Güncelleme Tarihi:
Dünyanın ağladığı mülteci hikâyelerinin tersine onunki mutsuz başlayıp mutlu sona ulaştı. Türkiye’de yapılan girişimler sonuç verdi…
Maha Mansour (32)… Suriye’nin İdlib kentinde kocasıyla berberlik yapıyordu. 5 çocukları vardı; bir diğerine hamileydi. Bombalar evlerini ve dükkânlarını yerle bir edince, taşınmak zorunda kaldılar. 2015 yazında ise Maha ve çocuklarını daha büyük bir acı bekliyordu. Pazar alışverişine çıkan kocası, bir çatışmanın ortasında kaldı, hayatını kaybetti. Maha, biri karnında tam 6 çocuğuyla ortada kalakaldı. Bir süre sonra minik Muhammed doğdu. Maha, artık katlanamıyor, zorlukların üstesinden gelemiyordu. Muhammed 10 günlük olunca, 5 kızı ve küçük bebeğini alıp önce Türkiye’ye, ardından da Avrupa’ya gitmeye karar verdi.
KALMAYA İKNA OLDU AMA...
Çocuklarıyla günler süren zor yolculuk sonrası İzmir’e geldiler. Muhammed henüz 12 günlüktü. İzmir Fuarı’nın duvar dibinde otururken, Halkların Köprüsü Derneği üyeleri onları gördü. Küçücük çocuklarıyla ölüm yolculuğuna çıkmak üzere olan Maha’yı, hazin sonla biten videoları da izleterek kalmaya ikna ettiler. Dernek üyesi Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Şüra Baykan Erel de aileye sahip çıktı. Deniz yolculuğunun tehlikelerini anlatıp, Kilis’teki kampa dönmeye ikna etti. Ancak kamptaki zor yaşama çocuklarıyla dayanamayan Maha, bir süre sonra yeniden İzmir’e geldi, Şüra Baykan Erel’in kiraladığı bir evde yaşamaya başladı.
TÜRKİYE’DEN KANADA’YA KÖPRÜ
Bu arada Halkların Köprüsü Derneği de, onları yasal yollarla Avrupa’ya göndermek için girişim başlattı.
Sonunda Kanada’dan mutlu haber geldi. Maha Mansour ve 6 çocuğu, Kanada’ya kabul edildi. Savaşın hüznü bir anda yüzlerinden silindi, heyecanla Kanada yolculuğunu beklemeye koyuldular. Yaklaşık bir ay sonra Nisan 2016’da biletleri geldi. Maha ve 6 çocuğu, Kanada’ya yeni bir hayata yelken açtılar.
Çocuklardan Büşra Kanada’daki okulunda öğretmeni ile birlikte...
YENİ BİR OKUL YENİ BİR DİL
Aradan 5 ay geçti. Maha ile çocuklarından güzel haberler geldi. Maha, 5 kızı ve minik oğluyla Ontario’daki yeni evinde yeni hayatlarına adım attı. Kursa yazıldı, İngilizce öğrenmeye başladı. Bu arada 4 kızı Muntıha (8), Nur (7), Aya (5) ve Büşra(4) da okula başladı, İngilizce konuşmaya, yazmaya başladılar. Henüz 3 yaşındaki Sidra da havuza yüzmeye, parka gidiyor. İzmir’e geldiklerinde henüz 12 günlük olan, o dönem zayıf, bitap haldeki minik Muhammed’in de önceki gün doğum günüydü. Aile, Muhammed’in doğum gününde, yeniden doğdukları yeni yaşamlarını da kutladı. Maha seslerini duyup, yeni hayatları için onlara kapılarını açan Kanada’ya bir kez daha teşekkür etti. Maha’yı önce ölüm yolculuğundan çeviren, ardından evinde günlerce konuk eden sonra da kiralık ev bulmasına yardımcı olan Doç. Dr. Şüra Baykan Erel, Maha’yla WhatsApp’tan sık sık görüştüklerini, sürekli haberleştiklerini yeni hayatlarında çok mutlu olduklarını anlatarak, “Fotoğrafların gönderiyor, İngilizce öğrendiği kelimelerle konuşuyor. Çok mutlular” dedi.
Muhammed - Maha Mansour
‘ÇOCUKLARIMIZ İÇİN KAPILARINIZI AÇIN’
SURİYELİ anne Maha Mansour, Kanada’ya gitmeden önce Hürriyet’i evinde konuk etmiş, gözyaşları arasında duygularını şöyle paylaşmıştı: “İlk sözüm dünyaya: Sınırlarını, kapılarını sadece Suriyeli değil, ülkesinde ölüm olan tüm mültecilere açsınlar. Kanada gibi olmalarını diliyorum. Bizler ülkemizi çocuklarımızın geleceği için terk edip bu yola çıkıyoruz. Çocuklarımızın geleceği için kapılarını açsınlar.”
‘BENİM GİBİ SABREDİN’
“Diğer sözüm mültecilere; ölümden kaçarken tehlikeli yolculuklarda kendimizi ve çocuklarımızı ölüme götürmeyelim. Zor biliyorum ama benim gibi sabretsinler. Bir gün seslerini duyan olacaktır. Kabul edildiğimizi duyunca hem çok sevindim hem de denizde kaçarken ölen mültecileri hatırlayıp ağladım. Çocuklarımın geleceği kurtulduğu için çok mutluyum. Kızlarım buraya geldiğimizde korku ve açlıktan zayıf, güçsüzdü. Muhammed 16 günlük, bir kilo civarıydı. Şimdi kızlarım ileride Kanada’da okuyup doktor olmak istiyor. Allah tüm zulümden kaçanlara bu mutluluğu nasip etsin.”