Güncelleme Tarihi:
Bağımsız Sırp medyası bir ayda nasıl susturuldu?
Sırbistan'da yönetim, geçen yılın ekim ayından bu yana uyguladığı baskıyla basını, televizyonları ve radyoları kontrolü altına aldı. Bağımsız kalma savaşı verenler ise para cezası, hapis ve yayınlarının kapatılması tehdidi altında çalışıyor. Bu tehditlere pazar günü işlenen cinayetle bir yenisi eklendi: Öldürülme korkusu. Sırp lider Slobodan Miloseviç'in muhalefete tahammülü yok. Gerekirse silahla susturulur...
Yandaşını bile öldürttü
Belgrad'da pazar günü öldürülen Sırp gazeteci Slavko Curuvija'yı bir hafta önce bir meslektaşı telefonla arayarak, NATO operasyonu başladıktan sonra bir sorunla karşılaşıp karşılaşmadığını sordu. Curuvija'nın yanıtı ‘‘Bekliyorum’’ oldu.
Curuvija'nın meslektaşının kaygılanması için neden vardı. NATO bombardımanının başlamasından hemen sonra yönetimin yayın organı Politika Ekspres'te Curuvija'yı hedef gösteren bir yazı yer almıştı. ‘‘Curuvija gibi, NATO'nun bombalamasını isteyenler şimdi mutlu olmalı’’ deniliyordu yazıda. Belgrad'daki tüm gazeteciler bunun bir ‘‘ölüm emri’’ olduğunu anladı.
Curuvija, birkaç aydır Sırp lider Slobodan Miloseviç'in politikalarını gazetesinde eleştiriyor ve faşist ortağı Vojislav Seselj'den uzaklaşmasını salık veriyordu. Üstelik geçen yıl sonunda basına uygulanan baskıları protesto etmiş, Avrupa ve Amerika'ya giderek uluslararası destek istemişti.
Dnevni Telegraf gazetesinin sahibi ve yayın yönetmeni 50 yaşındaki Curuvija'nın öldürülmesi, Sırbistan'daki ilk siyasi gazeteci cinayeti olarak gösteriliyor. Belgrad yönetiminin geçen yıldan bu yana basına uyguladığı baskıdan bir çok kez payını almıştı Curuvija. Ekim 1998'de yürürlüğe giren yeni basın yasası, birçok gazete, dergi, televizyon ve radyonun yayınını engellemiş, bazılarını kapatmış, diğerlerine de yüzbinlerce dolar para cezası vermişti.
100 bin tirajlı günlük Dnevni Telegraf gazetesinde yayınlanan ve Miloseviç'in karısı Mira Markoviç'in liderliğini yaptığı Yugoslav Birleşik Cephe (JUL) partisinin karıştığı bir skandalla ilgili haber nedeniyle 5 ay hapse mahkum oldu. Ancak cezaevine girmesine fırsat verilmeden pazar günü evinin önünde maskeli saldırganlar tarafından öldürüldü, yanında bulunan karısı tarihçi Branka Prpa da dövüldü.
FIRST LADY'YLE TELEFON
Aslında Curuvija, demokrasi mücadelesi verenlerden değildi. Bir dönem yönetime ve gizli servise çok yakındı. Hatta, birkaç ay önce meslektaşlarına Miloseviç'in karısı Mira Markoviç'le her hafta telefonla görüştüğünü anlatıyordu.
Belgrad'daki gazeteciler Curuvija'nın yanlış ata oynadığını ve kaybettiğini düşünüyor.
Arkadaşları, Curuvija'nın yönetimdeki önemli insanlarla kurduğu ilişkilerle gurur duyduğunu anlatıyor: ‘‘Büyük bir gazete patronu, sonra da politikacı olmak istiyordu. Aileyle (Miloseviç'lerle) ilişkisi bir gün yaptığı bir şakayla bozuldu. Miloseviç'lerin bulunduğu bir toplantıda, başkanın sonsuza kadar lider olarak kalamayacağını ve günün birinde belki de kendisinin başkan olacağını söyledi. O günden sonra dostlukları sona erdi.’’
Belgrad'da bağımsız kalma mücadelesi veren birkaç gazetecinin kafasında cinayetle ilgili soru işaretleri var. Tedirginlik had safhada: ‘‘Bizim için çok kötü bir dönemin başlangıcı olabilir. Demokrasiye olan inancın son kırıntıları da yok edilebilir.’’
MEDYAYI SİNDİRME HAREKATI
28 Eylül 1998: Radikal Parti lideri faşist Vojislav Seselj, parlamentoda yaptığı konuşmada bağımsız medya kuruluşlarını Amerikalıların ‘‘5. Kolu’’ olarak niteledi.
1 Ekim: Amerika'nın Sesi Radyosu, BBC, Deutsche Welle, Free Europe ve RF1 radyo istasyonlarına çalışan yabancı muhabirlerin ülkeyi terk etmesi istendi.
