Oluşturulma Tarihi: Ocak 04, 2001 00:00
İlyas ÖZGÜVENADINI nasıl kamufle ederlerse etsinler, gecekondu affı geliyor. Birkaç ay önce konuyu ortaya atıp nabız yoklayan hükümet baktı ki fazla çatlak ses gelmiyor, şimdilerde konuyu yine ısıtıyor. Kolay mı; işin sonunda para var, oy var. GEÇEN yılın sonlarında gecekondu affıyla ilgili bir yazı yazmıştım. O günlerde konuşulmaya başlanan gecekondu affı konusunda belediye başkanlarından, belediye birliklerinden hiç ses çıkmadığına dikkat çekip uyarmıştım. Yazının çıktığı gün sadece Konak Belediye Başkanı Erdal İzgi aradı. İzgi, ‘‘Geliri de, oyu da batsın. Mutsuzluk üzerine mutluluk olmaz. Bu kararı kim alacaksa da adı şehir katliamcısıdır’’ demişti. Sonraki günlerde olay küllendi. Biz de açıkçası, ‘‘Galiba vazgeçildi, toz kaldırmayalım’’ dedik.ANCAK önceki gün Ankara'dan gelen
haberler bu konunun hükümet nezdinde yeniden gündeme getirildiği yolunda. Gerekçe de basit, ‘‘Kamu açıklarını kapatacak kaynağa, yani paraya ihtiyaç var.’’ TÜRKİYE'nin zor bir dönemden geçtiğini artık Mozambik vatandaşı da biliyor. Ancak çare kamu arsalarını peşkeş çekip, üstelik çarpık olan kentleri daha da berbat hale getirmek olmamalı. BAKIN, bugüne kadar 11 defa imar affı çıkmış. Yani, ‘‘Şu zamana kadar yapılan gecekonduların arsaları, kamu hakkına tecavüz edene satılacak. Ama bundan sonra kesinlikle izin vermeyeceğiz, yıkacağız, yakacağız’’ filan demişler. Demişler de ne olmuş? Her şey eskisi gibi devam etmiş. Yeni gecekondular için de af, bir sonrakiler için de bir af. Dile kolay tam 11 af. Şimdi 12'ncisi gündemde. Affın çare olmadığını hálá anlamayanlara ne denebilir, doğrusu ben doğru kelimeyi bulamıyorum. BU arada sakın kimse, ‘‘Garibanlık edebiyatı’’ da yapmasın. Büyük kentlerde yapılan bir araştırma, gecekonduların üçte ikisinin kirada olduğunu gösteriyor. Bunun ne demek olduğunu biliyor musunuz? Yani af garibana değil mafyaya çıkarılıyor. Televizyonlarda son aylarda izlediniz, İstanbul'un boğaz manzaralı ormanlarının nasıl yağmalandığını. Af işte asıl bunlara çıkıyor. Gecekonduya değil, villakonduya, apartmankonduya af çıkıyor. ‘‘ŞARTLI salıverme’’ kılıflı affın kamu vicdanında yarattığı tahribatı görüyoruz, yaşıyoruz. Her ne kadar Başbakan Bülent Ecevit bunu hükümetin başarısı gibi göstermeye çalışsa da, halkın bu konudaki görüşlerini Hürriyet'de okumuşsunuzdur. Gerekçe gecekondu affıyla neredeyse aynı; ‘‘Cezaevleri doldu. Yargı ve cezaevi reformu için af şart.’’ NE güzel çözüm; Suçluları koyacak yer bulamıyoruz, serbest bırakıyoruz. Gecekonduyu önleyemiyoruz, devletin kasasına girecek üçbeş kuruş için affediyoruz. KOCAMAN bir timsahın çiçek bahçesinde yürümesini gözünüzde canlandırın. Her adımda başı bir yeri, kuyruğu başka bir yeri devirmez mi? İşte ben de bu işleri koca bir timsahın yürüyüşüne benzetiyorum. Hukuk kuralları, çağdaş ülke olmanın ilkeleri böyle yerle bir oluyor. ORTADA kural var, yasa var, yasak var. Sevgili okurlar; ben uyuyorum, siz uyuyorsunuz, ama birileri uymuyor. Sonra ne mi oluyor? Ne yazık ki son gülen hep onlar oluyor. İşte Türkiye'de bu kaderin değişmesi, bunun için de bizlerin kurallarla oynanmasına karşı çıkmamız gerekiyor.
button