TSK'nın yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi de dahil Hükümet'e 1 yıl süreyle yetki verilmesini öngören Başbakanlık Tezkeresi'nin kapalı oturumda gündeme alınmasına ilişkin uygulama, en çok Kurtuluş Savaşı, Lozan süreci ve Kıbrıs konusunda yapıldı.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal
Atatürk de 11 kapalı oturumda Meclis'i bilgilendirdi.
AA muhabirinin yaptığı derlemelere göre, Meclis, Kurtuluş Savaşı'nı yönettiği 1920-1921-1922 yıllarında yoğun şekilde kapalı oturumlar gerçekleştirdi. Genel Kurul'da, 1920'de 28, 1921'de 50 ve 1922'de 83 kapalı oturum yapıldı.
Kurtuluş Savaşı sonrasındaki Lozan sürecinde de sık sık kapalı oturumlar gerçekleştirildi. 1923 yılında yapılan 21 kapalı oturumun 11'inin konusunu Lozan Konferansı oluşturdu. 1924'te yapılan 7, 1925'te yapılan 13 kapalı oturumun konusu ise ağırlıklı olarak iç güvenlik meseleleri ile ilgiliydi. 1925'te 13 kez gerçekleştirilen kapalı oturum uygulamasına, 1934 yılına kadar başvurulmadı. Kapalı oturum 1934 yılında bir kez yapıldı, sonra 1962 yılına kadar görüşmelerde yine bu uygulamaya gidilmedi.
1962'de 6 kez yapıldıktan sonra yeniden sıklaşmaya başlayan kapalı oturumlar, ağırlıklı olarak Kıbrıs konusunda gerçekleştirilmeye başlandı.
2000'li yıllarda ise kapalı oturumların büyük bir bölümünü, Irak ve terör konuları oluşturdu.
İlk kapalı oturum 24 Nisan 1920'de
Meclis'in ilk kapalı oturumu, 24 Nisan 1920'de yapıldı. Atatürk, bu oturumda iç gelişmeler hakkında açıklamalarda bulundu.
Mustafa Kemal Atatürk, sonraki 9 kapalı oturumda, iç ve dış gelişmeler ile çeşitli konularda Meclisi bilgilendirdi. Kurtuluş mücadelesinin verildiği yıllarda ayrıca; “asker firarileri, Adana'nın Fransızlardan tahliyesi, Konya isyanı hakkında İçişleri Bakanının beyanatı, Rus Bolşevik Cumhuriyeti ile ilişkiler, Ermenilerle yapılan müzakerat, Çerkez Ethem meselesi, Sevr Anlaşması hakkında İstanbul'da Tevfik Paşa'ya çekilen telgraf, Burdur'da müsadere olunan koyunlardan bir kısmının suistimal edildiğine dair isnatlar hakkında dördüncü şube mazbatası ve Demirci Efe hakkında Refet Paşanın beyanatı” kapalı oturumlarda ele alındı.
Londra ve Moskova Konferansları, 17 Mart 1921 yılındaki kapalı oturumda görüşüldü.
7-9-10 Ekim 1922 tarihlerinde yapılan 3 ayrı kapalı oturumda ise Mudanya Konferansı ele alındı.
Lozan Konferansı için 11 kapalı oturum
Mecliste, Lozan Konferansı için de kapalı oturumlar yapıldı. 25-28-29 Ocak 1923, 5-7-21-27 Şubat 1923 ve 3-4-5-6 Mart 1923 tarihlerindeki kapalı oturumlarda, Lozan Konferansına katılan İsmet İnönü ile milletvekilleri, yapılan görüşmeler ve müzakereler hakkında bilgi sundu.
Yunan taarruzu üzerine oluşan durum ve TBMM'nin Kayseri'ye nakli konuları, 23 Temmuz 1921 tarihli kapalı oturumda ele alındı.
Atatürk'e “Başkumandanlık” unvanı verilmesi de kapalı oturumda görüşüldü. 4 Ağustos 1921 tarihli kapalı oturumda, “TBMM Başkanı Mustafa Kemal Atatürk'e Başkumandanlık verilmesine ilişkin kanun teklifi” kabul edildi.
Fransızlarla yapılacak itilafname 1921'de yapılan 5 kapalı oturumda tartışıldı. Halife Vahidettin'in firarı ve hali hakkında durum ile Halifeliğe Abdülmecit Efendinin seçilmesi konusunda, 18 Kasım 1922'de kapalı oturum yapıldı.
