Güncelleme Tarihi:
Hz. İsa olduğunu ilan eden ve sürekli Türkiye'ye hakaret eden eski RP milletvekili Hasan Mezarcı, devletten 1 milyar 150 milyon lira maaş alıyor.
Mezarcı, kıyak emekliliğinden aldığı 950 milyon lirayı eşi Şule Mezarcı’dan gizliyor. Emekli imam maaşı 200 milyon liranın yarısını eşine yolluyor.
Kendini mesih ilan eden eski RP milletvekili Hasan Mezarcı sayesinde devletin de maaşlı bir ‘Hazreti İsa’sı oldu. Mezarcı sürekli hakaret ettiği devletten 1 milyar 150 milyon lira maaş alıyor.
TBMM'nin 19'uncu döneminde milletvekilliği yapan Mezarcı, ‘kıyak emeklilik’ maaşı olarak ayda 950 milyon, emekli imam maaşı olarak da 200 milyon lirayı cebine indiriyor. Mezarcı'nın Aydın'da oturan eşi Şule Mezarcı, imam emekli maaşının yarısını yani 100 milyonu kendilerine gönderdiğini söylüyor. Bu durumda Mezarcı'nın, emekli vekil maaşını saklayıp eşine de yalan söylediği ortaya çıkıyor.
1991'de RP'den İstanbul Milletvekili olarak Meclis'e giren Mezarcı, yaptığı pek çok açıklamayla tartışma yaratmıştı. Atatürk'e hakaret suçundan cezaevine de giren Mezarcı'nın yolu, siyasetten hızla uzaklaştı. Mezarcı, TBMM'ye imam emeklisi olmaya hak kazanarak girdi. 4 yıl milletvekilliği yapan Mezarcı, Turgut Özal döneminde çıkarılan ‘milletvekili kıyak emekliliği’ yasasından yararlandı. Mezarcı bir süre emekli maaşını ‘hizmet tazminatı’ olarak TBMM'den aldı. Daha sonra yapılan değişiklik nedeniyle emekli maaşını Emekli Sandığı'ndan almaya başladı. Son zamlarla milletvekili emekli maaşı 950 milyon liraya ulaştı. Ayrıca emekli imam olduğu için 200 milyon lira da oradan alıyor. Böylece Türkiye Cumhuriyeti, kendisini ‘İsa’ ilan eden birine maaş ödeyen ilk devlet oldu.
YASAL ZORUNLULUK
TBMM yetkilileri, Mezarcı'nın kıyak emekli maaşı aldığını doğrularken, yasal takibata uğramış olmasının emekli maaşını almasına engel olmadığını belirttiler. Mezarcı'nın eşi Şule Mezarcı, eşinin 200 milyon lira imam emekli maaşı aldığını, bunun yarısını da kendisine verdiğini söylemişti. Yurt dışına kaçan Mezarcı'nın bu maaşı alabilmesi için birine vekalet vermesi gerekiyor. Eşinin açıklamalarından sonra Mezarcı'nın kime vekalet verdiği ya da gerçeği kimin gizlediği henüz anlaşılamadı.
MECLİS'TE İLK DEĞİL
TBMM'de geçmişte benzer olaylar bazı milletvekilleriyle de yaşandı. Ancak kendisini mesih ilan eden olmamıştı. Eski RP milletvekili Şevki Yılmaz, Halil İbrahim Çelik de halen TBMM'den emekli maaşı alıyor.
HAKLARI ASKIYA ALINSIN
TBMM eski Başkanvekili Uluç Gürkan, Mezarcı gibi eski milletvekillerine maaş ödenmesinin önlenmesi gerektiğini söyledi. Gürkan, ‘‘Bu tür insanların hakları, askıya alınmalıdır’’ dedi.
Eşime deli diyenler deli
AYDIN'da yaşayan Şule Mezarcı, eşi Hasan Mezarcı'ya inanıp, destek veriyor. Şule Mezarcı, ‘‘Eşime deli diyenler deli’’ dedi. Şule Mezarcı, Düzce'de 12 Kasım'daki depremde evleri yıkılınca, 2 çocuğuyla Aydın'da annesi Münevver Pınar'ın yanına yerleştiğini söyledi. 41 yaşındaki Şule Hanım, 2'nci evliliğini 11 yıl önce Hasan Mezarcı ile yaptığını, ilk evliliğinden bir, Mezarcı’dan da Furkan (9) ve Dilara (6) adlı iki çocuğu olduğunu anlattı. Şule Mezarcı, ‘‘Eşimin sağlık durumunu her zamankinden daha iyi. Eşim, zeki, dengeli, akıllı bir insan’’ dedi.
