“YENİ BÜTÇE DE GELİR..." />“YENİ BÜTÇE DE GELİR..." />
Güncelleme Tarihi:
*
İrtica mı, o ne ki ne?
Ürgüp Çok Programlı Lisesi’nin internet sitesinde, laik eğitimin ve Atatürk devrimlerinin aşağılandığı internet sitelerine yönlendirme yapılıyor. (Milliyet, 16 ekim)
İrticayı yeniden tarif ediyorlar…
*
Maça var da kapkaça yok mu?
NTV radyoda sabah haberleri dinliyorum. İstanbul’da oynanacak Galatasaray – PSV maçı için... 700 polis memuru görevlendirilmiş. (17 ekim)
Trafik kördüğüm, tek bir polis yok. Kapkaç, gasp, hırsızlık, taciz, tecavüz, yolsuzluk almış yürümüş, tek bir polis yok. Ama futbol maçına görevlendirilecek 700 polisleri var maşallah!
*
İnandık!
Maliye Bakanı Kemal Abi ‘2007’de vergiler artmayacak, söz veriyorum’ dedi.
Hürriyet’in vergi uzmanı yazarı Şükrü Kızılot cevap veriyor: ‘2007’de vergi artmazsa, bu yazıyı yemeye hazırım.” (Hürriyet, 17 ekim)
Siz olsanız kime inanırsınız?
*
Güzel bir haberdi
İşten atılan apartman kapıcısı ‘Yıllardır sigortasız çalıştım’ diye dava açmış ve 13 bin lira tazminat kazanmış. Ve parasını alamayınca 13 katlı apartmanın … asansörüne haciz koydurtmuş.
Uyanık!
Radikal, 17 ekim
*
İnanın yedi düvele rezil olduk!
17 ekim günü Ankara Güven Hastanesi civarında polis telsizinden yapılan anonslar:
- Başbakan’ı kurtarmak için acilen balyoz gerekiyor...
- Acil’den balyoz istiyorlar...
- Acil’de balyoz olmaz, acilen balyoz istiyorlar...
(Hürriyet, 18 ekim)
Eee, polisi imam-hatipliden, şoförü cemaat-tarikatten seçersen olacağı budur.
İlkelliğimizle, köylülüğümüzle dünyaya rezil olduk!
*
Bu irtica değil dümdüz bedevilik!
Milliyet’in haberi:
VİP’te ilginç bir ilk: 250 kişilik iftar – Atatürk Havalimanı’nda dün ilginç bir ilk yaşandı. (ilk yaşanmak kovalasın sizi!) İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Londra’ya gitmeden önce VİP’te 250 kişilik iftar verdi.
Milliyet, 18 ekim
*
Stadyumdaki küfüre 26 bin 150 lira ceza, diyor başlık. (Akşam, 18 ekim)
Hayır, olmaz, ben karşıyım kardeşim...
Tamam, burada görevi başındaki polise küfreden baba-oğul söz konusu. Ödesinler dıt gibi de...
Ben, stadyumda küfür konusunda herkes gibi düşünmüyorum, diyorum ki:
ÖRGÜTLÜ-KİTLESEL KÜFÜRE HAYIR ... ama TEPKİSEL-BİREYSEL KÜFÜRE DOKUNMAYIN!
Adam ofsayt çalan hakeme, gol kaçıran oyuncuya, sert giren rakibe ağız tadıyla küfredemeyecekse, maça niye gitsin!J
*
E güzelmiş!
Oray Eğin’den bir paragraf:
“Nedim Gürsel'le Orhan Pamuk arasında geçtiği iddia edilen bir diyalog var. Gürsel, 'Ne zaman yurtdışında, Türkiye'den tek bir yazar söyler misin, diye sorsalar Orhan Pamuk diyorum' demiş Pamuk'a. İroniyi ne kitaplarından ne de hayatından eksik etmeyen Pamuk ise 'Kalp kalbe karşı,' diye yanıtlamış, 'Ben de ne zaman sorsalar Orhan Pamuk diyorum.' Üzgünüm Murathan...”
