Güncelleme Tarihi:
20 YILDA HARCANAN PARA
Cumhuriyet’in kuruluşundan beri ülkeye hizmet eden 57 hükümetin harcadığı para 713 milyar dolar. Osmanlı’nın borcunu ödeyip fabrikalar yaptılar, onurlu durup kimseye el avuç açmadılar, Türkiye’yi en büyük 20 ekonomiden biri yaptılar. AK Parti’nin 2002’den günümüze harcadığı para 2 trilyon 631 milyar dolar. 57 yılda yapılan fabrikaları da satıp yediler. Ve Türkiye G-20 liginden düşüyor, 23’üncü ülkeye geriliyor.
TÜRKÜDEN KORKULUR MU?
Aynur Doğan, hepimizin şarkısını duygulanarak dinlediği bir sanatçı. ‘Dar Hejiroke’ diye bir şarkısı var. Bir incir ağacı şarkısı. Bu şarkıyı hafızalarımıza kazıyan güzel bir film vardı. Gönül Yarası filminde bu şarkıyı dinlerken Meltem Cumbul ağlamaya başlıyor. Şener Şen, ‘Sen Kürtçe biliyor musun?’ deyince, ‘Hayır, bilmiyorum’ diyor. ‘O zaman neden ağlıyorsun’ diye soruyor. ‘Bu şarkıyı dinleyip ağlamamak mümkün mü’ diyor. Bir şarkıdan, türküden korkulur mu? Korkmayacağız.
KAFTANCIOĞU BAŞKANIMIZ
Geçen hafta Erdoğan’ın bir siyasi intikamına tanık olduk. İstanbul İl Başkanımız Canan Hanım’ı mahkûm ettiler. Bir de siyasi yasak getirdiler. İl Başkanımızın siyasi yasak kararını tanımıyoruz. Mahkemeyi de tanımıyoruz verdiği kararı da tanımıyoruz. Canan Kaftancıoğlu, İstanbul İl Başkanımızdır, nokta.
SADAT’A DİKKAT ÇEKTİM
İstanbul’da bir kurumun önüne gittik. Bu kurum çatışmaların hüküm sürdüğü bölgelerde iş yapıyor, o çatışmaların bir parçası gibi görünüyor ve aynı zamanda o bölgelerde müteahhitlik işleri de yapıyor. Bu kişi, Erdoğan’ın danışmanlığını yaptığı dönemde devletin en hassas konularının tartışıldığı masada aynı zamanda. Şirket ne iş yapıyor? ‘Suikast, gayri nizami harp, bomba imalatı, istihbarat, gerilla, özel kuvvetler, psikolojik harp harekâtı, sabotaj, pusu, tedhiş’ görevleri arasında. Tedhiş dediği terör. Bunun Cumhurbaşkanlığı danışmanlığında ne işi var Allah aşkına? Bunlarla mı bizi korkutmaya çalışacaksın? Herkesin dikkatini çekmek için SADAT’a gittim.
‘MAKİNELERİ ÇEK PİSTLERE DOKUNMA’
KILIÇDAROĞLU Atatürk Havalimanı’yla ilgili olarak da şunları söyledi: “Bir tweet attım. Rahatsız oldular, psikolojik harp metotlarını devreye soktular. Neymiş ben havalimanının tümüyle park yapılmasını ve pistlerin hemen kırılmasını önermişim. Bu işte yer almış herkese son bir lafım olsun. Bu iş, ‘Talimat aldım, mecburdum’ diyeceğiniz bir iş değildir, bunun adı vatana ihanettir. Siz de sorumlu olacaksınız. O makinelerin müteahhidine de sesleniyorum, o makineleri çek, pistlere dokunma. Tıpkı Kanal İstanbul gibi, oraya biri girer ihaleye katılırsa göreceği var.”
‘YEMEK İÇİN SANDIK TERK EDENİ PARTİDEN ATIN’
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu dün Ankara İl Başkanlığı tarafından düzenlenen yemekte yaptığı konuşmada, seçim güvenliğine değinerek, “‘Bana yemek gelmedi ben burayı terk ediyorum.’ Derhal partiden atılması lazım. Bir yemek gelmediği için sandık mı terk edilir?” dedi. Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:
“Halkın sorunlarını içselleştirmemiz gerekiyor. Yaşadıkları sorunu yaşamamız gerekiyor. Elektriğimi kestirdim bedelini ödemedim, çünkü dört milyon insanın yaşadığı dramı yaşamak gerekiyor. O zaman samimi olarak geniş kitlelere aktarabilirsiniz. İktidar yolunda yürüyeceksek yarın sabahtan itibaren hepimiz çalışmak zorundayız. Halk bu vaziyetteyken bizim yoruldum deme hakkımız yok. Devlete eleman alırken torpil yapmayacağımızı söylüyoruz. Herkesin inancı ve kimliğine saygı göstereceğimizi söylüyoruz.
NORMAL ŞARTLARDA SEÇİME GİTMİYORUZ
Kısır tartışmalardan vazgeçin. Memleketin bu kadar sorunu varken kısır tartışma mı olur? Sorunları bilmek ve çözmek arasındaki güçlü iradeyi koyarsak, toplum kollarını açmış bekliyor. Seçim güvenliği... ‘Bana yemek gelmedi ben burayı terk ediyorum.’ Derhal partiden atılması lazım. Bir yemek gelmediği için sandık mı terk edilir? İl, ilçe başkanları görevini tam yapacak. On bini aşkın sandık görevlisi, sandığa gelmedi. Sorunu olmayanların tamamını atın. Onlar partili değil. Nasıl görev üstlendiklerinin farkına varmaları lazım. Normal şartlarda seçime gitmiyoruz. Biz bu seçim sürecinde çalışmak zorundayız. İçimde uktedir. Bursa, en rahat alabileceğimiz yeri çekişmeden kaybettik. Partide hepimiz eşitiz. Ama parti belli kişilere görev veriyor. ‘Ben bu makamdayım herkes altımda.’ Yok öyle bir şey.” (ANKARA)