Ön not: Arkadaşım-meslektaşım Faruk ESKİOĞLU seyahatte olduğundan bu hafta..." /> Ön not: Arkadaşım-meslektaşım Faruk ESKİOĞLU seyahatte olduğundan bu hafta..." />

MEDYADAN ÇEŞİTLİ ALINTI

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN ÇEŞİTLİ ALINTI
Oluşturulma Tarihi: Aralık 03, 2006 20:38

Haberin Devamı

 

Ön not: Arkadaşım-meslektaşım Faruk ESKİOĞLU seyahatte olduğundan bu hafta alıntı yapamıyorum. Ama siz yeni de www.acikgazete.com adresindeki AÇIK GAZETE’ye bir göz atmayı ihmal etmeyin!

 


*

 

Topbaş’ı Allah korudu yahut Topbaş boşuna yurtdışına kaçtı

 

“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Papa 16. Benedictus’un Türkiye’ye yapacağı ziyaret sırasında daha önce planlanan programı nedeniyle yurt dışında bulunacağını belirterek, ‘Açık yüreklilikle söylüyorum; burada da olsaydım protokole katılmayacaktım, vekilimi gönderecektim’ dedi.” (Milliyet, 27 kasım)

Haberin Devamı

Büyük lokma ye, büyük konuşma demişler.

 

Ankara’da Başbakan’ın bizzat uçağa kadar giderek karşıladığı Papa’ya İstanbul’da vekilini... biraz zor gönderirdi AKP’yi belediye başkanı.

 

Yurtdışında olduğu için Allah korudu, yoksa lafını çatır çatır yemek zorunda kalacaktı!

 

 

*

 

Baykal “Lobilerin iktidarı olmayacağız” demiş. (Milliyet, 27 kasım)

 

Dert etmeyin, böyle giderse nasılsa iktidar olacağınız yok!

 

 

*

 

Ölüme inanmakta fayda var

 

Ürdün yolunda gazeteciler, Korkut Özal’ın ‘Başbakan’a suikast yapılmasından endişeliyim’ sözünü hatırlatınca, Erdoğan ‘Ölüme inanan insanlarız’ demiş.

Yani, Allah ömür versin de, inanmakta fayda var yoksa er veya geç adamı inandırırlar!

 

Hürriyet, 28 kasım

Haberin Devamı

 

 

*

 

Papa’ya ‘İslam barıştır’ mesajı diyor manşet.

 

Diyanet İşleri Başkanı, İslam dünyasındaki dini liderlerle görüşerek (?) Papa’ya İslam adına iletilecek ortak mesajı belirlemiş. Katolik dünyasının ruhani liderine ‘İslam bir barış dinidir’ mesajı verilecekmiş. (Yeni Şafak, 28 kasım)

 

Kimse kusura bakmasın ama, Afganistan’da, Irak’ta, İran’da, Somali’de, Pakistan’da yaşananlara, Taliban’a, El Kaide’ye, Hamas’a, Hizbullah’a bakınca… pek öyle gibi görünmüyor Allah için!

 

 

*

 

Bekleriz!

 

Mustafa Mutlu’nun bir yazısının giriş cümlesi:

 

“Yılbaşı yaklaştı ya; yine bazı yazarlar ‘Hediye almalarında kendileri için bir sakınca olmadığını’ belirten yazılar döktürmeye başladı”. (Vatan, 28 kasım)

Haberin Devamı

 

 

*

 

Taha Kıvanç yine tutturamadı

 

Taha Kıvanç’ın ortaya attığı iddiayı okudunuz değil mi?

 

Özetle: Papa Türkiye’de suikasta uğrayacağını bilerek, kendini kurban etmeye geliyor, diye yazdı köşesinde. (Y.Şafak, galiba 27 kasım)

 

Hatırlar mısınız, bu yazarla ipleri ne zaman kopardığımı? Anlatmıştım size. Benim çok iyi bildiğim bir mevzuda öyle bir uçtu, o kadar akla mantığa ve gerçeğe sığmayan şeyler yazdı ki, o gün kendime ‘Türkiye’de bilen iki kişiye açıp sorsa doğrusunu öğrenebileceği bir konuda böyle uçan, kimbilir derin devletlerarası konularda ne atıyordur!’