Akşam, 18 ekim
*
Yüz nakli bizde çok tutar…
Isabelle Dinoire, dünyada ilk kez ‘yüz nakli’ yapılan hasta. Artık yüzünü tamamen hissedebiliyor ve hareket ettirebiliyormuş. Ve rahat konuşuyormuş.
Haberin başlığı, ‘YÜZ NAKLİ TUTTU’ diyordu. (Bugün, 18 ekim)
Bu haberi okuyan estetik cerrahı bir arkadaşım aradı, ‘Biz de de çok tutar’ diyor; ‘Serdar yarın Fransa’ya gidiyorum, bu başarılı yüz nakli tekniğini öğreneceğim’ dedi. ‘Özellikle senin meslektaşlarından büyük talep var...’
Bize sanki laf geçirdi ama, ne demek istediğini anlamadım!
*
Al sana bir sorun daha!
Başbakan’ın zırhlı makam aracından kurtarmak için düzenlenen ‘Balyoz Operasyonu’ sırasında tuzla buz edilen sol ön camın maliyeti 20 bin avro imiş. Yaklaşık 40 bin lira.
Baba muhalefet partisi MHP tandanslı Ortadoğu’nun manşeti soruyor:
Camın parasını kim ödeyecek?
Değil mi ya!
Ortadoğu, 19 ekim
*
Geliyor geliyor irtica da geliyor...
Haber: Lisedeki trafo odası, mescit yapıldı
Radikal, 19 ekim
*
Sol yoktur, solcular …tur!
Ahmet Kekeç, CHP’nin solcu filan olmadığını anlatırken diyor ki:
“Devlete dayanan bir sol olmaz. Deniz Baykal’a, Zülfü Livaneli’ye, Mustafa Sarıgül’e dayanan bir sol da olmaz. Bedri Baykam’a dayanan bir sol sadece şaka olur.”
Star, 19 ekim
*
Kürtler adam gibi bir politikacı çıkarmadıkça, işimiz zor!
- Türkiye’de demokratikleşme sürecinin devamı için yerel yönetimlerin idari, ekonomik ve siyasi özerkliğinin sağlanması gereklidir. Hakları ve otoriteleri iyileştirilmelidir.
- Anayasa’nın 127’inci maddesinin merkezi idareyi yerelin üzerinde tutan bölümlerinde değişiklik yapılmalıdır.
- Türkiye’deki belediyeler, yerel sorunlara çözüm bulmak için yeterli mali kaynaklara ulaşmakta zorluk çekiyor. Yerel yönetimlerin kendi kaynaklarını yaratmaları girişimleri desteklenmelidir. Böylece merkeze olan ekonomik bağımlılıkları da azalır.
- Batman’daki petrol rezervleri, bölgedeki su kaynakları, hidroelektrik santralleri bu kapsamda değerlendirilmelidir. Kaynaklardan sağlanan gelirin bir bölümünün bölge halkı için kullanılmasını sağlamak için yerel yönetimlerin yetki sahibi olması gerekiyor.
- Vali ve belediye başkanlığı görevinin seçilmiş olan tek bir kişi tarafından yürütülmesi idari etkinliği artıracaktır. Belediye başkanlığı ve valilik makamının birleştirilmesi yönündeki ifadelerimden eyalet modeli yönetim öneriyorum anlamını çıkarmayın. Bölgeler arası gelişme farkını ortadan kaldırmak için bölgesel metropol kentleri geliştirilmesi gerekiyor. Bu proje Diyarbakır veya Van’da uygulanabilir.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, özetle Güneydoğu Anadolu’da valiyi de halk seçsin, petrol ve barajlar bizim olsun! diyor...
Vatan, 19 ekim
*
Demiyor muyum ben size, bunlar sapık diye
Sabah BU NE DEMEK CÜPPELİ HOCA diye benim Cukkalı herkesin Cüppeli Ahmet dediği tipin sözlerini manşet yaptı.
