Meclis'te dün yaşanan gergin dakikalar tutanaklara böyle yansıdı

Güncelleme Tarihi:

Mecliste dün yaşanan gergin dakikalar tutanaklara böyle yansıdı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2010 12:41

Meclis Genel Kurulu’nda İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkındaki gensoru görüşmeleri, Habur tartışmalarının yanı sıra BDP’li Sırrı Sakık’ın gündeme getirdiği ‘ittifak’ tartışmalarına da sahne oldu.

Haberin Devamı

İşte Meclis tutanaklarına yansıyan gensoru görüşmeleri ve tartışmalar:

“UYAR O ÇOCUĞU HADDİNİ BİLSİN?”

SUAT KILIÇ: Bizim milliyetçilik anlayışımız Anayasa’da tanımını bulan Atatürk milliyetçiliğidir. (CHP sıralarından “Ooo” sesleri, gürültüler)

CANAN ARITMAN (İzmir): Sizde milliyetçilik yok, milliyetçilik!

SUAT KILIÇ (Devamla): Üçüncü iddialarında diyorlar ki: “Habur’da yaşanan süreci, siyasi iktidarla terör örgütü birlikte planlamışlardır.” Bunu söylemekle birlikte akıl almaz evhamlarına, yüz kızartan yalanlarına bir yenisini daha ilave etmiş oluyorlar.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara): Sayın Başkan, uyarın bu Hatibi lütfen, rica edeceğim!

SUAT KILIÇ (Devamla): AK PARTİ Hükûmeti terör örgütü ve yandaşı çevrelerle hiçbir eylemin içinde olmamıştır ve olamaz.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara): Sabır sabır ne kadar? Ne demek bu? Akıl almaz yalanları? Lütfen uyarın Hatibi! Daha dikkatli ve daha saygılı konuşsun!

BAŞKAN: Sayın Kılıç, lütfen düzeltir misiniz.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara): Hakaret etmek istemiyorum kendisine! Lütfen ikaz edin!

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Aynı hakaretle cevap veririz.

SUAT KILIÇ (Devamla): AK PARTİ Hükümeti terör örgütü ve yandaşı çevrelerle hiçbir eylemin içinde olmamıştır ve olamaz.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara): Saygısız!

SUAT KILIÇ (Devamla): Ama siz bu gensoru önergesini hazırlarken “Hatip Dicle” isimli şahsın beyanlarına güvenmek sureti ile AK PARTİ’ye atfetmeye çalıştığınız hatayı kendi elinizle işlemiş oldunuz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir): Duruşma tutanağında var!

SUAT KILIÇ (Devamla): Değerli milletvekilleri, hiçbir cumhuriyet hükümeti terör örgütüyle birlikte plan yapmaz.

CANAN ARITMAN (İzmir): Yaptınız, yaptınız! Siz yaptınız!

SUAT KILIÇ (Devamla): Ama bu ülkede hiçbir ana muhalefet partisi de terör örgütleri ile ele ele vermek sureti ile millete karşı planların içinde yer alamaz, millete karşı plan yapamaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara): Hangi terör örgütü? İsmini söyle.

BAŞKAN: Sayın milletvekilleri, lütfen?

SUAT KILIÇ (Devamla) ? Değerli milletvekilleri? Değerli milletvekilleri, cümleyi anlamadınız. (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN ? Sayın milletvekilleri?

SUAT KILIÇ (Devamla): Cümleyi anlamadınız. Vermemekte olduğunuzu söylüyorum, CHP’yi böyle bir süreçten tenzih ettiğimi ifade ediyorum.

İSA GÖK (Mersin): Uyarın Sayın Başkan! Uyar o çocuğu! Uyar, haddini bilsin!

BAŞKAN: Lütfen dinleyin.

İSA GÖK (Mersin) - Uyar, haddini bilsin o çocuk!

RAHMİ GÜNER (Ordu): O çocuk ne dediğini bilmiyor!

SUAT KILIÇ (Devamla): 72 milyon Türk milletini ikna edecek ölçüde bir ikna odası inşa edebilmeniz mümkün değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

MUHARREM İNCE (Yalova): Şeyhülislama sor, şeyhülislama!

SUAT KILIÇ (Devamla): Çok saygıdeğer milletvekilleri, burada bazılarının rahatsız oldukları şey, esasında Türkiye'nin?

MUHARREM İNCE (Yalova): Kayınpederinin sayesinde milletvekili oldun.

