Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2003 00:00
Lüks markaların sırlarını bilen danışman olarak tanınan Marie France Pochna, ‘‘Lüks ürünler dünyada 100 milyar dolarlık ciroya ulaÅŸtı’’ dedi. Pochna, Mercedes'in logosunun hıristiyanlığın simgesi ‘haç’tan daha çok tanındığını söyledi.Dünyada lüks markaların tüm sırlarını bilen danışman olarak nitelendirilen Marie France Pochna, dünyadaki en favori markalarının Moschino, Dior ve Hermes olduÄŸunu belirterek, ‘‘Türkiye'deki favori markam ise Vakko’’ dedi. Vakko'nun inanılmaz baÅŸarılı bir marka olduÄŸunu kaydeden Pochna, ‘‘Vakko Türk kültürüne baÄŸlı kalarak maÄŸazalarını oluÅŸturmuÅŸ. Vakko maÄŸazaları Ä°stanbul gibi otantik romantik bir ÅŸehrin tüm güzelliklerini yansıtıyor’’ diye konuÅŸtu.Pochna, Hürriyet'in de sponsorları arasında yer aldığı Marka 2003 Konferansı'nın ikinci gününde yaptığı sunumda lüks markaların konumu ve geldikleri nokta hakkında bilgiler verdi. Günümüzde lüks markaların geleneksel kültürün yerine geçtiÄŸini belirten Pochna, bugün dünyada Mercedes logosunun Hıristiyanlığın simgesi olan ‘haç’ tan daha fazla bilindiÄŸini kaydetti.Pochna, modanın ve buna baÄŸlı olarak lüks markaların insanların hayal bile edemeyeceÄŸi ÅŸeyleri istemelerini saÄŸladığını kaydederek ÅŸunları söyledi: ‘‘Lüks markalar etiketten çıkıp birer düşünce haline geliyor. Bugün lüks ürünler sektörü yıllık 100 milyar dolar ciroluk bir hacme ulaÅŸtı. Yani sivil havacılık ile baÅŸbaÅŸa gidiyor. Lüks markaların kendilerine has bir yönü var ve baÅŸka markaların giremediÄŸi yere giriyorlar. Lüks markalar insanlarda haz ve mutluluk yaratıyor. Lüks bir yeniliktir. Örnek olarak Fransa'da La Fayette alışveriÅŸ merkezinde 2 bin 500 metrekare iç giyim ürünlerine ayrılmış. Bu alan içinde striptiz dersi veriliyor. Bu insanlar için farklı ve yeni. Lüks markalar her zaman yeni ve bilinmeyen yönleri gösterirler.’’Lüksün mükemmellik olduÄŸunu söyleyen Pochna, ‘‘Lüks ürünler geçmiÅŸte sadece zenginlere aristokrak kesime hitap ediyordu. Bugün ise demokratik oldu’’dedi. Pochna, bugün lüks ürünler sektöründe tek bir elbisenin yapımı için 600 saat harcandığını belirterek, ‘‘Hermes'in her çantasının içinde nerede hangi usta tarafından yapıldığına dair bir sicil numarası bulunuyor. Yani lüks mükemmellik, dört dörtlük olmaktır’’ açıklamasını yaptı.Lüksün aynı zamanda kültürlerin karışımı olduÄŸunu söyleyen Pochna konuÅŸmasına şöyle devam etti: ‘‘GeçtiÄŸimiz günlerde Jan Paul Gautier'in bir maÄŸaza açılışı vardı. Açılışta firmanın piyasa sunduÄŸu erkek kozmetik ürünleri tanıtılıyordu. En dikkat çeken ÅŸey ise erkeklerin fondoten, allık ve diÄŸer ürünleri almak için sıraya girmesiydi. Yani lüks markalar inanılmaz oyuncaklar ve oyun alanları yaratıyor.’’20 yıl içinde elle üretim ortadan kalkacakDünyaca ünlü tasarımcı Karim Rashid, Marka 2003 Konferansı'nda yaptığı konuÅŸmada dünyanın giderek dijital bir platforma dönüştüğünü belirterek, teknolojinin nimetlerinden faydalanılması gerektiÄŸini söyledi. Ä°nternet üzerinden alışveriÅŸin yaygınlaÅŸtığına dikkat çeken Rashid, ‘‘Geçen yıl ABD'de internet üzerinden 60 milyar dolarlık alışveriÅŸ yapıldı. Bu yıl 80 milyar dolara ulaşılması bekleniyor. Dünya deÄŸiÅŸiyor. Ona ayak uydurmamız lazım’’ dedi. Rashid, ABD'de cuma günleri kravat takılmaması kararının alınmasının ardından kravat sektörünün dünyada yüzde 40 küçüldüğünü belirtti.Vakko ‘Nesiller Boyu Marka’ ödülü aldıMarka 2003 Konferansı çerçevesinde bu yıl ilk defa verilen ve bundan sonra her yıl verilecek ‘Nesiller boyu marka’ ödülünü Vakko firması aldı. Vakko'nun ödülünü Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Cem Hakko aldı. Rusya ruhunu yakaladık Efes’i lider yaptıkYürekli EÄŸitim ve Danışmanlık tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Marka Konferansı'nda Efes