Şöyle demiş Aktüel’e:
“Kızlar yedi yaşını geçti mi kendimizi sakınıyoruz. El bile öptürmüyoruz. Şimdi 11, 12 yaşındaki kızımı bile öpmüyorum...” (Sabah, 19 ekim)
Yedi yaşındaki kız çocuğundan ‘kendini sakınıyor’. Demek ki bir tehlike gelebilir. Demek ki yedi yaşında bir kız çocuğuna bakınca bile akılları bilmem nerelerine gidiyor bunların.
Adam 11, 12 yaşındaki ÖZ KIZINI bile öpmüyor. Hani belli olmaz kendini tutamaz filan...
Not: Mehmet Y.Yılmaz “Bu adamların sokaklarda serbestçe dolaşması gerçek bir tehlike” derken (Hürriyet, 20 ekim), Hakkı Devrim “Küfürden yana Türkçe kadar zengin bir dil yoktur, derler. Sebepsiz değil galiba” diye yazdı. (Radikal, 20 ekim)
*
Hadım edelim diyen de çıktı
Bu arada, Fatih Altaylı’nın da bir önerisi vardı bu konuda.
“Cüppeli Ahmet denilen “komedi filmi kahramanının” Aktüel dergisinde sözlerini okuyunca inanamadım. Doğrusunu isterseniz evinde lüks yaşam, jetskiye binmesi, denize girmesi falan beni pek ilgilendirmiyor.
Müritlerin parasıyla yaptığı için “enayi” müritleri; bu paranın kaynağı çok da net olmadığı için Maliye'yi ilgilendirir ama onların da pek umursadığını sanmıyorum.
Fakat sözler “vahim” bir kafa yapısını ve hatta “sapıklık” olarak tanımlanabilecek bir ruh halini işaret ediyor.
Cüppeli diyor ki, “Kızlar 7 yaşını geçti mi kendimizi sakınıyoruz. Şimdi 11-12 yaşındaki kendi kızımı bile öpmüyorum.”
Yanlış okumadınız, 11-12 yaşına gelince kendi kızını bile öpmüyormuş. Eşin dostun kız çocukları içinse sınır 7.
Sizce bu nedir!
İnsan “karşı cinsten” diye kendi kızını niye öpmez?
Bunun bir tek nedeni olabilir.
“Sapıklık”, “ensest konusunda kendine güvensizlik.”
Eğer Cüppeli'nin cinsel dürtüleri bu boyuttaysa, kendisine bir tek tavsiyem olabilir.
Onu da başlıkta yazdım.
Biz de ona “Cüppeli” yerine “Hadım Ahmet Efendi” diyelim.”
*
İmam-hatipli polis Kuran kursu basar mı?
“İsmailağa cemaatinin açtığı kaçak Kuran kurslarına önceki gün baskın yapan polis, tek bir öğrenci bulamadı. Oysa Milliyet muhabirleri birkaç gün önce bu kurslarda eğitim alan çocukları görüntülemiş, kurs yetkilileriyle konuşmuştu” diyor Milliyet ve soruyor: Kaçak kurslarda köstebek mi var? (yani ‘Poliste köstebek mi var’ demek istiyor.)
Milliyet, 19 ekim
Sakın köstebek… ta yukarılarda olmasın?
*
Sadece Ahmet Hoca mı cukkacı? Asıl cukkacılar Meclis’te…
Hürriyet ekonominin haberiydi, başlık yeterli aslında:
Memura 3 + 3 verdiler, partilere yardıma yüzde 300 zam yaptılar.
2007 bütçesinden siyasi partilere yapılacak yardım 4 katına çıkmış.
Mecliste temsil edilen veya % 7 oy alan partilere, bizim cebimizden... 350.000.000 lira yardım yapılacak. Mesela AKP’ye 153 milyon lira, Cem Uzan’a da 33 milyon lira...
Hakkınızı helâl edin artık!
Hürriyet, 19 ekim
*
Habercilik budur!
