Güncelleme Tarihi:
Enstitünün kuruluşunun 140. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri çerçevesinde Çengelköy'deki enstitü yerleşkesinde düzenlenen “Dünya Rasathaneler Forumu”nda konuşan Altay, foruma Almanya, İsrail, İngiltere, Japonya, Fransa, Özbekistan, İtalya ve Slovakya'daki rasathanelerin, yer ve uzay bilimleri konusundaki çalışmaları ile öne çıkan bilim insanlarıyla, TÜBİTAK ve bazı üniversitelerden deprem uzmanlarının katıldığını söyledi.
Altay, 1868 yılında kurulan rasathanenin, günümüzde son derece gelişmiş teknolojiyle bilimsel araştırmalar yapan, çok disiplinli bir enstitü haline geldiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son yıllarda doğal afetlere bakıldığında, yüzde 60'ının depremden kaynaklandığı görülmektedir. Depremden kaynaklanan zararlar ciddidir. Deprem, ekonomik bütçelerde de büyük hasara yol açmaktadır. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, depremin büyük zararlarının en aza indirilmesi, önleyici tedbirlerin alınması, tehlikelerin azaltılması konusunda karar mercileri, bilimsel gruplarla ve özel sektörlerle iş birliği içerisinde çalışmaktadır.
Olası deprem halinde binalara ilişkin sorunlarımız var. Risk analizi de yapılamıyor. Bu nedenle, halkın afete hazırlanması ve depremin etkilerinden en az hasarla kurtulması için çalışmalarımız sürüyor. Kritik yapılarla ilgili konuları ele almak gerekiyor.”
Gülay Altay'ın konuşmasının bitiminde kürsüye gelen Özbekistan Uluğ Bey Gözlemevi Müdürü Prof. Dr. Shurat Ehgamberdiev, “bilimsel iş birliği” adına mutlu olduğunu belirterek, Altay'a, Semerkand ustaları tarafından yapılan bir vazo hediye etti.
OSMANLI RASATHANELERİ
Topkapı Sarayı Müze Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı da “Osmanlı Rasathaneleri” konulu bir sunum yaptı.
Osmanlı İmparatorluğu'nda, ilk rasathanenin 1575 yılında kurulduğunu, ancak daha sonra yıktırıldığını anlatan Ortaylı, 15. yüzyıl dünyasının üretmeye başladığı bilim adamlarının bir çoğuna 19. yüzyılda rastlamanın mümkün olmadığını vurgulayarak, Osmanlı'da ilmi hayatın çok geç kaleme alınmaya başladığını söyledi.
Ortaylı, o dönemde, Ali Kuşçu, Kutbuddin, Takuyiddin, Kılıç Ali Paşa gibi astronomi ve matematik alanında ileri seviyeye gelmiş bilim adamlarının yetiştiğine işaret ederek, şöyle konuştu: “1579'da rasathaneyi kapatan Kılıç Ali Paşa. Niçin Osmanlı Türkiye'si, rasathaneye tahammül edemedi? Bu kadar mükemmel kurulan rasathane nasıl oluyor da yıkılıyor? Osmanlı modernleşmesi askeri bir modernleşmedir. Baktığınız zaman Osmanlı'daki bir subay, birçok bilim dalında gelişme kaydetmiş ve eserler bırakmıştır. 1930'lu yıllarda Türkiye'de, üniversitelerde çok büyük reformlar gerçekleştirilmiş, ancak Türk hümanizminin ne olduğu anlaşılamamış ve 1940'larda ölmüştür. Türk tarih kayıtçıları bize bu bilgileri vermiyor. Türkler, siyasi ve ilmi gelişmelerini kendileri yazmıyor. Türkiye doğa bilimlerinde ne kadar ileriye giderse gitsin, diğer bilim dallarındaki açığı kapatamadığı için dünya kültür tarihinde yerini alamayacaktır. “
MARMARA DENİZİ'NDEKİ GÖZLEM EVİ
Foruma verilen arada, basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Altay, Türkiye'de 5'in üzerinde ve 6 şiddetinde depremlerin, çok az olan depremler olmadığını hatırlattı.
Adıyaman'da meydana gelen depremle ilgili olarak, o bölge insanının bu büyüklükteki depremlere hazırlıklı olması gerektiğini dile getiren Altay, “Son zamanlarda Hakkari'de de oldu. Yoğun olarak Denizli'de de var. Bütün bunların çalışmalara imkan vermesi lazım. Deprem zararlarının azaltılması için çalışmaların yapılması gerekiyor” dedi.
Altay, Marmara Denizi dibine kurulmaya başlanan gözlem evlerine ilişkin bir soru üzerine de, şunları kaydetti:
“Marmara Denizi'nin dibindeki gözlem evi sayesinde tsunamiyi bayağı bir erken bildirmek mümkün. Tsunami deprem gibi değil. Dalgaları daha yavaş geliyor. Ama esas olan, deprem üreten kaynaklara yakın bilgi alabilmek.
Bugün 2-2,5 büyüklüğündeki depremlerin bilgisini alabiliyoruz. Şimdi daha küçük boyutta olan depremlerin bilgisini alabilirsek, yapılan çalışmalarla belki o bölgenin depremselliğini tanımlamak mümkün olacaktır. Bilimsel anlamda çok önemli çalışmalar bunlar. İlk defa Türkiye'de, bu proje sayesinde daha küçük ve daha çok hareketi öğreneceksiniz. Ne olup bittiğini, denizin dibindeki hareketi öğreneceksiniz. Hareketleri karasal istasyonlarla da alıyorsunuz, ama ne kadar yakınına giderseniz, o kadar bilgi sahibi oluyorsunuz.
Bu uyarı sisteminde esas olan, bize gelen uyarıların yetkili makamlara bildirilmesi, onların da halkı bilgilendirmesi.
Böyle bir sistem olacak 2009 yılında. Şimdilik aletlerin imalatı sürüyor. Ekim ya da Kasım ayında teslim alınacak. Denizin durumuna da bağlı olarak 2009 yılının ortalarında yerleştirme işlemleri yapılmış olacak.”
Dünya Rasathaneler Forumu, 3 gün sürecek. Forum kapsamında “Doğal Deprem Laboratuvarı Türkiye”, “Ölüdeniz transform fayına bağlı deprem tehlikesinin belirlenmesinde dönüm noktaları”, “TÜBİTAK Gözlemevi”, “Dünya çapında manyetik gözlemevi” konuları ele alınacak.