MDYDN: Çeşitli alıntılar

Güncelleme Tarihi:

MDYDN: Çeşitli alıntılar
Oluşturulma Tarihi: Mart 04, 2007 21:16

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ea87f9f018fbb8f8860efb
ERDOĞAN ŞAPKAYA GİRİŞ ARIYOR... AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Mayıs'ta oylanacak cumhurbaşkanlığı için adaylığını Nisan'da açıklaması bekleniyor. Seçimlere anket desteğiyle hazırlanan AK Parti'nin kurmaylarının AB öncelikli politikası da yerini iç politikaya bıraktı...” www.acikgazete.com adresindeki AÇIK GAZETE'dendi...”

 

 

*

 

NEPALLİ ‘FEMME FATALE’ EVLENDİ, diyordu Hürriyet’in başlığı. (26 şubat)

Haberin Devamı

 

“Katmandu’da 2001 yılında uğrunda saray katliamı yapılan Nepalli kadın … evlendi.”

 

Haberin dibinde “Genellikle bir sinema terimi olarak kullanılan ‘ölümcül kadın’ anlamına gelen Fransızca bir kavram” diye bir not da ‘femme fatale’ deyimini izah etmeye çalışmış.

 

Bizimkilerin işi değil bu, herhalde haberi geçen ajans, uğruna katliam yapıldığı için (bir prens, evliliğine izin vermeyen babası kralı, annesini ve 9 aile mensubunu öldürmüştü) ‘femme fatale’ demiş ama… bu laf ‘ölümcül kadın’ anlamına gelmez.

 

‘Femme fatale’ kadınlığını kullanarak saf erkeklerden çıkar elde eden, hani gösterip de kendini vermeyen kadındır.

 

Yani… benzetme yanlış olmuş.

 

 

*

 

DEVLET CİDDİYETSİZLİĞİ

 

Başbakan, Suudi Arabistan gezisine kimin katılacağını belirlemek için AKP Merkez Yürütme Kurulu’nda sormuş ‘İçinizde umre yapmayan var mı?’ diye. Elini kaldıran 4 üyeye de ‘Siz benimle (dış geziye) gelin’ diye talimat vermiş.

Haberin Devamı

 

Mehmet Y.Yılmaz ‘Yurtdışındaki bir toplantıya götürmek üzere temsilci seçmek için ne kadar ilginç bir yöntem’ diyordu. (Hürriyet, 26 şubat)

 

Ben de soruyorum:

 

Ben, bir vergi mükellefi olarak, AKP’lilerin umre gezisini cebimden ödemekle de mükellef miyim?

 

 

*

 

HA(Y)SİYETLİ DEVLET ADAMLARI

 

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili ‘O (yani Erdoğan) işaret verir, biz seçeriz. Lamı cımı yok’ demiş. (Sabah, 26 şubat)

 

Unakıtan hiç olmazsa dürüstçe ‘Bizim milletvekilleri ve parti üyeleri olarak kişiliğimiz, haysiyetimiz yok’ diye itiraf etmiş. En azından açık sözlülüğünü etmek gerek…

 

 

*

 

ECCE RTE

 

Melih Aşık, Fatma Sibel Yüksek adlı meslektaşımızın ‘Başbakanlığın Bilinmeyenleri’ kitabından alıntı yaptı:

Haberin Devamı

 

Bir Çankırı gezisinde bir vatandaşın bağırıp çağırması üzerin Başbakan ona “Ne istiyorsun?” diye soruyor. Vatandaş:
- Köylerimizde içme suyu yok Sayın Başbakanım... Üç yüz yıldır acı su içiyoruz bölgede...
- Nereden biliyorsun üç yüz yıldır su olmadığını. Sen üç yüz yıl yaşadın mı?
- Sayın Başbakanım, dedem söyledi.
- Deden üç yüz yıl yaşamış mı?
- Ona da dedesi söylemiş Sayın Başbakanım.
Diyalog şöyle bağlanıyor;
- Yahu git işine, provokasyon yapma...

 

Milliyet, 27 şubat

 


*

 

TENCERE VE KAPAK

 

Kadıköy’de görülen dava:

 

Emekli bir albayın eşi, apartmanın yöneticisiyle kavga etmiş. Kadın ‘Burası Türkiye, ben de Türküm. Burada Türk kanunları geçerli. Türkiye Türklerindir’ diye bağırmış. Yönetici de ‘hakaret davası’ açmış çünkü... Yahudiymiş. (Sabah, 27 şubat)

Haberin Devamı

 

Bence, gerçekten düşünülmeden, sinirlenince söylenmiş bir söz. Ama insanın sinirlerince bir Türk vatandaşına – Yahudi diye – bunu söyleyebilmesi, böyle bir şeyin daha önce aklının bir köşesinde beklediğini gösterir ki... Yahudi vatandaşımın buna şaştığını sanmam.

