OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 19, 2003 00:00
Savaş olmasaydı kimse orada öylece binyıllardır uykuda kalan uygarlıkların anası Mezopotamya'yı fark etmeyecekti. Bağdat Müzesi yağmalanıp tarihi eserler talan edilmeye, heykeller parçalanmaya başlayınca Irak'ta petrolden başka bir değerin de var olduğu hatırlandı. Mezopotamya, uygarlığın beşiği, hayat ve ölümün sırrının peşine düşmüş ilk şairlerin ve filozofların anayurdu. HER ŞEYİN İLKİ BURADA BAŞLADIİlk kent burada kuruldu, ilk kanun burada yapıldı.Matematik, astronomi dersleri ilk burada verildi. Son Buzul Çağı'nın bitiminden Yunan ve Roma'nın doğuşuna kadar ortaya çıkan en uygar topluluklar Mezopotamya'da yaşadı. Avcılık ve toplayıcılıktan çiftçiliğe geçiş devrimi burada gerçekleşti. İnsan Tanrı'yı aramaya bu havzada başladı. İlk tapınaklar ve kentler bu toprakların vadilerinde inşa edildi. İlk madenci, ilk örsün üzerine koyduğu madene ilk çekici burada salladı. İlk yazı, ilk krallar ve ilk imparatorlar burada görüldü. Uygarlığın kalbi Mezopotamya, yani Dicle ve Fırat ırmaklarıyla sulanan verimli düzlüklerdi.Büyük İskender'in Mezopotamya'yı fethettiği tarihe kadar süren ilk dönem Mezopotamya uygarlığı tam 10 bin yıl sürdü. Sonra ikinci Mezopotamya dönemi diyebileceğimiz devir başladı. Mecusiler buradaydı. İlk Yahudiler ve ilk Hıristiyanlar da bu topraklardan çıktı. Hz. Muhammed'den önceki tüm peygamberler Mezopotamya'nın ağaçlarından yapılan beşiklerde sallanarak büyüdü. Uygarlıklar uygarlıkların üzerine kuruldu, krallar eski krallıkları yok ederek tahta çıktı, gün geldi taş taş üstünde kalmadı. Pagan tapınaklarından alınan taşlarla kiliseler, camiler, yeni çarşılar, evler, kütüphaneler kuruldu.Mezopotamya olmasaydı heykel, resim, müzik, edebiyat, tiyatro olmazdı. İlk oyuncaklar Dinle ve Fırat nehirlerinin kesiştiği noktalarda ortaya çıktı. Dağınık ve düzenli savaşların yapıldığı ilk yer de burasıydı, düzenli orduların organize edildiği kışlalar da ilk kez burada inşa edildi. Tekerlek MÖ 3500'de burada bulundu, ilk kızaklar, tekneler, kalyonlar, savaş arabaları burada imal edildi. İki nehir arasında kurulan Mezopotamya'nın büyük bölümünde ırmak ve kanallarla ulaşım yapıldı, mallar taşındı. Basra Körfezi ve Akdeniz'e açılan ilk gemiler bu kıyılardan kendilerini suya bıraktı. SAVAŞTA 170 BİN ESER ÇALINDISavaşın başından bugüne Irak'ın çeşitli yerlerindeki müzelerden 170 bin eserin çalındığı öne sürülüyor. Mezopotamya uzmanı arkeolog Gül Pulhan, insanlığın ortak hafızası sayılan bu eserleri talan edenlerin, satanların ve hatta alanların savaş suçlusu ilan edilmesi gerektiğini savunuyor. Pulhan, soyguncuların Nürnberg Mahkemesi gibi bir mahkemede yargılanmasının bundan sonra olacakların önüne geçebileceğini düşünüyor.Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 26 Kasım 1968'de oy birliğiyle kabul ettiği 2391 No’lu kararla uluslararası bir anlaşmaya dönüşen Nürenberg suçları bugün de geçerli. Bunların içinde insanlığa karşı suçlar, savaş suçları, kültürel jenosit suçları var. Hukukçular, yağma suçunu işleyenlerin BM kararını imzalayan tüm ülkelerin mahkemelerinde yargılanabileceğini söylüyor.UNESCO MİLLİ KOMİSYONU'NUN AYIBIMezopotamya uygarlık havzasının önemli bir bölümü ülkemizde bulunuyor. Dünyanın başka hiçbir yerinde olmayan eserler bizim müzelerimizde. İran, Irak, Suriye'nin dünyaya kapalı siyasi rejimlerinden dolayı Mezopotamya'nın en güzel fotoğrafları bugüne kadar bir bölümünde, sadece Türkiye'de çekilebildi.Selçuklular'dan itibaren Türkler, Mezopotamya'da 900 yıl boyunca etkin oldu. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda
Atatürk, Mezopotamya'yı medeniyet köklerimize en önemli referans olarak gösterdi. Ãœniversitelerimizde onlarca deÄŸerli akademisyen Mezopotamya üzerine uzmanlaÅŸtı, eserleriyle uluslararası kabul gördü.ARKEOLOJÄ° HOCALARI ÇAÄžRI YAPTIIrak'taki hazineler yaÄŸmalanırken dünyanın bilim çevreleri ayaÄŸa kalktı. Ama Mezopotamya uygarlığının en önemli mirasçısı olan Türkiye'den çıkan ses cılız kaldı. Duyarlılığını en fazla gösteren yine arkeolojiyle içli dışlı olan bilimadamları oldu. Irak'taki tarih yaÄŸmasına karşı ortak bildiri yayınladılar. Ä°stanbul, Ege, Hacettepe, Akdeniz, Selçuk ve Anadolu üniversitelerinin fen edebiyat fakülteleri öğretim üyeleri yaÄŸma felaketinin etkilerinin azaltılabilmesi için çaÄŸrı yaptılar:‘‘Ülkedeki tüm müze, kütüphane ve ören yerlerinde acil koruma önlemi alınması, arta kalan eserlerin kurtarılma ve düzenlemesi için plan oluÅŸturulması, Iraklı bilimadamlarına UNESCO, ICOMOS (anıtlar ve sitler), ICOM (müzeler), ICA (arÅŸivler) ve IFLA (kitaplıklar) gibi kurumlar tarafından yardım edilmesi, yaÄŸmalanan eserlerin satılmaması için dünyada çalışma yapılması gerekmektedir. Türk bilimadamları olarak her türlü katkıyı yapmaya hazır olduÄŸumuzu kamuoyuna duyururuz.’’Unesco Milli Komisyonu'nun, programlı bir karşı çıkış göstermesini ve bir kampanya baÅŸlatmasını ise boÅŸuna bekledik. Biz bu dosyayı hazırlarken UNESCO Milli Komisyonu BaÅŸkanı Prof. Dr. Arsın Aydınuraz'a Mezopotamya ile ilgili sorular sorduk. Komisyon'dan gelen cevap bir internet adresi ve nottan ibaretti: ‘‘Tüm sorularınızın cevabı bu sitede mevcuttur.’’ Verilen adres zaten bildiÄŸimiz Unesco'nun Ä°ngilizce web sitesiydi. 150 uzmanın çalıştığı koskoca Milli Komisyon'da burnumuzun dibindeki Mezopotamya üzerine derli toplu bir kaynağın olmadığını da böylece öğrenmiÅŸ oluyorduk.BAÄžDAT MÃœZESİ’NÄ°N BÄ°NLERCE YILLIK ESERLERÄ° BÄ°R GÃœNDE YOK OLDUBaÄŸdat Müzesi (Irak Ulusal Müzesi), 1921'de Irak'ın sınırlarını çizen Ä°ngiliz arkeolog ve casus Gertrude Bell tarafından kuruldu. İçinde, Babil, Ninova, Sümer, Asur dönemlerinden kalmış kabartmalar, tabletler, heykeller, altın ve gümüş Ur sikkeleri ve Abbasi dönemine ait eserler vardı. Müze, dünyanın en önemli müzeleri arasındaydı ve en az Kahire Müzesi'yle eÅŸdeÄŸer görülüyordu. 