Güncelleme Tarihi:
Doç. Dr. Gül Karaçetin’in e-bağımlılığa ilişkin bazı klinik tespitleri şöyle:
DAVRANIŞSAL BAĞIMLILIK
“Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de çok uzun tartışmalar sonrasında artık davranışsal bağımlılıkları kabul etti. Bir çocuk karşınıza geldiğinde 3 bulguya bakın. Davranış üzerindeki kontrol yetisini kaybetmiş mi? Giderek artan sürede oyun oynadığı için artık hayatının hemen hemen bütün bölümü internet ve video oyunlarından mı ibaret olmuş? Olumsuz sonuçlara rağmen bu davranışı devam ettiriyor mu? Bu üçü bir aradaysa DSÖ bunun artık bir davranışsal bağımlılık olarak kabul edilmesi gerektiğini söylüyor
HIZLI ÖDÜL CAZİP GELİYOR
Bağımlılık düzeyine gelen çocuklar, diğer alanlara olan ilgilerini ne yazık ki kaybediyorlar. Çünkü internet oyunları çok hızlı bir şekilde beyindeki ödül mekanizmasını aktive ediyor ve artık çocuk hayattaki diğer, özellikle sebat etmeyi gerektiren, sabır gerektiren ve sonunda ödül alabileceği şeyleri tercih etmeyip ne yazık ki bu hızlı ödüllere başvurabiliyor. Bu şekilde de beyinde bağımlılık gelişmiş oluyor.
NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Çeşitli belirtileri olabiliyor, aileler bazen fiziksel darp şikâyetleriyle geliyorlar. Artık bu, diğer kimyasal maddeler gibi beyindeki bağımlılık mekanizmasını aktive ettiği için gerçekten de bundan uzak olduğu zamanda çocuk aşırı sinirli, aşırı öfkeli, aşırı kaygılı olabiliyor. Ailesiyle olan ilişkisi ne ölçüde etkilenmiş, ailenin tahammülünü zorlayacak, aile içi ilişkileri ciddi anlamda bozacak derecede etkilenim söz konusu mu? Ve ders başarısı. Derslerine olan duygusal yatırımı ve eğitimi ne ölçüde etkilenmiş?
Her çocuk bağımlı olmuyor. Birtakım risk faktörleri var. İnternet bağımlılığı geliştikten sonra sosyal kaygı bozukluğu, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu gelişebiliyor. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunu öğretmenler fark edip bize yönlendirmeli. Yeni yaşam kuralları belirlenmeli. Çocukların hayatlarından bir şeyi alıyormuşuz gibi değil de hayatını zenginleştirerek teknolojiyi azaltmak çok çok önemli. Çocukları spora ve sanata yönlendirmek gibi.”
İYİ EBEVEYN NASIL OLMALI
- Doç. Dr. Gül Karaçetin, komisyon üyesi vekillerin ilgiyle not ettiği konuşmasında ailelere de şu önerilerde bulundu: “Ailelerin bir rehber olmalarını istiyoruz. Yetkili ebeveynlik şu: Bir ebeveyn hem sıcak olmalı, hem çocukluktan itibaren çocukla arasındaki o sıcaklık ilişkisini kurmalı hem de yeterince sınır koyabilmeli. Sağlığıyla ilgili, güvenliğiyle ilgili çeşitli alanlarda nerede durması gerektiğini çocuğa aktarabilmeli. Çocuğun yaşına, gelişim düzeyine uygun sınırlar koyabilmeli, kuralların çocuk tarafından algılandığına mutlaka emin olmalı. Gerektiğinde de çocuğun ihtiyaçları ve yaşı doğrultusunda kuralları revize edebilmeli; tutarlı ve sürekli olmalı.
Yetkili ebeveynlik çocuğun öz güvenini de desteklemek demek. Mesela baskıcı tutumda, herhangi bir iletişim kurmaksızın çocuğun tek taraflı kurallara uyması isteniyor. Çocuğun özerkliği ve öz güveni yeterince desteklenmiyor ve duygusal açıdan örselenmesi söz konusu. Aşırı koruyucu tutumla da toplumumuzda sıklıkla karşılaşıyoruz. Ne yazık ki bu, çocuğun karar verme mekanizmasının gelişmemesine ve kendi yerine sürekli karar verildiği için karar mekanizmasını ilerleyen zamanlarda başkalarına emanet etmesine, arkadaşlarına hayır diyememesine ve bağımlı bir kişilik geliştirmesine yol açıyor. Anne, baba, çocuk rollerinin net olması çok çok önemlidir. Otorite figürünü çocuk bilmelidir.”