Güncelleme Tarihi:
Mardin'in Mazıdağı İlçesine bağlı Bilge Köyünde yaşanan saldırı olayını araştırmak üzere, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde alt komisyon oluşturulması sırasında tartışma yaşandı.
Komisyon, Erzurum Cezaevinde yapılan incelemelere ilişkin hazırlanan alt komisyon raporunu görüşmek üzere toplandı. Rapor, müzakerelerin ardından oybirliği ile kabul edildi.
Komisyon Başkanı Zafer Üskül, toplantının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Bilge Köyünde yaşanan olayları araştırmak üzere alt komisyon kurduklarını söyledi. Üskül, komisyonda, kendisinin, Komisyon Başkanvekili ve MHP Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici, AK Parti Bingöl Milletvekili Kazım Ataoğlu, CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve DSP İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş'ın yer aldığını belirtti.
Üskül, DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal'ın, “Ağırbaş, komisyonda benim yer almam için, kendi hakkından feragat etmesine rağmen alt komisyonda yer alamadım” iddiasının sorulması üzerine, alt komisyonda yer almak üzere 9 milletvekilinin ismini bildirdiğini kaydetti.
“TERÖR ESTİRECEK BİR TUTUMLA...“
Zafer Üskül, komisyonun oluşturulması sırasında yaşanan tartışmayı şöyle anlattı:
“Sayın Ağırbaş, 9 üye aday olunca, kendisinin çekildiğini belirtti. Daha sonra Sayın Birdal da kendisinin adaylıktan çekildiğini ifade etti. Yine de sayı 5'in üzerindeydi ve oylama yapmak gerekiyordu. Sayın Birdal, toplantının düzenini de bozacak bir biçimde, sesini aşırı yükselterek, beni suçladı. Kendisinin bölge milletvekili olduğunu, mutlaka bu alt komisyonda yer alması gerektiğini ve başkan olarak benim bunu engellemeye çalıştığımı, başka bazı yakışıksız sözlerle birlikte ifade etti. Oysa başkan olarak benim yaptığım sadece, 5'ten fazla aday varsa ve uzlaşma yoksa oylama yapmaktı. Kendisi, bütün bu tartışmalar boyunca söz almadan, mikrofonu da kapalıyken, o sırada söz alan herkesin sözünü keserek müdahalede bulundu. Kendisinin alt komisyonda yer almamasının, demokrasiye aykırı olduğunu ifade etti. Sanki diğer üyeler, böyle bir inceleme komisyonunda görev yapamazlarmış gibi bir anlayışla mutlak surette kendisinin orada yer alması gerektiğini söyledi.
Komisyon çalışmalarımız, bu tür neredeyse, terör estirecek bir tutumla konuşmalara müdahale edilebilecek bazı dayatmaların ortaya konulabileceği bir komisyon değil. Bütün üyeler kendisini sükunetle dinlerken, tartışmaları aksatacak tarzda tutum içinde oldu. Sonuçta bazıları adaylıktan çekildi, bazıları aday gösterildi ve en sonda 6 üye kaldı. İsimler tek tek oylandı ve o 5 kişi seçildi. Alt komisyon üyeleri, komisyon başkanı tarafından değil, komisyon tarafından belirlendi.”
Zafer Üskül, “Olayın korucu terörü olduğu eleştirisi var. Saldırganların yüzlerinin maskeli olması, sizin kafanızda da soru işareti yarattı mı?” sorusu üzerine, medyada yer alan haberler üzerine bir değerlendirme yapmayı doğru bulmadığını söyledi.
Zanlıların medyada yer alan açıklamalarına göre, konuşmama haklarını kullandıklarını belirten Üskül, “Bu olay, hepimizi çok derinden yaralayan, sarsan bir olaydır. Şimdiye kadar yaşanmış olaylara benzemiyor. Tek bir etkenin olmaması ihtimali yüksektir. En azından bu tür olayların bir daha yaşanmaması için alınması gerekli önlemler, çok yönlü olmak zorundadır gibi görünüyor. Bu yönlerden bir tanesi de koruculuk sistemi ile ilgili olanıdır” dedi.
“KORUCULUK SİSTEMİ, ARAŞTIRMA KOMİSYONUYLA MECLİSTE İNCELENSİN”
Zafer Üskül, korucuların kendilerine verilen görevleri yapmak dışında, zaman zaman yetkilerini başka kişisel çıkarları için de kullandıklarının bilindiğini kaydetti. Üskül, koruculuk sisteminin, Mecliste oluşturulacak bir araştırma komisyonunda incelenmesinde yarar olabileceğini düşündüğünü söyledi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in, “Koruculuk sistemi ıslah edilebilir ya da kaldırılabilir” şeklinde bir açıklama yaptığının anımsatılması üzerine ise Üskül, öncelikle sorunların nerelerden kaynaklandığının araştırılması gerektiğini anlattı. Zafer Üskül, bu sistemden elde edilen yararlarla, yaşanan sorunların bir değerlendirmesinin yapılması gerektiğine işaret ederek, “Yaşanan sorunlar, elde edilen yarara göre çok daha önem taşıyorsa ya da sorunlar bazı tedbirlerle ıslah edilemeyecek boyuttaysa o zaman sistemi tümüyle gözden geçirmek gerekebilir” diye konuştu.