1991'de Körfez Savaşı'nın baÅŸladığı sırada kapanmış, son savaÅŸtan altı ay önce yeniden ziyarete açılmıştı. Müzenin korunması için savaÅŸtan önce bütün dünyadan arkeolog ve müze yetkilileri çaÄŸrılarda bulunmuÅŸtu. Ancak 10-11 Nisan’da yaÄŸmacılar müzeye girerek eserleri çaldılar, kırdılar. Müze Müdürü Dr. Maangad Damanji, savaÅŸtan hemen önce bazı eserlerin korunmak için depolandığını, bu depolara yaÄŸmacıların giremediÄŸini söyledi. MÖ 3200 tarihli bir Sümer vazosu, MÖ 2600 tarihli Sümer Kralı Entemena'ya ait baÅŸsız bir heykel, pek çok baÅŸka heykel, vazo, kupa, el yazması Kuran'lar müzeden çalınan ya da tahrip edilenler arasında.UNESCO’yu uyardıkMerkezi Paris'teki BirleÅŸmiÅŸ Milletler EÄŸitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO'nun 45 tarihi eser eksperi yaÄŸmanın bilançosunu geçen hafta masaya yatırdı. Toplantıya Türkiye'den çivi yazılı belgeler ve Ä°stanbul Arkeoloji Müzeleri Sümeroloji uzmanı Veysel Donbaz da özel olarak davet edilmiÅŸti.Toplantıda ilk aÅŸamada 5-6 uzmanın Irak'a giderek yıkımın boyutlarını belirlemesi benimsendi. BaÄŸdat'a gidecek ekipte alanının en önemli eksperlerinden Veysel Donbaz da olacak.UNESCO Genel Direktörü Koichira Matsuura Amerika ve Ä°ngilizlere bir çaÄŸrıda bulunarak Irak'taki arkeolojik zenginliklerin, müzelerin, kütüphanelerin korunması için çok acil önlem almalarını ve gerekirse hem Irak'a komÅŸu ülkeler hem de Batılı ülkelerin sınır kontrollerini sıklaÅŸtırılmasını istedi. Toplantıda BaÄŸdat, Basra, Musul ve Tikrit'teki arkeoloji müzelerinin yaÄŸmalandığı, Milli Kütüphane'nin ateÅŸe verildiÄŸi ve bunların Amerikalı askerlerin gözü önünde gerçekleÅŸtiÄŸi, ancak tepkilerden sonra koalisyon askerlerinin tarihi alanları korumakla görevlendirildiÄŸi hatırlatıldı.Irak'taki tarihi eserlerin yüzde 90'ının zarar görmüş ya da çalınmış olduÄŸu belirtilerek, bunların Irak'a tekrar kazandırılması için eylem planı tartışıldı. Eksperler gerekirse eserlerin parayla satın alınarak geri getirilmesini tartıştı. Ayrıca eserleri çalanlara bir af getirilmesi gündeme geldi, ancak bu iÅŸ örgütlü ÅŸekilde ve mafya yöntemleri ile yapıldığı için af getirilmesinin hata olacağı belirtildi.Çalınan eserlerin komÅŸu ülkelere kaçırılmış olabileceÄŸi ortaya atılınca Veysel Donbaz bu görüşün yanlış olduÄŸunu ve eserlerin deÄŸerlerinin yüksek olduÄŸu Batı ülkelerine kaçırılmış olabileceÄŸini söyledi. Irak'a gidecek ve durum tespiti yapacak ekip bir mimar, bir arkeolog, yazılı eserlerle ilgili uzmanlardan oluÅŸacak.Donbaz, yaÄŸmalanan yazma eserler arasında Osmanlı döneminde Irak'a giden eserlerin de yok olduÄŸunu, Osmanlı Sarayı'nın, tarihi kışlaların zarar gördüğünü ve Ä°mamı-Azam Camii'nin minaresinin yıkıldığını anlattı.UNESCO nezdindeki Büyükelçimiz Bozkurt Aran da ‘‘Bu iÅŸin sorumluluÄŸu Batılı ülkelerdeki müzayede salonlarına da yüklenmesi gerekir, bu, eserlerin geri gelmesine katkı saÄŸlar’’ diye uyardı.Â
button