Mavi, turkuaz, mor ve mercan kırmızısının başkenti

Güncelleme Tarihi:

Mavi, turkuaz, mor ve mercan kırmızısının başkenti
OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 18, 2004 00:00

Tarihi zenginliÄŸine raÄŸmen, ancak meraklı turistin geldiÄŸi Ä°znik, çoÄŸunlukla bir iki gece kalınan ve bir günde tarihi yerleri gezilebilen, göl kıyısında küçük bir yerleÅŸim. Etrafındaki daÄŸlar, gölünün kıyısında kilometrelerce devam eden yaÅŸam, zengin topraklarını tarih boyunca koruyan surları ve her ne kadar savaÅŸlar ve depremlerle harap olmuÅŸsa da, kilise, cami, medrese, hamam ve türbelerinden geriye kalanlar, bu küçük kentin öneminin altını çiziyor. Sadece tarihi deÄŸil, adıyla özdeÅŸleÅŸen, Osmanlı'nın mirası, dünyaca ünlü çiniciliÄŸi bile burayı özellikli ve doyurucu bir gezi noktası yapmaya yeter. MÖ 4. yüzyılda, Büyük Ä°skender'in buraya gelmesinden önce üç asırdır burada Bitinyalılar yaşıyordu. Ä°skender'in ölümü üzerine, generallerinden Antigonos, burada bir kent kurdu ve kendi adını verdi. Ä°skender'in bir baÅŸka generali olan Lyzimakhos, Antigonos'u yenerek, burayı geniÅŸletti ve buraya ölen karısı Nikaia'nın adını koydu. Nikaia'nın bu devirde ünü, kırmızböceÄŸiyle boyanmış kırmızı kumaÅŸtı. Bu kumaÅŸ, bugünkü Gemlik limanından ve baÄŸlantılı olduÄŸu ticaret yollarından ihraç edildiÄŸinden önemli bir gelir kaynağı olmuÅŸtu. Hem kumaÅŸ ticareti hem de verimli topraklar burayı zenginleÅŸtirdi. Zaman içinde, gücü zayıflayan Lyzimakhos'u Bitinya Kralı Zipoetes yendi ve bir asır boyunca Bitinya burada önemli bir devlet haline geldi. Son kral IV. Nikomedes, ölmeden önce, krallığı Roma'ya bıraktı. Kent, Roma ve Bizans dönemlerinde daha da zenginleÅŸti ve özellikle Hıristiyanlık'ta önemli bir kent oldu.1081'de Selçuklular burayı ele geçirerek baÅŸkent yaptılar. 16 yıl sonra, Bizanslılar kenti geri aldılar. Selçuklular yeni baÅŸkentleri olarak Konya'yı seçerken, Ä°znik 234 yıl boyunca Bizanslılar'ın elinde kaldı. 1204'te 4. Haçlılar'ın Konstantinopolis'i ellerine geçirmeleri üzerine Bizans Ä°mparatoru Theodoros Laskaris, Ä°znik Bizans Ä°mparatorluÄŸu'nu kurdu. Laskarisler, surları güçlendirdiler ancak 1331'de Osmanlılar'ın burayı almasını engelleyemediler. Kısa bir süre için baÅŸkent oldu. 300 yıl boyunca çinicilik sanatının merkeziydi. Yaklaşık üç yüz fırında üretilen çiniler, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu'nun dört bir yanındaki eserleri süsledi. 