”MEZARA GİDER” DEDİ AMA “İTTİFAK” İDDİASI ORTAYA ATTI

SIRRI SAKIK (Muş): Sayın iki Bakanımız, Sayın Türk ve ben birlikte oturduk. Bu gensoruyla ilgili tartışmaların hiçbirinde bu tartışma geçmedi, bu konuşma geçmedi. Yani bir pazarlık olmadı. Biz, birçok kez?

ALİ KOÇAL (Zonguldak): Niye bir araya geldiniz o zaman?

SIRRI SAKIK (Devamla): Bakın, şimdi söyleyeceğim.

Biz birçok kez görüşmeler yaptık ama biz öyle terbiye aldık ki, bu ülkenin barışı için birçok şey bizimle mezara gider ama şunu açıkça söyleyeyim? (CHP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Her şey de mezara gidiyor be kardeşim! Dünyadayken öğrenelim şunları ya!

SIRRI SAKIK (Devamla): Burada çıkıp bu gensoruyla ilgili?

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Başbakan mezara götürür, Genelkurmay Başkanı mezara götürür, açıklayın şunu ya! Millet bir öğrensin şunu.

SIRRI SAKIK (Devamla): Şimdi söyleyeyim size, şimdi söyleyeyim?

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Her şey mezarda mı kalacak?

BAŞKAN: Sayın Özyürek, lütfen?

SIRRI SAKIK (Devamla): Sayın vekiller, yıl 1999, genel seçimlere gidiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi barajın altında. Sayın Genel Başkanınız bize elçi gönderdi, Genel Başkan Yardımcısını ve birkaç kişiyi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Yalan! Yalan! Yalan olduğunu biliyorum.

SIRRI SAKIK (Devamla): Bakın, bize elçi gönderdi. Barajın altında?

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Uydurmayın! Uydurmayın!

SIRRI SAKIK (Devamla): Sizinle ittifak yapmaya hazırız. Bırakın? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Hayır! Hiçbir zaman öyle bir şey olmadı.

SIRRI SAKIK (Devamla): Tanık söyleyeceğim, söyleyeceğim? Söyleyeceğim?

CANAN ARITMAN (İzmir): Yalan söylüyorsun!

“20 MİLİTAN GÖNDERİN ADAY EDEYİM” DEDİ

SIRRI SAKIK (Devamla): Ben, Sayın Türk ve sizden bir heyet geldiler, oturduk, konuştuk. Ben Sayın Türk’ü, Sayın Sakık’ı, Sayın Yurttaş’ı, Sayın Murat Bozlak’ı kaldıramam ama “Bana yirmi tane militan gönderin, onları aday edeyim.” dedi. Biz de elimizin tersiyle? (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Bakın, elimizin tersiyle?

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Ayıp, ayıp be! Ayıp!

SIRRI SAKIK (Devamla): Canlı tanığımız var, canlı tanığımız var.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Ayıp, ayıp!

SIRRI SAKIK (Devamla): Yeri ve zamanı gelince bunları söylersiniz. Şimdi, biz o gün ne isek bugün de oyuz. Biz o gün de Kürt halkının ön bahçesiydik, bugün de Kürt halkının ön bahçesiyiz.

CANAN ARITMAN (İzmir): Yok böyle bir şey.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): O gün terör örgütüyle beraber değildiniz şimdi terör örgütüyle berabersiniz.

SIRRI SAKIK (Devamla): Türkiye demokrasi güçlerinin ön bahçesiyiz. O gün bizimle ittifak kurmaya hazır olanlar bugün bize tepeden bakıp bizim üzerimizden siyaset yapmaya müsaade etmeyiz.

CANAN ARITMAN (İzmir): Yok böyle bir şey, yok böyle bir şey.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Kesinlikle yok böyle bir şey, yok böyle bir şey.

CANAN ARITMAN (İzmir): Ayıp, ayıp.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Sıkışınca?

AHMET YENİ (Samsun): Vay be.

SIRRI SAKIK (Devamla): Bakın, kimi günahlar vardır üstü örtülür, kimi günahlar vardır kabir defterine yazılır. Sizlerin Kürt halkına ve Kürt temsilcilerine karşı günahlarınız kabir defterine yazılacak.

CANAN ARITMAN (İzmir): Ayıp ya!

SIRRI SAKIK (Devamla): Bunu böyle bilmelisiniz yani onun için toplumu çıkıp farklı şekilde yönlendirmeye hakkınız yok, gidin Genel Başkanınızdan sorun...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN: Sayın Sakık, teşekkür ediyorum.

