Güncelleme Tarihi:
Kartal Koruyolu Caddesi'ndeki Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Derneği Yakacık Şubesi'ne 9 Mart 2004 tarihinde düzenlenen silahlı ve bombalı saldırıyla ilgili olarak açılan davanın “canlı bomba” olduğu öne sürülen Engin Vural'ın da aralarında bulunduğu tutuklu sanıkları, Kandıra F Tipi Cezaevi'nden Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne getirildi.
Ardından davanın ilk duruşması, 13'ü tutuklu 18 sanığın katılımıyla İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Adem Çetinkaya, Engin Vural, Hasan Dağ, Hamza Ali Temiz, Hakan Çalışkan, Mehmet Şifa Yeşil, Mehmet Akkoyun, İrfan Güneş, Halim Taş,
Birol Kayalp, Enes Özer, Halil Ekşi ve Bektaş Kukku ile tutuksuz sanıklar Sinan Güneş, Halis Güneş, Yusuf Şengül, Celal Görgün ve Cemil Kızılkaya katıldı. Davanın tutuksuz sanığı Nevzat Karakaya ise duruşmaya gelmedi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Nurettin Ak, tutuklu sanıklar Birol Kayalp, Enes Özer, Halil Ekşi ve Bektaş Kukku ile tutuksuz sanıklar Yusuf Şengül, Celal Görgün ve Cemil Kızılkaya hakkında açılan 2 davanın dosyasının görülmekte olan bu davayla birleştirildiğini tutanağa yazdırdı.
Duruşmada, sanıkların kimlik tespitlerinin yapılması sırasında Mahkeme Heyeti Başkanı Ak tarafından ayağa kalkması istenen tutuklu sanık Adem Çetinkaya, “Neden kalkmam gerekiyor?” dedi.
Heyet Başkanı Ak'ın “Usul böyle de onun için kalkman gerekiyor” demesine rağmen, sanık Çetinkaya oturmaya devam etti.
Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Ak, durumu tutanağa geçirerek, Çetinkaya'nın kimlik tespitini otururken yaptı.
Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Derneği Yakacık Şubesi'ne yönelik silahlı ve bombalı saldırı sırasında ağır yaralanan, “canlı bomba” olduğu öne sürülen Engin Vural, “Bu kişisel bir eylemdir, örgütsel bağımız yok” dedi.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde sorguları yapılan sanıklardan Engin Vural, “dernekteki eylem nedeniyle bazı uzuvlarını kaybettiğini, hafızasını toparlayamadığını ve cezaevinde ihtiyaçlarını karşılayamadığını” söyledi.
“Kimsenin kendisine yardımcı olmadığını, savunmasını da hazırlayamadığını” ifade eden Vural, şunları kaydetti:
“7 gün yoğun bakımda kaldım. İfadem alındı, fakat şuurum açık olmadığı için ne dediğimi, ne yazıldığını bilmiyorum. Bu kişisel bir eylemdir, örgütsel bir bağımız yoktur. Örgüt üyesi diye onlarca kişiyle buraya geldik. Bu yüzden tutuklanmama itiraz ediyorum. Anayasal düzeni değiştirme amacım yok. Babamın polis, kayınpederimin de astsubay olması nedeniyle bunu yapamazdım. Davanın Kartal Adliyesi'ne gitmesini istiyorum. Çünkü herhangi bir örgüt üyesi değilim.”
Sanık Vural, “Masonların Türkiye üzerinde birtakım çıkarları ve oyunları olduğunu, bunları tehlikeli bulduğunu” öne sürerek, saldırıyı olayda ölen Nihat Doğruel ile planlayıp gerçekleştirdiklerini savundu.
-NEDEN MASON LOCASI DERNEĞİ...
Eylemin yapılacağı yerin Doğruel tarafından tespit edildiğini, daha sonra da burada toplantı yapılacak günü belirlediklerini anlatan Vural, “İstanbul'daki bombalı saldırılardan sivillerin zarar görmesi nedeniyle, eğer eylem yapılacaksa bunun Türkiye'ye yönelik emelleri olan Masonlara karşı yapılması gerektiğini kararlaştırdık” dedi.
Sanıklardan Adem Çetinkaya ile Keşmir'de tanıştığını kaydeden Vural, 2000 yılında 1.5 aylığına Pakistan'a dini eğitim almak için gittiğini ve Keşmir'de Pakistan kontrolünde gerçekleştirilen bazı faaliyetlere katıldığını bildirdi.
Vural, yine 2000 yılında “insani yardım” amaçlı olarak Çeçenistan'a gittiğini, ancak burada herhangi bir çatışmaya girmediğini söyledi.
