Güncelleme Tarihi:
Türkiye, 7 Haziran’daki genel seçimlere hazırlanırken, partiler Cumhuriyet tarihinde ilk kez üç Ermeni milletvekilini aday gösterdi. AK Parti’nin Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) sunduğu aday listelerinde İstanbul 2. Bölge 12. sıradan listeye giren Ermeni asıllı gazeteci yazar Esayan, İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) sorularını yanıtladı.
Partilerin Ermeni toplumlarından aday göstermelerinin sevindirici olduğunu kaydeden Esayan, “55 yıllık bir aradan sonra desek daha doğru, ama 3 parti deyince galiba Cumhuriyet tarihinde ilk oluyor. Aslında daha önce tek parti döneminde vardı, ancak tek parti döneminin demokratlığı ne kadar değerliyse o kadar. Ama Demokrat Parti döneminde o dönem yine CHP’de Ermeni asıllı vekiller vardı, diğer azınlıklardan da vardı. Bunu aslında bizim bildiğimiz, alışık olduğumuz bir öze dönüş olarak görüyorum. Bizim Osmanlılık vurgusu bu anlamda burada çok önemli. Bizim bin yıllık bir arada yaşama kültürümüz, bu arada birlikte yaşama pratiklerimiz, biz hayatın her alanında zaten birlikteydik. Bürokraside de birlikteydik. Cemaatler özelinden ziyade Türkiye’nin normalleşmesi adına, o güzel işaretlerden biri olarak yerini aldı. Bu benim için çok daha değerli” diye konuştu.
“12. SIRA MECLİSE GİREMEZSE, TÜRKİYE’DE SİYASET DEĞİŞİR”
Adaylıkla ilgili bölge ve sıra kaygısı taşımadığını anlatan Markar Esayan, şunları söyledi: “Ben herhangi bir sıra açıkçası beklemiyordum. Bu teveccühtür. İyi bir sıra. Tabii ki o sıralamalarda partinin kendi teşkilatını, var olan kadrosunu, haliyle belli bir hiyerarşide göstermesi gerekiyor. Bu anlamda bizlerin, gazetecilerin gösterildiği çok iyi bir yer. Biliyorsunuz 15 vekil çıkarabiliyor AK Parti. Geçen seçimlerde, öncesinde de öyle. Bu dönemde de herhangi bir radikal değişiklik gözükmüyor. Eğer 12. sıra zaten meclise giremezse, Türkiye’de siyaset değişir. Dolayısıyla benden ziyade Türkiye kendini konuşur. AK Parti’yi konuşur. O yüzden hayırlısı olsun diyelim. Ben yerimden memnunum. Allah nasip ederse gideceğiz ve mecliste halkımızın bize verdiği görevleri yerine getirmeye çalışacağız.”
“13 YILLIK REFORM TAÇLANDIRILMIŞ OLACAK”
Gazeteci yazar Esayan, 12-13 yıllık bu sürecin çok değerli olduğunu anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Anlatılamaz şekilde değerli. Ve buna ben kendi davam olarak sahip çıkmışım. Bunun liderleri sayın Erdoğan, sayın Davutoğlu ve AK Parti büyük bir değişimi başarıyorlar. Buna ben ne kadar katkı verebilirsem, sonuna kadar vermek isterim. 12-13 yıldır gazeteci, köşe yazarı olarak hiçbir zaman bu taraf kimliğimi saklamadım. Taraf olmayı her zaman seçtim. Ama yeni meclisin, umuyorum ki; bir Kurucu Meclis özelliği olacak. Yani bürokratik devleti tamamen tasfiye edecek ilk halk anayasasını yapacağız. Bunun içerisinde de halen devam eden bürokratik vesayet sistemini sona erdirecek bir sistem değişikliğini gideceğiz. Bunu yaparsak 13 yıllık bu reformları taçlandırmış olacağız.
Ve aslında kalıcılaştırmış, kurumsallaştırmış olacağız. Yoksa şuan sadece AK Parti’nin garantisiyle gidiyor bu süreç. Kurumsallaşmış değil. Herhangi bir kazaya uğramamız durumunda; son iki buçuk yılda çok ağır darbelerden geçtik. Bunlardan biri başarılı olmuş olsaydı ve AK Parti aktör olmaktan çıksaydı, biz bugün doksanlardan daha kötü bir sürecin içerisini birkaç aydır düşmüştük. Bunu halkımızın böyle görmesi lazım. Hayati bir kavga bu. O yüzden bu meclis bu kavganın, bu sezonun finalini yapacağız inşallah. Yeni Türkiye’ye doğru eşikten geçmiş olacağız.”
