A.A
Oluşturulma Tarihi: Nisan 13, 2011 10:38
Destek Patent A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, Türkiye'nin şu anda marka müracaatları sıralamasında Avrupa'nın ikinci ülkesi olduğunu belirterek, “Bu yıl sonuna kadar 100 bin başvuru sayısını yakaladığımız zaman Avrupa'da en çok marka başvurusu gerçekleştiren ülke konumuna gelmiş olacağız” dedi.
Yamankaradeniz, bir programa katılmak için geldiği Konya'da yaptığı açıklamada, Türk Ticaret Kanununda (TTK) ticari unvan, ürün ve marka tescili hakkında yapılan değişiklikleri içeren torba yasa tasarısının uygulamaya girmesiyle yaklaşık 1,5 milyon kuruluşa marka tescili yaptırma zorunluluğunun geldiğini, bu durumun marka tescili başvuru sayısını artıracağını belirtti.
TTK'daki değişikliğe göre işletmeler için web sitelerinin alan adı (domain) zorunluluğunun getirildiğini ve yasanın uygulamaya geçme tarihinin Temmuz 2012 olduğunu anımsatan Yamankaradeniz, şunları kaydetti:
“Bu yasayla amaçlanan açık bir bilgi toplumu haline getirilmek isteniyor. Dolayısıyla şirketlerin bilgilerini açıklayacakları web siteleri oluşturmaları zorunluluğu var. Bu web sitelerini yapmaları için domain almaları şart. Mevcut şirket sayılarının web sayfası adetlerine baktığımızda son derece yetersiz olduğunu gördük. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde (5 yılda) 500 bin yeni domain adı tescili söz konusu olacak. Özellikle, com.tr uzantılı alan adlarında marka tescili zorunluluğu var. Bugün Türk Patent Enstitüsü'nde 600 bin civarında tescilli marka var fakat TOBB'a bağlı odalara üye olan şirketlerin sayısı 1,5 milyona yaklaşmakta. İşte bu durum, önümüzdeki dönemde yüz binlerce firmanın internet sitesi kurmak ve markasını tescil ettirmek zorunda kalacağını ortaya koyuyor. Önümüzdeki 5 yılda yaklaşık 500 bin marka tescili gelecek öngörüsünde bulunuyoruz.”
Bunun da yıllık olarak ortalama 100 bin marka tescil başvuru anlamını taşıdığına dikkati çeken Yamankaradeniz, şöyle konuştu:
“Türkiye, şu anda marka müracaatları sıralamasında Avrupa'nın ikinci ülkesi konumunda. Ülkemiz, 2010 yılı sonu itibariyle 82 bin marka müracaatını gerçekleştirdi. Almanya 90 bin marka müracaat sayısıyla Avrupa'da birinci. Türkiye, bu yıl sonuna kadar 100 bin başvuru sayısını yakaladığı zaman Avrupa'da en çok marka başvurusu gerçekleştiren ülke konumuna gelmiş olacak. AB'ye girmeden ülke olarak onlardan daha çok markayı yapar hale gelmiş olacağız ve bu da ülkemiz için önemli bir avantaj ortaya koyacak. Bu aynı zamanda Türkiye imajı açısından, marka imajı açısından son derece önemli.”
“TÜRKİYE TAKLİTÇİ DEĞİL, YENİLİKÇİ BİR ÜLKE”
Türkiye'nin marka üreten, markalarını tescil ettiren bir ülke konumuna geleceğini ifade eden Yamankaradeniz, TTK'daki değişikle amacın Türkiye'nin marka konusundaki hassasiyetini ortaya koymak ve taklitçi bir ülke olmadığını, yenilikçi bir ülke, marka üreten bir ülke olduğunu söyledi.
TTK'da ortaya konan bu yapının çok önemli olduğunu ve Türkiye'yi ileriye taşıyacağını anlatan Yamankaradeniz, “Bu yapı, Türkiye'nin 2023 vizyonunu ortaya çıkaran bir yapı olacak. Onun için TTK yerinde ve Türkiye için gecikmiş bir kanun. Bu dönem çıkmış olmasını da son derece önemsiyorum” diye konuştu.