3 Ekim: Sırp devlet televizyonu RTS, Batılı medyaların Yugoslav muhabirlerini ‘‘ihanetle suçlanabilirsiniz’’ diye uyardı.
5 Ekim: Radikal parti milletvekili Rada Trajkoviç partisinin stratejisini açıkladı: ‘‘NATO mühadale ederse, bundan yararlanarak, Arnavut teröristler, Helsinki Komiteleri, bağımsız medya ve diğer casuslarla hesabımızı göreceğiz.’’
8 Ekim: Hükümet yayınladığı kararnamenin 8. maddesinde yerel medya kuruluşlarının yabancı medya haberlerini kullanmasını yasakladı. Aynı gün bağımsız öğrenci radyosu Indeks'ten, Belgrad radyosunun binasında bulunan bürosunu boşaltması istendi.
9 Ekim: Macar azınlığın radyosu Senta kapatıldı.
14 Ekim: Günlük Danas ve Dnevni Telegraf gazetelerinin yayını, enformasyon bakanlığının emriyle yasaklandı.
15 Ekim: Yugoslavya'nın en eski bağımsız günlük gazetesi Nasa Borba'nın binasını polis bastı ve dağıtımı yasaklandı.
20 Ekim: Sırp parlamentosu, enformasyonla ilgili yeni yasayı kabul etti. Yasa fiilen, normal gazetecilik faaliyetlerini engelliyor ve yabancı medya yayınını tamamen yasaklıyor.
24 Ekim: Evropljanin dergisinin sorumluları 400 bin dolar para cezasına çarptırıldı.
25 Ekim: Parayı 24 saat içinde ödeyemeyince, gazetesinin mallarına el konuldu.
26 Ekim: Dnevni Telegraf gazetesi toplatıldı.
27 Ekim: Bağımsız NT Plus gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Djorgovic telefonla aldığı tehditlerden sonra, gazeteyi yayınlamaktan vazgeçtiğini açıkladı.
28 Ekim: İndeks radyosunun Genel Yayın Müdürü Nenat Çekiç hakkında, yasaları çiğneyerek radyo kurduğu için dava açıldı. 8 yıl hapsi isteniyor.
29 Ekim: Evropljanin dergisinin sahibi, yayın yönetmeni ve yazı işleri müdürlerinin pasaportlarına el konuldu.
24 Ocak 1999: Glas Javnosti gazetesi muhabiri Dragan Vucicevic, 20 Ocak'ta yayınlanan bir haberi nedeniyle tehditler aldı. Haber, Miloseviç'in oğlu Marko'yla ilgiliydi. Marko, gazeteciyi ‘‘tekerlekli sandalyeye mahkum etmekle’’ tehdit ettikten sonra, gazete bürosunu bastı.
Kaynak: Sınır Tanımayan Gazeteciler
(Reporters Sans Frontieres) örgütü.
Arnavut gazeteci Baton Haxhiu'nun kurtuluş öyküsü
Ölüm haberini radyodan duydu
32 yaşındaki Kosovalı Arnavut gazeteci Baton Haxhiu'nun ölüm haberi çabuk yayıldı. Priştine'de yayınlanan günlük Koha Ditore gazetesinin genç yazı işleri müdürü, Batılı gazetecilerin çok yakından tanıdığı birisiydi. Ölüm haberini duyan İngiliz ve Alman gazeteleri, genç, cesur ve başarılı gazetecinin ardından övgü dolu yazılar yayınladı. Haxhiu'nun uzun süredir Sırp polisinin ölüm listesinde olduğu biliniyordu.
Priştine'ye yolu düşen her Batılı diplomat ve her Batılı gazetecinin uğrak yeriydi Haxhiu'nun ofisi. İç ve dış politikaya ilişkin analizlerini gazetesinde yayınlayamadığı zamanlar, İngilizce olarak İnternet kanalıyla dünyaya ulaştırıyordu.
İngiliz Independent gazetesi, ölüm haberinin ardından 32 yaşındaki genç bir gazeteci için ender söylenebilecek şu sözlerle özetliyordu Haxhiu'yu: ‘‘Dünya çapında bir aydındı, kıvrak bir zekaya sahipti’’.
Büyük bir şans eseri, ardından yazılanları okuma şansına sahip oldu Baton Haxhiu. Çünkü o, mucizevi bir şekilde Sırp polisinin elinden kurtulmayı başardı. Beş gün boyunca boş bir evin sığınağında gizlendi, dört gün boyunca dağlarda saklandı. Makedonya'ya geçmeyi başardı.
Şu anda Londra'da olan Haxhiu, ‘‘Ölüm haberimi radyodan duydum. Ama gizlendiğim yerden kimseye ulaşmam mümkün değildi. Bunun doğru olmadığını, ne karıma, ne çocuğuma, ne de aileme duyuramadım. Onların üzülecek olması beni kahrediyordu’’ diye anlatıyor Independent gazetesine yaşadıklarını.