 

Bu işin üzücü tarafı.

 

Komik tarafı nedir, derseniz... Yahudi komşusuna ‘Türkiye Türklerindir’ diyen kadının avukatı kimmiş? Kemal Kerinçsiz!

 

 

*

 

HZ.MUHAMMED ZAMAMINDA DOĞUM GÜNÜ PASTASINA ÜFLERLER MİYDİ?

 

Başbakanımız 53’üncü yaşını tamamlamış, 54’e girmiş. Allah uzun ömürler versin.

 

Bu önemli gün, AKP’lilerin yalakalıklarını göstermeleri için vesile olmuş.

 

Anavatandan yani Suudi Arabistan’dan dönüşte uçakta ‘sürpriz bir yaş günü kutlaması’ yapılmış, pasta kesilmiş.

Haberin Devamı

 

Arkasından Bakanlar Kurulu’nda ikinci bir kutlama yapılmış, pasta kesilmiş.

 

Yetmemiş MGK’de doğum günü kutlanmış, pasta kesilmiş. (Star, 28 şubat)

 

Demek ki, Yılbaşı bir gavûr adeti olarak sakıncalıyken, doğumgünü kutlayıp pastanın mumunu üfürmekte bir beis görmüyor bizim imamîler.

Niye üç kere kutlamışlar derseniz, ‘Nasıl bilirdiniz?’ yahut ‘Hakkınızı helal edin’ diye de üçer kere sorarlar ya... Allah’ın hakkı üçtür!

 

 

 

*

 

ÖNCE İSLAM DÜNYASI SONRA TÜRKİYE

 

Geçen hafta mıydı, Başbakan Erdoğan, İsrail Başbakanı ile diplomatik krize sebep oldu. Ehud Olmert’in Türkiye ziyareti öncesinde Kudüs’te İsrail Devleti’nin yaptığı altyapı çalışmasını eleştirdi. Adam az kaldı ziyareti erteliyordu. Olmert, Ankara’da çıkardı, Erdoğan’a yapılan çalışmaların fotoğraflarını gösterdi. TC Başbakanı tatmin olmadı, ‘Uzmanlarımı göndereceğim’ dedi, gerginlik yaşandı. Bu olaydan sonra, Amerikan Kongresi’nde yakında oylanması beklenen Ermeni Soykırım Yasası söz konusu edilince, Olmert lafı geçirdi: ‘ABD’nin iç işidir, bizi ilgilendirmez!

 

Belki de Türkiye Erdoğan’ın bu tutumu yüzünden Yahudi lobisinin desteğini kaybetti ve Ermeni tasarısı bu kez geçecek...

 

O zaman ben ‘Vebali, Müslüman kimliği Türk kimliğinin önüne koyan Erdoğan’ın boynuna’ diye yazdım.

 

Bakın bu sefer de ne diyor aynı başbakan: “Filistin çözülmeden Kerkük’e çözüm bulamayız. Önce Filistin’i çözeceğiz...(Takvim, 27 şubat)

 

Sahi bu Erdoğan hangi ülkenin başbakanı olduğunu biliyor mu?

 

 

*

 

BUNLAR NE BİÇİM PEDADAG?

 

17 yaşındaki delikanlı bir şiiri beğenmiş, internetten indirip 44 yaşındaki kadın öğretmenine ‘Senin için yazdım’ diye bir yalan uydurup hediye etmiş.

 

Öğretmen de şiiri aldığı gibi... okul idaresine, yetmedi savcılığa ‘Öğrencim beni taciz etti’ diye şikayetçi oılmuş. (Posta, 27 şubat)

 

Bence, iki adam tutup dövdürmeli, hatta ayağına sıktırmalıydı.

 

Faruk (Mengüç) ne kadar haklı...

 

Bunlara hiç mi psikoloji - pedagoji öğretilmiyor?

 

Bunlar ne biçim öğretmen?

