Güncelleme Tarihi:
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Terör Kaynaklı Yaşam Hakkı İhlallerini İnceleme Alt Komisyonu, raporunda son 30 yılda terör kaynaklı ölümlerin sayısının 35 bini aştığını belirtti. Rapordaki bazı tespit ve öneriler şöyle:
İMHA DEĞİL KAZANMA
Türkiye’nin kendi bütünlüğü ve toplumsal barışı etrafında gelişen politik süreçler, meseleyi kapsamlı ve soğukkanlı bir bakış açısıyla ele almayı zorunlu kılmaktadır. Terörle mücadelede şiddeti yöntem olarak seçmiş bulunanları “düşman” değil “suçlu” olarak görmek, bunlarla hukuk devleti çerçevesinde ve hukuk içinde mücadele etmek, “imha edici-yok edici” yaklaşımdan ziyade “hayatta tutan”, suçun rehabilitasyonu ile kazanmaya çalışan bir anlayışı hakim kılmak esas olmalıdır.
JANDARMA TSK’DAN AYRILSIN
2 Eylül 1980 darbesinin izlerini taşıyan 1982 Anayasası’na son verecek yeni Anayasa çalışmalarının önemi büyüktür. Terörle mücadelenin mümkün olduğunca ihtisaslaşmış birimler tarafından yürütülmesi, sınır yönetiminin sivil ve uzmanlaşmış bir birim tarafından gerçekleştirilmesi, iç güvenlikte silahlı kuvvetlerin kullanılmasının zorunlu olduğu durumlarda uzmanlaşmış birimlerinin mülki yönetim emrinde ve koordinesinde çalışması, jandarma ve sahil güvenlik birimlerinin iç güvenlik birimi olarak tanımlanarak silahlı kuvvetler ile bağlantılarının kaldırılıp sivil otorite olan İçişleri Bakanlığı ile bağlılıklarının kuvvetlendirilmesi de güvenlik yönetimi açısından önemli hususlar olarak belirtilebilir.
RAKAMLARLA TERÖR |
Rapora göre terör nedeniyle son 30 yılda 7 bin 918 kamu görevlisini şehit oldu. 1984-2012 arasında 22 bin 101 PKK’lı öldürüldü. Aynı dönemde 5 bin 557 sivil hayatını kaybetti. Faili meçhul cinayeütler konusunda iki binden 17 bine kadar değişik rakamlar ifade ediliyor. İstatistiklere geçmeyen ölüm olayları hariç, toplam 35 bin 576 kişinin terör nedeniyle yaşamını kaybetti. 14 ilde 62 bin 448 hanede 386 bin 360 kişinin köylerinden göç etmek zorunda kaldı. Bunlardan 187 bin 861’i geri döndü. Bu amaçla 128 milyon 360 bin lira kaynak aktarıldı. |
TERÖR KAVRAMINA DİKKAT
KİMLİKLERE ÖZGÜRLÜK
Kimliklere ilişkin yasakçı tutumun terörün bölgede yeşermesine zemin hazırlayan önemli bir unsur olduğu ortadadır. Bölgedeki geçmiş uygulamalarda Kürt halkı ile terör örgütü mensuplarını ayırt etmeyen tutum, davranış ve pratikler de ne yazık ki terörün bölgede gelişmesine katkıda bulunmuştur.
FAİLİ MEÇHULLER
Teröristin kendisi dahil, terör örgütünün kendi elemanına yönelik işlediği infazlar ve terör örgütü içinde işlenen faili meçhuller dâhil olmak üzere terörle bağlantılı herkesin hukuki pozisyonu ve hukuken değerlendirilmesi gereken yönü bulunmaktadır. Geçmişte yaşanmış bu yaklaşımı yadsıyan uygulamaların aydınlatılması, faili meçhullerin ortaya çıkarılması, faili firarda olanların yakalanarak hukuk önüne çıkarılması ve zaman aşımının kimi insan hakkı ihlallerinde hukukun içini boşaltan bir sonuca dönüşmemesi hem evrensel hakların hem de devlet vatandaş ilişkilerini iyileştirmenin bir gereğidir.
FIRSAT PENCERESİ AÇILDI
Sorunun siyasetin meşru mecralarında çözülmesi gerektiği açıktır. Çözüm getiren bir dilin çözüme nüfuz etmesini sağlamak, bunun toplumsal, politik, psikolojik alt yapısını oluşturmak gerekmektedir. Terörden canı yanan, yakınını kaybeden şehit yakınlarının husumet içinde bulunmamaları, teröristle vatandaş arasındaki ayrıma dikkat ettiklerini özellikle vurgulamaları çözüm çalışmalarında önemli bir toplumsal psikoloji olarak destekleyici mahiyet taşımaktadır. Komisyonumuz; Çözüm için aralanan kapının ve oluşan fırsat penceresinin iyi değerlendirilerek, terörün yaşanmadığı, terör kaynaklı yaşam hakkı ihlalinin meydana gelmediği, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının en gelişmiş haliyle hayat bulduğu ve bunun hayatın her alanına yansıdığı, hepimizin gurur duyduğu, insan hakları alanında en ön sırada yer alan bir Türkiye oluşturmayı halkımızın hak ettiği nihai bir temenni olarak bildirmeyi, süreç içinde dinlediği acılı insanların kendisine yüklediği en önemli görevi kabul etmektedir.