18. yüzyılın ortalarında, Kütahya'da yapılan daha kalitesiz çiniler, Ä°znik çiniciliÄŸinin iniÅŸe geçmesini hızlandırdı.HIRÄ°STÄ°YANLIK ALEMÄ°NDE ÃœNLÜİznik'in Hıristiyanlık'taki ünü, özellikle burada yer alan iki ‘‘Ökümenik Konsil’’den geliyor. Konsiller, Hıristiyanlıkla ilgili bazı anlaÅŸmazlıkları tartışmak için toplanırdı. Birincisi, 325'te Constantinos'un Roma Ä°mparatorluÄŸu'nun bütün piskoposlarını, Nikaia'daki Ä°mparatorluk Sarayı'na (Senato Sarayı) çağırmasıyla toplandı. Bu Konsil'in sonunda, Ä°znik Akti'yle Ä°sa'nın kimliÄŸiyle ilgili kararlar alındı. Yedincisi ise Ä°mparatoriçe Eirene baÅŸkanlığında, 787'de toplandı. Burada, ikonalara saygı gösterilmesi, ancak bunun Tanrı'ya tapınma derecesinde olmaması gerektiÄŸi sonucuna varıldı. Bu konsilin tartışmaları o kadar fazla oldu ki, bundan sonra Roma Katolik Kilisesi ile DoÄŸu Ortodoks Kilisesi tamamıyla ayrıldılar.Ä°ZNÄ°K TURUÄ°znik gezisinin en etkileyici yanı kuÅŸkusuz, kentin 4.970 metre uzunluÄŸundaki tarihi surları boyunca yürürken rastlayacağınız anıtsal kapılar ve bunların içinden geçerken kentin görkemli geçmiÅŸine dair karşılaÅŸacağınız ipuçları olacaktır. Kentin günümüze kalan dört kapısı; Ä°stanbul, Lefke, YeniÅŸehir ve Göl kapıları. Kapılar, MS 1. yüzyılın sonlarına doÄŸru Ä°mparator Vespasianus ve Titus tarafından yaptırılmış. Önceleri, Zafer Takı olarak düşünülen bu kemerler, Roma döneminin ilerleyen yıllarında surlarla birleÅŸtirilmiÅŸ. Ä°stanbul'dan gelenler, kente bu kapıların en güzeli ve en iyi korunmuÅŸu olan, Ä°stanbul Kapısı'nın yanındaki bir açıklıktan girer. Dış surdaki kapı, iki büyük, yuvarlak kule ve ünlü Roma Ä°mparatoru Hadrianus'un MS 123'te, kente geliÅŸi anısına dikilen zafer takından oluÅŸuyor. Bursa'dan gelenlerse, Ä°znik'e YeniÅŸehir Kapısı'ndan girer. Bu kapının daha az korunabilmiÅŸ olması, Selçuklular'ın ve Osmanlılar'ın kente girmek için bu kapıya zarar vermiÅŸ olmalarından kaynaklanıyor. Bu kapının yakınında bulunan Roma Tiyatrosu'nun üst sıraları çökmüş, ardından da alt sıraların taÅŸları, surların ve kapıların onarımında kullanılmış. Kazılarda bulunan sahnenin olaÄŸanüstü güzellikteki mermer kabartmaları olmasa, bu tiyatronun, kentin ne kadar önemli ve güzel bir yapısı olduÄŸunu tahmin edebilmemiz mümkün olmayacaktı.DoÄŸu'daki Lefke Kapı, üçlü bir yapıda. Ä°ki surun arasında da, yine Ä°mparator Hadrian'a adanmış bir Zafer Takı var. YeÅŸil Cami'yi geçince varılan kapının hemen dışında görülebilen bir sıra su kemeri, yakın zamana kadar ÅŸehre su getirirmiÅŸ. Göl Kapısı'ndan ise geriye pek bir ÅŸey kalmamış.Belediye'nin karşısındaki Turizm Bürosu'ndan bir kent haritası alıp, kenti kolaylıkla gezebilirsiniz. Çünkü tarihi Ä°znik kenti, ‘‘ızgara planı’’ uygulanarak yani caddelerin birbirini dik açılarla kesmesi ve ÅŸehrin bloklara ayrılması prensibiyle kurulmuÅŸ. Kuzeyden güneye Atatürk Caddesi, doÄŸudan batıya ise Kılıçaslan Caddesi, kenti eÅŸit olmayan dört parçaya bölerek, dört tarihi kapıya baÄŸlıyor.AYASOFYA 6. YÃœZYILDANÄ°znik turuna, Atatürk ve Kılıçaslan caddelerinin kesiÅŸtiÄŸi, kentin merkezindeki