Güncelleme Tarihi:
Bu tarihi yürüyüşten bu yana geçen sürede özgürlük mücadelesi ilerleme kaydetse de hala yapılacak işler var. O gün Dr. King iki özgürlükten bahsetti: Birincisi “ayrımcılığın zincirlerinden kurtulmakla”, ikincisi de “geniş materyal zenginlik okyanusu ortasındaki ıssız fakirlik adasından kurtulmakla” elde edilebilecekti.
Ancak King’in ilk mesajı yürekten desteklense de ikincisi unutuldu. Bu ikinci özgürlük bireysel değil, kolektif bir özgürlüktü.
Ben bu makaleyi kaleme alırken ABD topraklarındaki en büyük sivil itaatsizlik hareketlerinden biri Beyaz Saray’ın hemen dışında yaşanıyordu. Ülkenin her yerinden çevre hareketi liderleri, Washington’a gelerek, Başkan Obama’nın onay verdiği Keystone XL Boru Hattı’nı protesto etti.
Bu protesto, özellikle Martin Luther King Jr.’ın yeni heykelinin konuşmasının yıldönümüne denk gelen açılış tarihine denk getirildi. Ancak petrol boru hattının uzun vadeli sonuçlarından biri olan iklim değişikliğinin güçlendirdiği Irene Kasırgası nedeniyle tören ertelendi.
Görünen o ki benim istediğim arabayı sürmem, istediğim zaman uçmam, evimi istediğim gibi ısıtmam, istersem ikinci bir ev almam ve kazandığım parayı istediğim yere yatırmam aslında bir adaletsizlik mekanizması yaratıyor.
Irene dolayısıyla 40 kişi öldü. Dahası milyarlarca dolarlık mülk zarar gördü, tarihi ağaçlar yıkıldı, kişisel anıtlar yıkıldı… Ve bu sadece bir fırtınanın sonucuydu.
Cumartesi gecesi evimde oturup yaklaşan fırtınanın sesini dinlerken, Pazar gününün ne getireceğini bilmiyordum. İklim değişikliğine karşı kolektif sessizliğimiz bana özgürlüğümüzü kaybettiğimiz duygusunu yaşattı.
Ben de bu adaletsizlik ve ayrımcılık ortamından çıkacağımız günün hayalini kuruyorum. Bir çoğumuzun Beyaz Saray’ın önünde protesto eden kardeşlerimiz kadar büyük bir kararlılıkla harekete geçeceği günün hayalini kuruyorum.
John Fullerton'ın Huffington Post'ta yayımlanan "The Freedom of Martin Luther King Jr." başlıklı makalesinden derlenmiştir.