Güncelleme Tarihi:
Küçük, hakkında "darbeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi istendiğini belirterek, "Ağırlaştırılmış müebbet hapis, insanlığa aykırıdır. Bunun yerine idamı tercih ederim" dedi. Nazım Hikmet'in yaşamından örnekler veren Küçük, "Ben Türkiye'de yaşayan bir adamım. Yürürken bile tedbirli yürürüm. Mehter Marşı gibi. Bir geri bir ileri, bir sağa bir sola bakarak yürürüm. Ben hep duvarı arkama alırım, vurulabileceğim korkusuyla. Yanımıza yaklaşanın ajan olduğunu düşünürüz. Yine de bu toprakları bu kadar seviyor, bırakmıyoruz. Kaçmıyoruz tutukluyorlar, sonra da kaçma şüphesi var diye tutukluluğuna devam kararı veriyorlar" dedi. Küçük, tutuklu sanıklara dönerek "Hepiniz en az 15 yıl alacaksınız" diye bağırdı. Mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese, "Henüz verilmiş bir karar yok" diye açıklama yaptı.
"HAYATIMDA HİÇBİR ÖRGÜTÜN İÇİNDE YA DA KENARINDA OLMADIM"
Mütalaada 'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istenen tutuksuz sanık Prof. Dr. Erol Manisalı "Burada sanık olarak niçin bulunmak zorunda olduğumu bilmiyorum. Neyi savunacağımı da bilemiyorum. İddianamede ve mütalaada yer alan iddialarla en ufak ilgim yok. Hayatımda hiçbir örgütün içinde ya da kenarında olmadım. Bu asılsız iddialar yüzünden son 4,5 yılda manevi ve bedeni olarak kendimi çökmüş ve çökertilmiş hissediyorum" dedi.
"KİMSENİN ÖZEL HAYATINA İLİŞKİN ÖZEL BİR ÇABAM YOKTUR"
"Benim bir akademisyen olarak temaslarım, telefon görüşmelerim, aklınızın alamayacağı kadar geniş boyutlardadır" diyen Manisalı, "Dünyanın her yerinden bana malzeme gelir. Belki bunların içinde incelense yüzlerce suç unsuru vardır. Bana gelen kitapları, dergileri, konferanslarımı izleyenlere ve öğrencilerime dağıtırım" şeklinde konuştu. Bilim adamı olarak kitap, makale yazarak, ders vererek bilgilerini aktarmaya çalıştığını söyleyen Manisalı, "İddianamede 'özel hayatla ilgili yayınlar bulundu' diyor. Ben yayınevlerinin protokol listesindeyim. Gandi'nin hayatından Türkan Şoray'ın hayatına kadar kitap gelir bana. Kimsenin özel hayatına ilişkin özel bir çabam yoktur" diye konuştu.
"ERDOĞAN'A DA ÖĞÜTLERDE BULUNMUŞTUM"
Tutuksuz sanık emekli orgeneral Şener Eruygur ile Harbiye Orduevi'nde herkese açık ortamda yemek yediğini anlatan Manisalı "Eruygur, Atatürkçü Düşünce Derneği'ne yeni genel başkan seçildiğinde davet etmişti. Bir bilim adamı olarak bilgilerimi herkesle paylaşırım. Recep Tayyip Erdoğan belediye başkanı seçildiğinde Japon Büyükelçisi'ne verilen yemeğe beni de çağırmıştı. Erdoğan o zaman Refah Partiliydi. Erdoğan'a da öğütlerde bulunmuştum. İsmini vermeyeyim 'O şahıs imajınızı bozuyor' demiştim. Yanımda Yavuz Canevi de vardı" ifadelerini kullandı.
"BENİ DAVET EDİP UZMANLIK ALANIMDAN YARARLANDILAR"
Manisalı şöyle devam etti: "Bilim insanıyım. İddianame ve mütalaada benimle ilgili değerlendirme yapanlar nasıl bir şahıs olduğumu gözönünde bulundurmalıdır. Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, Süleyman Demirel, Erbakan, Çiller, Aydın Menderes beni davet edip uzmanlık alanımdan yararlandılar."
"BU KONUDA SAVUNMA YAPMAM BİLE AZAP VERİCİ"
İddianamede kendisiyle örgütsel irtibatlı olduğu iddia edilen bazı sanıkları tanımadığını söyleyen Manisalı, " Telefon etti, etmedi, inanılır gibi değil. Bu konuda savunma yapmam bile azap verici. Kendi kendime yediremiyorum. Hiçbir örgütle ilişkim yok. Herkesle iyi niyetle bilim insanı olarak çalışır, elimi uzatırım. 1960'tan beri bütün hükümetleri ağır şekilde eleştirdim" dedi. Manisalı, "Sağlık durumum bu haldeyken bunları anlatmak durumunda kalmak bana ızdırap veriyor. Bilim insanıyım, kitap yazarım, makale yazarım. Benim kitaplarımda makalelerimde yer alan görüşlerim kendi aralarında konuşmuş olabilirler. Bunu ben bilemem. Her düzeyde 20 bini yakın öğrenci yetiştirdim. Sınıfta bıraktığım öğrencilerim bile beni bu iddialarla yan yana koymaz" diyerek savunmasını tamamladı. Savunmasının ardından kendisini iyi hissetmemesi üzerine Manisalı'yı sağlık görevlileri muayene etti. Daha sonra Manisalı, aracına binerek Silivri Cezaevi'nden ayrıldı.