Matematiğin Geceyarısı Ekspresi

Güncelleme Tarihi:

Matematiğin Geceyarısı Ekspresi
Oluşturulma Tarihi: Mart 16, 2002 01:56

Dahi matematikçi John Nash'ın hayatını anlatan Akıl Oyunları (A Beatiful Mind) büyük ilgi gördü. Oyunlar teorisi ile Nobel ödülü alan John Nash'ın şizofreniye karşı verdiği mücadeleyi de anlatan filmi Türk matematikçilerle birlikte izleyip onlara yorumlattık.

Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Oral, Koç Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Ülger ve Boğaziçi Üneversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Bölümü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Çamurdan, filmde Nash'ın bilimsel yanından çok şizofren yanının ortaya çıkartılmasından dolayı Akıl Oyunları'nı matematikçilerin Geceyarısı Ekspresi olarak yorumladılar. Matematikçiler Nash'ın eşinin gösterdiği özveriye de hayran kaldıklarını belirterek ‘‘Allah herkese böyle bir eş nasip etsin’’ dediler.

Büyük oyunun büyük kaybı

O büyüklükte iş yapan bir insan hiç şüphesiz dahidir. Ama kimileri şanslı kimileri şanssızdır. Nash onların içinde şanssız olanıdır. Onun şizofren olması bu düzeydeki bütün bilimadamlarının böyle olduğu manasına gelmez. Matematik olarak pek bir şey yok filmde. Bir insanın dramı var sadece. Büyük oynayanların kaybetmesi de kazanması da çok büyük oluyor. Türkiye'de de Nash kadar olmasa da şizofren olmuş matematikçiler vardır. Ama şu ayrımı belirtmek lazım. Nash matematikçi olduğu için şizofren olmadı. Bilim, içe dönük bir kişilik ve yalnız bir hayat gerektirir. Bir matematikçinin konuşacağı pek kimse yoktur. Biraz da şizofreniye eğilimi olan insanlar, böyle çok fazla içe kapanınca bir dönem sonra şizofren olabiliyorlar. Ama yine de Nash çok şanslı bir adammış. Kendini anlayan, hayatı boyunca onu bırakmayan bir kadına sahip. Bu herhalde Allah'ın insana verebileceği en büyük şanslardan biri. Bana filmde en trajik gelen, adamın problemi çözdüm zannedip elinin altından hep kaçırması oldu. Matematikçilerin en büyük dramlarından biri de budur çünkü.

(Prof. Ali Ülger Koç Üniversitesi)

Şizofren olmaya hakkı vardı

Nash'in yaptıklarıyla ilgili pek bir şey yok. Nash'in o makalesi yayınlandı ve ondan sonra onun yaşadığını bile bilmeyen pek çok bilim adamı bundan yararlandı. Einstein ile ilgili bir film yapılsa ne bileyim atom bombasının yapıldığı yer gösterilir, rölativite teorisinden falan söz edilirdi. Bu adam da çok önemli şeyler yaptı. Bunlarla ilgili pek bir şey yok filmde. Nash matematik çalışırken hep beynini dinledi. İnsanlardan kaçtı, yalnız kalmasının en büyük nedeni, kendisine gelen ilhamları algılayabilmekti. Yani adam bütün antenlerini matematik fikirler için açmış. Sadece kendisini dinlediği için arkadaşlarını da kendi kafasında yaratıyor. Hayatını tek ve büyük bir şeye bağlarsan ondaki en küçük bir başarısızlık gerçek hayatla olan bütün bağlantını kopartır. Aslında Nash'in oyunlar teorisine getirdiği yenilik anlatılsa, şizofren olmasının sebebi de iyi anlaşılır. Böylesine bir teoremi ortaya atan adamın şizofren olmaya da hakkı vardır. Filmde beni en çok etkileyen sahne ise karısının elini önce Nash'in kafasına sonra da kalbine koyup, çözüm belki burada değil de buradadır demesi oldu. Bana Fuzuli'nin,‘‘Aşk imiş her ne var ise alemde’’ dizesini hatırlattı.

(Prof. Haluk Oral Boğaziçi Üniversitesi)

Zor bir film

Olağanüstü şeyleri sıradan insanlar yapamıyor. Onun için bir takım farklı genlerin olması lazım. O farklı genler de insanı toplum içinde normal yapan genlerin eksikliğini yaratıyor gibi hissettim. Bundan dolayı adama acıyayım mı yoksa takdir mi edeyim karar veremedim. Zor bir film. Bazı şeyleri güzel yakalamışlar ama onu seyircinin anlayabilmesi güç. Mesela bir yerde Princeton'da pencerede otururken bir öğrenci geldi ve ben Rieman Zeta-Fonksiyonu'nu çözüyorum dedi. Aslında o dediği, Zeta Fonksiyonu değil, bence bir takım şifreleri çözüyordu. Seyircinin Nash'in kafasının hala şifrelere takık olduğunu anlaması isteniyordu orada. Matematiğin en zor problemlerinden biridir Reiman Zeta-Fonksiyonu'nun sıfırlarının bulunması. Yani adamın birinin gelip de bunu buldum demesi imkansız. Filmde beni etkileyen sahne en son sahneydi. Yani eşine teşekkür etmesi. Film bir insanın dramı üzerine kurulmuştu ve insanı üzen bir yaşamdı. Ama en sonunda bir başarıya ancak birlikte ulaşıldığını ifade etmesi gerçekten güzeldi.

(Prof. Mehmet Çamurdan (Boğaziçi Ü.)

TAVLAYLA NASH TEOREMİ

Nash'ın teorisini şöyle açıklayabiliriz: Öyle bir oynarsın ki pulunu en az kırılabileceğin yere koyarsın. Ama yine kurtulamazsın. Adamın seni batırmak için bir 'bir' atması gerekir ve atar da. Ve sen batarsın. Ama oyuna devam edersin. Yani öyle vurma şansı onda dokuz, böyle vurma şansı ise onda bir dersin ve onda biri oynarsın. Nash'in yaptığı, sıfır toplamlı olmayan oyunlarda bile en rasyonel hareketi yapmaktır.

SARIŞIN KIZDAN ÇIKAN TEORİ

En iyi strateji diye bir şey yoktur. Ama düşünürken karşındakinin de ne düşündüğünü düşüneceksin. Filmde sarışın kız üzerinden ürettiği bir teori vardır Nash'ın. Hepimiz sarışını elde etmek için savaşırsak ayazda kalırız. Yanındaki kızlara gidersek bu defa da onlar ikinci tercih oldukları için kabul etmezler. O zaman herkesin kendisi için en iyi olanı yapması lazım. Ama bunu yaparken tarşı tarafın da ne düşündüğünü düşünmek gerek. Yani Nash'ın kurduğu oyun teorisi, kademe kademe giden bu olasılık hesabı üzerine kurulmuştur.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!