Maradona: Tanrı Arjantinlidir, şimdi Papa da!

Güncelleme Tarihi:

Maradona: Tanrı Arjantinlidir, şimdi Papa da
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2013 00:00

Sade bir evde yaşıyor, toplu taşıma araçlarını kullanıyor, kendi yemeğini kendisi yapıyor. Aynı zamanda tangocu ve futbol sevdalısı. Eski bar fedaisi, yeni Papa Arjantinli I. Francisco, Vatikan’a yeni bir soluk getirmeye hazırlanıyor

Haberin Devamı

Herkes bir limuzin beklerken otobüs durur ve içinden bilin bakalım kim iner? Papa! Seçildiği andan itibaren espritüel tavırlarıyla kardinalleri ve basın mensuplarını kahkahalara boğan Jorge Mario Bergoglio, resmi adıyla I. Francisco, tam bir tevazu adamı. Katolik dünyasının yeni ruhani lideri bu sefer Arjantin’den seçildi. 16. yüzyılda İspanya’da kurulan misyoner Cizvit tarikatından olan hem ilk papa hem de ilk Latin Amerikalı Vatikan lideri! Papa’nın Arjantin’den çıkması ise tabii ki bir tesadüf değil: Latin Amerika ve Karayipler bugün Katolik dünyasının yüzde 39’unu, yani en büyük kısmını teşkil ediyor.
Seçildikten sonra Arjantinli efsane futbolcu Maradona’nın “Tanrı Arjantinlidir, şimdi Papa da!” diyerek selamladığı Papa, her daim lükse karşı gelmesiyle halkın sevgisini kazandı bile: Sade bir evde yaşıyor, toplu taşıma araçlarını kullanıyor ve hatta kendi yemeğini kendisi yapıyor! Sabah beşte kalkıyor, duayla güne başlıyor. Gece hayatı neredeyse yok, arkadaşlarıyla çok nadir yemeğe çıkıyor. İşlerini sekretersiz yürütüyor. Hiç cep telefonu olmamış. Her gün tüm gazeteleri baştan sona okuyor. Din adamı meslektaşları kendisini ‘saygılı, güven veren ve özgürlükçü’ buluyorlar. Ülke insanının deyimiyle “Arjantinli olamayacak kadar mütevazı”. Ayrıca geçirdiği bir ameliyat sonucu tek akciğerle kalakalıyor ve hayatına solunum sorunlarıyla dolu olarak devam ediyor.

Haberin Devamı

BEETHOVEN HAYRANI

İtalyan kökenli bir Arjantinli olan Francisco’nun üniversite kariyeriyse hayli renkli: Kimya, felsefe ve ilahiyat okumuş. Hayatını kazanmak için edebiyat hocalığı yapmışlığı var. Gerçek bir Luis Borges hayranı. Yazarlığı da yok değil. Dinlerin kardeşliği üzerine bir kitaba imza atmış. En sevdiği film; ‘Babette’in Şöleni’, en sevdiği kitap; ‘İlahi Komedya.’ Müzikte favorisi Beethoven. Aynı zamanda bir futbol sevdalısı. San Lorenzo de Almagro takımını tutuyor. Takım kendisini kulübün sembolüyle anmaya başladı bile: Karga Papa!
Özel hayatı da oldukça renkli ayrıntılarla dolu:
Üniversite masraflarını karşılamak için Buenos Aires’te bir gece kulübünde fedai olarak çalışmış. 2010 yılında İtalyan gazetecilere verdiği demeçte; tangoyu çok sevdiğini ve hatta bir de sevgilisi olduğunu cümle âleme duyurmuş. Sevgilisi kim mi? “Birlikte dans etmeye gittiğimiz arkadaşlardan biriydi” diyor ve ekliyor: “Sonra dini istidadı keşfettim.” İlk büyük aşkıysa belki de onu bu ruhani dünyaya itmişti farkında olmadan. Daha 12-13 yaşlarında “seninle evlenmezsem, rahip olurum” dediği sevgilisi Amalia’nın ailesi bu romansa karşı çıkmasaydı, Papa bugün dünyevi işler peşinde olurdu muhtemelen.

Haberin Devamı

KÜRTAJA KARŞI

Merak edilen diğer bir konuysa yeni Papa’nın eşcinsel evliliklerine nasıl bakacağı. Üç yıl önce Arjantin’de konu gündeme gelip de kendisine söz hakkı düştüğünde bunu ‘şeytanın yönlendirmesi’ olarak tanımlamıştı. Güney Amerika’daki ilk gay evliliğine de karşı çıkmış, lakin muhafazakâr kesim onun konuya bakışını hayli ılımlı bulmuştu.
Vatikan’ın son zamanlardaki skandal konularından biri olan pedofiliye dair görüşleriyse şöyle: “Eğer bir rahip pedofilse, kendisini dine adamadan önce bu sapkınlığı içinde yaşatmıştır. Bu rahibe baskı uygulamak içindeki sapkınlığı tedavi edemez. Bu sapkınlık içinde ya vardır ya da yoktur.” Çözüm mü? Bu mesleğe başvuranlar arasında bir seçim yaparken daha dikkatli olmak.
Peki kürtaj hakkında ne düşünüyor? Tutucu bir tavırla, “Mutlak değer olarak hayat söz konusu olduğunda bebeğin dünyaya gelme hakkının elinden alınamayacağını” belirtiyor.
Çiçeği burnunda Papa’nın ülkesindeki askeri diktatörler karşısında susmuş olması, hatta onlarla işbirliği halinde olduğu iddiasıysa Arjantinliler arasında rahatsızlık yaratıyor. Francisco’nun, fakirlikle savaşmak için Buenos Aires’in fakir mahallerine gelen iki rahibin gerilla teşkilatına yardım etmekle itham edilmesi üzerine önce kendilerine yardım sözü verdiği, ardından onları ihbar ettiği iddia ediliyor. İki rahibin daha sonra diktatör rejimin kayıplarına karışması ise pek çoklarının hafızasından silinmeyecek gibi.
Öte yandan onu halkın gözdesi yapan en büyük özelliği fakirliğe karşı verdiği savaş. Yaşadığı şehri ‘köle fabrikası ve kıyma makinesi’ olarak tanımlıyor ve fakirlerin koruyucusu olarak ön plana çıkıyor.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!