SIRRI SAKIK (Devamla): Kimi bize göndermişse o daha çok iyi biliyor. Onun için? Parlamentoyu tekrar saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

“AKP’YE YARANMAK İÇİN SAPTIRIYOR”

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bir güzel söz var, “Bozacının şahidi şıracı.” derler. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

SIRRI SAKIK (Muş): Senin genel başkan yardımcındır benimle görüşen.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla): Şimdi, Sayın Sakık AKP’ye yaranmak için olayları saptırıyor, çarpıtıyor.

AYHAN YILMAZ (Ordu): Gerçeği söylüyor, gerçeği.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla): Bir de, değerli arkadaşlarım, biz Cumhuriyet Halk Partililer, Deniz Baykal daha HEP’le SHP’nin iş birliğine de karşı çıkmıştı, 99’da böyle bir ittifaktan bahsedilmesi söz konusu değildir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN: Sayın milletvekilleri?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla): O dönemde de Deniz Baykal’ın yakınında olan birisi olarak söylüyorum ki bunlar yaşanmamıştır.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri): Deniz Baykal’la görüşmesini söylüyor ama?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla): Habur’un sıkıntısı, PKK’lıları özel elbiseleriyle, özel bayraklarıyla ve mobil mahkemelerde hemen salıvermenin sıkıntısıyla burada 99’a gidilmektedir, yalan yanlış beyanlarda bulunulmaktadır.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri): Sayın Baykal’la doğrudan görüştüğünü ifade ediyor. O toplantıda siz var mıydınız?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla): Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir zaman terör örgütünü kınamayanlarla iş birliği yapmamıştır ve yapmayacaktır değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

“GÖRÜŞME WİLLY BRANDT 1/1’DE”

Haberin Devamı

SIRRI SAKIK (Muş): Sayın milletvekilleri, şunu herkes çok iyi bilsin. Şu grup ve ben, hiç kimseye yaranmak gibi bir derdimiz yok. (BDP sıralarından alkışlar) Biz zorun, zulmün önünde boyun eğersek namerdiz. Hiç kimseye yaranmak gibi bir derdimiz yok. O en sert eleştirilerimiz iktidar partisine olmuştur ama Kürtler üzerinden çatışarak, siyasi manevra yaparak doğru değil dedim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Kürtlerin temsilcisi sen misin? Kürt milleti sana temsilcilik mi verdi?

SIRRI SAKIK (Devamla): Onun için 1999 yılında sizin Genel Başkan Yardımcınız ve yanında bir heyetle, Willy Brandt, 1/1’de Sayın Baykal’ın temsilcisi olarak geldiler, oturdular ve biz, biz elimizin?

CANAN ARITMAN (İzmir): Yalan söylüyorsun!

SIRRI SAKIK (Devamla): Beni daha çok konuşturtmayın.

ALİ KOÇAL (Zonguldak): Konuş ya, konuş!

SIRRI SAKIK (Devamla): Yine 1999’a giderim. 1999’da Eşref Erdem’in evinde ve 1990? Yine?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri): Duyuluyor, sen devam et.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Senin dediğin parti adına değildir, Baykal adına değildir.

SIRRI SAKIK (Devamla): Şimdi, bakın, ben? Şimdi, 1999 ve 1990’ı da var. Onun için biz birçok görüşmeyi biliriz. Yeri ve zamanı gelince ona sığınırsınız, yeri zamanı gelince “efendim, kınamadılar.” Günaydın!

PKK’LILARA “ÇOCUKLARIMIZ” DEDİ

Haberin Devamı

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Sayın Baykal’la konuştunuz mu?

SIRRI SAKIK (Devamla): Biz o gün de çocuklarımızla ilgili bir tek sözcük ağzımızdan duydunuz mu? Hayır. En zor koşullarda yargılanırken bile çocuklarınıza, kardeşlerinize sahip çıktık, onları hiçbir gün rencide etmedik. Onun için, biz zor süreçlerden geliyoruz. Kimin, hangi terör örgütüyle ilişkisi olduğu belli. Sizin yeriniz neresi? Silivri. Neresi? Erzincan. Neresi? Erzurum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; CHP sıralarından gürültüler) Onun için bize dönüp bir şey?

CANAN ARITMAN (İzmir): Biz vatanseverlerin yanındayız, vatan hainlerinin safında değiliz. Aradaki fark bu.