Ayasofya'dan baÅŸlayalım. Bugünkü yol seviyesinin 2.8 metre altında olan bu kilisenin, ilk inÅŸa edildiÄŸi tarih, mimarı ya da yaptıranı, hiçbir yazıt olmadığından belli deÄŸil. Ancak bugün görülen kalıntılar, Ä°ustinianus'un 6. yüzyılda yaptırdığı ve 11. asırdaki depremden sonra onarılan kilise. Kutsal Bilge'ye adanan bu katedral, kent Bizans Ä°mparatorluÄŸu'nun baÅŸkentiyken, dört imparatorun taç giyme törenlerine tanık olmuÅŸ. Ayrıca burada toplanan 325 yılındaki I. ve 787 yılındaki VII. Ökümenik Konsillerine ev sahipliÄŸi yapmasından dolayı, Hıristiyan hacıların kutsal saydıkları bir yer. Kışın, Ayasofya'nın içini görebilmek için Ä°znik Müzesi'ne giderseniz, size müzeden bir görevli eÅŸlik edecektir. Kiliseye girer girmez, yerde camla korunmuÅŸ, yıpranmış bazı mozaikleri ve giriÅŸin solunda da cam bir panel arkasında, soluk da olsa, Ä°sa, Aziz Yahya ve Meryem'in freskini görebilirsiniz. Osmanlılar Ä°znik'i alınca burası kentin Ulu Cami'si oldu. 1922'deki savaÅŸta da kilise çok zarar gördü. (Pazartesi hariç, her gün 08.00- 12.00 ve 12.30- 16.30 arası açık, 0224 757 10 27) YEŞİL CAMÄ° HEMEN GÖZE ÇARPARKılıçaslan Caddesi üzerinde, Turizm Ofisi'nden önce, saÄŸa dönünce, II. Murat Hamamı'nı ve karşısında Ä°stanbul Ãœniversitesi tarafından yapılan ve hálá süren kazılarda bulunan Ä°znik Çini Fırınları'yla hamur hazırlama tanklarını görebilirsiniz. Ancak 16. ve 17. yüzyıldaki çini üretiminin boyutları düşünülürse, bunun gibi baÅŸka birçok yerde de fırınlara rastlanacağı kesin.Fırınlardan üç blok ötede, Rumeli Fatihi Orhan Gazi'nin oÄŸlu SüleymanÅŸah tarafından, 1332'de yaptırılmış Süleyman PaÅŸa Medresesi, Türkiye'deki en eski Osmanlı medresesi olup aynı zamanda avlulu medreselerin de ilk örneÄŸi. Burada bugün, birçok kuruluÅŸun katkısıyla onarılmış, Ä°znik'e geleneksel çini sanatını yeniden kazandırmak amacıyla, çoÄŸunluÄŸunda kadınların üretim yaptığı atölyeler ve satış dükkanları var.YeniÅŸehir Kapısı'na doÄŸru, Otogar levhasından sapınca, Yakup Sokak'ta, 14. yüzyıl sonunda Ahi konukevi olarak inÅŸa edilmiÅŸ Yakup Çelebi Zaviyesi var. Üç sokak sonra karşınıza çıkacak bir zamanlar mozaikleriyle ünlü Koimesis Kilisesi'nden pek fazla birÅŸey kalmamış. Kılıçaslan Caddesi üzerinde, Lefke Kapı yolunda, solda, 1333'te yapılan, Osmanlı devrinin ilk camisi Hacı Özbek Camii var. Onu geçince, güzel bir park içinde, Ä°znik'in en ünlü eseri olan ve adını minaresini süsleyen Selçuk tarzı, firuze renkli çinilerinden alan YeÅŸil Cami hemen göze çarpar. Ancak bugün görülen çiniler, daha düşük kalitedeki Kütahya çinileri. GiriÅŸindeki mermer kabartma ve mermer mihrabın oyma işçiliÄŸi dikkat çekiyor.Hemen YeÅŸil Cami'nin karşısında bugün Ä°znik Müzesi olan Nilüfer Hatun Ä°mareti var. 1388'de Orhan Gazi'nin