Güncelleme Tarihi:
Prof. Dr. Görür, 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Gölcük Depremi'nin ardından Marmara Denizi'nde yapılan deprem araştırmalarını değerlendirdi. Gölcük ve Düzce depremlerinden önce Kuzey Anadolu Fayı'nın (KAF) Marmara Denizi içerisindeki kısmı hakkında bilinenlerin son derece sınırlı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Görür, 1999 depremlerinden sonra TÜBİTAK koordinatörlüğünde Marmara Denizi üzerinde etkin bir araştırma programı yapıldığını belirtti.
Prof. Dr. Görür, 1999 depremlerinin Marmara Denizi'nin altındaki yer kabuÄŸuna daha fazla stres yüklediÄŸini ve dolayısıyla burayı zorlamaya baÅŸladığını ifade ederek, ''1939 Erzincan Depremi'nden beri KAF üzerindeki büyük depremlerin batıya doÄŸru göç ettiÄŸi düşünülürse, son 1999 deprem bölgesinin daha batısında yer alan Marmara Denizi'nin altındaki fayların da eninde sonunda kırılıp büyük bir deprem üreteceÄŸinden hiç kimse kuÅŸku duymamaktadır'' dedi.Â
   Â
ARAŞTIRMA GEMİLERİNİN ÇALIŞMALARI
   Â
TÃœBÄ°TAK'ın, baÅŸta Ä°stanbul Teknik Ãœniversitesi olmak üzere Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir Hidrografi ve OÅŸinografi Daire BaÅŸkanlığı (SHOD) ile iÅŸbirliÄŸinegirdiÄŸini kaydeden Prof. Dr. Görür, baÅŸlatılan deniz araÅŸtırmalarının ulusal ayağında MTA'nın ''Sismik-1'' gemisi ile SHOD'un ''Çubuklu'' gemileri kullanılarak, Marmara Denizi'nde yoÄŸun sismik ve batimetrik çalışmalar yapıldığını anımsattı.Â
Prof. Dr. Görür, bu çalışmaların sonucunda Marmara Denizi'nin ilk kez bilimsel veriye dayalı bir fay haritasının çıkartıldığına iÅŸaret ederek, fayların canlı olup olmadığının anlaşılması için de deniz tabanına 10 tane ''Okyanus Tabanı Sismografi'' (OBS) aleti yerleÅŸtirildiÄŸini anlattı. Â
Marmara Denizi'ndeki uluslararası araÅŸtırmalarda Fransızlar'a ait ''Le Suroit'', ''Le Nadir'' ve ''Marion Dufrassne'' gemileri ile İtalyanlar'a ait ''Odin Finder'' ve ''Urania'' gemilerinin kullanıldığını hatırlatan Prof. Dr. Görür, bu çalışmalar sırasında deniz tabanına 40 OBS yerleÅŸtirildiÄŸini bildirdi.Â
       Â
Prof. Dr. Görür, Marmara Denizi'nde yapılan araÅŸtırmaların sonuçlarının özetini ise şöyle anlattı:Â
''KAF, Marmara Denizi içerisinden kırıklı bir hat çizmek suretiyle Gelibolu tarafındaki Ganos fayı ile birleÅŸmektedir. KAF, Körfez içerisinde yaklaşık doÄŸu-batı yönünde ve Körfez'in güney kenarı boyunca ilerlemektedir. Çınarcık çukurluÄŸuna varınca kuzeybatı-güneydoÄŸu doÄŸrultusunu almakta ve bu çukurluÄŸu kuzeyden sınırlamaktadır.Â
Adaların güneyinden uzanan bu fayın uzunluğu yaklaşık 60 kilometre kadardır. Doğrultu atımlı niteliklidir. Kırılması halinde en fazla 7 büyüklüğünde bir deprem üreteceği düşünülmektedir. Bu hat daha sonra batı güneybatı-doğu kuzeydoğu doğrultusunu alarak Çınarcık çukurluğundan Tekirdağ çukurluğuna kadar uzanmaktadır. Uzunluğu yaklaşık 110 kilometre kadardır.
Kırılması halinde 7'nin üzerinde bir deprem üreteceÄŸi tahmin edilmektedir. En tehlikeli ve korkulanı da budur. Bu doÄŸrultu atımlı fayların dışında Çınarcık çukurluÄŸunun güneyinde kısa normal fay topluluÄŸu vardır. Bunlar da canlıdır. Harekete geçtiklerinde 6'dan büyük depremlerle birlikte tsunami oluÅŸturabilecekleri düşünülmektedir.''Â
   Â
EYLÃœL'DE YENÄ° ARAÅžTIRMA GEMÄ°SÄ° GELÄ°YOR
   Â
Prof. Dr. Görür, araÅŸtırmaların henüz daha tam anlamıyla sonuçlanmadığını kaydederek, bu yıl Eylül ayında ''Atalanta'' adlı bir Fransız gemisinin daha geleceÄŸini bildirdi.Â
Bu gemide insansız bir denizaltının olacağını belirten Prof. Dr. Görür, açıklamasını şöyle tamamladı:
''Birçok önemli soru, bilim adamlarının zihninde çözülmemiÅŸtir. Özellikle tarihsel depremlerin tam olarak yeri ve büyüklüğü henüz dahayeterince bilinmemektedir. Bunları kesin olarak bilmeden Marmara Denizi'nde beklenen depremi bütün özellikleriyle tanımlamak mümkün olmayacaktır.''Â