Pilsen'in Rusya baÅŸarı öyküsünü anlatan Efes Pilsener Rusya Pazarlama Direktörü TuÄŸrul AğırbaÅŸ, ‘‘Efes Pilsener Rusya'da Rus ruhuyla baÅŸarılı oldu’’ dedi. Efes İçecek Grubu'nun 5 markasıyla Rusya bira pazarında en büyük deÄŸer yaratan üçüncü ÅŸirket olduÄŸunu belirten AğırbaÅŸ, ‘‘Rus toplumunun marka bağımlılığı oldukça düşük. Zaten toplum için marka çok yeni bir kavram’’ dedi. AğırbaÅŸ, Rus tüketicilerin gelirlerinin büyük bir kısımını gıdaya harcadığını söyleyerek burada üçüncü büyük payı ise yüzde 16 ile biranın da dahil olduÄŸu alkollü içeceklerin aldığını bildiridi. AğırbaÅŸ, bugün Rusya'da 200'den fazla üreticinin pazara yaklaşık 1200 deÄŸiÅŸik ürün sunduÄŸuna da dikkat çekti. Ä°thal bira segmentinin, birçok uluslararası markanın Rusya'da üretime baÅŸlamasıyla gün geçtikçe küçüldüğüne ve pay almanın zorlaÅŸtığına dikkat çeken AğırbaÅŸ, ‘‘1999'da üretime baÅŸladığımız Efes Pilsener markası bira pazarındaki ilk lisanslı üretim. Bugün lisanslı 14 markanın oluÅŸturduÄŸu segmentin lideri’’ dedi. Rusların geleneksel içkileri votka yerine Batı kültürünü temsil eden birayı tercih ettiÄŸine dikkat çeken AğırbaÅŸ şöyle konuÅŸtu: ‘‘Rus bira pazarı bugün dünyanın en büyük 5'inci bira pazarı. 2007 yılında üçüncülüğe yükseleceÄŸi tahmin ediliyor. Biz bu pazara 1996'da ihracatla girdik. 2004 yılı itibariyle Efes'in Moskova, Ufa ve Rostov'da olmak üzere üç fabrikası ve yılda 600 milyon litrelik bir üretim kapasitesi bulunuyor.’’ Adımı bile söyleyemem benden marka olmazSıradışı kiÅŸiliÄŸi ve çarpıcı röportajları ile basın dünyasının en renkli simalarından biri olan AyÅŸe Arman, Marka 2003 konferansının kapanışında yaptığı konuÅŸmada, adını bile doÄŸru dürüst söyleyemediÄŸini belirterek, ‘‘Adını bile söyleyemeyen biri nasıl marka olabilir. Ama ben yola marka olmak için çıkmadım. Sadece gazeteci olmak için çıktım’’diye konuÅŸtu.Marka konferansında ‘Marka olmak istemiyorum’ baÅŸlıklı bir sunum yapan AyÅŸe Arman, aslında en büyük korkusunun topluluk karşısında konuÅŸmak olduÄŸunu belirtti. Arman, ‘‘İki kiÅŸiden fazla insanla konuÅŸurken teklerim, korkarım. Buraya gelmeden önce bir arkadaşıma konuÅŸma esnasında kendimi nasıl daha iyi hisedebileceÄŸimi sordum. Bana salonda oturan bütün dinleyicileri çıplak hayal etmem gerektiÄŸini söyledi. Önce iyi bir fikir olduÄŸunu düşündüm ama sonra ya onlar da beni çıplak hayal ederse diye endiÅŸelendim. Ä°ÅŸte yazılarımda da böyleyim ben. Çıplak ve korumasız’’dedi.Adana'dan Ä°stanbul'a geliÅŸ öyküsünü kafası karışık ortanca çocuÄŸun kendi macerasının peÅŸinden gitmesi olarak anlatan Arman ÅŸunları söyledi: ‘‘Kendimi ben gibi hissedebilmek için Adana'dan kaçtım. Hep önümde kafası daha az karışık benden daha güzel bir abla örneÄŸi vardı. Ortanca çocuk olmak zor bir ÅŸey. 34 yaşındayım. 16 yıldır ailemden ayrı yaşıyorum. Kendimi annemle özdeÅŸleÅŸtiriyorum. Ablamı hala kıskanıyorum. Babamla bitmeyen sorunlarım var. Ve ben bütün bunları okurlarımla paylaşıyorum’’BELKÄ° DE TEÅžHÄ°RCÄ°YÄ°MAÅŸk, sevgi, tutku, seks, iliÅŸkileri, kocası, sevgilisi hakkında yazdığını belirten Arman ÅŸunları kaydetti: ‘‘Bana teÅŸhirci, röntgenci diyorlar. Belkide öyleyim. Ama umrumda da deÄŸil. Korkak olduÄŸumu söyleyecek kadar cesur, güvensiz olduÄŸumu söyleyecek kadar kendimden eminim. Bir erkekle seviÅŸmeyi hayal ettiÄŸimi bile yazabilirim. Dünyanın en iyi kalemi deÄŸilim. Ama meraklıyım. Röportajlarıma hazırlanırken empati kuruyorum. Ä°ÅŸ olsun diye yapmıyorum. Öyle hissetiÄŸim için yapıyorum.’’Teybi kapıp röportaj yaptıktan sonra iÅŸin bitmediÄŸini söyleyen Arman, bundan sonra iyi bir kasap olmak gerektiÄŸini anlatarak, ‘‘Önce kemikleri ayırıyorum. YaÄŸları temizliyorum. Sonra eti dövüyorum. Eti en sonunda bir bonfileye çeviriyorum. Ä°yi bir röportajcı ve kasap olmak için disiplinli olmak gerek’’dedi.Â
button