Masa hükmünü şu an yitirmiştir

İmralı Heyeti’nde yer alan Önder, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “Cumhurbaşkanı’nın yürüttüğü itibarsızlaştırma nedeniyle masa şu an itibariyle hükmünü yitirmiştir” diyerek özetle şunları söyledi:
“Süreçle ilgili iktidar bloğu ortadan ikiye bölünmüş durumda. Bir tarafında Cumhurbaşkanı, geri tarafında hükümet. Sayın Cumhurbaşkanı ‘Ortada masa yok, taraf yok, Kürt sorunu yok’ dediği zaman Sayın Davutoğlu ‘Sayın Cumhurbaşkanı bu mesele öyle değil biz de muhataplarımızla böyle mutabık kalmadık’ desin diye bir gün bekledik. Onun yerine bize söylenen ‘Bu siyasettir, seçim öncesidir’ yaklaşımı.
Sayın Cumhurbaşkanı ‘Ortada masa yok, taraf yok’ diyor. Bu kesinlikle doğru değil. En azından bu toplantıyı yaptığımız masa büyüklüğünde bir masa yapıldı İmralı’da. Ortada bir masa var fakat koltukları boş.
Şimdi siz bu masayı itibarsızlaştırırsanız ya da Cumhurbaşkanının yaptığı gibi tekmelerseniz, devirirseniz, başka bir masa devreye girer; o masa da Genelkurmay Harekât Dairesi’nin harekât masaları olur. Yarın kaos olursa da bizim yapacağımız tek şey gövdemizi siper etmektir.

ÜÇ İLLEGAL FAALİYETİMİZ OLDU

Toplantıyı aynı zamanda Öcalan adına yapıyoruz. Bu gelişmeleri öngörmüştü. Böyle bir şey olması durumunda süreçten çekileceğine dair çok önemli uyarılarda bulundu bize. Artık Öcalan ile yeniden görüşecekseniz ve biz de gideceksek, Öcalan’ın statüsünün, fonksiyonunun, sizin belirlediğiniz anlamda bir yasal çerçeveye ya da hükümet tarafından kamuoyuna deklare edilmesine ihtiyaç var. Öcalan da ‘Bu adımlar atılmazsa benimle yapılan görüşmelerin sohbetten öteye bir bağlayıcılığı olmaz’ şeklinde çerçevelemiştir.
Uluslararası gözlemciler, BM, Avrupa Parlamentosu, Uluslararası Af Örgütü, İşkenceyi İzleme Önleme Komitesi başta olmak üzere artık bu meselede devreye girmeleri çağrısını yapıyoruz.
Esir alınan askerler ile Lice’de alıkonulan iki çavuşun kurtarılması ve Süleyman Şah Operasyonu’nda devreye girdik. Bunlar bizim illegal faaliyetlerimizdi.

HERKES GÖREV SINIRLARI İÇİNDE

Biz orada kiminle görüşüyoruz o zaman. Sayın Muhammed Dervişoğlu kimdir, başka devletin görevlileri mi? Artık görev, hükümetin omuzlarındadır. (‘Cumhurbaşkanı’nın devreden çıkmasını mı istiyorsunuz’ sorusu üzerine) Herkes yasada çerçevelenmiş görev sınırları içinde kalsın. Muhatabımız hesap verebilecek olanlardır.”

HDP’den Alevi-Bektaşi bildirgesi

HALKLARIN Demokratik Partisi’nin (HDP), Alevi-Bektaşi seçim bildirgesi “Halklara eşitlik-inançlara özgürlük” sloganıyla dün açıklandı. Bildirgede Çözüm Süreci’ne Alevilerin de dahil edilmesi öne çıktı. İstanbul’daki toplantıya HDP İstanbul milletvekili adayları eski Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, eski Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Başkanı Turgut Öker ve Mersin milletvekili adayı Çilem Öz ile Alevi dernek ve federasyon yöneticileri katıldı. 15 maddelik bildirge özetle şöyle:
Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılacak.
Zorunlu din dersleri kaldırılacak, anadilinde eğitim sağlanacak.
Cemevlerinin ibadethane statüsü tanınacak, el konulmuş dergah ve inanç merkezleri için iade yolu açılacak.
Alevi köylerine cami yapılması önlenecek, yeni din görevlisi atanmayacak.
Yer isimlerinin değiştirilmesine son verilecek, değiştirilenler iade edilecek.
Alevilerin kutsal değerleri ve mekanlarını tehdit eden HES, nükleer santrallar, barajlar ve kalekolların yapımı ile kentsel dönüşüm projelerine son verilecektir.
Alevilere ve diğer din ve mezhep gruplarına karşı ayrımcı söylem ve hakaretler nefret suçu olarak kabul edilecek.
Taraflarca Dolmabahçe’de sağlanan mutabakatla, Kürt sorununun yanı sıra, Alevi sorunu, kadın sorunu, ekolojik ve benzeri sorunların çözümünü de kapsayan 10 madde, müzakere ve Çözüm Süreci’nin temel ilkesel çerçevesi olarak savunulacak. Başkanlık sistemine her durumda karşı çıkılacak. Ali DAĞLAR