oÄŸlu I. Murat tarafından annesi için yaptırılmış. Bir Bizans soylusunun kızı olan Nilüfer Hatun, Osmanlılar'ın en seçkin kadınlarındandı. Bugün Arkeoloji Müzesi olarak kullanılan yapının Çini Bölümü, ne yazık ki umulduÄŸu kadar zengin deÄŸil. Ä°stanbul'da ya da dünya müzelerinde daha çok Ä°znik çinisine rastlamak mümkün. Yine de, çini fırınlarında ve Roma Tiyatrosu civarında bulunan çini parçaları sergisi görülmeye deÄŸer. Müzede, 15., 16. ve 17. yüzyıldan kalma Osmanlı çinileri, ünlü Ä°znik kırmızısının uygulandığı seramikler var. Ayrıca Roma devrinden bronz heykelcikler, Bizans altın ziynet eÅŸyaları, sikkeler, piÅŸmiÅŸ toprak eserler, ölülerin gömülmesinde kullanılmış Erken Tunç Çağı küp mezarları bulunuyor. (Pazartesi hariç, her gün 08.00- 12.00 ve 12.30- 16.30 arası açık, 0224 757 10 27) SAYISIZ TÃœRBE VAROrhan Gazi'nin torunlarından biri olan Ahiveyn Sultan, ot ve çiçeklerden yaptığı ilaçları kullanarak hastaları iyileÅŸtirmesiyle ünlenmiÅŸti. 14. yüzyılda Ä°znik'te yaÅŸayan Ahiveyn Sultan, tıbbın yanısıra kültür ve teoloji alanında da ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulundu. Hazırladığı karışımlara bol miktarda afyon kattığından, halk tarafından Afyon Dede ya da Afyon Sultan olarak da bilinirdi. Ä°znik'te, esnafın mesleklerini dürüstlükle sürdürmeleri için kurallar koyan Ahilik sisteminin kurucusunun o olduÄŸu söylenir. Ahiveyn Sultan'ın, Ä°stanbul Kapısı'na giderken, Ä°smail Bey Hamamı'nın yakınında, bir çocuk parkının içinde, çitlembik aÄŸacının altında sade bir türbesi bulunuyor. Ä°znik'teki sayısız türbe içinde, Lefke Kapısı'ndan geçince 300 metre ilerde Sarı Saltuk Türbesi var. Türbenin yapılış tarihi ve burada kimin gömüldüğü hakkında hiçbir yazıt yok. Ancak hayatı efsanelerle dolu Sarı Saltuk'a atfediliyor.Ä°ZNÄ°K CÄ°VARIÄ°znik'in dışında da görülmeye deÄŸer bazı yapılar bulabilirsiniz. Henüz kentin dışına çıkmadan, AkçeÅŸme yolundan Ä°stanbul Kapısı'na doÄŸru giderken, önce Ä°smail Bey Hamamı'na uÄŸrayın. Kapısı her zaman açık olmayan hamamın en etkileyici yanı, kubbesindeki 12 spiral dilim ile tepesinde ve bu dilimlerde bulunan ışığın süzüldüğü cam delikler... Ä°znik'in 6 kilometre dışında, Elbeyli Köyü yolu üzerinde, tabelayla iÅŸaretlenmiÅŸ, saÄŸa ayrılan yol, bir kilometre sonra, Hespekli'deki Roma dönemi, yeraltı mezarına varır. Bir Romalı çifte ait olduÄŸuna inanılan mezarı görmek istiyorsanız, önce müzeye uÄŸrayıp, size mezarı açacak olan bir görevliyi yanınıza almalısınız. Mezarın mimari bir özelliÄŸi yoksa da, burayı önemli yapan duvarları ve kubbeyi kaplayan freskler. Kapıdan girer girmez, karşı duvardaki tavus kuÅŸları sanki birinin içeri girmesini beklermişçesine resmedilmiÅŸler. Yine, Elbeyli Köyü yolu üzerinde, Ä°znik'in 8 kilometre