 

 

*

Kasımpaşa ruhu diyordu Ertuğrul Özkök


SAMİMİ olarak söylüyorum, Başbakan Tayyip Erdoğan’dan bu jesti bekliyordum.
Daha doğrusu onun siyasi cesaretine, Kasımpaşa ruhuna güveniyordum.
Beklediğimden de ötesini yaptı.
Papa’yla sadece görüşmedi.
İstanbul’daki Saadet mitingcilerine inat, merdivenin ayağına kadar gitti.
Saadet mitingcileri ne kadar geri bir Türkiye’ye aitse,
Erdoğan
da o kadar ileri bir Türkiye’yi temsil ediyor.
Yani gerçek Türkiye’yi.
Yine aynı şeyi söylüyorum.
İyi ki 28 Şubat süreci olmuş.
İyi ki Başbakan ve partisi o cemaatten kopmuş...” (Hürriyet, 29 kasım)

Haberin Devamı

 

Tabii ki kiminle mukayese ettiğine bakar.

 

Mesela Afganistan’daki Tâliban’la mukayese edip, RTE için ‘ilerici bir laik’ demek bile mümkün.



*

 

İtalyanca yazdı, diyor Milliyet’in başlığı. (29 kasım)

/images/100/0x0/55ea9831f018fbb8f88a30ce

 

Atatürk'ün manevi huzurunda saygı duruşunda bulunduktan sonra Misak-ı Milli Kulesi'ne geçen Papa, Anıtkabir Defteri'ne mesajını İtalyanca yazdı”.

Papa, deftere “Farklı din ve kültürlerin buluştuğu, Asya ve Avrupa arasında bir köprü olan bu topraklarda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun sözlerini kendi sözlerim gibi söylemekten memnuniyet duyuyorum: Yurtta barış, dünyada barış” diye yazmış.

Haberin Devamı

 

Siz göremiyorsunuz belki ama, Papa’nın “Peace at home, peace in the world” diye biten elyazısı mesajını okursanız, Vatikan İtalyancasının ne kadar... İngilizce’ye benzediğini göreceksiniz!

 

Peki Milliyet kullandığı fotoğrafa bakmıyor mu?

 

*

Laiklik AB’den önemlidir!

 

Bence çok önemli bir açıklamaydı. Papa karambolünde Akşam büyüterek (manşetti) iyi etti.

 

Dünyada 453 milyar (?), Türkiye’ye de 3 milyar dolarlık bir portföyü yöneten ‘kalkınmakta olan piyasalar uzmanı’ yatırımcı Mobius, Türkiye’deki iktidarı uyarmış:

 

Zengin olmak istiyorsanız laik kalmaya devam edin. Laiklik AB’den daha önemli”.

 

Akşam, 29 kasım



*

Allah göstermesin!


Biz bu yola eşimle birlikte girdik. Birileri, Allah göstermesin, ‘Eşinizin başını açın’ diyor”.

 

Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı

 

Hürriyet, 30 kasım

Not: İki ilginç tepki geldi bu açıklamaya. (1) Ahmet Hakan ‘Keşke… Eşinin ayrı bir birey olduğunu... Kendisinden emir almadığını... Kıyafet tarzını ve inancını kendi özgür iradesiyle oluşturduğunu... Dolayısıyla kendisinin eşine bir müdahalesinin söz konusu olamayacağını söyleseydi” derken (2) Enis Berberoğu ise ‘Eşinin başını, siyaseten açma veya kapamayı
‘halkı aldatma’ sayıyor. Yani sadece ‘Açmam’ demekle kalmıyor, ‘Açıksa da kapatmam’ diyor. Türbanı siyasetin değil kimliğin, benliğin parçası olarak kabul ediyor.  Kimliğinden siyasi hesaplarla dönmeyi zaaf olarak ilan ediyor” diye yazıyordu. (Hürriyet, 1-2 aralık)

 

 

*

Dünya ZEKA LİGİ’nde son durum:

Sigara içenlerin genel nüfusa oranı (WHO raporu) :

1. Yeni Gine % 51
2. Kenya      % 49
3. Moğolistan% 46
4. Yunanistan % 45
5. Türkiye    % 44

Ayrıca kişi başına ortalama sigara tüketimi Yunanistan’da 4.313 adet iken, Türkiye’de sadece 2.394 adetmiş. (Sabah, 30 kasım)

Bence daha yaygın bir şekilde ve genç yaşta akciğer kanseri olmamız, kalp krizinden gebermemiz ve Amerikan sigara ve ilaç tröstlerine birkaç milyar dolar fazla ödememiz için, sigaraya daha genç yaşta başlamamız, tüketimi hızla arttırmamız ve Yeni Gine’nin ve Yunanistan’ın koltuğuna oturup ‘DÜNYANIN EN SALAK MİLLETİ’ olduğumuzu yedi düvele göstermemiz şart!