 

 

*

 

Allah’ın varlığını, birinci sayfadan, börtü böcekle ispata çalışan Bugün gazetesinden bugün:

 

MANTARLARIN MESAJI

 

“Çürümüş maddeler üzerinde yaşayan ve bazı türlerinden hayat kurtarıcı ilaçlar da imal edilen küf mantarları, hisseden kalplere, düşünen kafalara, kâinatta sanatla, iktisatla, hikmetle ve ilimla icraatta bulunan Yaratıcı’dan mesajlar sunuyor”. (Bugün, 27 şubat)

 

Psikoloji okumadığım için bir şey diyemeyeceğim...

 

 

*

 

ELMA, ARMUT, ARNAVUT

 

Yalçın Doğan yazıyor:

 

2002 seçimlerinde AKP’nin oyu yüzde 26. Ama barajı iki parti geçtiği için, geçerli oyların yüzde 34’ünü almış gibi görünüyor.” (Hürriyet, 27 şubat)

 

Mülkiye’de ne okutuyorlar?

 

 

*

 

SERBESTİ İYİ TABİİ DE…

 

Hâkimler biraz inisyatif kullanır oldu, diye seviniyoruz ama, sonuç her zaman istediğimiz yönde olmuyor.

 

Kayseri Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erdoğan Berçin, bir mankenin fotoğrafını internette kendi fotoğrafı diye yutturan bir kadına aşık olmuş, kadın hasta olduğunu söyleyip para isteyince 135 bin lirasını kaptırmıştı. Dekanın açtığı dolandırıcılık davası sonuçlandı ve… dolandırıcı kadın beraat etti.

 

Gerekçe: Kadının sitesine koyduğu fotoğrafların bir mankene ait olduğu kolayca anlaşılıyor. (Hürriyet, 28 şubat)

 

Yani dolandırıcılık çok barizse, suç sayılmıyor mu?

 

Gerçi belediye çukuruna düşüp ölen çocuğun 8’de 1 suçlu bulunduğu bir memlekette, şaşmamak lazım…

 

 

*

 

SABAH NAMAZI DA MECBURİ OLACAK MI?

 

Küresel ısınmaya karşı ve enerijinin daha iyi kullanılması için tedbirler arayan hükümet memurlar için sabah mesaisini erkene almayı uygun bulmuş. Böylece hem elektrikten tasarruf edilecek, hem de memurlarla okula giden öğrenciler kesişmeyecek, trafik rahatlayacakmış.

 

Bir Pepe var ya hani Orman Bakanı, “Türkiye’nin bulunduğu enlem itibariyle mesai için 07.00’nin uygun olabileceğini düşünüyoruz” diyor. (Hürriyet, 28 şubat)

 

Memur 5’te kalkıp, 6’da yola çıkacak demek ki…

 

Sabah namazı da mecburi mi?

 

Not: CHP ne kadar kabiliyetsiz Yarabbi. Süleyman Demirel olsaydı şimdi muhalefet lideri ‘Ey memurlar, sizi sabahları 5’te yola dökecekler’ diye Türkiye’yi ayağa kaldırırdı…

 

 

*

 

HRANT’I ASLINDA KİM ÖLDÜRDÜ?

 

Bir skandal daha, diyor Milliyet: “Hrant Dink suikastından 3 ay önce, İstanbul’daki tüm polis birimlerine ‘Ermeni vatandaşların olduğu yerlerde önlem alın’ yazısı gitti. Ancak ‘gereği’ yapılmadı”. (28 şubat)

 

İstanbul Emniyet Müdürü, İstanbul Valisi, Emniyet Müdürü, İçişleri Bakanı, Başbakan… herkes görevde.

 

Hrant öldü!

 

Not: Ben ‘Hrant’ı polis öldürdü’ deyince kızıyorlar.

 

 

*

 

(F)OTO-PROTOKOL

 

Tarım ve Köyişleri Bakanı, Milliyet gazetesini ziyaret etmiş, Milliyet’te konuyla ilgili bir haber, bir fotoğraf ve bir de resimaltı:

 

“Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Milliyet gazetesini ziyareti sırasında Milliyet gazetesi köşe yazarı Meral Tamer (soldan ikinci) ve ekonomi şefi İbrahim Ekinci (soldan üçüncü) ile Milliyet muhabirleri Orhan Tekeoğlu (sağdan üçüncü) ve Serkan Arman’ın (sol başta) sorularını yanıtladı. Toplantıya Eker’in Özel Kalem Müdürü Selami Gülay da (sağdan dördüncü) katıldı.”