kuzeybatısında, 2 kilometrelik bir toprak yoldan, baÄŸların arasından geçerek BeÅŸtaÅŸ'a (Obelisk) ulaşılır. Ä°znik'ten uzaklaşıp köylere doÄŸru gitmek de son derece keyifli. Özellikle Ä°znik'e 8 kilometre mesafede Elbeyli istikametindeki Ä°nikli Köyü’ndeki eski Ä°znik evlerini, 30 kilometre uzaklıktaki, virajlı bir yoldan varılan ve Karadeniz doÄŸasını andıran Elmalı Köyü’nde ise 1884'te çivi kullanılmadan yapılmış, tamamı ahÅŸap, eÅŸine az rastlanır camilerden birini görebilirsiniz.GÖLÃœN EN GÃœZEL MANZARASIÄ°znik'in ve gölün en güzel manzarası, Abdülvahap Sancaktari'nin türbesinin bulunduÄŸu 200 metre yükseklikteki tepeden seyredilir. Buraya aynı zamanda, Bayraklı Baba ya da Bayraklı Dede de deniyor. 8. yüzyılda, Arap orduları, Bizanslılar'ın elinde olan Ä°stanbul ve Ä°znik'e saldırırlar. Kumandan Battal Gazi'nin önderliÄŸindeki Ä°slam ordusunda savaÅŸan Abdülvahap, düşman tarafından kafası kesilmesine raÄŸmen savaÅŸmaya devam eder. Bir arkadaşı ona, ‘‘kafan kesilmiş’’ der. Bunun üzerine, kafasını eline alır, yedi büyük adımda tepeye çıkar ve kendini oraya gömer. Ä°znik çinisi o kadar deÄŸerli ki defolu olanları topraÄŸa gömüyoruz, belki birileri bir gün bulur diyeÄ°znik çinisi neden bu kadar deÄŸerli?- Özellikle 16. yüzyılda, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu'nun yükseliÅŸ devrinde yapılan camiler, medreseler ve saraylar bu çinilerle süslenmiÅŸ. Halkın günlük hayatında kullandığı bir ÅŸey deÄŸilmiÅŸ çini. Ya saray için yapılıyor ya da yurtdışına hediye olarak gönderiliyormuÅŸ. Hatta 23.5 x 23.5 cm. bir çini, bir koyun fiyatına gelirmiÅŸ. Bu kadar deÄŸerli olmasının nedeniyse, yapımının çok zor olması. Ana maddesi, yarı deÄŸerli bir taÅŸ olan kuvars. Türkiye'de yatakları bol olmakla beraber, iÅŸlenmesi çok zor bir malzeme. Kuvarsın en büyük özelliÄŸi, çiniye verdiÄŸi göz akı rengi. Bu renk, derinlik vererek, hem diÄŸer renklerle uyum saÄŸlıyor hem de yansıyan ışıkların gözü yormasını engelliyor. Hamurun yoÄŸurulmasından, 900 derecedeki fırınlarda piÅŸirilmesine ve ardından üzerine desenlerin çizilip boyanmasına kadar, her ÅŸey el emeÄŸi. Her parçanın üretilmesi 70 gün sürüyor ve bütün dengeler çok hassas. Özellikle piÅŸirme sırasında en fazla genleÅŸen kırmızı rengi boyamak özel bir yetenek istiyor. Son aÅŸamada, boyanmış çiniler sırlanarak tekrar 900 derecede fırınlanıyor. Ä°znik çinisi o kadar deÄŸerli ki, biz kırık ve defolu olanları topraÄŸa gömüyoruz, belki birileri bir gün bulur diye... Sotheby ve Christie gibi seçkin müzayedelerde, 16. yüzyıl çinilerinin diÄŸerlerinden çok daha yüksek rakamlara satıldığını duymuÅŸtum...