Eylemden önce Adem Çetinkaya'dan, bomba yapımında bilgisi olduğu için yardım aldıklarını belirten Vural, fakat Çetinkaya'nın eylemin nereye ve ne zaman yapılacağını bilmediğini ifade etti.
Eylem için gerekli olan yaklaşık 500 milyon liranın kendileri tarafından karşılandığını savunan Vural, Çetinkaya'dan aldıkları malzemelerle eylemi gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
“Polisin bile bombanın acemice yapılmış olduğunu söylediğini” savunan Vural, “Eylem örgütsel bir eylem olsaydı, 200-300 bin dolar dışarıdan gelecek finansmanla daha büyük çaplı olarak gerçekleşebilirdi” dedi.
Kod adı kullanmadığını, yakınlarının kendisine “Ali” dediğini anlatan Vural, duruşma salonunda bulunan sanıkların birçoğunu tanımadığını ve neden geldiklerini de bilmediğini öne sürdü.
Hafızasını tam olarak toparlayamadığını ve eylemin ayrıntılarını gelecek celse anlatacağını kaydeden Vural, Yasef Yahya'nın öldürülmesi olayıyla ilişkisi olmadığını söyledi.
Engin Vural, mahkeme heyetinin sorusu üzerine tanıdığı diğer sanıkları gösterdi.
-HAKAN ÇALIŞKAN'IN İFADESİ-
İstanbul'da 15-20 Kasım 2003 tarihinde meydana gelen bombalı saldırılara ilişkin davanın sanıkları arasında da bulunan Hakan Çalışkan ise “bombalı saldırılarla ilgili bazı sanıkları tanıdığı için bu davada sanık durumuna düştüğünü” iddia ederek, “bu eylemi gerçekleştiren sanıklarla örgütsel bağlantısını olmadığını, bu kişileri tanımadığını” savundu.
Pakistan'da İslamic Üniversitesi'ne kayıt yaptırdığını ve yabancı dil eğitimi almak için buraya gittiğini anlatan Çalışkan, şunları kaydetti:
“Keşmir, Hindistan ve Pakistan arasında sorunlu bir bölgedir. Bununla ilgili propagandalar yapılıyordu. Bizdeki Kıbrıs meselesi gibi... Arkadaşlarımın söylemesi üzerine, oradaki mültecilere yardım amacıyla Keşmir'e gittim. Bir ay kaldım. Burada, Türkiye'den de yardım amaçlı olarak gelenler vardı. Bu mülteci kampında Türklerin olduğunu duyunca, kendim giderek Adem Çetinkaya ile tanıştım. Adem'in orada ne amaçla bulunduğunu bilmiyorum. Kamptaki devletin resmi faaliyetlerine katıldım.”
Daha sonra birkaç kere Pakistan ve İran'a iç çamaşırı ticareti için gittiğini, ardından cep telefonu ticaretine girdiğini söyleyen Çalışkan, Tahtakale'ye mal almaya gittiği bir gün Adem Çetinkaya ile karşılaştığını, ancak daha sonra bir daha Çetinkaya'yı görmediğini bildirdi.
Çalışkan, Keşmir'deki bir askeri kampa gitmediğini, Musevi vatandaşlardan da telefonla ve e-mail yoluyla para istemediğini kaydetti.
“Ticaretle uğraştığı için böyle bir şeye ihtiyacı olmadığını ve çoluk çocuğunun rızkını helal yoldan kazanmaya çalıştığını” ifade eden Çalışkan, iddianamede “bazı sanıklarla örgütsel faaliyetler nedeniyle biraraya geldiklerinin” belirtildiğini hatırlatarak, bunun doğru olmadığını, bazı arkadaşlarıyla zaman zaman çiğ köfte yapmayı bildiği için biraraya geldiğini savundu.
“Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmek” suçunu kabul etmediğini kaydeden Çalışkan, “Abdullah Öcalan gibi bir caninin yargılandığı maddeden yargılanmam ne kadar doğrudur?” dedi.
“Kod adı olduğu iddia edilen 'Halit'in göbek adı olduğunu” da belirten Çalışkan, tahliye talebinde bulundu.
Sanıklardan Adem Çetinkaya, Hasan Dağ ve Hamza Ali Temiz ise bu celse savunma yapmayacaklarını bildirdi.
ÜÇ KİŞİ TAHLİYE EDİLDİ
Duruşma sonunda mahkeme heyeti, sanıklardan Halim Taş, Mehmet Akkoyun ve İrfan Güneş'in, tutuklu kaldıkları süreyi göz önüne alarak tahliyesine karar verdi.
Diğer sanıkların tutukluluk halinin devamını kararlaştıran mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.