MAN Türkiye, şoföre çimdik atan Starliner’ı istemedi

Güncelleme Tarihi:

MAN Türkiye, şoföre çimdik atan Starliner’ı istemedi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 12, 2006 00:00

ALMAN MAN’ın Ticari Araçlar Grubu’nun yıllık bilanço toplantısı için Münih’teyiz...

MAN Türkiye Pazarlama Direktörü Tuncay Bekiroğlu, havaalanına iner inmez, "Önce Türkiye’ye gelecek yeni araçlarımızı test etmeye ne dersiniz" diye sordu.

Haberin Devamı

Otobüs ve TIR test etmek, benim için ilginç olacaktı. Çünkü, bugüne kadar ne otobüs, ne de TIR kullanmamıştım...

Havaalanından bir saatlik yolculuktan sonra MAN’ın araçlarının test edildiği özel alana ulaştık... MAN’ın test görevlileri, değişik manevralarla fabrikadan yeni çıkan araçları test ediyordu.

Bekiroğlu, heyecanla MAN’ın üst sınıf otobüsü Starliner’ı gösterdi: "MAN Türkiye olarak 40’ıncı yılımızı kutluyoruz. Şimdi Türkiye’de müşterilerimizse hem Ankara’daki fabrikamızda ürettiğimiz Neoplan Tourliner’ı, hem de Neoplan Starliner’ı sunacağız. Starliner MAN’ın gözbebeği."

Starliner’ın direksiyonuna heyecanla geçtim. Tuncay Bekiroğlu ve Alman test görevlisi de yanımda. Araç otomatik vites olduğu için, işim biraz daha kolay diye düşünerek marşa bastım.

Haberin Devamı

ARKANDA 14 METRE VAR

/images/100/0x0/55ead66ff018fbb8f899ebb4

Vitesi "drive"a getirdim, koca otobüs bir otomobil kolaylığıyla hareket etti. Bekiroğlu uyardı: "Dikkat et, arkanda tam 14 metrelik bir uzunluk var. Viraja girerken bunu unutma."

Starliner’le kısa turumuzu yaparken Bekiroğlu, bir ayrıntı verdi: "Aslında o oturduğun sürücü koltuğu, ’şoförü çimdikleyen’ cinsten. Yani, otobüs bulunduğu şeridin dışına çıktığında veya başka yalpalamalar olduğunda, koltuktaki mekanizma şoföre çimdik atar gibi çalışıyor ve uyarıyor."

Bunu öğrenince gece-gündüz direksiyon sallayan otobüs şoförlerinin seyir halindeyken uyumaları halinde uyarı mekanizmasının çalışacak olmasına seviniyorum. Ancak, sevincim kısa sürüyor. Çünkü, MAN Türkiye, Türkiye’deki otobüs şoförlerinin "çimdik atan koltuk"tan hoşlanmayacağını düşünmüş.

Bu yüzden Almanya’da üretilip Türkiye’ye gönderilen Starliner’larda "şoföre çimdik atma sistemi" devre dışı bırakılmış...

DEVİRMEK İMKANSIZ GİBİ

Bekiroğlu, yine de beni rahatlatacak mesajlarını sürdürüyor: "Bu otobüsü devirmek çok zor. Neredeyse imkansız gibi birşey..."

Bu iddialı mesajı biraz daha açmak için soruyorum: "Yani, Starliner’ın Kelkit Çayı’na uçması gibi bir durum da söz konusu olmayacak inşallah değil mi?"

Haberin Devamı

Bekiroğlu, Starliner’ı övmesine rağmen, gerçekçiliği de elden bırakmıyor: "Kelkit Çayı’na uçmayacak gibi bir iddia ileri süremem. Çünkü, o kazada maalesef fren izi bile yok... Tümüyle sürücü hatası. Yani, sürücünün bariz hatasını otobüsün ortadan kaldırması elbette söz konusu değil."

Starliner’la kısa turumuz bitince sıra bir belediye otobüsüne geliyor. Bu belediye otobüsü Ankara’da, üstelik Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 475 otobüslük ihalesinin kazanılmasının ardından üretilmeye başlanmış.

40 TON TAŞ YÜKLÜ

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in ısrarlı pazarlığı, MAN Türkiye’yi ilk kez doğalgazla çalışan otobüs üretmeye dönük yatırıma yöneltmiş.

Haberin Devamı

Özel test alanında, hele de içi tıklım tıklım yolcu dolu olmadığı için belediye otobüsünü kullanmak da bana çok kolay gibi geliyor... Ancak, bunalımlı şehir içi trafiğinde stresli ve kalabalık yolcuyla o otobüsleri kullanmak pek de kolay olmasa gerek...

Üçüncü ve son test sürüşünü koca bir TIR’la yapıyorum. TIR’ın sürücü koltuğuna oturduğumda Tuncay Bekiroğlu yine uyarıyor: "Bu kez arkanda 17 metre uzunluk olduğunu unutma..."

