elbet, ama okurlar merak ettiler.

 

Zaten Altaylı da ertesi gün – gazetecilik ve meslek ahlâkı dersi vermeyi sürdürerek – bu meslektaşının kimliğini açıkladı:

 

"Ulaklık" yapan gazeteci Murat Yetkin. Deneyimli bir gazeteci ama nedense böyle bir olaya girmiş. Anlaşılan siyasetin, yönetimin, gücün bir parçası olmak bazı meslektaşlarımızın hoşuna gidiyor, egosunu okşuyor. Ama acaba aradan geçen zamandan sonra Murat Yetkin bu yaptığını hâlâ doğru buluyor mu? (Sabah, 19 nisan)

 

Aslında gerek yoktu, çünkü Radikal’in Ankara Temsilcisi Murat Yetkin, aynı gün Altaylı’ya cevap vermişti:

 

“Doğrusunu söylemek gerekirse, Türk basın tarihine yazdığı konuda okumayan gazeteci, okumayan genel yayın yönetmeni olarak geçmeyi hak eden Fatih Altaylı'nın dünkü Sabah'ta yer alan 'Teke Tek' sütununda 'Ulak gazeteci' başlığıyla yazdıklarının da bunda bir kışkırtma payı olduğunu söylemeliyim.” (Radikal, 19 nisan)

 

Özetle şöyle diyordu Yetkin:

 

- Hüsamettin Özkan işin gerçeğini Habertürk’te anlattı. Altaylı röportajı dinlemeden yazmış.

 

- Mehmet Barlas röportajın bu bölümünü köşesinde yazdı. Altaylı, kendi gazetesinde çıkan bu yazıyı da okumamış.

 

- Zaten bu haber o gün Radikal’de manşet olmuş. Altaylı ‘haberi kullanmadı’ derken araştırmamış.

 

- Milliyet’in Ankara Temsilcisi Fikret Bila, Kasım 2003'te çıkardığı 'Sivil Dabe Girişimi ve Ankara'da Irak Savaşları' kitabının 24-26'ncı sayfalarında bu hikayeyi anlattı, haberin Radikal’de sürmanşet olduğunu yazdı.

 

- Bu bilgiler Ocak 2004'te Remzi Kitabevi'nden çıkan 'Tezkere-Irak Krizinin Gerçek Öyküsü' kitabımın, 55-57'nci sayfalarında da var.

Fatih Altaylı ‘kendi gazetesini bile okumadan yazdığı’ iddiasına cevap veremedi. Ama aynı şekilde “Generallerin talebini Hükümet’e iletmek gazetecinin görevi midir, değil midir!” suali de cevapsız kaldı.

 

*

 

BAŞBAKAN’IN GENEL MÜDÜRÜ

 

Mortgage Yasa Tasarısı’nda ayıplı mal konusunda müteahhitlerin 5 yıl, bankaların ise 1 yıl sorumlu tutulmasına, Sanayi Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürü Özcan Pektaş şu ‘yakışır’ tepkiyi gösterdi:

 

- Bankacıların anası güzel mi?

Hürriyet, 20 nisan

*

NEGATİF TÜRBAN’A POZİTİF AYRIMCILIK

Biz liyakata bakarız, demeleri doğruysa eğer, Türkiye’de karısının başı açık layık bürokrat kalmamış demektir. Merkez Bankası’na atadıkları yeni başkan da bu takımdan.


Şemsi Yücel’in şaka yollu dediği kadar var:

Ankara’da eşi türbanlı olmayan bürokratın oğluna kız vermiyorlar...”

Takvim, 20 nisan

*

 

BİR AYRIMCILIK UYARISI DAHA…

 

Ahmat Hakan “Yeni Şafak'ta İbrahim Karagül yazdı. Suudiler, Hz. Muhammed'in doğduğu evi yıkacaklarmış” dedikten sonra soruyor:

 

Kutsal topraklar eğer yabancı işgali altında olsaydı, işgalciler böyle bir adım atmaya cesaret edemezdi.
Peki böylesi bir barbarlık, Müslüman'dan gelince susulacak mı?
Kolayca geçiştirilecek bir iş midir bu? Merak ediyorum:
"Vezneciler Kampusu Yalanı"
diye manşet atan Yeni Şafak, bu pek mühim haberi neden manşetine taşımadı?
Hz. Muhammed'
in doğduğu evin yıkılma tehlikesi, öyle kolayca geçiştirilecek bir olay mıdır?
Ayrıca...
Neden Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül
'den ses çıkmıyor?
Neden İslam Konferansı Örgütü'ne başkan seçilen
Ekmelettin İhsanoğlu
, bu konuda girişim başlatmıyor?
Neden mesela bu olayla ilgili bir
"Cuma eylemi"
patlatılmıyor?
Yoksa
"Yakan da, yıkan da bizim dinimizden. Ne yapalım"
mı deniliyor?
O zaman biz de soralım:
Hani zalime kimlik sorulmazdı?