Meclis'te, İstiklal Mahkemeleri'nin kurulması hakkında da kapalı oturum gerçekleştirildi. Genel Kurul'da 27 Mart 1975'te yapılan kapalı oturumda; Hakkari, Mardin, Siirt ve Diyarbakır'da sıkıyönetim ilanı ile Ankara, İstanbul, Adana ve İçel'de ilan edilen sıkıyönetim süresinin uzatılması konuları görüşüldü.
Türk askerinin yurtdışına gönderilmesi konusu da kapalı oturumlarda ele alındı. Milli güvenliğin sağlanması konusunda, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması konusundaki yetki istemine ilişkin Başbakanlık Tezkeresi 12 Ağustos 1990, Körfez krizi sebebiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına izin verilmesine ilişkin Başbakanlık Tezkeresi ise 5 Eylül 1990'daki kapalı oturumda kabul edildi.
Kıbrıs için yapılan kapalı oturumlar
Meclis'te, Kıbrıs konusunda bugüne kadar 10 kapalı oturum yapıldı. Genel Kurul'da, Kıbrıs konusundaki kapalı oturumların ilki, 16 Haziran 1958 tarihinde gerçekleşti ve Kıbrıs meselesinin son durumu ele alındı. Kıbrıs konusunu 1964 yılında 4 ayrı kapalı oturumda ele alan Genel Kurul, 1965'te iki, 1967'de ise bir oturumda Ada'daki gelişmeleri değerlendirdi. Kıbrıs konusundaki son kapalı oturum ise 23 Kasım 2001'de yapıldı. Kıbrıs konusundaki kapalı oturumlardan belki de en önemlisi, Kıbrıs Barış Harekatından 2 gün önce, 18 Temmuz 1974 tarihinde yapılan kapalı oturum oldu.
Kıbrıs'la ilgili kapalı oturumlardan da sadece bu görüşmenin tutanakları açıklandı. 1974'teki bu kapalı oturum, Kıbrıs'taki gelişmelere ilişkin olarak, “Dış siyasi olayların meydana getirdiği şartlar nedeniyle” gerçekleştirildi.
Kıbrıs konusunda yapılan kapalı oturumların tamamı, Kıbrıs'ta Türkler'e yönelik saldırı ve olayların artmasından sonra yaşanan gelişmelerle aynı tarihe rastlıyor. 20 Temmuz 1974'teki Kıbrıs Barış Harekatından önce yapılan 8 kapalı oturumun tutanaklarının gizliliği ise halen sürüyor.
Irak'la ilgili 7 kapalı oturum
TBMM Genel Kurulu'nda yapılan kapalı oturumların önemli bir bölümünü de terörle mücadele çerçevesinde Irak ve Irak'ın kuzeyi ile ilgili yapılan 6 kapalı oturum oluşturdu. Bu kapalı oturumların ilki, 6 Şubat 2003'te Irak'a olası müdahale için hazırlık yapılabilmesi amacıyla ABD'ye mensup teknik ve askeri personelin 3 ay süreyle Türkiye'de bulunması için TBMM'ye sunulan Başbakanlık Tezkeresi üzerinde oldu.
Türk askerinin yurtdışına gönderilmesi, yabancı askerlerin de 6 ay süreyle Türkiye'de bulunması için yetki istemini içeren ve kabul edilmemesi nedeniyle çokça tartışılan Başbakanlık Tezkeresi de 1 Mart 2003'teki kapalı oturumda görüşüldü. TSK'nın Kuzey Irak'a gönderilmesine ve yabancı silahlı kuvvetlere ait hava unsurlarının Türk hava sahasını kullanabilmesine izin veren Başbakanlık Tezkeresi ise 20 Mart 2003'teki kapalı oturumda ele alındı.
TSK'nın Irak'ta güvenlik ve istikrara katkı yapmak amacıyla Irak'a gönderilmesine ilişkin tezkere, 7 Ekim 2003'te Genel Kurul'daki kapalı oturumda kabul edildi. Genel Kurul'da, 23 Ocak 2007'deki kapalı oturumda da AK Parti ve CHP'nin, Irak'taki gelişmeler ile bölücü terör örgütünün Kuzey Irak'taki faaliyetleri ve Kerkük'ün durumuna ilişkin önergeleri birleştirilerek görüşüldü.
