Marmara'ya üçüncü boğaz

Güncelleme Tarihi:

Marmaraya üçüncü boğaz
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 1998 00:00

Haberin Devamı

Siyasi istikrarsızlık, çeteler ve kaset savaşlarının gündemi meşgul ettiği Türkiye'de güzel şeyler de oluyor. Tüm olumsuz koşullara karşın, kalkınma hamlesinin bir an önce başarıya ulaşmasını sağlayacak dev projeler hazırlanıp uygulamaya konuluyor. Bu müthiş projelerden biri de Osmanlı Dönemi'nden bu yana hayal edilen, Karadeniz'in Sakarya Nehri yoluyla İzmit Körfezi'ne bağlanması. İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı'ndan sonra, Marmara Denizi'nin üçüncü çıkışını gerçekleştirecek ve Türkiye'yi nehir taşımacılığı ile tanıştıracak proje için kolları sıvayan Sakarya Valiliği, fizibilite raporlarını hazırlattı.

Yılardır gerçekleştirilmeyi bekleyen dev projeyi, son olarak geçen yıl Sakarya Valiliği görevine atanan Yener Rakıcıoğlu gündeme getirdi. Vali Rakıcıoğlu, yaptığı araştırma ve girişimler sonucu önce Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, daha sonra Devlet Planlama Teşkilatı'nın ‘‘Fizibilite raporları ve projeyi hazırlatın’’ talimatıyla bu konuda çalışmalara başlandı.

Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Çallı başkanlığında İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Necati Ağıralioğlu, Prof. Dr. Lütfi Saltabaş, İnşaat Yüksek Mühendisleri Mustafa Şaşal ve Sabahattin Karpuz'dan oluşan beyin takımı, hemen kolları sıvadı.

Yurtiçi ve yurtdışında yapılan araştırmalar sonunda önce fizibilite raporu, daha sonra projenin birinci aşaması tamamlanarak ilgili mercilere sunuldu.

Projenin birinci aşaması gerçekleştirildiğinde, Sakarya Nehri'nin Karadeniz'e döküldüğü Karasu İlçesi'nden nehre girecek gemiler, Anadolu'nun içine kadar girip ihraç ve ithal ürünleri getirip götürecek. Projenin ikinci aşaması bittiğinde ise Karadeniz'den girecek olan bir nehir gemisi, İzmit Körfezi'ne de geçip limandan mal alacak. Bu projenin tamamlanması ile ayrıca yoğun bir deniz trafiği yaşanan İstanbul Boğazı'nın yükü de hafifletilmiş olacak.

BARAJ KURULACAK

Sakarya Valisi Yener Rakıcıoğlu, gelişmelerle ilgili olarak hha muhabirine bilgi verdi. Yapılan uzun araştırmalar sonunda projenin birinci aşaması olan Sakarya Nehri'nin Karadeniz'e döküldüğü noktadan Adapazarı'na kadar olan bölümünün ıslah çalışmalarının yapılacağını belirten Vali Rakıcıoğlu, ayrıca nehrin Sinanoğlu Beldesi geçişine 75 megavat gücünde elektrik de üretebilecek bir baraj kurulacağını bildirdi.

Nehrin biraz derinleştirilip çevresinin düzenleneceğini de belirten Vali Rakıcıoğlu, şunları söyledi:

‘‘Yaptığımız tesbit ve hazırladığımız fizibilite raporlarına göre projenin birinci aşaması 260 milyon dolara mal olacak. Bana yetki verildiği takdirde, bu projeyi devlet kasasından bir kuruş bile çıkmadan yap- işlet- devret modeli ile en geç beş yıl içinde tamamlatabileceğime inanıyorum. Nehir çevresindeki araziler de hazineye ait olduğundan kamulaştırma sorunu da yaşanmayacak. Ayrıca nehir yatağının derinleştirilme çalışmalarında elde edilecek kum değerlendirilecek. Barajda üretilen elektrik de Sakarya ve Bolu illerinin ve buradaki sanayinin enerji ihtiyacını karşılayacak. Bu proje devlete büyük yarar sağlayacak. Nehir yolu ayrıca Avrupa'daki gibi turizm amaçlı da kullanılacabilecek.’’

ADAPAZARI'NA LİMAN

Vali Rakıcıoğlu, fizibilite raporlarının hazırlanması sonrasında görüş aldıkları yatırımcı işadamlarının kendilerine büyük destek verdiğini, ayrıca şimdiden bu bölgeye yerli ve yabancı sermayeli 800'ün üzerinde fabrikanın kurulması için başvuru olduğunu da söyledi.

Oluşturulan uzman ekibin, ilk aşamanın proje çalışmalarını tamamladığını anlatan Vali Rakıcıoğlu, şimdi ikinci aşamanın proje ve fizibilite raporları hazırlandığını anlattı. ‘‘İkinci aşamada Sakarya Nehri, Adapazarı'nda kurulacak liman noktasından açılacak bir kanalla, İzmit Körfezi'ne su yoluyla da bağlanacak’’ dedi. Projenin bu bölümünde çeşitli alternatifler düşünüldüğünü kaydeden Vali Yener Rakıcıoğlu, ‘‘İçme suyu olarak yararlanılan Sapanca Gölü'nü kullanmak istemiyoruz. Adapazarı'ndan İzmit'e kadar olan bölge yumuşak olduğundan kanalın açılması oldukça kolay olacak. Birinci aşama tamamlandığında, buradan elde edilecek gelir projenin ikinci aşamasını yapar’’ diye konuştu.

