Madende tuz heykeller

Güncelleme Tarihi:

Madende tuz heykeller
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 1999 00:00

Haberin Devamı

700 yıllık Wieliczka Madeni'nde, madencilerin yaptığı tuz heykeller UNESCO'nun girişimiyle kurtuldu.

Wieliczka, Polonya'nın güneyinde, Krakow yakınlarında 700 yıllık bir tuz madeni. Yerin 64 metre altından başlayıp 327 metre altına kadar uzanan 2 bin 40 galeriden ve uzunluğu 200 kilometreyi bulan dehlizlerden oluşuyor. Madencilerin yeraltında, tuz kayalarını kazıyarak yaptığı rölyefler, heykeller, şapeller nem yüzünden 'tuz çiçekleri' açarak hızla eriyordu. UNESCO'nun desteğiyle önceki yıl kurulan özel klima sistemi bu olağanüstü heykel galerisini yok olmaktan kurtardı.

Efsaneye göre, tuzu Polonya topraklarına getiren kişi Bizans İmparatoru'nun torunu, Macar Kralı IV. Bela'nın kızı Prenses Kinga. Krakow Dükü Boleslaus'la evlenmeye gelirken, bu zengin topraklarda tuzun bilinmediğini öğrenip, çeyizine bir avuç tuz koyar Kinga. Krakow yakınlarındaki Wieliczka'dan geçerken ilahi bir güç kulağına fısıldar, atından atlayıp toprağı kazar; zengin bir tuz damarı bulur. İşte, ülkenin ilk tuz madeni Wieliczka, 700 yıl önce bu noktada kurulur.

Prenses Kinga, Polonya'da yüzyıllardır madencilerin koruyucu azizesi olarak kabul ediliyor. Wieliczka Tuz Madeni'nin her köşesi ona adanmış tuz heykeller, rölyeflerle dolu. Yerin 101 metre altındaki dev Kutsanmış Kinga Şapeli bu eserlerin en görkemlisi.

54 metre uzunluğunda, 17 metre genişliğindeki bu tuz galerisini dev bir şapele dönüştürme fikri madenci Jozef Markowski'ye ait. Markowski, geçen yüzyıl sonunda, Yeni Ahit'teki 'Toprağın tuzu yaratanın öyküsünü anlatsın' ibaresinden yola çıkıp, duvarlara rölyefler kazımaya başlar. Prenses Kinga'nın dev heykelini yontar, altarı hazırlar. Mesai saatleri dışındaki bu gönüllü uğraşıyı 1920'de ölene dek sürdürür. Nöbeti kardeşi Tomasz devralır. 1927'de o da ölünce, madenci Antoni Wyrodek şapeli tamamlar.

Zeminden duvarlara, heykellerden rölyeflere dek her santimi elle kazınan bu görkemli eser, üç madencinin 65 yıllık emeğinin ürünü. Şapelde, her yıl üç kez, 34 temmuz, 4 ve 24 aralıkta ayin yapılıyor. Bu günlerin dışında, Wieliczka Tuz Madeni'ni gezenlerin ziyaretine açılıyor.

Yılda 200 bin kişi geziyor

Madeninin bazı bölümlerinden hálá tuz çıkarılıyor. Şapeller, heykeller ve rölyeflerin bulunduğu bölüm 1966'dan beri aynı zamanda müze olarak kullanılıyor. Bu bölüm önceki yıl üretime kapatıldı.

UNESCO, 1978'de Korunmaya Alınan Kültürel Varlıklar listesine dahil ettiği madene büyük bir yatırımla klima sistemi yaptırdı. Madene pompalanan havanın neminden etkilenip, 'tuz çiçekleri' açarak eriyen sanat eserleri bu sayede yok olmaktan kurtuldu. Polonya'nın sanat - kültür başkenti olarak kabul edilen Krakow dünyada benzeri olmayan bir müze kazandı.

Wieliczka'nın müze olarak kullanılan bölümünde yeni heykeller de var. 1967'de bir grup heykeltraş, tuz madenindeki çalışma hayatını, tuzla ilgili efsaneleri anlatan onlarca heykel yapmış. Bunlar, madencilerin yaptığı cin ve aziz heykelleriyle birlikte toprağın derinliklerindeki galerilerde sergileniyor.

Polonyalılar, havası kuru ve iyotlu olduğu için Wieliczka Tuz Madeni'ni astım hastalıklarına karşı tedavi merkezi olarak da kullanıyor.

Görkemli şölen

Her yıl müzik, edebiyat ve tiyatro alanında birçok önemli festivale ev sahipliği yapan Krakow, Avrupa Konseyi tarafından bu yıl Avrupa'nın 10 Kültür Başkenti'nden biri ilan edildi. Krakow'lular bu mutluluğu, bir yıl sürecek, Krakow 2000 adlı dev bir şölenle kutluyor. Festival sonbaharda, dünya kupasının açılış seremonisini hazırlayan ekip tarafından gerçekleştirilecek lazer şovla başlayacak. Klasik müzik, caz, tiyatro, musevi kültürü festivallerinin yanısıra organizasyon kapsamında edebiyat günleri, grafik bienalleri, ülkede yüzyıllarca yanyana yaşayan hıristiyan, musevi ve müslümanların kültürel etkileşimlerinin yansıtılacağı sergiler düzenlenecek. (www.krakw2000.pl)

Madendeki tuz heykellerin, rölyeflerin en büyük düşmanı nem. Madene pompalanan havadaki nem, yeraltındaki soğuk ortamda sıvılaşarak yüzeylerde beyaz kristaller oluşturuyor. Madencilerin 'tuz çiçeği' dedikleri kristaller toza dönüşerek heykelleri eritiyor. 17. yy'da, yerin 211 metre altındaki bir galeride, tuz kayalarına oyulan Aziz Anthony Şapeli'nde 'tuz çiçekleri'nin yokedici etkisini açıkça görmek mümkün.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!