Güncelleme Tarihi:
İstanbul'da yaşanan çarpık kentleşmenin yarattığı kimlik erozyonundan etkilenen yerlerden biri de Maçka Mezarlığı. Geçmişi 17’inci yüzyıla dek uzanan bu mezarlıkta kimler yok ki: Paşalar, devlet adamları, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın kurucuları; Nakşibendi dergahlarının Bektaşi Mevlevihanelerinin önde gelenleri. Ama sık sık soyulan mezarlıkta birçok taş kırık ve tarihi mezarların büyük bölümü çöküp kaybolmuş durumda.
İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Maden Fakültesi'nin yanındaki mezarlığın arazisi 3-4 dönüm civarında. Bulunabilen en eski mezar 17’inci yüzyıla dek uzanıyor. En son defin tarihi ise, 1935. Bu tarihten sonra mezarlığa defin yapılmamış. Bu tarihe kadar mezarlığa daha çok Tophane civarındaki dergahların ileri gelenleri ve Bektaşi Mevlevileri defnedilmiş. Örneğin Beşiktaş Mevlevihanesi postnişini El-Seyid El-Şeyh Mehmet Teshid Efendi'nin mezarı da burada. Maçka iskana açıldıktan sonra ise, eşraf, devlet adamları ve sosyete mensupları buraya gömülüyor. Cumhuriyet dönemiyle birlikte ise, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın ileri gelenleri mezarlıktaki yerini alıyor: Parti müfettişi Mehmet Ragıp Bey, Umum Borular İdaresi Müdürü Mehmet Salih Bey gibi.
Bugün mezarlığın görünümü içler acısı. Mezarlığın sakinleri böyle hatırı sayılır kişiler olunca kazılmadık mezar kalmamış. Mezar soyguncuları ve bakımsızlık yüzünden hemen hemen tek mezar taşı sağlam kalmamış. Tarihi mezarlıklardan biri olan Maçka Mezarlığı, şehrin orta yerinde yok olmaya yüz tutmuş.
Zehra Aylin’in mezarı da kayıp
Maçka Mezarlığı’nın en garip öyküsü, tüm aramalarımıza rağmen mezarını bulamadığımız Atatürk’ün manevi kızı Zehra Aylin’e ait. Kurtuluş Savaşı sırasında efsaneleşmiş bir yüzbaşının kızıdır Zehra. Babası ölünce Atatürk himayesine alır. İlk eğitimini Köşk’ün bahçesindeki Çankaya İlkokulu’nda yapan Zehra, daha sonra Arnavutköy Kız Koleji’ne devam eder. Soyadı kanunuyla birlikte Aylin soyadını alan Zehra, 1935 Ağustosu’unda bir hizmetçiyle Londra’nın Hampstead semtindeki Saint Hilda College’e gönderilir. Zehra, bir dönemlik eğitimden sonra Noel tatilinden yararlanarak yurda dönmek ister. 19 Kasım 1935 Perşembe akşam üzeri saat 18:00’de Victoria Garı’ndan Calais-Paris trenine biner. Ancak Türkiye'ye ulaşamaz. Olayı Cumhuriyet Gazetesi’nin 25 Kasım tarihli nüshası şöyle duyurur: 'Atatürk’ün Londra’dan Paris’e gelmekte olan manevi evladı Zehra, Calais-Paris Ekspresi’nden düşerek vefat etmiştir. Facia, ekspres Amiens civarında bir köy istasyonundan geçerken vukua gelmiştir.'
18 yaşındaki Zehra'nın ölümü büyük yankı uyandırır. 3 Aralık tarihli Cumhuriyet Gazetesi cenaze törenine büyük yer ayırırken, Zehra'nın intihar ettiği söylentileri de ayyuka çıkar. İddialara göre derslerinde başarısız olan Zehra trenden atlayarak intihar etmiştir. Atatürk'ün diğer manevi kızı Sabiha Gökçen ise, bu iddiaların asılsız olduğunu yine aynı gazetenin sayfalarında yalanlar. Her hafta gelip Maçka Mezarlığı’nda büyüklerini arayan birçok torun gibi biz de Zehra’nın mezarını bulamadık.