 

Yıllardır okuduğum en komik resimaltı buydu. Yahu şuna (soldan sağa) deyip isimlerini saysanıza adam gibi…

Sayfayı yapan arkadaş, Milliyet’in iç protokolüne riayet edeceğim diye yırtınmış: sağdan üçüncü, sol baştan ikinci…
J

 

Milliyet, 28 şubat

 


*

 

İNANILIR GİBİ DEĞİL!

 

Meğer İsrail’de Naturei Karta adında bir ‘dini grup’ var imiş. Bunlar, İsrail Devleti’nin varlığını reddeden, Kudüs’ün Filistinliler’e terk edilmesini savunan Yahudi dincilermiş. Bu son Haremi Şerif hadisesinde gösteri yapmışlar, ellerinde ‘Jerusalem belongs to the Palestinians’ (Kudüs Filistinliler’indir) yazan pankartlarla… (Star, 28 şubat)

 

Radikal Yahudiler’in İsrail’e ve Kudüs’ün işgaline karşı çıkması size garip gelebilir ama… adamlar kendi içlerinde son derece tutarlı. Diyorlar ki ‘İsrailoğulları, günah işledikleri için İsrail’den kovuldu. Mesih gelmeden İsrail’e dönmek Tanrı’nın iradesine ve dinimize aykırıdır.

 

Demek ki yobazlığın gerçekten sınırı yokmuş!

 

 

*

 

VE TEŞHİR ETTİĞİMİZ TECAVÜZ ZANLISI SUÇSUZ ÇIKTI !..

 

2 Şubatta bu köşede yayına giren “Bu kez de ‘tecavüz zanlısı’na tecavüz ettik” başlıklı yazımı hatırlıyor musunuz?

 

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/5879746.asp?m=1


Şöyle demiştim: “
Perşembe günü, KADINA ASIL BİZ TECAVÜZ ETTİK diye isyan etmiştim, İstanbul’da tecavüze uğrayan bir kadının kimliğinin resmen açık edilmesine. Bu sefer de - tutarlılık ama asıl insanlık gereği - TECAVÜZ ZANLISINA sahip çıkacağım. (…) Ama yukarıda bahsettiğim kadına tecavüz ettiği iddiasıyla yakalanan adama sahip çıkıyorum. Çünkü SUÇU KESİNLEŞENE KADAR bu adam da sizin kadar, benim kadar MASUMDUR. Kimsenin, benim gazetem dahil, bu adamın kimliğini açıklamaya, fotoğrafını basmaya HAKKI YOKTUR! Kanunen suçtur! Ama asıl insanlık suçudur! YA BU ADAM MASUMSA!..(Hürriyet-internet, 2 şubat)

 

Ve adam masum çıktı!

 

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/6037261.asp?gid=48

 

Eee? Başta Hürriyet, ne yapacağız şimdi? Günahımızı nasıl affettireceğiz? Garibin biri olduğu için aleyhimizde 1 trilyonluk dava açamadığı için şükredelim!

 

Hürriyet, 1 mart

 

*

 

 

AHSEN YENGE’YE MEKTUP

SAYIN Ahsen Yenge!

“Bana hakaret ettin”
diyerek benden mahkeme aracılığıyla temiz bir 5 milyar talep etmiştin... Görüyorum ki bununla yetinmemişsin... Yeni bir dava açmışsın, 10 milyarımı daha istiyormuşsun...
Ah Ahsen Yenge ah! Sen beni galiba 3 milyon dolar transfer ücreti, 65 bin dolar maaş alan
“birikimli meslektaşlar”
ile karıştırdın...
Ahsen Yenge... Talep ettiğin toplam 15 milyarı sana bayılırsam, inan ki bütçem ciddi bir sarsıntı geçirir. Biliyorum,
“Biz Sayın Bakan ile ülke ekonomisinin dengelerini kuruyoruz, senin bütçenin dengesinden bana ne?”
diyecek ve “O yazıları yazarken düşünecektin” tepkisini göstereceksin.
Ahsen Yenge! 15 milyar sizin dişinizin kovuğunu doldurmaz ama benim için hálá çok para! Gel vazgeç şu işten... Bir daha yapmayacağım söz... Kemal Abi’ye selamlar...”

Ahmet Hakan - Hürriyet, 1 mart


*

KENAN EVREN’İN … DAN (YANİ DAN DAN) ÇIKIŞI

Kenan Evren, bir zamanlar Türkiye’nin 8 eyalete (?) bölünmesinin düşünüldüğünü söyledi. Tepkiler farklı farklı.