Paranoyak ve cinsel yönden yetersiz
KULAĞINDA küpeleri, bileklerinde bilezikleri, boynunda kolyesi, lepiska sarı saçları, yine altın sarısı yerleri süpüren entarisi, pelerini... İşte size Hazreti İsa. Ama bu değişik bir İsa. Psikiyatri uzmanları paranoyak olduğunu söylüyor. Peki ya televizyonlarda seyrettiğimiz kadarıyla, eliyle saçını arkaya doğru atmalar ne oluyor?.. Onu da yine uzmanlar şöyle yorumluyor: ‘‘Bu tür vakalarda cinsel yetersizlik vardır...’’
Hasan Mezarcı uzmanlara göre, paranoya halinde. Uzmanlar, Mezarcı'nın rahatsızlığının tedavisinin psikoterapide en zor olanlarından biri olduğunu belirtti.
Ruh sağlığı uzmanı, psikiyatrist Dr. Nevzat Satmış, Hasan Mezarcı'nın paranoit bozukluk içinde olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
‘‘Paranoyada, kişi kendini üstün görüyor. Üstün gördüğü makamda olduğunu ispat için çeşitli uğraşlara giriyor. Bunun bir analiz dönemi vardır. Bu dönemde kendini tetkik eder, davranışlarını değerlendirir. Kendine bir değer biçer. 'Ben peygamberim', 'Şuyum buyum' der. Ondan sonraki dönemde, bu olayları kendine göre değerlendirmeye başlar. 'Falan tarihte şu olay oldu, böyle oldu' der. Ondan sonra da, kendini, eğer yarattığı makam o ise 'peygamber, tanrı' ilan eder. Giyiminde, kuşamında hareketlerini o duruma göre düzenlemeye çalışır. Buradaki öyle bir olay. Yalancı peygamberlerin çıkışı ilk değil. Ağca olayı da var. Zaman zaman bu tip olaylar çıkıyor. Bu tür vakalarda cinsel yetersizlik vardır. Muhakeme bozukluğuyla, o kadar yoğun ilişkide olurlar ki, cinsel yeterlik biraz azalır.’’
TEDAVİSİ ÇOK ZOR
Ruh sağlığı uzmanı, pskiyatrist Dr. Oğuz Girişken ise şunları söylüyor:
‘‘Televizyonda izlediğimiz kadarıyla, ifade ettikleri belirli bir, 'hezeyanı bozukluk' dediğimiz bozukluğu, eski deyimle paranoyayı doğruluyor. Bu hastalıkta insanlar çeşitli büyüklük, kötülük görme, erotomanik ya da bedensel somatik hezeyanlar gözterirler. Hasan Mezarcı'nınki de, mistik bir büyüklük hezeyanı olarak tarif edilebilir. Kişi hezeyanları doğrultusunda olmak kaydıyla, günlük yaşamını çok rahat sürdürür. Öz bakımları çok düzgün kalır. Hezeyana uygun bir giyim, kuşam, davranış içindedirler. 'Mesih blucinle gezecek değil ya' diyerek bunu gösteriyor. Tedavisi oldukça ümitsizdir. Psikiyatride en zor cevap veren hastalıklardandır. Ağırlıkla ilaç uygulanır. Kendisi ve etrafı için tehlikeli olduğu düşünülürse, vesayet altında zorunlu tedaviye de alınabilir.’’
Hasta ya da kasıtlı yapıyor
DİYANET İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, ‘‘Hz. İsa'yım’’ diyen Hasan Mezarcı için ‘‘Ya hastadır, ya da kasıtlı olarak yapıyordur’’ değerlendirmesinde bulundu.
Ramazan hazırlıklarıyla ilgili dün basın toplantısı düzenleyen Yılmaz, ‘‘Mezarcı'nın iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ sorusu üzerine, ‘‘Siz nasıl değerlendiriyorsanız ben de öyle değerlendiriyorum’’ dedi. Yılmaz, akıl hastanelerinde mehdi olduğunu söyleyenkişiler bulunduğunun hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
‘‘Tarih boyunca İsa olduğunu iddia eden çok insanlar gelmiş geçmiştir. Günümüzde de bu insanlar vardır. Halkımız bu insanlara ilgi duymamaktadır. Böyle bir iddiada bulunan insanlar ya hastadır, tedavi ihtiyaçları vardır, ya da kasıtlı olarak böyle bir iddiada bulunmaktadır.’’