Devlet’in resmi haber ajansı AA’nın 19 ekimde abonelerine geçtiği haber:
“Başbakan Erdoğan'ın rahatsızlanması ve zırhlı aracında kilitli kalmasının ardından gündeme gelen inşaatlarda, taşocaklarında ve hurda sökümünde kullanılan balyoz, nalburlarda ve inşaat malzemesi satıcılarında büyüklüğüne göre kiloyla satılıyor. Çelik döküm olarak üretilen balyozlar, 3, 4, 5, 6, 8 ve 10 kiloluk olarak gruplanıyor. Kilosu 3.5 YTL'den satılan balyozların fiyatı ağırlığına göre 10.5-35 YTL arasında değişiyor.
Nalburluk yapan Cemal Üngür, “Ağırlığı üç kilodan az olanlar çekiç sınıfına girer. Sağlam olması için çelik döküm olarak üretilen balyozların üzerinde ağırlığının ne kadar olduğu yazılıdır. Türkiye'de balyoz üreten birçok firma var ama en iyi balyoz Denizli'de yapılıyor. Piyasada en çok Denizli balyozu tutuluyor” dedi.”
AA, 19 ekim
*
Yukarıda Kürt politikacılarla ilgili söylediğime bir örnek daha
‘PKK terör örgütü değil’ dediği için yargılanan Hakkari Belediye Başkanı DTP’li Metin Tekçe kendini savunuyor:
“Buradaki düşüncelerim Kürt sorununa yönelik demokratik çözüm arayışlarıdır. (PKK ne kadar demokratikse artık...) Oy aldığım partinin tabanı, Kürt halkının hakları ve bir demokratik çözüm önerdiği için (!) PKK’yı terör örgütü olarak görmüyor. Ben tabanın görüşünü belirttim...”
Hürriyet, 19 ekim
*
Demedim mi nazlı yarim ben sana - 1000
Haber başlığı yeterli: İşadamlarını kaçıdan çetede herkes polis çıktı!
Hürriyet, 19 ekim
*
Olur böyle vakalar...
Haber başlığı: Türkiye tekvandoda dünya 7.si
Haber: “Toplam 81 ülkenin katıldığı 18.Dünya Büyükler Karate Şampiyonası’nda tek altın madalya kazanan Türkiye...”
ntvspor.net; 18 ekim
(e-dostlardan Mehmet Büyükdura’ya teşekkürler)
*
Haftanın en iç üzüntüsü haberiydi
O kadar çok dalga geçildi ki, ben artık bir şey demeyeceğim:
AKP Bingöl Milletvekili ‘manevî değeri var’ diyerek Başbakan’ı zırhlı Mercedes’inden kurtarma operasyonunda kullanılan (kullanıldığını iddia ettiği, çünkü bu balyoz o balyoz diyenler de oldu) balyozu satın aldığını, görevi bitene kadar TBMM’deki odasında, sonra da evinde saklayacağını söyledi.
Zavallı!
Canım gülmeyi bile istemedi.
Gazeteler, 20 ekim
*
Daha kaç halka eksik yahu?
Hürriyet’in haberi evrimdeki ‘380 milyon yıllık kayıp halka bulundu’ diyordu. (20 ekim)
Yahu bu ne bulunması bitmez kayıp halkaymış böyle; ben bile en az on kere bu ‘kayıp halkanın bulunduğunu’ hatırlıyorum.
*
Türkiye’nin etnik dağılımı ???
Güler Kömürcü, Ali Tayyar Önder’in ‘Türkiye’nin Etnik Yapısı’ adlı kitabından bazı rakamlar veriyordu. (Akşam, 20 ekim)
Türkiye’nin etnik dağılımı şöyle imiş:
Türkler | 66.650.000 | % | 90,0 |
Kürtler | 5.000.000 | % | 6,8 |
Zazalar | 800.000 | % | 1,1 |
raplar | 800.000 | % | 1,1 |
Çerkes | 300.000 | % | 0,4 |
Lazlar | 200.000 | % | 0,3 |
Ermeniler | 60.000 | % | 0,1 |
Yahudiler | 25.000 | % | 0,0 |
Rumlar | 1.800 | % | 0,0 |
Diğer | 213.200 | % | 0,3 |
74.050.000 | % | 100,0 |
*
Canım benim!