Hürriyet’in 17. sayfasında “Bir Kürt bölgesi ile başlayacak ve sonra öylece sürüp gidecek bir bölünme anlamına geliyor bu. Kenan Evren ile Abdullah Öcalan’ın dönüp dolaşıp aynı yerde buluşmalarına ise söyleyecek söz bulamıyorum. Şunu söyleyebilirim sadece: İnsan her aklına geleni söylememeli” diyen Mehmet Y.Yılmaz’dan tutun da, 19.sayfada “Böyle bir tartışmayı ancak Evren gibi bir insan başlatabilirdi. Eski cumhurbaşkanımızı işte bu değişimi gerçekleştirdiği, bu cesareti gösterdiği için kutluyorum. Yaşı 90 ama emin olun, çoğumuzdan genç...” diyen Ertuğrul Özkök’e kadar…

Hürriyet, 1 mart


*

DÜŞMANIN BİLE KALİTELİ OLMALI

Partilerini bir kere daha kapattırıp Türkiye’nin başına bela olmaya ve ucuz kahramanlık yapmaya çalışan Demokratik Toplum Partisi’nin PKK’lı yöneticilerinden başka, bir de Öcalan denilen cehennem zebanisinin provokatör avukatları başımıza bela kesildi.

İtalya’da bir basın toplantısı yapmışlar. ‘Sayın Öcalan’ın koparmamakta belki de hata ettiğimiz ‘Sayın kellesi’nden alınan 6 adet saçı tahlil ettirmişler de, krom ve storsiyum saptamışlar ‘… yaşamının ciddi ve büyük bir risk altında olduğunu biliyoruz. Uluslararası bağımsız bir hekim heyetinin İmralı Cezaevi’ne giderek kapsamlı bir sağlık analizi yapmasını talep ediyoruz’ demişler.

Hürriyet, 2 mart

 

 

*

 

HALBUKİ…

 

Diyarbakır’a bağlı Kayapınar Belediyesi Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait araziyi imar planını değiştirip park yaptı, parkın ortasına da bir havuz.

 

Havuz… KÜRDİSTAN HARİTASI şeklinde olduğu için belediye davalık. (Milliyet, 2 mart)

 

 

 

*

 

DOĞRUSU…

 

Durup dururken ortalığı karıştıran Kenan Evren tepkilere şaşmış, ‘Benden PKK’lı ya da Kürtçü olur mu?’ diyor. (Milliyet, 2 mart)

Evren’den ne olur, biliyoruz…


*

 

ZEYTİNYAĞ BAŞKAN

Dilara, rögar olmadığı için kanalizasyon çukuruna düşerek öldü.

 

(İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı lafı çok uzun, kısaca İst-Büyük-Baş diyeceğim ama o da yanlış anlaşılabilir, kısaca ‘Başkan’ diyeyim bari) Başkan Kadir Topbaş çok kızdı…

 

Firmalar şehirde değil tarlada gibi çalışıyor. Çevre güvenliği almıyor. Herkes sorumlu…

 

Zeytinyağ başkan…

 

O firmaya ihaleyi (artık hangi yollardan bilinmez) veren sensin. Denetlemesi gereken ama denetlemeyen sensin. HERKESTEN ÖNCE SEN SORUMLUSUN…

 

İstifa?

 

 

*

 

AH ULAN EKMEĞİYLE OYNADINIZ ADAMLARIN

 

Levent’teki eski İETT garajı ihaleye çıkıyor, 185 milyon dolar muhammen bedelle. Arsa çok kıymetli olduğundan, fiyatın çok yükseklere çıkması bekleniyor. (Vatan, 2 mart)

 

Ulan gazeteciler, yatacak yeriniz yok be… Bu 200-250 milyon dolardık arzayı Duabi şeyhine 100 milyona okutacak, hem hayır duası alacak hem de - şeyhin eli tutulmaz - üç kuruş yolumuzu bulacaktık, izin vermediniz sizi gidi rantiyeciler sizi…

 

 

*

 

ARTIK ALENEN…

 

TÜSİAD bir değil, iki değil kaç kere açık açık söyledi: “2007’de yapılacak genel seçimleri AKP’nin kazanmasını ve Erdoğan’ın bir dönem daha başbakan olmasını istiyoruz”.

 

Türkiye-AB Komisyonu başkanı Lagendijk de AKP-Erdoğan lobisine katıldı: “Türk halkı Türkiye’nin AB’ye katılmasının iyi olacağını düşünüyorsa hangi partiye oy vereceğini de biliyordur.” (Star, 2 mart)

 

Oh ne güzel!

