“LONDRA'NIN MERKEZİNDE ANTİ FAŞİST ÇAM... Norveç'in Başkenti Oslo..." />“LONDRA'NIN MERKEZİNDE ANTİ FAŞİST ÇAM... Norveç'in Başkenti Oslo..." />
Güncelleme Tarihi:
“LONDRA'NIN MERKEZİNDE ANTİ FAŞİST ÇAM... Norveç'in Başkenti Oslo Belediyesi'nin, her Noel dönemi
*
400 bin dolarlık iş, 8,5 milyon dolara ihalesiz iki firmaya verildi
Ekonomi manşeti “Vatandaşlık numarasını 'çifte rezervasyona' benzettiler” diyordu:
“En büyük e-devlet projesi, MERNİS adeta çöktü. 130 milyon kaydı barındıran ve yaklaşık 30 milyon dolara mal olduğu belirtilen sistemdeki kayıtların yüzde 25'ten fazlasının da hatalı yapıldığı ortaya çıktı” (Hürriyet, 11 aralık)
Her dört TC Kimlik numarasından biri hatalı imiş. Bu işin kabiliyetsizlik, yetersizlik ve yüzüne gözüne bulaştırma kısmı. İşin bir de yolsuzluk tarafı olacak tabii ki, AKP olur da yolsuzluk-hırsızlık olmaz mı!
Duyulmasın diye ihaleye çıkılmadı – (...) “Bakanlık, olayın duyulmaması için yapılacak işin“geliştirme-işin devamı” gibi gösterilmesine karar verdi. Böylece 400 bin dolara mal olan MERNİS'in yazılımının düzeltilmesi işi, 6 yıl sonra 8.5 milyon dolara ihalesiz şekilde iki firmaya verildi”.
Hangi firmalar diye sormayın, mutlaka ‘dini bütün’ (!) işadamlarıdır!
Not: Başbakan bu haberi hemen yalanladı. Tabii ki yine araştırıp soruşturmadan yalanladı. Maalesef Eğitim Bakanlığı’nın şaibeli kitaplarını yalanladığı gibi...
*
Ailecek turistik gezi geri tepti
Başbakan RTE yanında eşi ve kızıyla geçen sene bu günlerde dünyanın tam öbür ucuna, Yeni Zelanda’ya devlet imkanlarıyla gitmiş, ‘turistik gezi’ diye eleştirilmişti. Başbakan ailece çıkılan geziyi ‘dış ticaretin geliştirilmesi’ hedefiyle savunmuştu.
Bir yılın bilançosunu çıkarmış Vatan ekonomi:
Geçen bir yıl içinde, Yeni Zelanda’ya ihracatımız % 17 gerilerken, ithalatımız % 12 artmış.Aynı şekilde Avustralya ile ticaretimiz de bir yılda aleyhimize gelişmiş.
Önümüz Yılbaşı, acaba Başbakan, yanına Emine Hanım’ı ve çocukları da alıp bir tur daha atsa mı, yoksa ‘ailece dış ticareti geliştirmek istedikleri’ ve görmedikleri başka bir yere mi gidecekler?
*
Abes bir tartışma daha
Abes tartışma Türkiye’ye has değil. Galiba dinimizin cevaplandırması gereken daha çok şey var.
Afganistan’da ölen Pakistan asıllı Müslüman asker Jabron Haşmi vatan için öldüğüne göre şehit sayılır mı, sayılmaz mı? Üstelik karşıdaki düşman da Müslüman?
Buyrun bakalım, buradan yakın!
Vatan, 11 aralık
*
Hem Kasımpaşalı hem zarif olamaz mı?
Geçen hafta Başbakan RTE’nin Cumhurbaşkanı’nı imâ ederek ‘Çankaya’ya mı soracağız?’ demesini ne kadar zarif bulduğumu söylemiştim.
AKP’nin Kıbrıs politikasını eleştiren eski KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a hitaben söylediğini unutmuştum: “Benim halkımın kafasını bulandırmasın. Seçim çalışmasını gidip ülkesinde yapsın!”
Dedim ya, çok zarif bir insandır!
Tercüman, 11 aralık
*
Zarif Başbakan’ın zarif Meclis Başkanı
TBMM Başkanı Bülent Arınç aklı sıra Cumhurbaşkanı’na laf atıyor:
- Sayın Sezer siyaset yapmalıdır. Siyaset yapan halkı tanır. Siyaset insanı ‘terbiye eder’ diyeceğim de yanlış anlaşılır, eğitir! (Yeni Şafak, 11 aralık)
TBMM Başkanlığı siyaset sayılmıyor demek ki!..
*
İki rekat namaz da kılabilirdi
Yeni Şafak’ın sahipleri olarak görünen Albayraklar’la sadece isim benzerliği olan Hakan Albayrak ikinci sayfada yazmaya başladı, yazısına ‘Bismillahirrahmanirrahim. Allah’ın selamı üzerinizde olsun’ diye başladı.
Olsun!