*

Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek kabadayılığa alışıktır mutlaka da…

 

Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek ‘Biz çok kabadayı gördük’ demiş. (Milliyet, 30 kasım)

 

Kabadayı, dediği Acarlar. Hani Orman Bakanı Osman Pepe ‘Memurlarımı silahla tehdit edip siteye sokmadılar’ diye ağlıyordu ya... Cemil Çiçek hükümetin çizilen karizmasını toparlamaya çalışıyor.

 

Madem çok kabadayı gördünüz, niye gereğini yapacak yerde Acarlar’ı kamuoyunaşikayet ettiniz? Niye medyadan yardım ve destek istediniz?

 

 

*

 

Ruhat Mengi’nin yazısından bir alıntı:

 

“ (...) annemi o durumda bırakarak işime koşmak zorunda kaldım.

Ve işte profesyonelliğin ne olduğunu tam olarak o gün anladım. Stüdyoya girdiğim ana kadar kendimi üzgün, moralsiz, berbat hissederken kameranın kırmızı ışığının yanmasıyla başka bir boyuta geçtim.

Tamamen farklı bir insan... Berbat ruh halini kapıda bırakmış, kafasını tümüyle konuya vermiş, görevini en iyi şekilde yapmaya çalışan gazeteci...

Konuşmama başlarken içime iki damla gözyaşı aktı ve programın bittiği dakikaya kadar orada dondu kaldı.

Sonra koştum, trafiği aştım, ambulans çağırdım ve anacığımı “koroner yoğun bakım” ünitesine kaldırdım.

Hâlâ orada, hâlâ tehlike devam ediyor. Ama kontrol altında ve iyileşecek... Biliyorum iyileşecek... Onunla ayva ağacının altında yine kahve içeceğim.

Profesyonellik buymuş demek ki!” (Vatan, 30 kasım)

 

Bir insanın kendini bu kadar beğenmesi ne güzel bir şey!

 

 

*

 

Kendi kalesine atılana altın gol denir mi?

 

Türkiye ile müzakerelerde 8 başlığın askıya alındığını ilan eden AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Kıbrıs’ın tanınması gereğini ima ederek “Türkiye’nin 31 aralıka kadar vakti var. Hâlâ bir altın gol atabilir” demiş. (Gazeteler, 30 kasım)

 

Türkiye’nin bu altın gölü... kendi kalesine atması bekleniyor tabii ki!

 


*

 

Hüseyin Hatemi’nin yazısının başlığı PAPA HOŞ GELDİ! diyordu.

Tamam Papa’ın gelişinin üstünden iki gün geçmişti ama... Hatemi de bu kadar uzun bir cümleyi iki günde tamamlamıştır! J

 

Yeni Şafak, 30 kasım

 

 

*

 

O beyaz entarili yaşlı adam kim bilmem ama, yanındaki bizim Sarıgül

/images/100/0x0/55ea9831f018fbb8f88a30d0

 

Papa Türkiye’de 3 gün kaldı, üst üste jestler patlattı, giderken de son romantik darbeyi indirdi:

 

- Kalbimin bir yarısı İstanbul’da kalıyor!

Çocuklar gibi sevindik! Biz böyleyizdir işte, sevdiğini söyle, ciğerimi ye!..
O kadar sevindik ki, Posta mesela ‘KALBİNİ ÇALDIK’ diye manşet attı. (2 kasım)

Halbuki Papa ‘Kalbimin bir yarısı İstanbul’da kaldı’ derken, büyük ihtimalle Türkler’i ve İstanbul’u ne kadar sevdiğini değil, ‘Hıristiyan dünyasının diğer yarısı Ortodoks Kilisesi’ni arkasında bırakıp giderken’ hissettiği hüznü ifade etmeye çalışıyordu.

Haa, bu arada Gonzales Mustafa da giderayak yaptı yapacağını: Saint-Esprit Kilisesi’ni ziyaret eden Papa’ya uçurması için beyaz güvercin hediye etti ve fotoğrafa girmeyi başardı.