 

 

*

 

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün yaptığı araştırma sonuçları DEH-ŞET!

 

15-19 yaş grubu kadınların % 63’ü

15-49 yaş grubu kadınların % 39’u

45-49 yaş grubu kadınların % 39’u

 

… cinsel ve ekonomik nedenlerle kocasının kendisini dövmesini HAKLI BULUYOR.

 

Bunun sebebi bir sonraki bilgide:

 

Güneydoğu Anadolu’daki her 100 kadından 46’sı okumayı yazmayı bile bilmiyor. (Bilenin ne kadar bildiği de malum…)

 

Marmara Bölgesi’nde bile bu ‘kara cehalet’ oranı % 13

 

TÜRKİYE’DEKİ BÜTÜN SIKINTILARIN TEMELİ BURADA YATIYOR!

 

Milliyet, 3 mart

 

 

*

 

İSTİKLAL MARŞI İŞKENCE SEMBOLÜ

 

Güngör Mengi uyarıyordu: PKK’nın terör mevsimi yaklaşıyor, PKK’lıların çoluk çocuk öldürmek için acele bir bahane bulması gerekiyor. (Vatan, 4 mart)

 

PKK’nın siyasi kanadı Demokratik (!) Toplum Partisi’nin yeni Leyla Zana’sı olma çabası içindeki genel başkan yardımcısı Aysel Tuğluk’un Apo’nun kılıyla ilgili “Sayın Öcalan’a saldırının sonucu hesap edilemeyecek kadar ağır olur” şeklindeki tehdidinin atlında yatan bu olsa gerek. Provokasyon ve cinayete bahane… (Gazeteler, 3 mart)

 

Ama bunlar o kadar kahramandırlar ki, aynı Tuğluk çok değil ertesi gün “Sözlerim yanlış anlaşıldı” diyordu. (Hürriyet, 4 mart)

 

Yanlış anlaşılır diye aklımdan geçenleri yüksek sesle söylemiyoram, ama herhalde tahmin edersiniz!

 

Not: Bu arada, aynı partinin üyesi Orhan Doğan niye DTP kongresinde İstiklal Marşı çalınmadığını da açıkladı: “Artık İstiklal Marşı onlar için (PKK’lılardan bahsediyor) bir işkence sembolü.

 

 

*

 

BARİ KOMİK OLMAYIN…

 

‘Başşşşşşşşşşkan’ Kadir Topbaş karar vermiş: Bundan sonra evlerin dış cephesine çamaşır vesaire asılmayacak, pencerede sucuk pastırma kurutulmayacak; pencereden halı filan silkelenmeyecekmiş; umumi çeşmelerde halı, araba felan yıkanmayacakmış! (Hürriyet, 4 mart)

 

Canım benim!

 

Asana ne yapacaksın? Koyanı nasıl engelleyeceksin? Yıkayana ne cevaz keseceksin?

 

Sokakta koyun boğazlanmayacak dedin de ne oldu? İpleyen oldu mu?

 

Çamaşır asanı siktir et, adam İstanbul’un göbeğine KAÇAK OLARAK sekiz katlı bina inşa ediyor, İstanbul’daki her 100 binadan 70’i kaçak… sen seyrediyorsun!

 

Pastırma kurutulmayacakmış!

 

 

*

 

İKİNCİ İSKİ SKANDALI diyordu Vatan’ın manşeti. (4 mart)

 

Dilara’nın düştüğü çukuru açan İSKİ müteahhidi (sıkıldım böyle yazmaktan ‘mütâhit’ yazacağım artık) MVM adlı şirket, girdiği bütün ihaleleri kazanmış… rakiplerinden DAHA YÜKSEK fiyat vermesine rağmen.

 

(Melesa Asya Yakası 2.Kısım Atıksu İhalesi - 13 temmuz 2005 - 6-7-8 milyon YTL fiyat teklif edenler varken, MVM ihaleyi… 12,5 milyon vererek kazanmış.)

 

AKP’li belediyeden fahiş fiyatla iş alan bu şirket (ve bunun gibiler) yarı fiyata, bazen daha da düşük fiyata işi taşeron firmalara yaptırıyor, aradaki trilyonları cebe atıyormuş.

 

Diyeceksiniz ki BUNLAR böyle hırsızlık ahlâksızlık yapmazlar… MÜSLÜMAN’dır bunlar.

 

Hakikaten ben de hayret ediyorum…

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!