Güncelleme Tarihi:
GÜNEY Afrika Cumhuriyeti'nde ırk ayrımcılığının sona erdirilmesinde oynadığı rolle adını tarihe yazdıran Eski Güney Afrika Başkanı F. W. De Klerk, 21'inci Yüzyıl'da dünya barışına yönelik en önemli tehdidin, etnik, kültürel ve dini azınlıkların bir arada yaşayabilme sorununda yattığını söyledi.
Klerk, ‘‘Yeni bin yılın en önemli zorluğu bu sorunun üstesinden gelebilmektir. Çekoslovakya ve Yugoslavya örneklerinde olduğu gibi her toplum ayrı devlet ve ayrı egemenlik isterse kaosa kapı açmış oluruz’’ dedi. De Klerk, ayrılmanın değil, ahenk, barış ve karşılıklı saygı içinde birarada yaşamayı öğrenmenin doğru çözüm olduğunu vurguladı.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV)'in konuğu olan Nobel Barış Ödülü sahibi F. W. De Klerk, dün Conrad Otel'de ‘‘21'inci Yüzyıl'da Barışı Tehdit Eden Etmenler’’ konulu bir konferans verdi.
Güney Afrika'nın ırk ayrımcılığından, çok ırklı demokrasiye geçişinde Nelson Mandela ile birlikte kilit rol oynayan De Klerk, Güney Afrika deneyiminden yola çıkarak, etnik, kültürel ve dini azınlık sorunu yaşayan ülkelere bu sorunların üstesinden gelmede izleyecekleri politikanın çerçevesini çizdi.
BİRLİKTE YAŞAMA KURALI
De Klerk, çizdiği çerçevenin ana unsurlarını, birlikte yaşamanın kurallarını barışçı müzakere masasında oluşturmak, demokrasiyi geliştirmek ve yoksullukla mücadele edip adaletli gelir dağılımını sağlamak olarak özetledi.
En büyük anlaşmazlıklara bile barışçı müzakere yöntemiyle kalıcı çözüm getirilebilir.
Güvenlik güçlerinin görevi ülkedeki asayişi sağlamaktır, politika yapmak değil.
Uzlaşma için fedakárlık yapılması ve geçmişin acı hatıralarının bırakılması gerekir.
Müzakere masasında güç dengesi hakça sağlanmalıdır.
Farklılıklarınızdan çok ortak yanlarınıza yoğunlaşmalısınız. Bunu yapmaya başlayınca ortak yanlarınızın tahmin ettiğinizden daha çok olduğunu göreceksiniz.
Herkesin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alındığı bir anayasa üzerinde çalışırken, masadan kalkıldığında taraflardan biri ‘Biz kazandık’ diğeri ‘Biz kaybettik’ diyorsa bu sadece yeni bir çatışmanın başlangıcı olabilir. Kalıcı bir çözüm için herkesin masadan kalktığında ‘Temsil ettiğimiz topluluk ve onların çocuklarının geleceği için iyi bir anlaşma yaptık diyebilecek kadar kazançlı çıktık’ düşüncesinde olması lazım.
Ürettiğiniz çözüm hiç kimseyi karar verme süreçlerinin dışında bırakmamalı. Herkes kucaklandığını hissetmeli
Kültürel alt kimliği yaşatmak için ulusal kimliği silmek gerekmez. Bir birey ulusal kimlik ve kültürel alt kimliğini birarada ahenk içinde yaşatabilir. Size bu konuda güzel bir örnek vermek isterim. Irk ayrımcılığı döneminde siyahlar, rugby karşılaşmalarında Güney Afrika takımını değil rakip takımı desteklerlerdi. Ama uzlaşma döneminden sonra Güney Afrika rugby takımı, dünya kupasını kazandığında, aynı önceki gece Fransızların yaptığı gibi siyahı, beyazı tüm Güney Afrikalılar, sokağa dökülüp, ulusal zaferi el ele kutladı.