A.A.
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2006 11:40
Son günlerde Türkiye'yi sarsan seri katillerin ruh halini irdeleyen psikiyatristlere göre, bu kişiler, çevrelerine zararsız gibi görünen, bazen masum yüzlü bile olabilen, çoğunlukla da çocuklukları problemli geçen kişiler oluyor.
Çukurova Üniversitesi Mediko-Sosyal birimi uzmanlarından Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul, yaptığı açıklamada, bir insana “seri katil” denebilmesi için herhangi bir ruhsal hastalığının bulunmaması, en az üç cinayet işlemesi ve çoğunlukla öldürdüğü insanları daha önceden tanımamış olması gerektiğini söyledi.
Yurdakul, seri katillerin ruhsal hastalıkları olmasa da çoğunlukla kişi olarak problemli insanlar olduklarını ifade ederek, “Yapılan araştırmalar ve yaşanan olaylara göre, seri katilerin çocukluklarından itibaren topluma çok fazla giremeyen, diğer çocuklarla bir arada olduğunda çoğunlukla kavga eden ve öz güveni eksik insanlar oldukları gözleniyor” dedi.
Seri katillerin, yetişme dönemlerinde diğer çocuklara ve özellikle de hayvanlara eziyet eden, zevk için hayvanları bulup öldüren çocuklar olabildiklerini belirten Yurdakul, şöyle konuştu: “Aile yapıları incelendiğinde çok büyük oranda şiddete maruz kaldıkları, özelliklere küçük yaşta çok fazla dayak yedikleri kimi zaman cinsel istismara maruz kaldıkları gözleniyor. Gençliklerinde de karşı cinsle sağlıklı ilişkiler kuramayan çoğunlukla yalnız, cinsel ilişkilerde başarısız insanlar halinde karşımıza çıkıyorlar. Öğrenim hayatlarında da çok başarılı kişiler olmadıkları için hem düşük sosyoekonomik duruma sahipler hem de çok fazla topluluklara girmedikleri için çok fazla dostu, ahbabı olan kişiler değiller. Seri katillerin kültürel yapıyla da ilişkisi gözlenebiliyor.”
Yurdakul, aile yapısı güçlü olmayan, şiddetin ve yalnızlıkların daha çok olduğu batı toplumlarında daha fazla görülen seri katillerin, aile ortamlarının yoğun olduğu Türk kültüründe daha az çıktığını kaydetti.
YÜZDE 90'INDAN FAZLASI ERKEK VE BEKAR
Seri katillerin yüzde 90'ından fazlasının erkek ve bekar olduğunu belirten Yurdakul, bunun erkeklerin şiddete kadınlara göre daha yatkın olmalarıyla açıklanabileceğini savundu.
Yurdakul, şunları kaydetti: “Bu insanların erişkin yaşlarında çoğunlukla çevrelerinde sessiz, çok fazla etliye sütlüye karışmayan hatta çoğunlukla bekar, yalnız yaşayan insanlar oldukları görülüyor. Çevrelerine zararsız gibi görünen seri katiller, bazen masum yüzlü bile olabiliyor. Bu nedenle onları tanıyanlar ya da varsa anne ya da babaları onun nasıl cinayet işleyebileceğini bilemediklerini söylemektedirler.
Cinayet işlemeyi kafalarına koyduklarında bunu gerçekleştirene kadar çok büyük sıkıntılar çeker, cinayeti işlediklerinde ise kendilerini rahat hissederler. Kimi zaman bu rahatlık dönemi bir ya da iki seneyi bulabilmekte o zamandan sonra içlerinde tekrar öldürme arzusu duyabilmektedirler. Öldürdükleri insanlara karşı belli bir yakınlıkları olmadığı hatta hatta hiç tanımadıkları insanlar olması nedeniyle yakalanmaları zor olabilmekte polisler de yakınları gibi onlardan şüphelenmemektedir.
Bu kişiler aradan zaman geçtiğinde kimi zaman risk almaya başlamakta kimi zaman da öldürme esnasında yakalanmaktadırlar. Hiç pişmanlık duymadan, öldürdükleri için cinayetleri son derece vahşice olabilmekte ve bu cinayetleri gören insanların bunu bir insanın yapacağına akılları ermemektedir.”
TEDAVİLERİ BULUNMUYOR
Yurdakul, bu insanların tedavilerinin mümkün olmadığına dikkati çekerek, ”Kişilikle ilgili problemleri olduğu için önemli olan bu kişileri suç işlemeden yakalayıp yolundan vazgeçirmek, sosyal destek sağlamaktır. Bunun için aileler, kişilik problemi, davranış bozukluğu gördüğü çocuklarını çok erken yaşlarda tedavi ettirmelidir. Ancak, toplumumuzda erişkinlik döneminde olduğu gibi çocuklukta da psikiyatra ya da psikoloğa gitmek hiç akıllara gelmez” diye konuştu.
“ÖZENTİ DUYURACAK FİLMLERE YER VERİLMEMELİ”
Mafya ve seri katillerin konu edildiği filmlerin genelde Amerikan yapımı olduğunu ifade eden Yurdakul, son yıllarda batı özentisinin yerli yapımlara da yansıdığını belirtti. Yurdakul, “Televizyonlarda mafya ve katillere özenti duyuracak filmlere yer verilmemeli. Aksi takdirde bugün parmakla sayılan seri katil vahşetleri ilerleyen yıllarda tıpkı batı toplumlarında olduğu gibi ülkemizde de yaygınlaşır” dedi.