- Evet, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu'nun duraklama ve gerileme devrinde eskisi kadar görkemli eserler yapılamadı. Çini atölyeleri saray tarafından finanse edilemez oldu. Bunun üzerine, daha az kaliteli ve ucuz olan ve zaten halkın da kullanmakta olduÄŸu, Kütahya çinileri Ä°znik çinilerinin yerini aldı. Özellikle kırmızı renkli laleler beni büyülüyor. Bir özelliÄŸi var mı?- 1535'ten önce kullanılan mavi, turkuaz, opak sarısı, yeÅŸil ve morun yanısıra, lale motifini daha etkileyici yapabilmek için mercan kırmızısı yaratıldı. Belki de, bu kadar zor elde edildiÄŸi için büyüleyici...Ä°znik çiniciliÄŸini canlandırmak için neler yapılıyor?- Ä°znik EÄŸitim ve Öğretim Vakfı, 400 yıl önce üretimi biten Ä°znik çinisini yeniden hayata geçirmek için 1995'te kuruldu. Vakfın ArGe merkezindeki çalışmaları, TÃœBÄ°TAK ve Princeton Ãœniversitesi'nden de destek gördü. Çiniler, 16. yüzyıldaki formüle uygun olarak, yüzde 85 oranında kuvarsla ve vakfın kendi ürettiÄŸi boyalarla yaratılıyor. Japonya ve Almanya gibi ülkelerden gelen sanatçıların, atölyelerimizde bizimle beraber çalışıp kendi çinilerini ürettiklerini görmek de çok keyifli. Bu arada devamlı yurtiçi ve yurtdışından sipariÅŸler alıyoruz. Tokyo'da Dostluk Anıtı, Kanada'da Barış Bahçesi, Taksim- Levent metro hattı, Ä°stanbul Menkul Kıymetler Borsası, THY Dış Hatlar, Sabiha Gökçen Havaalanı ve ÇıraÄŸan Oteli sadece birkaçı. Ayrıca ev, restoran, büyükelçilik, kışla, iskele, müze gibi sayısız mekanı da çinilerle süsledik. Ä°ZNÄ°K VAKFI Çinicilik üzerine, yılda iki kez, Milli EÄŸitim Bakanlığı'na baÄŸlı ve 70 gün süren kurslar veriyor. Sahil Yolu, Vakıf Sok. No:13, Ä°znik, 0224 757 60 25 (3 hat), www.iznik.comSÃœLEYMANPAÅžA MEDRESESÄ° Ayrıca Ä°znik SüleymanpaÅŸa Medresesi'nde (Çiniciler Çarşısı, 0 224 757 75 88, www.iznikdefteri.com) hem çini alışveriÅŸi yapabilir, hem de avluda çayınızı içerken çini boyayan genç kadınları seyredebilirsiniz.YALOVA Antik çaÄŸdan bugüne ÅŸifa17 AÄŸustos 1999 depremiyle yerle bir olan Yalova, yeniden kurulup yaÅŸama sıfırdan baÅŸlarken, sadece 11 kilometre uzağındaki Yalova Kaplıcaları, antikçaÄŸlardan bugüne gelen yapılarıyla, ÅŸifa arayanlar için hálá önemini koruyor.AntikçaÄŸ insanları, yeraltı sularının ve buharın, iyileÅŸtirici özelliÄŸinin yanında, bazı güçleri de olduÄŸuna inandılar. Hatta mitolojide birçok tanrı ve tanrıçanın, suyla ilgili öyküleri vardır. SaÄŸlık Tanrısı Asklepios, Su Perileri Nemfler, Kuvvet Tanrısı Herkül, çoÄŸunlukla hamamların dış duvarlarında, heykel ve kabartma olarak yerlerini aldılar. Putperestler, Yalova'da da bu tanrılara mabetler yapmış ve hastalar rüyalarında gördükleriyle dertlerinden kurtulacaklarına inanmışlardı. 