Manastırdan Lozan’a

Güncelleme Tarihi:

Manastırdan Lozan’a
Oluşturulma Tarihi: Eylül 07, 2003 00:00

BİR ulus, sahip olduğu kazanımların hangi koşullarda, nasıl ve kimlerce elde edildiğini bilmek durumundadır. Değer tanır bir açılım bunu gerektirir.Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini hazırlayan savaş ve barış aşamalarıyla devrim ve demokrasiyi kapsayan süreç iyi irdelenmeli ve esaslıca incelenmelidir. Akıl ve insaf ölçütü içinde ele alınan her olay nesnel olarak tarihte yerini bulur.‘Gül ve Tavus ülkesi’ olarak tanımlanan Makedonya Cumhuriyeti'ne yerel yönetici sıfatıyla ve kültür etkinliklerine katılmak üzere birkaç yıl önce gittim. Dağılan Yugoslavya'nın kan ve ateşinden kendini alabildiğince sıyırmaya çalışan Makedonya, etnik kesimlerin çatışmasını önlemeye çalışıyordu. Dışarıdan ise Yunanistan'ın hoyratça baskıları altındaydı.Resmi bir program içinde Manastır kentine gezi kararlaştırılmıştı. Hükümette yer alan Türk kökenli ve Sosyalist Parti üyesi Kültür Bakanı Güneri İsmail de yanımızdaydı. Atatürk'ün okuduğu ‘askeri idadi’ ziyaret edilecekti. Son derece iyi korunmuş ve müze durumuna getirilmiş okula ulaştık. Görkemli bir yerdi. Türkiye'nin kurucusunun okuduğu sınıfa girerken; büyük kapının her iki tarafında yer alan ve camekánlarda sergilenen kıyafetler çok ilgimi çekti. Bir tarafta Mareşal üniforması ve kılıcı diğer tarafta silindir şapkasıyla birlikte smokini duruyordu. Müze müdürü açıklama yaptı. Tüm Makedon halkının olduğu gibi Türkiye'deki Büyükelçi Troyan Petrovski'nin de Atatürk hayranı olduğunu, Anıtkabir'deki kıyafetlerinin aynen kopya edilerek buraya konulduğunu ve özel bir ışınlanmayla hafif eskitilerek orjinaline yaklaştırıldığını belirtti. Açıklamasını şöyle bitirdi: ‘‘Makedonya, büyük Atatürk'ü topraklarında okutmaktan dolayı mutlu ve gururludur.’’Aynı anda aklımdan geçen şuydu: ‘‘Müze müdürü, gurur ifade ederken gözleri yaşardı ama benim ülkem Türkiye'de bir kesim; Atatürk'e anlaşılamaz karşıtlıklarla, bilinçsiz tepkilerle, hınçla dopdolu...’’Lozan Antlaşması nedeniyle, resmi bir çağrı kapsamında bu kez konuşmacı sıfatıyla İsviçre'ye ulaştığımda heyecanlıydım. Öyle ya, Türkiye Cumhuriyeti'nin ‘hukuksal’ varlığını tanıyan bir antlaşmanın imzalandığı yerdeydim. ‘Quichy’ şatosunun hemen yanında, elinde bir albüm bulunan yaşlıca bir bayan ‘‘Bu albümü sizlere göstereceğim ama elinizi sürmeyeceksiniz’’ dedi.ATATÜRK VE İNÖNÜBayan Müller'in özenle çevirdiği sayfalarda İsmet Paşa'nın güleç yüzü, TBMM heyeti ve diğer konferans katılımcıları beliriyordu. Başlarımızı uzatarak izledik. Bayan Müller, ‘‘Lozan'ın ve İsmet İnönü'nün değerini iyi biliniz’’ şeklindeki uyarısını da eksik etmedi.Atatürk ve İnönü bu ülke bağrından çıkmış iki seçkin kişiliktir. Ömürleri engin yurtseverlik çabalarıyla geçmiştir. Ama her ikisi de Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan birtakım insafsız, aymaz ve sapkın kalemlerin ve dillerin hedefleri olmuşlardır. Saldırganlar, Manastır'daki müze müdürü ve Lozan'daki bayan Müller kadar değer tanır, saygın ve bilinçli olamamışlardır. Yazık olan ve şaşılması gereken de budur.Av. Ertuğrul KAZANCIADD Genel BaşkanıKültür ve Turizm’de 42 birimden 26’sı vekaletle yürütülüyorKÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı'nda