Siyami Kahyaoğlu skahyaoglu@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Mart 31, 2006 00:00
Açık kaynak yazılımlar ve Linux’un Türkiye’deki gelişmeleri konusunda uzun süredir gözlemci olmak ve sevindirici gelişmeleri izlemek bana çok heyecan veriyordu. Ancak son zamanlarda özellikle ülkemizde açık kaynak yazılımlara destek veriyormuş gibi gözüküp, kapalı kapılar ardında maskeli balolar düzenleyen uluslararası tekeller ortaya çıktı. Açık kaynak yazılımlar ve Linux’un bilinen klasik düşmanları dışında, dost görünen düşmanları etrafta daha çok gözükmeye başladı.
Microsoft bir yandan kendisini Linux ve Google rekabetine hazırlayıp, bir yandan da oyun ve eğlence pazarındaki konumunu belirginleştirirken, daha önce direkt olarak hedef aldığı Linux ve açık kaynak yazılımları konusunda suskun kalmayı tercih etti.
Türk bilgisayar kullanıcısını bu tür konularda hafife alma hatasını yapan çeşitli tekel yada tekelciklerse sözlerine Linux’un faziletleriyle başlayıp, ardından kendi Unix’lerinin ve kapalı sistem donanımlarının faziletlerini anlatmaya başladılar.
Bu arada özellikle veritabanı pazarında faaliyet gösteren eskinin büyük Linux destekçileri bir yandan lisans ücretlerine zam yaparken, bir yandan da tanıtım toplantılarında Linux’tan hiç söz etmeyip Microsoft havariliği yapmaya başladılar. Hatta bunlardan bir tanesi daha da ileri giderek Windows üzerinde en iyi performansı (SQL’den de iyi performansı) kendisinin gösterdiğini reklam konusu yaptı.
Kırmızıların, mavilerin uçuştuğu bu alanda bu tür gelişmelerin olması çok normal ve sık rastlanan bir durum. Hatta bu konu Türkiye’de biraz geri kaldı; bu krizi ABD ve yanıbaşımızdaki İsrail 5 sene önce yaşadı.
Geçtiğimiz haftalarda ziyaret ettiğim toplantılarda gerek açık kaynak ve Linux, gerekse klasik sistemlerde çalışanlarla yaptığım görüşmelerde şunu gördüm:
- Maskelerinin arkasından açık kaynak ve Linux desteklediğini söyleyip, kazancına kazanç katmaya ve müşterileri kendi özel yazılımlarına bağlamaya uğraşanların maskesi düşmüş.
- Şirket politikası olarak Linux maskesini meslek edinmiş olanlar şirketler için yeni şirketler satın alıp aktifine katmak dışında bir büyüme yöntemi kalmamış, bu da çok tabiidir ki geçici bir makyaj. Hatta içlerinden bazıları açık kaynak veritabanı motorlarını satın alarak Linux ve açık kaynak yazılımları durduracaklarını zannedecek kadar köşeye sıkışmışlar (Slashdot bu teknoloji cahilleri için GNU-GPL lisansını da göndermiş ama okuyup anlayan yok.
Bilmiyorlar ki açık kaynak ilan edilmiş herhangi bir yazılım kim satın alırsa alsın, ne öderse ödesin açık kaynak olarak kalacaktır. Bunun teminatı Avrupa Birliği ve ABD federal savcılarıdır.
- Microsoft çok daha kârlı olacağına inandığı oyun ve eğlence pazarına yönelmiş (bence bu konuda şimdilik haklı, ancak yine de gameforge sitesinin incelenmesini öneririm).
- Donanım tekelleriyse açık alanlarda açık kaynak ve Linux desteklemeyi Microsoft’a saldırı zannederek cahillik yaptıklarının farkına varmış ve her boyutta (PC den ana çatı bilgisayara, bankacılıktan üretime) Linux konusunda profesyonelleşmiş.
- Uygulama yazılımcıları ya da servis ve dış kaynak kullanım şirketleriyse yeni iş modelleri geliştirmişler. Bu konuda en başarılı olanlar IBM, SAP ve Siemens başta olmak üzere Alman kökenli şirketler ve İsrail şirketleri.
- Ülkemizde Linux’u görmezden gelen, hatta işbirlikleri dolayısıyla Linux’u durdurmaya çalışan işlemci imalatçılarının, sınırlarımızdan çıktığınız an en önemli gelişim ve işbirliklerinin Linux üzerine olduğunu, ancak aynı şirketlerin Microsoft ilişkilerinin de çok iyi olduğunu göreceksiniz.
- Finans sektöründen sonra Üretim sektöründe de Linux’un önlenemeyen yükselişi devam ediyor. Ülkemizde de bunun sevindirici örneklerini görmeye başladık.
- Süperbilgisayar pazarında Linux dışında hiçbir şey yok. Ülkemizdeyse bir üniversitenin süperbilgisayar projesinde büyük donanım firmaları Linux’u destekler gözüküp kendi kapalı yapılarını tanıtırken, süperbilgisayar konusunda en son düşünülecek, hatta hiç düşünülmeyecek yazılım firmaları bile tanıtım yapmışlar.
Sonuç mu? Başta belirttiğim gibi Türk bilgisayar sektörünü en azından hafife almak olarak yorumlanıp üniversitede espri konusu olmuşlar.
Sektörümüz için çok acı diyenler olabilir, böyle yönde yorum yapanlar da olabilir. Ama bence bu çok doğal bir gelişme. Kısa bir süre sonra herkes pazarın ihtiyacına göre yönlenecektir. Çünkü kararı veren sizlersiniz, onlar değil.