“İŞ DÜNYASI YENİ YAPININ TAM FARKINDA DEĞİL”
İş dünyasının TTK'daki değişikliklerin tam farkında olmadığını söyleyen Yamankaradeniz, şöyle devam etti:
“Bilançolar dahil şirketlerle ilgili bütün yapılacak açıklamaların ve bilgilerin web sitelerine aktarılması süreci 1 Temmuz 2012'den itibaren başlayacak. İş dünyasının da bu sürece hazırlanması lazım. Biz, iş dünyasının bu hazırlıklarının başında markalarını tescil ettirmelerini, markalarını hazırlamalarını ve domain tescillerini almalarından başlayarak bu süreci yönetmeleri gerektiğini ifade ediyoruz. Çünkü bunlar bir anda olacak olan çalışmalar değil. Bir domain alınacaksa bir araştırmanın yapılması, marka araştırmasının yapılması şart. Uygun görülmesi halinde bunun tescil ve belgelendirme süreçleri var. Marka tescil süreci yaklaşık bir yıllık süreci alıyor. Marka tescil belgesini almadan domain adı alma imkanınız olmadığını göre, bu sürecin sonuçlanması için bir yıla ihtiyacınız var. Bu süreci şimdiden başlatmamız gerekiyor ki; zamanı geldiğinde bu markayı kullanma imkanımız ortaya çıkabilsin.”
“DÜNYAYA MARKALI ÜRÜN ÜRETİYORUZ DİYEBİLECEĞİZ...”
Türkiye'nin 10 yıl önce çeşitli platformlarda marka taklit eden ülke olarak değerlendirildiğini hatırlatan Yamankaradeniz, “Halbuki, 100 bin marka müracaatıyla Türkiye'de, her yerde artık 'marka, markalı ürün üretiyoruz' diyebilecek noktaya gelmiş olacağız” dedi.
Dünyada en çok marka başvurusunu, 700 bin marka ile Çin'in gerçekleştirdiğini anımsatan Yamankaradeniz, sırasıyla ABD, Japonya ve diğer gelişmiş ülkelerin geldiğini, marka tescili anlamında Türkiye'nin sonlarda olmadığını, ancak marka ve patent başvuru sayısını artırması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin dünyada şu an 84 ülkenin üyesi bulunan Madrid Protokolüne göre Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatına yapılan uluslararası marka başvuru sayısını yükseltmesi gerektiğine de dikkati çeken Yamankaradeniz, işadamlarının Türkiye'de tescili olan bir markasını, aynı anda 84 ülkede tescil ettirme imkanı bulduğunu söyledi.
Protokole göre ülkemizin 6 bin 290 civarında marka tescili bulunduğunu dile getiren Yamankaradeniz, “İhracatçı firmamıza baktığımız bu rakam yüzde 15'i bulmuyor. Yaklaşık 50 bin ihracatçı firmamız var. Her firmanın bir markasını yurt dışında tescil ettirdiğini düşünürsek bu rakamın en az 50 bin olması gerekir” diye konuştu.
Yamankaradeniz, yeni süreci göz önüne alarak marka ve patent tescil sürecinde devlet desteklerinin bulunduğunu, Dış Ticaret Müsteşarlığının yurt dışında marka tescilinde harcanmış olan masrafı, yüzde 50 oranında karşılayarak iş dünyasına destek verdiğini hatırlattı.
Dolayısıyla hem bir ülkedeki toplam patent başvurusunun, hem de o ülkenin ürettiği marka başvuru sayısının çok önemli olduğunu bildiren Yamankaradeniz, patent başvurusu çok olan ülkelerin teknolojik bakımından güçlü ve zengin ülkeler, patent başvurusu olmayan ülkelerin ise zayıf ve fakir olduğunu kaydetti.
Rekabet, gücünü artırmayı hedefleyen kuruluş ve ülkeler için tüm dünyada marka ve patent tescillerinin hızla önem kazandığını söyleyen Yamankaradeniz, rekabetin artık bir savaş haline geldiğini ve en iyi silahı kullananın kazançlı çıkacağını, patent gibi fikri mülkiyet hakları ile korunabilen yeniliklerin üretilmesinin sağlanması gerektiğini sözlerine ekledi.