’Gonzales Mustafa’ dememin sebebini tahmin etmişsinizdir. Hani meşhur bir fıkra vardır, ‘Vatikan’ın balkonundaki o beyaz elbiseli ihtiyar kim bilmiyorum ama yanındaki bizim Gonzales’ diye biten fıkrayı…

 

 

*

Yavuz Donat, Turgay Ciner’in oğlu mudur?

 

2006’da en çok vergi ödeyen işadamlarına Maliye Bakanı onur plaketi vermiş.

 

Birinciliği yine bizim patron kazanmış, Allah arttırsın! Aydın Doğan adına Birincilik Plaketi’nin Doğan Gazetecilik İcra Kurulu Başkanı Hanzade Doğan almış. Alır, hem grubun bir büyük yöneticisi, hem de asıl Aydın Bey’in (üçüncü sıradaki) kızı.

(Malum Aydın Bey bu ödülü gelir vergisi mükellefi olarak alıyor, şirket adına değil.)

Zaten Rahmi Koç’un plaketini de Ali Koç almış mesela. Hem grubun yöneticisi, hem de Rahmi Bey’in oğlu. Aynı şekilde İbrahim Bodur’unkini de yönetici kızı Zeynep Bodur Okyay almış.

 

Sabah Grubu’nun patronu Turgay Ciner’in onur plaketini ise adına… Yavuz Donat almış!

 

Donat, Ciner’in oğlu yahut babası filan mıdır? Gazetecilerin böyle görevleri yeni mi?

 

Milliyet, 2 kasım

 


*

 

Zor olurdu ya neyse…

 

Arap kökenli Amerikalı araştırmacı İbrahim El Maraşi “Araplar’ın bir Atatürk’ü olsaydı geri kalmazlardı” demiş. (Sabah, 2 kasım)

 

Kalırlardı, kalırlardı…

 

Onlar da kısa zamanda başlarına gericileri getirirlerdi!

 

 

*

 

TGRT’yi alana bak, diyor sürmanşet.

 

“Papa’nın (Sultanahmet’teki) duası hakkında tek olumsuz yorumu TGRT’yi satın alan Murdoch’un sahip olduğu Fox TV yaptı. Fox’un rahip muhabiri Papa’yı yerden yere vurdu…”

 

Ne demiş bakalım:

 

“Bu yakınlaşma İslam dünyasının bir kısmını ne kadar mutlu ettiyse Papa’nın kendi tebaası olan bazı Hıristiyanlar’da da o kadar rahatsızlık yarattı. E-posta kutum, Papa’nın terlikle bir camide dolaşmasını, ‘utanmaz bir putperestlik’ gibi gören Hıristiyanlar’ın öfkeli mesajlarıyla doldu. Dinlerarası diyalog ile putperestlik arasındaki teolojik hat gayet incedir.” (Vatan, 2 aralık)

 

Lahavle… insanı zorla konuşturacaklar.

 

Heykele tapan babam sanki!

 

 

*

 

Yargıtay’ın kararı basın ve ifade özgürlüğü açısından çok önemli

 

Oya Artumçu’nun haberi

 

Gazeteci, haklıysa küçük düşürebilir

 

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Milliyet gazetesi köşe yazarı Hasan Pulur’un 23 Ekim 2003 tarihinde yayımlanan “Maliye Bakanı Baltalimanı’nı top sanıyor” başlıklı yazısı dolayısıyla açılan manevi tazminat davasının temyiz incelemesi sırasında basın özgürlüğünden yana bir karar aldı. Kararı, davalı gazeteciler lehine bozan Yargıtay’ın, örnek niteliği taşıyan kararı özetle şöyle:

 

“Eğer kişi anonim kişilerden değil, ’konumu ve işin bir sonucu olarak kamuoyunun dikkatini çekiyorsa;’ basının onun hakkında ’normal’ kişilerden farklı, ’bu kişinin konumuna uygun olacak biçimde’ açıklamalar yapması doğaldır. Eğer kişi toplumun kendisine verdiği önemi yadsıyan bir davranışa girmiş ise basının bu davranışını eleştirmesinde ’kamu yararı’ bulunmaktadır. Bu halde, haber ya da eleştiri hukuka uygun hale gelir.” (Hürriyet, 3 aralık)

 

Tutmayın artık beni!..

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!