Maliye Bakanı Kemal Abi Unakıtan, Merkez Bankası Başkanı’ndan şikayet etmiş:
“Merkez o kadar bağımsız ki, bana bile selam vermiyorlar... Vakit bulamıyorlar herhalde!”
Sabah, 20 ekim
*
Anlayan yok ki!
Balıkesir-Manyas’ta küçük (5.2) bir deprem oldu. Hürriyet haberi “Depremin merkezi Balıkesir Manyas ama… en çok Avcılar hissetti” diye verdi. (21 ekim)
Tabiat yedi senedir bizi uyarıyor: Ey İstanbullular, büyük bir felaket geliyor, ey Avcılar sakinleri öleceksiniz… Duymamakta ısrarlıyız.
*
Balyozcunun marifetleri
Yukarıda sözünü ettiğim, ‘balyoz dıtı’ Bingöl milletvekili Feyzi Berdibek’in (1) 2003 Bingöl depreminde ağır hasara uğrayan Bingöl lisesininin müteahhidi olduğu (2) ‘Yıkıp yeniden yapacağım’ diye söz verdiği halde binayı güçlendirmekle yetindiği (Hürriyet, 21 ekim) ortaya çıktı.
Dahası var, aynı Berbidek meğer ‘Barbie Operasyonu’ sırasında telekız pazarlığı yaparken yakalanan milletvekillerindenmiş. Hani o zaman ‘O telefon benim ama ben kullanmıyorum’ diye kendini savunan milletvekili. Sabah muhabiri Berdibek’i bu numaradan aramış, ‘balyoz-u şerif’ hakkında konuştuktan sonra faka bastırmış:
- Sayın milletvekilim, hani bu telefonu siz kullanmıyordunuz?
- Ben bekar adamım. Boşver. S..tir et, kurcalama, konuyu kapat… (Sabah, 22 ekim)
Bunları siz seçtiniz! Sizin vekiliniz bunlar! Neyse… bu haberin yorumunu da Vatan’dan aktarayım:
“Balyoz’un sırrı şimdi anlaşıldı: Başbakan, Barbie operasyonunda fuhuş pazarlığı polis dinlemesine takılan Feyzi Berbidek’i silmişti. Yeniden göze girmeye çalışıyor…” (22 ekim)
*
Sağlığı ilgilendiriyor da… bilgisi, tecrübesi bizi ilgilendirmiyor mu?
Ertuğrul Özkök (Başbakan) ‘Epilepsi olsa manşet yapar mıydık?’ başlıklı yazısında şöyle diyordu:
“Biz hiç tereddüt etmedik.
Söz konusu olan kişi sıradan bir vatandaş değil.
Ülkenin başbakanı.
Hepimizin sorumluluğunu taşıyor.
Ülke adına kararlar alıyor, icraat yapıyor.
Onun sağlık durumu ile ilgili bilgiler hepimizi ilgilendiriyor.
Dahası bunu bilme hakkımız var.
Şimdi yine baştaki soruya geliyorum.
Başbakan'ın “epilepsi” olduğunu öğrenseydik bunu manşet yapar mıydık?
Hiç şüpheniz olmasın.” (Hürriyet, 21 ekim)
Doğru ve güzel…
Ama Recep Tayyip Erdoğan’ı başbakan yapacağız diye bir tarafımızı yırttığımız (basın olarak), başbakan olunca bir tarafını yaladığımız (basın olarak) günlerde, hiç aklımıza gelip de sormamıştık: Eğitimi, formasyonu nedir? Devlet tecrübesi var mıdır? Siyasi tecrübesi yeterli midir? …
*
Beşte biri TCK’lık olan Meclis’i… siz seçtiniz!
Milliyet’in manşeti Suça teşvik yasası diyordu:
“TBMM'de üzerinde çalışılan bir düzenlemeye göre, birden çok evlilik yapanlar, sadece imam nikâhı kıydıranlar, cinsel tacizde bulunanların davaları 5 yıl ertelenebilecek.” (21 ekim)
Tabii ki söz konusu öneri AKP milletvekillerinden geliyor.