Üskül, başka bir soru üzerine, bölgeye büyük bir ihtimalle haftaya gideceklerini belirtti.
Birdal'ın, kendisine yönelik yakışıksız sözlerinin ne olduğunun sorulması üzerine Üskül, bunları söyleyemeyeceğini ifade etti.
Zafer Üskül, “Akın Birdal, ne zaman böyle bir komisyon kurulsa, kendisinin otomatik olarak o alt komisyonda olması gerektiğini düşünüyor. Komisyon bunu kabul etmediğinde inanılmaz tepki gösteriyor. Bunu neye dayanarak yaptığını anlayabilmiş değilim” dedi.
“ALT KOMİSYON YANLIŞ OLUŞTURULDU”
CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, komisyonda yaşanan tartışmaya ilişkin gazetecilere yaptığı açıklamada, Akın Birdal'ın alt komisyonda yer almasını istediklerini, bu konuda ısrarcı olduklarını belirtti.
Alt komisyonun yanlış oluşturulduğunu ve Mardin'deki olayın da korucu terörü gibi göründüğünü ifade eden Ersin, “Koruculuk sisteminin gözden geçirilmesi lazım. Devlet kimlerin korucu olacağını kendisi belirlemiyor, aşiret reisleri bunu belirliyor. Koruculuk sistemi aşiretleşmeyi ve feodaliteyi güçlendiriyor. Aynı sistemin bu koşullarla sürdürülmesinin doğru olmadığını düşünüyoruz” diye konuştu.
“Yaşanan vahşiliğin psikolojik ve sosyolojik nedenleriyle ilgili sorunları yerinde göreceğiz” diyen Ersin, olayın sadece töre, kan davası ve geleneklerle izah edilemeyeceğini ve küçümsenemeyeceğini kaydetti.
CHP'li Ersin, koruculuk sisteminin yanlışlarının üstünün örtülmeye çalışıldığını iddia etti.
“İHMALLERİ GİZLEME ROLÜ ÜSTLENMİŞ”
DTP'li Akın Birdal da yaptığı açıklamada, alt komisyona alınmadığı için komisyonu terk ettiğini söyledi.
Alt komisyon üyeliği için müracaat eden 9 milletvekilinden DSP'li Ağırbaş'ın, üyelik hakkından feragat ederek, Diyarbakır Milletvekili olarak kendisinin bu komisyonda yer alması gerektiğini söylemesine ve komisyonun bazı üyelerinin de kendisinin alt komisyon üyesi olmasını desteklemesine rağmen, Zafer Üskül'ün oylama yapılmasını önermesini protesto ederek, komisyondan ayrıldığını bildirdi.
Birdal, “Mardin Mazıdağı'ndaki katliamı sadece töre, namus, rant kavgası diye hafifletmeye kalkışmak, devletin bu konudaki sorumluluğunu örtbas etmek içindir. Bölgedeki törelerde saldırı, 'kanım yerde kalmasın' diyerek aleni yapılır. Törelerinde, geleneklerinde, namaza durmuş insanların katledilişinin örneği yoktu. Yine törelerde kadınların ve çocukların öldürülmesi, hele bir kavgada kadın araya girmişse kavga durdurulur. 3 hamile kadının, 6 çocuğun öldürülmesini töreye bağlayamayız” diye konuştu.
Komisyonun bazı raporlarında muhalefet şerhinin bulunduğunu, bu raporlarda birtakım ihlallerin ve gerçeklerin gizlenmeye çalışıldığını ileri süren Birdal, şöyle devam etti:
“(Zafer Üskül) ısrarla ve inatla sistemden kaynaklanan ihmalleri, gizlemek gibi bir rol üstlenmiş. Bu insan hakları etiği ile insan hakları anlayışıyla hele bir hukuk insanının anlayışıyla bağdaşır durum değil. Gerçekten bir sorun, bu sorunun giderilmesi muradımız varsa, bölgenin dokusunu bilen biri olarak komisyonda olmama neden karşı çıkıyor?
Sayın Başkan, provoke ediyor. CHP'lilerin de sert tepkisi oldu. Derhal despotik şekilde oylamaya gidelim deniliyor. Ben insan hakları savunucusuyum. Sorunu çözmede, sadece 'gittik, gördük' demekle yetinilecekse, bence dostlar alışverişte görsün... Bu kan akmaya devam edecektir.”