Güncelleme Tarihi:
TBMM Genel Kurulu’nda geçen hafta yumruklu kavgaya neden olan iç tüzük gerilimini hatırlarsınız.
O arbede sırasında bir stenografın baygınlık geçirdiğini öğrenip, CHP İstanbul milletvekili Mahmut Tanal'ın kıpkırmızı kesildiği fotoğrafını gördüğümde kendi kendime sordum:
Benzeri “kürsü işgal” eylemleri Antik Roma’dan beri dünyada birçok parlamentoda yapıyor.
Hatta ABD Kongresi’nde muhalif vekiller bir yasa tasarısının oylanmasını geciktirmek istediklerinde 19. yüzyıldan beri “filibuster” diye kavramsallaştırılan bu siyasi taktiğe başvuruyor.
Peki, neden ABD senatörleri değil de, hep Türk veya Uzakdoğulu (bilhassa Tayvan ve Güney Kore) vekiller bu yüzden birbirine giriyor?
Acaba fiziksel çevreyle ilgili faktörlerin, yani mesela meclisin iç dekorasyonunda kullanılan renklerin vekillerin psikolojisi üzerinde bir etkisi olabilir mi?
Türkiye’de bu alanda uzman beş akademisyene bu konuyu e-postu yoluyla sordum. Hepsi de bunun ilginç bir soru olduğunu söylediler.
“Renklerin psikolojisi” derinlemesine incelenen, özellikle de “alışverişteki kararlara etkisi” gibi ticari bağlantılı alanlarda epey irdelenen bir konu. Buna karşın, konuştuğum akademisyenler, renklerin parlamentolardaki etkisine dair bir araştırmadan haberdar olmadıklarını vurguladılar.
Sadece, renklerin siyasi partiler tarafından kullanımıyla ilgili, psikolojiden ziyade siyasetbilim ve siyaset tarihini ilgilendiren araştırmalar mevcut (Avrupa’da mavi ve turuncunun genelde sağ, kırmızının sol, sarının liberal ve yeşilin çevreci partiler tarafından kullanılması gibi).
Ama örneğin “sıcak” renkli parlamentolarda milletvekillerinin genelde daha “gergin” olduğunu söyleyebilir miyiz?
Hatta bunun da ötesine geçip, örneğin dış politika konusunda çıkarılan yasaların daha “saldırgan” veya “barışçı” olmasında o meclisin baskın renginin bir rolü var mıdır?
Danıştığım Türk uzmanlar “bilimsel bir neden-sonuç ilişkisi veya ilgileşimden (korelasyon) bahsetmenin şu anda imkansız olduğunu” söylüyorlar.
Fakat gözlem yoluyla belki bir yorum yapabiliriz.
* * *
Zemin, iç dekorasyon ve tavan göz önüne alındığında dünya parlamentolarının baskın renkleri şöyle:
Türkiye: Turuncu-beyaz
Tayvan: Kızıl-kahve
Güney Kore: Hardal-gri-kırmızı
ABD: Kahverengi-lacivert (Temsilciler Meclisi) ve lacivert-sarı (Senato)
İngiltere: Yeşil-kahverengi (Avam Kamarası) ve kırmızı (Lordlar Kamarası)
Fransa: Meclisin her iki kanadı da kırmızı
Almanya: Gri (Bundestag) ve kahverengi-sarı (Bundesrat)
Avrupa Parlamentosu: Gri-beyaz
Rusya: Meclisin her iki kanadı da füme.
İsrail: Mavi
İran: Yeşil-siyah
Çin: Kırmızı
* * *
İnsan psikolojisine yaptığı etkiler bakımından ise yukarıdaki renkler şöyle yorumlanıyor:
Kırmızı: Güçlü duygular uyandırır, tutkuyu körükler, iştahı açar. (Ticarette restoranlar sık kullanır)
Mavi ve tonları: Sakinleştirir, üretkenleştirir, iştahı keser. (Ticarette kurumsal firmalar sık kullanır)
Yeşil: Huzur verir, doğanın yanı sıra parayı da hatırlatır. (Ticarette bereket, doğurganlık, üretkenlik mesajı vermek isteyen firmalar sık kullanır)
Sarı ve tonları: Sıcaktır, neşelendirir, ama yorar ve hatta bebekleri ağlatır.
Turuncu: Hem coşku hem de ihtiyat hissi verir. Dikkat çeker, uyanık tutar.
Kahverengi: Sıkıcıdır, ama insanı pratik işlere yöneltir. Güven hissi verir.
Beyaz: Boşluk hissi yaratır, rahat hissettirir ama sıkabilir.
Gri ve tonları: Prestij ve bilimsellikle bağdaştırılmasına karşın soğuk ve sıkıcı bir renktir. (Ticarette, siyah, beyaz ve altın rengiyle birlikte gümüş rengi de lüks ürünlerde kullanılır)
* * *
Bu verilerden hareket edersek, “heyecanlandıran” renklerin ağırlıklı olduğu TBMM ile Tayvan ve Güney Kore meclislerindeki kavgaları hiç yadırgamamız gerekir…
Grinin hâkim Avrupa Parlamentosu ile Bundestag’ın “prestijli” ama “sıkıcı” oturumlarını da öyle…
Buna karşın, Tayvan ve Güney Kore parlamentoları kadar “kırmızı” dekore edilmiş Fransız ve Çin meclislerinde kavga çıktığını neredeyse hiç görmüyoruz. İngiliz lordların gırtlak gırtlağa geldiği de vâki değil.
Öyleyse meclislerin renklerine kafayı pek takmamak mı gerekiyor acaba?
Yoksa çok daha güçlü etkileri olduğu açık başka koşulların (parti grubunun, seçmen tabanının veya lobicilerin baskısı, kişisel çıkarlar, vb.) yanında meclisteki renklerin de milletvekillerinin oturumlardaki kararlarına etkisi olabileceği ihtimali, bilimsel açıdan irdelenmeye başlanmalı mı?