Akşam aynı haberi yine manşetten ‘5 yıl vâdeli imam nikahı’ diye verdi.
“TBMM Adalet Komisyonu’nda, TCK’daki 87 ayrı suça ‘erteleme’ getiren yeni kanun teklifi görüşülüyor. Yasa çıkarsa imam nikâhlı ve çok eşlilere 5 yıl dava açılamayacak.” (21 ekim)
Bu konuda ertesi gün Akşam şöyle bir ‘açıklık’ getirdi:
100 vekil (milletvekili olacak) af bekliyor - Meclis’in beşte birinin gözü Adalet Komisyonu’nda. Cezalara erteleme getiren teklif, 100’ü aşkın vekile af getirecek. Zimmet, dolandırıcılık gibi suçlardan dosyayı olanlar (bu af sayesinde) yeniden seçilebilecek. (22 ekim)
*
Sığındığı İngilizler döve döve iade ettiler diyor haber.
Londra’da polise başvurmuşlar ve ‘Hadep’li olduğumuz için Türkiye’de baskı altındayız’ diye siyasi sığınma talebinde bulunmuşlar. İngilizler bu yalanı yememiş ve İsmail Bozdoğan ve ailesini sınır dışı etmişler. Bozdoğan ‘Yol boyunca İngiliz polisi bizi dövdü’ diyerek bu kez de Türk polisine sığınmış. (Akşam, 21 ekim)
Niye yalan söyleyeyim içimden OH OLSUN! demek geldi.
Sırf Avrupa ülkelerinde oturma izni alabilmek için “Kürt olduğumuz için Türkiye’de kötü muamele görüyoruz, hayatımız tehlikede” diyenlere acıyacak değiliz herhalde…
*
Erdoğan çok gülüyordur herhalde
Deniz Baykal “İstanbul’da AKP’yi geçtik” demişti. Mehmet Ağar “İlk seçimde % 30 oy alarak tek başımıza iktidar olacağız” demiş.
Güneş’in başlığı: Atış serbest
Ve yorumu: Ağar … diyerek daha uzun menzilli bir atış yaptı.
Güneş, 21 ekim
*
Bu hafta beni en çok üzen haberdi…
Fatih Telseren 14 yaşında. Motosikletle giderken yolda kaza yapan bir araç görmüş. Koşmuş. Annesinin ve babasının cesediyle karşılaşmış. Ve oturup ‘Ben bayramda kimin elini öpeceğim’ diye ağlamış.
Star, 21 ekim
*
Haftanın beni en mutlu eden haberiydi…
Van mucizesi, diyordu Radikal’in manşeti.
Haydi Kızlar Okula kampanyasının Van’daki pilot köyü Ocaklı’da büyük başarı elde edildi. İki yol önce sadece 2 kız okula gidiyordu, bugün erkekleri geçtiler, sayıları 69. Ayrıca, il genelinde de 22 bin kız okula başladı…
Radikal, 21 ekim
*
Hürriyet’te bayram!
Hürriyet’in sürmanşeti “Eski Almanya Şansölyesi Schröder’in anıları Bild ve Hürriyet’te” diyor ve ekliyor, “Hürriyet’te bayram” !
Okurun da çok … bayramındaydı Schröder’in anıları yani ! J
*
4 bakan var bir gören yok diyordu Hürriyet’in manşeti
Tam sayfa bir fotoğraf. Bir cenazede Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Mehmet Ali Şahin ve Abdülkadir Aksu (4 bakan) ile TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış saf tutmuş. Yozgat Valisi ve tabii yüzlerce polis de cenazede…
Bakanların yanında saf tutan biri daha var: YİMPAŞ’in kırmızı bültenle aranan patronu Dursun Uyar. Yani bir ‘islami hortumcu’ … (Hürriyet, 22 ekim)
İslamı dolandırıcıları kimin koruduğu ortada. Başbakan’ın ‘kestik’ dediği hortumun ucunu gören var mı?
*
Haftanın en utanç veren haberiydi…
Başlığı kâfî: “Tunceli’ye 25 yıl sonra sinema geldi”
Milliyet, 22 ekim
*
İrtic… ay ben bile sıkıldım yazmaktan!
