Güncelleme Tarihi:
Ankara Üniversitesi (AÜ) Eğitim Bilimleri Fakültesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak, yaptığı açıklamada, Amerika'nın Columbia Üniversitesi'nde psikoloji alanında yapılan bir araştırmaya göre çocukların çabalarıyla değil de zeka gibi yetenekleri üzerinden övülmesinin gelişimlerini engellediğini ifade etti.
Yetenekleri üzerinden övülen çocukların daha çok sonuç odaklı hale geldiklerini, çabaları üzerinden övülen çocuklara göre çok daha kolay pes ettiklerini anlatan Yeşilyaprak, bu çocukların yaptıkları işten daha az keyif aldıklarını ve başarısızlıklarını kendilerindeki bir eksikliğe bağlama eğiliminde olduklarını söyledi.
Çocukta "ne yapayım, ben bu dersi yapamıyorum çünkü bu konuda zekam ve yeteneğim sınırlı" algısının geliştirilmesi halinde çocukların çaba harcamaktan vazgeçebileceğine işaret eden Yeşilyaprak, "Oysa çocukta 'çalışırsam başarabilirim' algısı ile 'çaba'nın önemi vurgulanmalıdır" dedi.
Hediye kendine güveni engeller
Karne hediyesini doğru bulmadığını ifade eden Yeşilyaprak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aslında pahalı olmasa da çocuğa bir başarısından, bir davranışından ötürü hediye alarak ödüllendirmek, tıpkı olumsuz bir davranışından veya başarısızlığından dolayı cezalandırmak gibi bir etki yaratıyor. Diğer bir ifadeyle her ikisi de olumsuz. Çünkü bu durumda çocuk cezadan kaçınmak veya ödül elde etmek için davranışta bulunuyor ve davranışları dıştan kontrol edilerek biçimlendiriliyor. Böylece dıştan denetimli bireyler yetişiyor ve içten denetimli olma fırsatı engelleniyor. Diğer bir ifadeyle kendi davranışlarını ve sonuçlarını kendisinin kontrol edebildiği, davranışlarının sorumluluğunu alabilen ve böylece kendine güvenen bireyler olabilme şansı engellenmiş oluyor."
Yeşilyaprak, yapılan çeşitli bilimsel araştırmaların Türk toplumunun otoriter, anne babaların koruyucu ve kontrol odaklı olduğunu ve bunun da dışsal denetimli bireylerin yetiştirilmesine neden olduğunu öne sürdü.
"Karne üzerinden ebeveynlikler kanıtlanmamalı"
Yeşilyaprak, başarılı karnede hediye almak yerine "senin harcadığın çaba ile gurur duyuyorum", "ne kadar çok çaba harcadığını bildiğim için bu sonuca senin adına sevindim" gibi ifadelerin daha uygun olacağına işaret ederek, hediye almak yerine çocuğun istediği bir şeyi yapmasına fırsat verilebileceğini savundu.
Çocuğun zaten ihtiyacı olan bir şeyi ona karne hediyesi olarak almanın da asla uygun olmayacağını ifade eden Yeşilyaprak, "Çocuk kendini kandırılmış hissedebilir. Doğrusu karne, çocuğun eğitim sürecinde bir değerlendirme ve bilgi verme aracıdır, bu şekilde bize ne yapacağımız konusunda yol göstermelidir. Anne babalar çocuklarının karnesi üzerinden kendi ebeveynliklerini kanıtlama duygusundan vazgeçmelidir" değerlendirmesinde bulundu.
"Karne, öğretmen, okul ve aile için de yol gösterici"
Karnenin öğrencinin başarılı ya da başarısız olarak etiketlendiği bir belge olmadığını, öğrencinin bulunduğu eğitim ortamında ondan beklenen bilgi ve beceri alanındaki yeterliliklerine ilişkin bir değerlendirmeden ibaret olduğunu vurgulayan Yeşilyaprak, "Değerlendirmenin işlevi bireye eksikliklerini göstererek gelişmesi için yapılması gerekenler üzerinde yönlendirebilmektir. Yoksa bu karne anne-baba-çocuk-öğretmen ve diğer ilgililer arasında bir suçlama-savunma aracı değildir. Bu nedenle karneler sadece çocuk için değil öğretmen, okul ve aile için de bir yol göstericidir. Çünkü çocuğun gelişimi ile ilgili olan herkes kendisine 'bu yetersizlikleri gidermek için ne yapmalıyız' sorusunu sormalıdır" dedi.
Anne-babalara kendi öğrencilik yıllarını ve karnelerini hatırlayıp, çocuklarıyla empati kurmalarını öneren Yeşilyaprak, "Unutmayın çocuğunuzun karnesi anne-baba olarak sizin için de bir değerlendirmedir ve her değerlendirme eksikleri gösteren bir bilgidir. Siz kendinize 'bu sonuçlar üzerinde benim katkım ne kadar oldu? Hangi davranışlarımızı değiştirmeliyiz? Biz nasıl bir aile ortamı sağlarsak çocuğumuz daha başarılı olabilir?' şeklinde düşünmelisiniz" uyarılarında bulundu.
"Başarılı çocuğa sahip olmaktan daha önemlisi sağlıklı ve uyumlu çocuğa sahip olmak"
Velilerin tehditkar ve kaygıya yol açacak ifade ve yaklaşımlardan da kaçınması gerektiğine işaret eden Yeşilyaprak, şöyle konuştu:
"Çocuğunuza karnesi nasıl olursa olsun onu sevdiğinizi ve değer verdiğinizi gerçekçi bir şekilde gösterin. Çocuğunuzun buna inanmasını sağlayın. Çocuğunuzun başarısını başka çocuklarla, özellikle de kardeşiyle kıyaslamayın. Unutmayın başarılı bir çocuğa sahip olmaktan daha önemli olan sağlıklı ve uyumlu bir çocuğa sahip olmaktır. Çocuğunuzun karnesini başkalarına karşı bir övünme ya da utanma nedeni olarak kullanmayın. 'Bu karneyle konu komşuya rezil ettin bizi'. 'Ben de şöyle göğsümü gere gere çocuğumun karnesini dosta düşmana gösteremeyecek miyim' gibi ifadeler çocuğun kişiliğini zedeler. Unutmayın çocuğunuz, sizin için değil öncelikle kendisi için çalışmalıdır."
"Fazla ödev verilmemeli"
Yeşilyaprak, tatilin bir dinlenme süreci olduğu düşünülerek öğrencilere fazla ödev verilmemesi gerektiğini belirtti.
Tatilin dinlenerek, ders ve ödev dışında farklı etkinliklerle değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Yeşilyaprak, öğrencilere okuma, sinemaya gitme, ailesiyle sosyal ve kültürel etkinliklere katılmasının önerilmesini istedi.
Yeşilyaprak, öğrenciye sıkıntı verecek ödevler yerine araştırma, inceleme, gözlem yapma olanakları sağlayacak etkinliklere yönlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
"Karne kişiliğin göstergesi değil"
Prof. Dr. Yeşilyaprak, öğrencilere de tavsiyelerde bulunarak, "Karne sizin sınavlara yansıyan performansınızın göstergesidir; kişiliğinizin değil. Performansınızdan memnun değilseniz, çalışma alışkanlığınızı gözden geçirerek, çabanızı arttırmalısınız. Bunun için tatil dönemi iyi bir fırsattır. Kendinize güvenin, başaracağınıza inanın" dedi.