neler olup bittiğini uzun süredir izliyoruz.Ağustosu saymazsak bu yıl turizm sezonu ölü geçti... Sadece ‘kültür’de fark edilecek şekilde, tarihi kazılarla ilgili çalışmalarda geçen yıllara oranla belirgin bir faaliyet gözleniyor. Asıl önemli olanı ‘milli sektörümüz’ün bilançosu; deniz ve güneş için kaç milyon turist geldi, Hazine'ye ne kadar döviz girdi?Tarihi mekánlarımızı görmeye gelenlerin sayısı neden azalıyor; yoksa yağma nedeniyle mi? Ayrıca turistlerin içinde Irak, İran, Kosova, Saray Bosna ve Bulgaristan'dan gelenlerin oranı ne?Bakan Erkan Mumcu bu rakamları elbette açıklayacaktır.Ama bugünkü yazının konusu ‘‘kadrolaşma''.Bir turizmci gönderdiği faksta ‘‘Size bir liste gönderiyorum. Sanırım sizin tanıdığınız birçok isim göreceksiniz. Bu kişilerin ortak paydası ise Fethullahçılık... Bunların çoğunun atama kararnamesi Cumhurbaşkanı'ndan geri dönmüştü!’’ diyor.Uzun listede ilginç isimler var. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 42 biriminden 26'sının vekaletle yürütüldüğü dikkat çekiyor. Bunlardan bazılarının gönderilen kararnamelerinin ‘köktendinci' diye geri gönderildiği biliniyor.DİNCİ KADROLAŞMABakanlığın beş müsteşar yardımcısından dördü de (İbrahim Atalay, Alpay Pasinli, İsmail Kökbulut ve Ali Alp) vekaleten görev yapıyor. Teftiş Kurulu Başkanı Mehmet Ölçel, APK Kurulu Başkanı Mustafa Büyük, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Şükrü Demiryürek de aynı durumda. Diğer daire başkanlarını merak ediyorsanız onları da yazalım:Osman Nalbant (Güzel Sanatlar), Tuncel Acar (Milli Kütüphane), Tolga Tüylüoğlu (Dış İlişkiler ve AB Koordinasyon), Gülser Bayar (Personel Daire), Hacı Hafız Kendigelen (İdari ve Mali İşler), Remzi Buharalı (Devlet Opera ve Balesi), K. Lemi Bilgin (Devlet Tiyatroları), Cesim Çelebi (Döner Sermaye İşletmeleri), Selami Karaibrahimgil (Tanıtma), Raci Karaca (Tanıtma), Fethullah Gündüz (Tanıtma), Mehmet Akyapı (Enformasyon ve Değerlendirme), Cemal Tekkanat (Reklam ve Seyahat Geliş- Tanıtıcı Yayınlar), Cengiz Dönmez (Gösteriler ve Kongreler), Levent Kırcan (Kont. Krl.), Muzaffer Yavuz (Seyahat Acentaları), Hakan Yazıcı (Tesisler ve Deniz. Turizmi), Cihangir Cihanoğlu (Proje İnşaat).Birleştirilmiş iki bakanlıkta bütün işlerin vekaleten atanan kişiler tarafından yürütülmek istenmesinin sonuçları ne olur? Ama bu durum herhalde pek olağan bir şey değil. En önemlisi ‘atama' sözcüğünün içeriğine aykırı bir uygulama. ‘‘Vekalet’’le amaç kadrolaşma... İmam hatiplilere yol verme.Peki ‘turizmi' bilen, buna layık kamu personeli nerede? MESAJ KAMUOYUNDA bisikletli savcı olarak tanınan Kayseri Yeşilhisar Cumhuriyet Eski Savcısı İsmet Tuncer, 4 yıldır bitirilmeyen davasını protesto etmek ve 19 Eylül'de Kayseri Develi Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmasına yetişmek için yarın ikinci kez İstanbul'dan bisikletiyle yola çıkıyor. (0 532 724 72 81)AZİZ Nesin artık yok. Üzerinde çocukların koşuştuğu bir bahçenin kimsenin bilmediği bir köşesinde uyuyor. Çok sevdiği çocukları için kurduğu vakıf ise zor durumda; yardım bekliyor.Mehmet Sözen-İSTANBUL(Nesin Vakfı- 0212 783 60 51-58, YKB Çatalca Şubesi Hesap Numarası: 1030154-9)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!