Oluşturulma Tarihi: Eylül 18, 2011 00:00
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ı, “Batı’nın egemen güçlerinin Ortadoğu’daki taşeronluğunu yapmak”la suçladı.
Başbakan’a “Ben, senin maskeni indirmek zorundayım” sözleriyle seslenen Kılıçdaroğlu, “İndireceğim ve o maskeyi bütün millet görecek. Bütün bu gürültünün arkasında ne var biliyor musunuz? Sessiz sedasız İsrail kalkanını getirdiler, Malatya’ya konuşlandırdılar. Şimdi kim İsrail’in avukatı?” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı Batı’daki egemen güçlerin Ortadoğu’da taşeronluğunu yapmakla suçladı ve “Ben senin maskeni indirmek zorundayım” dedi. İstanbul’da Petrol-İş Sendikası’nın 26’ncı Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:
Bir ay önce kankaydın
“Başbakan Suriye’ye gitti, vizeyi kaldırdı, Suriye sokaklarında gezdiler. Aradan bir ay geçmedi. Birden bire kıyamet koptu. Kendilerine şu soruyu sordum: Parti aynı parti, yönetim aynı yönetim, bir ay önce kankaydın, bir ay sonra nasıl savaş haline geldin? Kim istedi bunu senden? Hangi egemen güçler düğmeye bastı da sen onların taşeronluğunu Türkiye’de yapıyorsun? Bunu anlat dedim. Hemen, ‘Siz İsrail’in, Suriye’nin avukatlığına soyundunuz’ dediler. Sen, Batı’nın egemen güçlerinin Ortadoğu’daki taşeronluğunu yapıyorsun. Ben, senin maskeni indirmek zorundayım. İndireceğim ve o maskeyi bütün millet görecek. Bütün bu gürültünün arkasında ne var biliyor musunuz? Sessiz sedasız İsrail kalkanını getirdiler, Malatya’ya konuşlandırdılar. Şimdi kim İsrail’in avukatı? İsrail kalkanı dediğimde bir rahatsızlık ortaya çıkıyor. Kendi ülkemizin çıkarları bütün çıkarların üzerindedir.
Çık adam gibi özür dile
Terör tırmanıyor. Bir şey söyleyeceğiz. ‘Bir dakika’ diyorlar. ‘Muhalefet terörü azdırdı, konuşmayacaksın’ diyorlar. Gidersiniz terör örgütüyle pazarlık yaparsınız. Siz pazarlık yapıyorsunuz diyoruz, ‘Bunu söyleyenler şerefsizdir, bunu ispat edemeyenler şerefsizdir’ diye en ağır hakaretlerle karşı karşıya kalıyoruz. Biz, onlara, ‘Niye görüştünüz?’ demiyoruz. ‘Niye halka yalan söylediniz?’ diyoruz. Bir siyasetçinin temel görevi halka doğru söylemek değil midir? Bana hakaret edildi. Elini vicdanına koy. Bana değil, halka yalan söylediğin için senin bu millete özür borcun var. Çık adam gibi bu milletten özür dile. Görüşme, devletin görüşmesi değil. Özel temsilci görüşmeyi gerçekleştiriyor. Bir özür de buradan dilenmesi lazım.
Menderes ve Deniz Gezmiş
Adnan Menderes ve arkadaşları, 50 yıl önce asıldılar. Bugün toplumun hemen hemen tüm kesimleri, o idamların yanlış olduğunu söylüyor. Rahmetli İsmet İnönü, dönemin başkanına bir mektup yazar, ‘Bu idamları yapmayın, doğru değil’ diye. Ama idamlar gerçekleşti. Aynı şey Deniz Gezmiş ve arkadaşları için de geçerli.
Hadi gönder bakalım gemileri
BM Raporu çıktı, ‘Gazze ablukası meşrudur’ denildi. İsrail’in eline hiç kimsenin eline veremeyeceği avantajı, bu hükümet getirdi verdi. ‘Gerekirse Gazze’ye yardım gemileriyle beraber savaş gemilerini de göndereceğiz’ dedi. Gönderirseniz, seni alnından çıkar öperim dedim. Hadi gönder bakayım. Hemen çark. ‘Senin dudakların kirli, benim alnım temiz’. Sen bırak onları. Sen Gazze’ye savaş filosu gönderecek misin, göndermeyecek misin? Adam gibi adam ol, benim soruma adam gibi yanıt ver.”
Delege: İşçileri de anlat
Kılıçdaroğlu’nun siyasi konuşması sırasında bir delege “Burası Meclis değil, işçilerin sorunlarını dile getirin” diye tepki gösterdi. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, “Siyasetçiyi çağırmayacaksınız o zaman, çağırıyorsanız onu dinleyeceksiniz. Onlar da gelsinler buraya, onlar da konuşsunlar” dedi.
‘Sendikalı ol’ rozeti taktı
Sendikacıları birlikte olmaya çağıran Kemal Kılıçdaroğlu, yakasına “sendikalı ol” yazılı rozet taktı. Kılıçdaroğlu, medyanın Türkiye’de özgürlük sorunu olduğunu belirterek, medya çalışanlarının da zor koşullarda çalıştıklarını, erken emeklilik haklarının ellerinden alındığını söyledi.