4. yüzyılın başında, burada günlerini ibadetle geçiren üç kız kardeÅŸ gelen hastaları iyileÅŸtirdiklerinden, halk tarafından kutsal sayılıyorlardı. Kız kardeÅŸler, kısa sürede benimsedikleri Hıristiyanlığı yaymaya baÅŸladılar. Bunu duyan putperest Bizans Ä°mparatoru, onlara Hıristiyanlığı terk etmelerini emretti. Bu isteÄŸi reddedilince de onları öldürttü. O günden itibaren, Nemfler yerlerini, din uÄŸruna burada öldürülmüş olan bu üç azizeye bırakır. Kısa bir süre sonra, Ä°mparator Constantinos, Hıristiyanlığı Bizans Ä°mparatorluÄŸu'nun resmi dini yapınca buranın önemi artar. Ä°mparator annesi Helena'yla buraya sık sık geldiÄŸinden, hastaların dinlenmesi için bir bina ile Arhangelos Kilisesi'ni yaptırır. 6. yüzyılda da, Ä°ustinianos buraya yeni bir saray ve hamam yaptırır. Türkler'in buraya gelmesi ve Müslümanlığın yayılmasıyla, Nemfler'in ve Üç Azize'nin yerini, bazılarına göre Bineva Baba, bazılarına göreyse AbabuÅŸ diye anılan bir derviÅŸ alır. DerviÅŸin, çıplak bir halde, elinde bir tahta kılıçla halkı Müslümanlığa çağırdığı söylenir. Osmanlı döneminde, Bursa'nın baÅŸkent olmasıyla, burası önemini kaybeder, ancak 19. yüzyılda Sultan Abdülmecid'in romatizmadan çeken annesi buraya gelir, yeni banyolar ve köşkler yaptırır. I. Dünya Savaşı'ndan önce, kaplıcaların yabancı sermayedarlara kiraya verilmesinin ardından, burası önemli bir eÄŸlence ve saÄŸlık merkezi haline gelir. Ancak, Balkan Savaşı, I. Dünya Savaşı ve KurtuluÅŸ Savaşı dönemlerinde terk edilir.Bugün Yalova Termal Kaplıca Tesisleri dünyaca tanınmasını, 1929'da buraya gelen ve termali çok beÄŸenen Atatürk'ün çabalarına borçlu. Atatürk'ün buraya dinlenmeye geldiÄŸinde kaldığı köşk bugün gezilebiliyor. (Atatürk Köşkü Müzesi, 0226 675 70 28) 3800 dönümlük park, bahçe ve koruluÄŸun içindeki binlerce aÄŸacın arasında, Bizans döneminden kalan KurÅŸunlu Sauna- Hamam, Termal Açık Havuz, Sultan Abdülmecid'in annesi Valide Sultan için yaptırdığı ve 50 yıl önce köylülerin bir yumurta karşılığı girdiÄŸi, Valide Banyo (kadın- erkek ayrı Türk hamamı), Atatürk'ün yaptırdığı özel Termal Sauna Hamam, buhar tedavisi ve mide suyu gibi bölümler var. MÖ 2 bin yılında bir deprem sonucu gün ışığına çıkan Yalova'nın termal suları, romatizmal, metabolizmal, böbrek ve idrar yolları, deri ve sindirim sistemiyle ilgili hastalıklara iyi geliyor. Ayrıca etrafı keÅŸfetmek isteyenler için, Yalova Termal Kaplıcaları'na 8 kilometre mesafede, el deÄŸmemiÅŸ bir ormanın içinde, 40 metreden dökülen Su Düşen Åželalesi ve oluÅŸturduÄŸu gölün etrafında alabalık tesisleri ve piknik alanları var. (Banyolar, 08.30- 22.00 arası açık. Tatil günlerinde, banyolara girmek için sıra oluyor. Havlu ücretsiz, kiralık mayo var. Tesis otellerinde kalanlar, termallerden ücretsiz yararlanabiliyorlar. 