Asırlık rüya

Karadeniz'in, Sakarya Nehri yoluyla İzmit Körfezi'ne bağlanması düşüncesi Osmanlı Dönemi'nden bu yana gündemde. 1800'lü yılların sonlarında Rus bilimadamları bu konuda öneride bulundu, ancak reddedildi.

Bazı bilimadamları, 3- 5 bin yıl önce de Karadeniz'den İzmit Körfezi'ne doğal bir su bağlantısı olduğunu belirtiyor. Bu bağlantının şu anda Alikahya kesiminde olduğu kaydediliyor.

DİĞER NEHİRLER SIRADA

Sakarya Projesi'ni hazırlayan uzman ekip, uzun vadede ülkemizde Kızılırmak, Fırat, Dicle ve Büyük Menderes nehirlerinde de taşımacılık yapılmasının mümkün olabileceği görüşünde birleşti.

Bu nehirler üzerinde taşımacılıkta çıkacak engellerin, geçiş havuzları yapılarak aşılabileceği belirtildi.

Dünyada nehir taşımacılığı

Projeyi hazırlayan uzman ekibin, Avrupa ve Amerika kıtasında yaptığı araştırmalar, nehir taşımacılığının önemini ortaya koydu. Buna göre, ABD'nin şu anda nehirlerinde sahip olduğu su yolunun uzunluğu 40 bin kilometre.

Deniz ve kara taşımacılığına oranla hem daha süratli hem daha ekonomik olan nehir taşımacılığı Avrupa ülkeleri ile Rusya'da da yaygın. Rusya'da Don, Volga ve Dinyeper nehirlerinde kurulan sistemle, bu ülkede yıllardır nehir taşımacılığı yapılıyor. Ancak Rusya'daki iklim şartları nedeniyle nehirler uzun süren kış mevsiminde donduğundan, yılda ancak dört ay gibi kısa bir süre için taşımacılığa izin veriyor.

Yıllardır Tuna ve Ren nehirlerindeki taşımacılıktan başta Romanya ve Almanya olmak üzere çok sayıda Avrupa ülkesi büyük paralar kazanıyor.

Ballıkayalar çöplük olmasın

Türkiye'nin değişik bölgelerinden gelecek olan, çeşitli mağaracılar ve dağcılar bugün ve yarın Gebze Ballıkayalar Kanyonu'nda kamplı ve tırmanışlı eylem yapacaklar. Bugün Ballıkayalar Tırmanış ve Protesto Kampı kuruluyor. Etkinliğe İstanbul'un çeşitli üniversitelerinin mağaracılık ve dağcılık kulüpleri üyeleri katılıyor. Etkinliğin amacı büyük bir çöplüğe dönüşen yöreye ilgililerin dikkatini çekmek. Ballıkayalar Kanyonu tabiat parkı olmaktan çok kentin çöplüğü görüntüsünde.

İnanılmaz bir doğa güzelliğine sahip derelerde kamyonlar, otobüsler ve yün yataklar yıkanıyor. Ateş yakmak için dallar kırılıyor. Avcılar yankı yapıyor diye sağa sola ateş ediyorlar. Daha önce yemyeşil kamp ve piknik alanı olan göl kenarı otopark alanı olarak kullanılıyor. Birçok insan çöplerini geri götürmek yerine ortalığa bırakıyor, kimi zaman yakıyor kimi zaman da dereye ya da göle atmayı tercih ediyorlar.

EYLEMCİLERİN İSTEĞİ

Etkinliği düzenleyen kulüplerin istekleri şöyle: Bu bölgedeki insanların doğaya zarar vermemesi, kaya tırmanışçılarının üzerine taş yuvarlanmaması, piknikçilerin egzoz dumanından etkilenmemesi, yürüyüş hatlarını piknikçilerin işgal etmemesi, kanyon içinde ateş edilmemesi, ağaç ve bitkilerin kırılıp yakılmaması, yüksek sesli müzik dinlenmemesi...

Yörede halen kaya tırmanışı, kampçılık ve dağcılık eğitimleri yürütülüyor. 1995 senesinde çevre koruma adlı gönüllü çevre kuruluşunda çalışan bir grup insanın yoğun emek ve uğraşları sonucu, hazırlanan projenin ilgili bakanlık tarafından onaylanmasıyla Ballıkayalar kanyonu, eşsiz güzelliği ve benzersiz, özgün eko sistemiyle ‘‘Tabiat Parkı’’ ilan edilmiş ve ‘‘korumaya’’ alınmış bulunuyor. Bütün bu olumlu gelişmeler ve tarihi öneme sahip karara rağmen kanyon hızla ve yıkıcı bir şekilde tüketilmekte. Sadece görsel güzelliğiyle bile sınırsız öneme sahip bu alan, mevcut eko sistemi oluşturan bütün unsurlarıyla (bitki örtüsü, böcek, kuş, hava, su ve diğer bütün canlılar) yıpratılmakta. İşte eylemcilerin isteği bütün bunlara dur denilmesi.

Ayrıntılı bilgi için: 212-260 60 02

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!