Oluşturulma Tarihi: Eylül 10, 2009 00:00
Müslümanlar için zulüm bitmiş, inananlar işkenceden kurtulmuştu. Medine’de yeni bir dönem başlıyordu. ılk önce hurma dallarından bir mescit inşa edildi?
Medİne’de toplam beş kabile vardı? Evs ve Hazrec adlı kabileler Arap, Kaynuka, Nadir ve Kurayzaoğulları da Yahudi kabileleriydi. Kentte mescit yoktu. Bu nedenle Peygamberimiz
namaz vakti gelince nerede bulunuyorsa namazı da orada kılıyordu. Bir mescidin yapılması gerekti. Hicret sırasında devenin çöktüğü yer, yani Halid b. Zeyd’in evinin karşısındaki arsa cami için ideal bir yerdi. Lakin burası da iki yetim çocuğa aitti. Neccaroğulları arsayı hibe etmek istediler, Peygamberimiz (sav) bunu kabul etmedi. Hz. Ebubekir bedel olarak 10 miskal altını vererek arsayı satın aldı. Mescit yapımına başlandı. Peygamberimiz de bu inşaat esnasında bir işçi gibi çalıştı. Mescidin inşaatı 7 ay sürdü. Mescidin bir yanına Resulullah (sav) ve ailesi için odalar yapıldı. Bu odaların sayısı bir süre sonra 9’a çıkarıldı. Hz. Ebubekir ile Peygamber Efendimiz arasındaki aile bağları da güçlenmişti. Çünkü Ebubekir’in kızı Hz. Aişe ile Peygamberimiz hicretten 8 ay sonra evlendiler. Mescidin bir tarafına üstü hurma dallarıyla örtülü gölgelik yapılmıştı. Ki bu gölgeliğe “Suffe” deniliyordu. Evi ve ailesi olmayan fakir Müslümanlar burada kaldıkları için kendilerine “Ehl-i Suffe” denilmişti.Suffe Ashabı’ndan sayısız din eğitmeni çıktı? Denilebilir ki Suffe Ashabı, ıslam tarihinin ilk yatılı öğretmen okuludur.
Evet Müslümanlar zulümden kurtulmuştu. Mescidleri vardı. Yalnız namaz vaktinde Müslümanları mescide toplamak için bir çağrı gerekti? Namaz vakti için çan çalmak, boru üflemek, ateş yakmak, yüksek bir yere bayrak dikmek öneriler geldi? Peygamberimiz kabul etmedi. Çünkü çan hristiyanların, ateş Mecusilerin, boru da Yahudilerin adetiydi.
Ensardan Zeyd oğlu Abdullah, rüyasında elinde nakus (çan) bulunan birini görmüş, namaz vakitlerini duyurmak için bu nakusu satın almak istemiş, Rüyasında gördüğü bu zat ona:
“Ben sana daha güzelini öğreteyim” diyerek ezan lafızlarını söylemiş. Abdullah uyanınca, Rasulullah (sas)’a gelerek rüyasında gördüklerini anlattı. Rasûl-i Ekrem (s.a.s.): “ınşallah hak rüyadır. Bilal’in sesi seninkinden gür. Gördüğünü ona öğret. Namaz vaktinde ezanı o okusun”, buyurdu. Bilal’in okuduğu ezan, Medine’nin her tarafından duyuldu. Aynı rüyayı Hz. Ömer de görmüş, fakat Abdullah daha önce
haber vermişti. Daha sonra Bilal, sabah ezanlarına (namaz uykudan hayırlıdır.) cümlesini de eklemiştir.
Resulullah geldi...
Siyer kitapları hutbeden sonraki bölümleri de şöyle anlatıyor: Cuma namazından sonra Rasulullah (s.a.s.) Medine’ye hareket etti. Medine, tarihinin en önemli gününü yaşıyordu. Halk bayram sevinci içinde, Kuba’dan itibaren yolu iki taraflı doldurmuştu. Kadınlar şiirler söylüyor, çocuklar “Rasulullah geldi, Rasulullah geldi” diye bağrışıyor, küçük kızlar def çalarak şenlik yapıyorlardı. Medine halkı, Rasulullah (s.a.s.)’in gelişinden duyduğu sevinci, hiç bir şeyden duymamıştı.
Herkes Peygamber Efendimizi kendi evinde misafir etmek istiyordu., O ise, kimseyi gücendirmemek için devesini serbest bırakmıştı.
“Siz deveyi kendi haline bırakınız. O emrolunduğu yere gider,” diyerek davet edenlerden izin istiyordu. Nihayet deve, halen “Mescidü’n-Nebi”nin bulunduğu boş arsada çöktü, Rasulullah (s.a.s.) inmedi. Deve kalkarak bir kaç adım gittikten sonra geri dönüp ilk çöktüğü yere yeniden çöktü. Rasulullah (s.a.s.) üzerinden inerek: “Akrabamızdan en yakın kimin evi?” diyerek etrafındakilere sordu. Zeyd oğlu Halid “ışte evim, işte kapısı, buyurunuz Ya Rasulullah” diyerek Peygamberimizi evine davet etti. Peygamber Efendimiz böylece Hz. Halid’in misafiri oldu. Bu misafirlik “Mescidü’n-Nebi”nin inşaatı tamamlanıncaya kadar 7 ay devam etti?
Efendi kim?
Efendİmİz’e (sav) uzaklardan gelen bir atlı yaklaşarak: “Bu kavmin efendisi kim? O’nu arıyorum” dedi. Efendimiz bu soruya, gurur olur endişesi ile “benim” diye cevap veremedi. Ve o anda sahabelerine hizmet etmekte olduğundan, asırlar boyunca yankılanan ve aynı zamanda atlı adama cevap niteliği taşıyan şu sözlerle mukabele etti:
“Bir kavmin efendisi, ona hizmet edendir.”