0226 675 74 00, www.yalovatermal.com)GEMLÄ°KBursa civarında en eski kentYalova'dan 40 kilometre mesafedeki Gemlik, Bursa civarında kurulan en eski kent. Tarihi MÖ 12. yüzyıla kadar uzanıyor. Türkler'in ilk tersanesi Gemlik'in adını, gemilerin yanaÅŸtığı ve üretildiÄŸi yer anlamına gelen ‘‘Gemilik’’ten aldığı söyleniyor. Bugün, bu Türkiye'nin ilk özel limanında, sahil boyunca gezinmek ya da Ä°stiklal Caddesi'nde, reçeline kadar, türlü zeytin satan dükkanlardan, Zeytin Hali'nden ve Salı Pazarı'ndan alışveriÅŸ yapmak keyifli. Merkezden Kumla yönüne 6 kilometre gidince, sahilde Küçük Kumla ve Büyük Kumla'ya varılır. Ayrıca Armutlu istikametinde, Karacaali, Narlı, Kapaklı, Fıstıklı köyleri de görülebilir. Gemlik'e 37 kilometre uzaklıkta, 1394'te inÅŸa edilmiÅŸ, Türkiye'de en yüksek radyoaktivitesi olan Armutlu Kaplıcası, tedavi arayışı içinde olanlar arasında oldukça revaçta. Gemlik'e 18 kilometre mesafede Hayriye Köyü yakınındaki Fevziye Köyü’ndeki Karagöl, daÄŸcılar için keyifli olabilir. Gemlik'ten Adapazarı- Ä°znik yoluna girince, yol üzerinde sıralanan eski Osmanlı köylerini kaçırmayın. Gemlik ve Orhangazi'ye aynı mesafede olan, tabelalarla iÅŸaretlenmiÅŸ, Karsak, Gemiç ve Yeni Gürle köyleri, birbirine oldukça yakın. Karsak ile Gemiç, Gemiç ile Gürle (ve Eski ve Yeni Gürle) arası 3- 4 kilometre. Patika yollardan köylere de yürüyebilirsiniz. Köylerden sonra, Gemlik çıkışından 3 kilometre mesafede, tepede Umurbey'de, yol üzerinde tabelayla iÅŸaretlenmiÅŸ Celal Bayar Müzesi var. Bayar'ın doÄŸduÄŸu ev, 19. yüzyıl Osmanlı mimarisinin tipik bir örneÄŸi. Burada anıt mezarı ve müzesi gezilebilir. (Celal Bayar Müzesi ve Kütüphanesi, pazartesi hariç her gün, 08.30- 17.00 arası açık, 0224 525 00 98) ARBORETUMYalova Termal Tesisleri'nden, Yalova merkeze doÄŸru 7 kilometre mesafede, 1980 yılında Hayrettin Karaca tarafından, bir ev bahçesi olarak baÅŸlayan ve bugün 13.5 hektar arazi üzerine yayılan Türkiye'nin ilk Arboretum'u var. 1992'de Nihat GökyiÄŸit'le beraber Tema Vakfı'nı kuran Hayrettin Karaca'nın Arboretum'unu her pazar gezmek mümkün. (Turlar, pazar günü, kışın 13.00- 17.00, yazınsa 13.00- 18.00 arası. Pazar haricinde diÄŸer günler, randevu almak koÅŸuluyla, gruplara açık. Yalova, 0226, 833 77 67, www.karacaarboretum.org)KAÇINÄ°znik çinisinin, Osmanlılar'ın formülüyle yeniden üretildiÄŸinden haberdar olmamak Ä°znik'te, özellikle kışın, Ayasofya'yı ya da yeraltı mezarını açacak bir görevli olduÄŸunu sanmakÄ°znik'in küçük bir yerleÅŸim olduÄŸuna bakıp, tarihi yapılarının zenginliÄŸinin farkında olmamakGemlik'e uÄŸrayıp eski Osmanlı köyleri Karsak, Gemiç ve Yeni Gürle'yi gezmemekYAKALAYIN Yazın, Ä°znik'e 17 km. mesafedeki Sansarak Kanyonu'nda yürüyüş yapmak Yurtdışına giderken, hediye olarak Ä°znik çinisi almakÄ°znik Vakfı'nın çini kurslarına katılmakÄ°znik Gölü'nde yelken yapmakÄ°znik Müzesi'nin bahçesini de gezmekÂ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!