SIRRI SAKIK (Devamla): Bu beni ilgilendirmiyor.

Onun için, bize laf edebilmek için?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SAKIK (Devamla): Bu vesileyle hepinize tekrar saygılar sunuyorum.

CANAN ARITMAN (İzmir): Vatanseverleri savunmaktan onur duyuyoruz. Sizin gibi vatan hainlerinin safında değiliz.

BENGİ YILDIZ (Batman): Vatan haini sensin!

“YALANLARLA GENSORU VERİYORSUNUZ”

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Hiçbirine inanmıyor, sadece bir kişiye inanıyor Cumhuriyet Halk Partisi, o da şu anda cezaevinde, tutuklu olan birisi, sadece buna inanıyorlar.

CANAN ARITMAN (İzmir): Ama hepsi onun dediği gibi oldu.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Şimdi, böyle bir Meclis olur mu arkadaşlar?

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya): Sen Bakan olursan böyle olur tabii.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Böyle bir muhalefet olur mu? Allah aşkına söyleyin. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN ? Sayın milletvekilleri, lütfen, sakin olalım.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Giriş yapanlarla ilgili tüm işlemler bağımsız yargı organlarının görev ve yetkileri dâhilinde ve hukuk çerçevesinde gerçekleşmiştir.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Hâkim nasıl girdi oraya?

K. KEMAL ANADOL (İzmir): Hâkimin ne işi var, hâkimin?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Bu bölge, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısının özel olarak yetkilendirildiği bir alandır. Şırnak’a da gidebilir, Ağrı’ya da gidebilir, Doğubayazıt’a da gidebilir, hepsine gidebilir; kendi yargı ve yetki alanıdır.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Hâkim nasıl gider?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Milletimize bunu istismar ederek “çadır mahkeme” falan diye anlatıyorsunuz?

K. KEMAL ANADOL (İzmir): Bırak savcıyı!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Çok ayıp ediyorsunuz, yargıya hakaret ediyorsunuz, yargıyı rencide ediyorsunuz. (CHP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) ? Hâkim nasıl gider? Hâkimin nasıl gittiğini anlatın.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Diğer yandan, kişilerin ne söyledikleri, vesaire, kimse bunu bilmiyor, bunu ancak yargı biliyor, o dosyalardadır.

K. KEMAL ANADOL (İzmir): Hâkimin ne işi var orada?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Bunları da Diyarbakır Başsavcısı açıklıyor, ona kulak verin, ben bilmiyorum ne söylediklerini.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Hâkim nasıl gitmiş?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Şunu söylediler diye de?

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul): Hâkimi kim gönderdi?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Ama burada ifade ediliyor.

ERKAN AKÇAY (Manisa): Vali Yardımcısının eline mektup verdiler, onu açıkla.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Bakın, ben bugünkü konuşmaları çıkarayım, Sözcünüzün söylediğinin yüzde 90’ı yalan, Grup Başkan Vekilinizin söylediğinin yüzde 90’ı yalan! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara): Senin söylediğinin hepsi yalan!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Yalanlarla gensoru veriyorsunuz, yalanlarla! (CHP sıralarından gürültüler)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara): Senin söylediğinin hepsi yalan, yüzde yüzü yalan!

BAKAN DA “ÇOK ŞEY BİLİYORUM” DEDİ

Haberin Devamı

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Ben, Ahmet Türk’ün? Biraz önce, Sayın Sakık’a ifade ediyordunuz?

CANAN ARITMAN (İzmir): İmralı komutanını hapse tıkmaktır.

BAŞKAN: Sayın Arıtman, lütfen?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Ahmet Türk’ün Sayın Baykal’la eski görüşmelerine ilişkin çok şeyler biliyorum, onlar gazetelere yansıdı.

K. KEMAL ANADOL (İzmir): Söyle ya!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Biz öyle sırf bir olay olmasın diye, İçişleri Bakanı, Tarım Bakanı, bir siyasi parti genel başkanıyla görüşüyoruz. Sayın Baykal’ın Sayın Türk’le görüşmelerinin ne öyküleri var, kendileri anlatıyor.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa): Bilip de anlatmıyorsan namertsin!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla): Rakılı ciğer yemeklerinde neler konuşmuşlar, bunları Türk anlatıyor.

CANAN ARITMAN (İzmir): Ayıp, ayıp! Bir bakan iftira atmaz, bir bakana iftira atmak yakışmaz.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!