TSK'nın Kuzey Irak operasyonu hakkındaki kapalı oturum, 20 Mart 2008'de yapıldı. Irak'la ilgili son kapalı oturum ise 12 Ekim 2010'da yapıldı. Bu kapalı oturumun konusunu, TSK'nın Irak'ın kuzeyinden Türkiye'ye yönelik terör tehdidinin bertaraf edilmesi amacıyla sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere, Irak'ın, PKK'lı teröristlerin yuvalandıkları kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesine ilişkin Hükümete verilen yetkinin bir yıl daha uzatılmasını öngören Başbakanlık Tezkeresi oluşturdu.
Irak'la ilgili kapalı oturum tutanakları, 10 yıl gizli kalma şartı nedeniyle bugüne kadar açıklanmadı.
Güneydoğu ve terör sorunu için 6 kapalı oturum
TBMM Genel Kurulu, Güneydoğu ve terör konusunu tartışmak üzere de kapalı oturum yöntemine başvurdu. Konuyla ilgili bugüne kadar 6 kez kapalı oturum yapıldı.
1987'de Güneydoğu olaylarının tümü hakkında, 1990'da Hükümetin terörle ilgili çalışmaları ve 1996'da da “Çekiç Güç” konusunda kapalı oturum gerçekleştirildi. Bu kapalı oturumlardaki tutanaklar da açıklanmadı.
Meclis'te, 20 Şubat 1985'de Bulgaristan'da yaşayan Türklerin içinde bulundukları durum (açıklanmadı), 2 Şubat 2000'de Mavi Akım Projesi, 14 Mart 2003'te İş Kanunu Tasarısının 11. maddesi, 13 Şubat 2008'de Cumhurbaşkanı tarafından Meclise iade edilen Vakıflar Kanunu ve 4 Mart 2008'de büyükşehir belediye sınırları içerisinde ilçe kurulmasına ilişkin kanun tasarısı kapalı oturumlarda ele alındı.
Genel Kurul'da 13 Mayıs 2009 yılında yapılan kapalı oturumda, Suriye sınırındaki kara mayınlarının temizlenmesi konusu görüşüldü.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce ve 21 milletvekilinin, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısının 26. maddesi üzerinde verdiği değişiklik önergesi, 10 Haziran 2010'daki kapalı oturumda değerlendirildi.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce ve arkadaşlarının talebiyle, ağırlıklı olarak kamunun vergi ile sosyal güvenlik prim alacaklarını yeniden yapılandıran, çalışma hayatına ilişkin düzenlemeler içeren “torba tasarı”nın üçüncü bölümünde yer alan “sigortalı ve hak sahiplerine yapılacak ücret artışlarını” düzenleyen madde, 2 Şubat 2011'de kapalı oturumda görüşüldü.
Libya'da istikrar ve güvenliğin yeniden sağlanmasına yönelik uluslararası çabalara çok boyutlu katkıda bulunmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi için 24 Mart 2011'de kapalı oturum yapıldı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, kapalı oturumda Genel Kurulu bilgilendirdi.
TBMM Genel Kurulu'nda, 20 Ekim 2011'de AK Parti, CHP, MHP ve BDP'nin “terör” konusunda verdiği genel görüşme önergelerinin öngörüşmeleri için kapalı oturum yapıldı. “Terör” konulu genel görüşme için yapılan kapalı oturum ise 26 Ekim 2011'de gerçekleştirildi.
Genel Kurul'daki son kapalı oturum ise Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 1. maddesi üzerinde MHP'nin verdiği değişiklik önergesinin görüşülmesi için 16 Şubat 2012'de yapıldı.
Toplamda, bugüne kadar Meclis'te 266 kapalı oturum yapıldı; bunların 55'sinin gizliliği devam ederken, 211'inin tutanağı açıklandı.
10 yıl saklanıyor
İçtüzüğe göre, kapalı oturumlara, bakan ve milletvekillerinin dışında kimse alınmıyor; Genel Kurul Salonu çevresinde bulunan kulisler, koridorlar, basın merkezinde salon bitişiğindeki bürolar boşaltılıyor. Genel Kurul'un uygun görmesi halinde yeminli stenograflar tutanakları tutabiliyor.
Kapalı oturum görüşmeleri hakkında açıklama yapılamıyor, bunlar devlet sırrı olarak saklanıyor. Tutanak, özetiyle birlikte bir zarfa konularak, katip üyelerce mumla mühürlenip, Meclis arşivine teslim ediliyor.
Kapalı oturum tutanakları, 10 yıl geçtikten sonra yayımlanabiliyor. Kapalı oturumda, birleşimin gizliliği nedeniyle sadece işitme engelli kavaslar görev yapabiliyor.