“PKK’NIN HERHANGİ BİR ŞIMARIKLIĞINA MÜSAADE ETMEMEK LAZIM"
PKK’nın silaha dönme şansının olmadığını kaydeden Markar Esayan, şunları söyledi: “Değişimlere adapte olmak çok zor. Değişimin aktörü olan biz dahi adapte olamayabiliyoruz. Çünkü çok hızlı gelişiyor. Artık PKK’nın silaha dönme şansı yok. Biz özellikle son iki buçuk yılda bunu başardık. Yani Türkiye öyle bir zihniyet sıçraması yaptı ki, bugün PKK’yı zorlasanız dahi, silaha dönmesi demek onun son sivilleşme ya da siyasete adapte olma fırsatını kaçırıp marjinal olması anlamına gelecek. Dolayısıyla bu güvenle çözüm sürecine bakmamız lazım. PKK’nın herhangi bir şımarıklığına müsaade etmemek lazım. Onlar artık bu çözüm sürecine muhtaçlar. Bu anlamda ben çözüm süreci ile ilgili hiçbir endişe taşımıyorum. PKK’nın şiddete dönmesi demek, çözüm sürecinin güçlenmesi anlamına gelir.
Bizzat aktörün kendisini yok etmesi anlamına gelir. PKK’da bunun farkında. Şuan devlet istese dahi PKK’nın silaha dönme şansı yok. Dönebilir. Döndüğünde de var olma şansı yok. O yüzden rahat olalım bu konuda. Bu iş bitmiştir. Çözüm süreci bu anlamda, şiddet anlamında amacına ermiştir. Toplumsallığını kaybetmiştir. PKK bunun farkında. Dolayısıyla bizim bu anlamda daha yüksek siyaset gütmemiz lazım PKK’ya karşı. Bir an evvel bizim öncelikli meselemiz ilk halk anayasası. Bürokratik vesayeti tamamen tasfiye edecek halk sistemi, halk başkanlığı sistemi. Buna geçtiğimiz takdirde biz başka bir ülkeye adım atmış olacağız”
“BİZ ANCAK BİRLİKTE TÜRKİYE’YİZ”
“Biz ancak birlikte Türkiye’yiz” diyen Esayan, “Dönemin başbakanı 23 Nisan 2014’te, 1915’teki kurbanlarımız için, onlar aslında Osmanlı’nın kaybıydı. Çok anlamlı ve tarihi bir taziye mesajı yayınladı. Bu Türkiye’de ittihatçı zihniyetin tamamen terk edildiğini gösterir. Osmanlı ruhunun bu yüzyıla, bugüne uygun demokratik anlamda tekrar yakalandığını gösterir. Bunun dışında 13 yıllık pratikler gayrimüslim vatandaşlarımızı, bizim cemaatimizi de çok ciddi anlamda, olumlu anlamda etkilemiştir. Biz şunun farkındayız. En azından kendi adıma şunun farkındayım. Biz ancak birlikte Türkiye’yiz. Türkiye toplu olarak demokratikleştiği zaman zaten Kürtlerin, Türklerin, gayrimüslimlerin, Müslimlerin herkesin sorunu çözülüyor. Biz o yüzden makro problemlere daha çok odaklanmalıyız. Ve tabi mikro sorunları var her cemaatin, her toplumsal kesimin. Bunlarda zaten artık müzakereye açık konular. Çözülmeye açık konular. Bunlarda çalışırız yani hiç sorun değil” ifadesini kullandı.
“HERKES SANDIĞA GİTSİN VE BİZ SANDIĞIN KEYFİNİ SÜRELİM”
Sandığın önemine dikkat çeken Esayan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Umarım bu Seçim Türkiye’de önemli bir süreci hem tamamlar hem yeni süreci başlatır. Çok zor yerlerden geldik buraya. Sayısız darbe girişimlerinden geldik. Menderes’in ruhunu şad etmemiz lazım. Zorlu’nun, Polatkan’ın ruhunu şad etmemiz lazım. Bunların hepsinin bir şekilde ruhlarının rahatlaması lazım. O yüzden sayısız burada ismini anamayacağım Sabahattin Ali’den, İskilipli Atıf Hoca’ya kadar. Kirkor Zohrap’tan Hrant Dink’e kadar. Bütün bu kesimler, bu demokratik ülkeyi Türkiye’yi görmek için mücadele ettiler ve canlarını verdiler.
O yüzden bizim görevimiz öncelikle onları bir rahat ettirmek ve çocuklarımıza da temiz, yeni bir Türkiye hazırlayıp vermek. Bu anlamda çok tarihi bir fırsat yakaladık. Buradan AK Parti seçmenlerinin gerçekten bu seçimlerde sandıkları patlatması gerekiyor. Çünkü katılım oranlarının cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki gibi kalması riskli olur. Yüzde 90’a çıkması lazım. Herkes sandığa gitsin, istediği meşrebe göre oyunu versin. Ve biz sandığın keyfini sürelim”
7 Haziran 2015’te yapılacak seçimleri için partilerin YSK’ya sunduğu aday listelerinde etnik kimlik çeşitliliği öne çıkıyor. Ermeni toplumundan AK Parti’den Esayan’ın yanı sıra, CHP Selina Özuzun Doğan, HDP'de Karabet (Garo) Paylan’ı aday gösterdi.