Yeni Şafak, 11 aralık
*
Gazete dili
Hakkı Devrim’in ‘Dil Yâresi’ köşesinden bir alırtı; ‘Türkçe dostu’ sıfatıyla başvuran da bu köşenin 533 senelik yeminli ‘düşmanlarından’ (!) Ali Cevat Akkoyunlu dostum:
Haber metni «...nükleer programından tırstıkları İran ve Irak...» diye devam ediyor. (Radikal,9 aralık). Tırsmak gazete haberinde kullanılacak bir fiil midir? Bir gün önce de gazetenizde «... etki alanını canlandırma derdindeki Chirac...» dikkatimi çekmişti.
– Haklısınız. Günlük dil ile haber dili «aynı» değildir.
Radikal, 12 aralık
*
Hep derim ya, yobazın dini olmaz diye!
Hürriyet’in Lübnanlının elektriği ile cep şarjı olur mu başlıklı haberi bunu gösteriyordu:
“İsrail’de, bazı tutucu hahamların tepkilerine rağmen, çağdaş hahamlar, yaşamlarını dinin kurallarına göre sürdürmek isteyenlere, SMS ile fetvalar veriyor, soruları cevaplandırıyor. Beit-El Hahamı Şlomo Aviner, her ay cep telefonundan aldığı en az 3000 kısa mesaja veriyor. Soruların neredeyse tümü Halaka denen Yahudi din yasasıyla ilgili. Aviner bunlara, "caiz" ya da "yasak" diye yanıt veriyor. İşte bazı soru ve cevap örnekleri:
Şabat (Yahudilerin çalışma yerine ibadetle geçirmeleri gereken hafta tatili) sırasında tahin hazırlamak caiz midir?"
Caiz, ama sulu olursa!
Üç yaşındaki yeğenime dokunmam haram mı?"
Kızlara dokuz yaşlarına kadar dokunulabilir."
Bir Arap’tan, başkasından çalmış olabileceği bir şeyi çalmaya izin var mı?
Hayır yok. Hırsızdan mal çalmak yasaktır.
Bir Lübnanlı’nın terk edilmiş evindeyim. Telefonun pilini şarj etmek için evin elektriğini kullanmam uygun mu? (İsrail’in Lübnan operasyonu sırasında bir askerin sorusu).
Kullanabilirsin. (Asker ertesi gün arayıp, elektriği kullandıktan sonra masaya 10 şekel bıraktığını haber vermiş).
Sokağa çıkma yasağına uymak zorunda bırakılan ya da yollardaki kontrol noktalarında bekletilen Araplar bizim yüzümüzden acı çekmiyorlar mı?
Hayır, çünkü onlar birer katil.” (Hürriyet, 12 aralık)
Not: Hürriyet’in haberine bakarsanız “bazı tutucu hahamların tepkilerine rağmen” bu fetvayı verenler “çağdaş hahamlar” imiş. Yolda yürüyen sivil Araplar’a eziyet edilmesini “ONLAR BİRER KATİL” diye mubah gören ÇAĞDAŞ yobazlar!
*
Pencere demirini kesmek, hapisten kaçmaktan daha ağır suç
Kanunları adam gibi adamlar tarafından adam gibi yapılmayan memleketlerde böyle komik duruma sık rastlanır. Oya Armutçu’nun haberi (Hürriyet, 12 aralık) komik bir örnek veriyordu:
“Yargıtay’da görülen bir davada Konya’da bir tutukevinden demir parmaklıkları keserek kaçan bir zanlı, ‘firar’ suçundan altı aydan bir yıla kadar hapis ve (parmaklıkları keserek) ‘devlet malına zarar vermek’ suçundan da bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacak.”
Yani? Yani Türk yasalarına göre, pencere demirini kesmek, hapisten kaçmaktan daha ağır suç! J
*
Hürriyet’tin cenaze ilanları sayfasında bir duyuru:
BÜYÜK KULÜP DERNEĞİ
11.12.2006 Hürriyet Gazetesinde çıkan Başsağlığı ilanında üyemiz Sn. Robert Nahman Susar’ın vefatı ilan edilmiştir. Bir yanlışlık olup, vefat eden Sn. Robert Nahman Susar’ın oğlu Jeri Susar’dır. İlgili kişilerden özür diler, başsağlığı dileklerimizi sunarız.
BÜYÜK KULÜP DERNEĞİ YÖNETİM KURULU
Hürriyet, 13 aralık
*
Sen demezsen kimse demez!
Fatih Altaylı (haklı olarak) Türkiye’ye döndüğünde Orhan Pamuk’a hak ettiği itibarı göstermemiz gerektiğini söylerken şöyle diyordu:
“Bazıları diyecek ki, ‘Ama Orhan Pamuk Türkiye hakkında yanlış şeyler söyledi...’ Bir başkası diyecek ki, ‘Kitapları özgün değil, başka edebiyatçılardan fazlaca esinleniyor.”
Fatih, Allah iyiliğini versen e mi! Ahmet Altan’a ‘başkalarından arakladın’ diyen sensin;daha dün Orhan Pamuk için “Konuşmasındaki ‘babamın bavulu’ temasını Amin Maalouf’tan esinlendi” diyen yine senin gazeten...
Bir başkası çıkıp ‘Kitapları özgün değil, başka edebiyatçılardan fazlaca esinleniyor’ diyecekmişmiş! Sen demezsen kimse demez!
Sabah, 13 aralık