Mayoların modası geçti, oltalar da küflenmesin

Güncelleme Tarihi:

Mayoların modası geçti, oltalar da küflenmesin
Oluşturulma Tarihi: Kasım 07, 2000 00:00

Adnan KAYAASLEN Karadenizliyim, Sinoplu. Hayatımın ilk 5 yılı memleketimde geçti. Sonra, baba mesleği nedeniyle Türkiye'nin gezmedik kenti kalmadı. Ancak, İzmir'le ilk kez 1985 yılında tanıştım. Üniversite sınavı için geldiğim bu kent sonra okulum, işim, evim oldu. O ilk günü hiç unutmuyorum... Genzimi yakan kesif bir koku ile neye uğradığımı şaşırmıştım. Yaklaştıkça kokunun dayanılmazlığı artıyor, midem bulanıyor, burnumu ve ağzımı tıkamaktan boğulacak gibi oluyordum. İşte, İzmir Körfezi ile tanışmam böyle oldu. Tıpkı yıllar önce Haliç'le ilk buluşmam gibi. Tam bir hayal kırıklığı yaşadığımı bilmem söylememe gerek var mı? Oysa, neler hayal etmiştim... Filmlere, şarkılara konu olan Körfez'den; insanın içini bir hoş eden İmbat'tan eser yoktu. Sonra gördüm ki, bu hayal kırıklığı bana özgü değildi. İzmirliler'in ortak derdiydi. Belediye başkanları da bunun farkındaydı ki, Körfez'e hayat verecek bir dizi projeler gündeme getirmişlerdi. Bunların arasında hiç kuşkusuz en önemlisi Büyük Kanal Projesi idi. İzmir'e ilk geldiğimde Özfatura baştaydı, sonra bayrağı Çakmur devraldı, ardından koltuk yeniden Özfatura'ya geçti, son seçimde de şans Piriştina'ya güldü. Her dönemde de Körfez ve Büyük Kanal ilk sıradaki yerini korudu. Proje kapsamında geçtiğimiz hafta sonu Çiğli Sasalı'da yapımı devam eden Atıksu Arıtma Tesisleri'nin ikinci fazının açılışı yapıldı. Başkan Piriştina, 550 milyon dolar harcanan projenin günümüze gelmesinde emeği geçenlere teşekkür ettiği konuşmasında özetle şöyle diyordu: ‘‘Körfez'deki renk değişimi şimdiden fark edilmeye başlandı. Kokunun yok olması için de Melez Deresi ağzındaki çalışmalar tamamlanmak üzere. Körfez'de akışı engelleyen Ragıp Paşa Dalyanı'nın yıkımı da tamamlandı. Bundan sonraki aşamada çamur çürütme tesisi kuracağız.’’ Kökeni 1970'lere dayanan bu hayati projenin bu en önemli halkasının açılışında tören alanına konulan ve içinde çipura ile süs balıklarının bulunduğu akvaryum ilgi çekiciydi. Başkan Piriştina, akvaryumdaki suyun arıtmadan çıkan su olduğuna dikkat çekerek, İzmir'in tüm kanalizasyon sisteminin arıtma tesisine bağlanmasıyla kısa bir süre sonra Körfez'de yeniden çipura tutulacağını, gençlerin sörf yapıp yelken açacağını belirterek, ‘‘Oltaları hazırlayın’’ dedi. 15 yıl önce gördüğü manzara karşısında hayal kırıklığına uğrayan bir insan olarak, gelinen bu noktadan duyduğum mutluluğu dile getirmek isterim. Körfez'de yeniden denize girilen, balık tutulan günleri görmek elbette en büyük arzumuz. Zira, Körfez, bu iki olguya çok da yabancı değil. Ancak, o yıllar bana yabancı. Bildiklerim sadece okuduklarım ve dinlediklerimden ibaret. O yıllara yaşım dahi tutmuyor. Son gelişme benim içimde dahi birşeylerin kıpır kıpır etmesine yol açıyorsa varın siz düşünün o yılları yaşamış insanların mutluluğunu. İşte, tüm bu nedenlerle Büyük Kanal'da emeği geçenlere tıpkı Piriştina gibi ben de teşekkür ediyorum. Kendisine de benzeri yaşanmış örneklerinin aksine bu projeye sahip çıkıp devam ettirdiği için şükranlarımı iletiyorum. Ancak... Hafta sonu yaşadığımız açılış ve verilen sözler bize çok da uzak değil. Bunların örneklerini geçmişte de çok gördük, hatta Körfez ve Büyük Kanal için de yaşadık. Büyük Kanal'ın ilk etabının hizmete açıldığı günlerde verilen, ‘‘Mayolarınızı hazırlayın, Konak'tan hep birlikte denize gireceğiz’’ sözünü de unutmuş değiliz. Ne yazık ki, o gün bir türlü gelmediği için mayolarımızın modası çoktan geçti ve sabun kokulu sandıklarımızda yerlerini aldı. Dilerim, oltalarımız da pas tutmaz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!