Ramazana göre ders programı diyor başlık.
Maalesef Eğitim Bakanlığı’na bağlı kimi liselerde Ramazan boyunca öğle yemeği molası kısaltılmış, çıkış iftara göre ayarlanmış. Liselerin internet sitelerinde öğrenciler ibadete çağrılıyor. (Milliyet, 22 ekim)
*
Yerdeki kanı niye gizliyorsunuz?
Hani Kazakistan’daki Türk işçiler Kazaklar’ın saldırısına uğradı, 140’ı yaralandı.
Vatan bu haberin altında bir fotoğraf kullanmış ‘şantiyenin birçok yeri kan gölüne döndü’ diyor. Fotoğrafta kırık iki sandalye ve yerde kan… Ama kan (hani küçük çocukların fotoğrafları yayımlandığında yapıldığı gibi) mozaiklenmiş! J
Arkadaşlar, ceset yahut yaralı olduğu zaman mozaiklemeyi anlarım da, yerdeki kanı niye okurlardan gizliyorsunuz?
Vatan, 22 ekim
*
Balyoz Camii Şerifi
Balyoz operasyonu ve takip eden yalakalık yarışı konusunda Ali Saydam’ın da bir teklifi vardı: “… cam kırıklarını da açık artırmayla satıp, gelirini Çocuk Esirgeme’ye filan verme fikrine ne dersiniz?” (Akşam, 22 ekim)
Bence satma fikri iyi ama bunlar gelirini Çocuk Esirgeme’ye filan kaptırmazlar Ali Bey. ‘Balyoz Camii Şerifi Yaptırma ve Yaşatma Derneği’ yararına derseniz, o başka…
*
Eyüp Aşık hangi ilin milletvekiliydi sahi?
Şebnem Bursalı’nın Eyüp Aşık’tan aktardığı anekdot nefisti. (Takvim, 22 ekim)
Eyüp Aşık bakan olunca hemşerileri bir şeyler istemek üzere akın akın gelmeye başlamış. Ama bakanın da bir sürü işi var tabii ki. Birgün özel kaleminde yine böyle yedi sekiz hemşerisini bekler görünce, ‘Siz telefonunuzu bırakın, ben işim bitince sizinle temas kurarım’ demiş.
Aşık gece geç bir saatte toplantıları bitip de makamına gelince, bir de bakmış ki masasında 8 tane cep telefonu… J
*
Uğur Mumcu’ya bunu yapmayacaktınız!
Akşam, galiba 7 gün 7 gece süren bir FETULLAH GÜLEN yazı dizisi yayımladı. Yorum yapmayacağım çünkü ramazan ayında tarikatlar, cemaatlar diye dizi yazıları yapan (hatta kimileri tarikatlarla, cemaatlerle ‘şu kadar adet gazete satışı’ karşılığı anlaşan) sonra da kalan 11 ay boyunca laik geçinen gazeteleri çok yadırgıyorum.
Neyse…
Yazı dizisi, 22 ekim günü, Fetullah Efendi Cemaati’ne, Allah gecinden versi emri hâk vaki olup da Hocaefendi bü dünyadan göçtükten sonra neler yapacakları konusunda şimdiden kafa yormalarını ama mutlaka cemaat dışındaki insanları tedirgin eden bazı taktikleri ve gizlilikleri gözden geçirmelerini tavsiye ederek ‘tarafsız bir şekilde’ (!) sona erdi.
Tam BİTTİ notunun üstünde ve koskoca bir Fetullah Gülen fotoğrafının yanında kalan boşluk bir ‘bedava ilan’ ile değerlendirilmişti: Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nın gazeteci adaylarına bir çağrısıydı bu… Fetullah Gülen ile Uğur Mumcu fotoğrafları yanyanaydı!
Tamam, ilandaki ‘Gazetenize katkılarından dolayı teşekkür ederiz’ ibaresinden bu ilanı bedavaya bastığınız anlaşılıyor da… Uğur Mumcu’ya bunu yapmayacaktınız!
Akşam, 22 ekim