TIR da otomatik vitesli olduğu için test oldukça rahat geçiyor. Tam inerken test uzmanı Alan hatırlatıyor: "Kullandığınız TIR tam 40 ton taş yüklüydü..."

MAN Ticari Araçlar’ın özel test alanından ayrılırken, Tuncay Bekiroğlu’nun anlattıklarından bir söz kafama takılıyor: "Müşterilerimize sorduk, çimdik atan sürücü koltuğunu istemediler..."

Demek ki bizim otobüs şoförleri, "Çimdik atan koltuk bizi bozar" diye düşünüyor...

Haberin Devamı

Eğer şoförün uyumasını engelliyorsa bir çimdiğin ne zararı var?

Suzuki 4 BİN hedefini yükseltti

’Rönesans Projesi’nin ilk ürünü Grand Vitara’nın ardından Swift ve Swift 4X4 gibi modellerini pazara sunan Suzuki, yılın ilk üç ayında da hedeflerinin üzerine çıktı. Otomotiv sektörü açısından yılın ilk aylarının en durgun aylar olmasına karşın Suzuki’nin yeni modellerle kazandığı ivme sayesinde ilk üç ayda hedeflerinin üzerine çıktığını belirten Suzuki

/images/100/0x0/55ead66ff018fbb8f899ebb6
Murahhas Azası Ali Savcı, "Suzuki, Rönesans Projesi’nin Türkiye’ye yansımasıyla birlikte Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de atağa geçti. Bu atağın başlangıcı ve şu andaki amiral gemimiz Grand Vitara" dedi.

Rönesans Projesi ile Suzuki’nin global pazarda köklü değişikler gerçekleştirdiğini ve bu değişimin de başarıya yansıdığını belirten Suzuki Genel Müdürü Koray Batur ise, bu felsefenin temelinde beğeniye ve ihtiyaca yönelik otomobil üretiminin yanı sıra, çok yönlü kullanım ve ekonomik yakıt tüketiminin yattığını söyledi. Batur, şöyle konuştu: "Suzuki bir otomobilin kullanıcısının hareket alanını kısıtlaması değil, tam tersine genişletmesi gerektiğine inanıyor. Off-Road’ın değişmeyen şampiyonu Grand Vitara’nın şehir içinde gösterdiği performansın yanı sıra Swift’in şehir içindeki yeteneğini 4X4 ile asfalt yolun dışına taşıması bunun en güzel örnekleridir. Hareket özgürlüğünün diğer önemli bir verisi de otomobillerimizin sınıfında en başarılı yakıt tüketim verilerine sahip olmasıdır."

HEDEFİ AŞACAĞIZ

Emlak pazarındaki hareketliliğe karşın otomotiv sektörünün 2006 yılına oldukça hızlı girdiğini belirten Koray Batur, 2005 yılının son aylarında gözlenen canlılığın uzun bir tatil dönemine rağmen Ocak-Şubat döneminde de devam ettiğini söyledi. İç pazardaki toplam taşıt aracı satışlarının 2006 yılı Ocak-Şubat döneminde 75 bin adet olarak gerçekleştiğine ve otomobil satışlarının 2005 yılının aynı dönemine oranla yüzde 27.1’lik bir artışla 41 bin adet olarak gerçekleştiğine dikkat çeken Batur, "Rakamlar da ortaya koyuyor ki otomotiv sektörü genel olarak 2006 yılına iyi başladı. Suzuki de, yılın ilk aylarında gerçekleştirmiş olduğu 697 adetlik satışla bu büyümeden olumlu etkilenen markalar arasında yer aldı. Yılın ilk 3 ayındaki bu performansımız bize yıl sonu hedefimiz olan 4 bin adetlik satış rakamının da üzerine çıkacağımızı gösteriyor" diye konuştu. Batur 2006 yılında Türkiye pazarında 4 bin araç satışı hedefleyen Suzuki’nin toplam satışlarının yüzde 40’lık kısmını Grand Vitara’nın oluşturmasını beklediklerinin altını çizdi.

Mitsubishi, ’2012’ye kadar Temsa’ dedi

Temsa, MFTBC (Mitsubishi Fuso Truck & Bus Company) ile sürdürdüğü teknik lisans anlaşmasını güncelleyerek, 2012 yılına kadar uzattı. 1968 yılında kurulan ve otomotiv sektöründeki faaliyetlerine 1984 yılında başlayan Temsa, teknik lisans işbirliğini 2012 yılına kadar uzatan yeni bir sözleşmeyi Japon MFTBC ile imzaladı. Temsa’nın Adana’daki tesislerinde MFTBC Lisansı ve markası ile Canter hafif kamyonlar ve Safir Otobüsler üretiliyor. Ayrıca, Temsa Prestij midibüslerinde de Mitsubishi’nin motorları kullanılıyor. Mitsubishi Fuso Canter üretimi 1984, Prestij üretimi 1992, Safir üretimi ise 1999 yılından beri sürdürülüyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!