 

Hürriyet, 21 nisan

 

*

 

GEREKÇE…

 

Bursa’da, sokakta çıkan kavgada iki müşteri İsmet Uçar adlı ‘seyyar pilav satıcısını’ bıçaklayıp ortadan kayboldu.

 

Bıçaklayanların gerekçesi: pilav lapa olmuş!

 

Takvim, 21 nisan

 

*

 

BİR KANUN TEKLİFİ DE BENDEN

 

AKP Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül, bayrağın, sağa bakan ayın sola bakacak şekilde değiştirilmesi için yasa önerisi verdi diyor haber.

Akgül, TBMM Başkanlığı’na verdiği ve Türk Bayrağı’nda değişiklik öngören yasa önerisinin gerekçesinde şöyle dedi: "Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi (yeni bir devlet doğuyor) ile daha fazla bağdaştığı için ayın batış şeklinin değil, doğuş şeklinin esas alınarak, Türk Bayrağı dışında ay-yıldızın kullanımında ayın sağa olan açıklığının sol yöne çevrilmesi öngörülmektedir." (Hürriyet, 22 nisan)

 

Benim de bir kanun önerim olacak:

 

Memleketin bu kadar önemli ve acil meselesi varken, lüzumsuz işlerle uğraşan milletvekillerini her ikindi mamazından sonra sopalayalım!

 

*

 

83 REKORTMEN

 

Hürriyet başlık atmış: İstanbul’dan 83 vergi rekortmeni çıktı (22 nisan)

 

Türk Dil Kurumu Sözlüğü, cilt 2 sayfa 1220

 

Rekor = (1) Bir sporda erişilmiş derecelerin en üstünü (2) Mecazi – Daha önce elde edilmemiş olan sonucu aşan yeni sonuç

Rekortmen = Rekor kıran kimse

Yani rekor ulaşılan en yüksek rakamdır ve bir tanedir.

 

Ulan o zaman ‘83 VERGİ REKORTMENİ’ nasıl oluyor, a benim cahil ekonomi editörlerim?

*

 

MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ’NÜN YERİNDE OLMAK İSTEMEZDİM

 

Balıkesir Vali Yardımcısı Ahmet Soley, (soldan üçüncü) Zafer Dershaneleri Balıkesir Şubesi'nin açılış töreninde, eşine ender rastlanacak bir kazaya uğradı. Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Haydar Aydın, açılış sırasında kurdeleyle birlikte Soley'in sol elinin orta parmağını da kesti. Parmağına 2 dikiş atılan Soley, “Böyle bir olay sanırım hiç yaşanmamıştır. Görünmez kaza buna denir. Makas çok keskinmiş” dedi.

 

Milliyet, 22 nisan

*

 

EŞEĞİN AKLINA KARPUZ DÜŞÜRMEK…

 

Enis Berberoğlu, Göztepe’de inşa edilmesi söz konusu cami için ‘Gelin yerel demokrasiye bir şans verin’ diyor yani Göztepeliler’in referandumla karar vermesini istiyordu. (Hürriyet, 23 nisan)

 

Hoş bir fikir ama biraz tehlikeli…

 

Arkası nasıl gelir, bilmiyoruz, mesela biri de çıkar ‘Ayasofya cami olsun, halka soralım’ derse mesela ! J

 

*

 

DEMEDİM Mİ NAZLI YARİM?

 

Antalya’daki fuhuş operasyonunda çete lideri olarak suçlanan M.K. kadın komiser S.Y.ye ayda 8 bin YTL verdiğini söyledi… diyordu spot. Başlık ‘Komisene ağır suçlama’ … (Milliyet, 23 nisan)

 

Her zaman söylediğimi tekrar ediyorum: İçinde güvenlik güçlerinin, devlet memurlarının olmadığı SUÇ ÇETESİ olmaz! Bir yerde bir organize suç varsa, bir çete varsa, içinde MUTLAKA işbirlikçi devlet memurları vardır! Maalesef!..

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!